Kerry Drewery kitaplarından Kağıttan Son Turna Kuşu kitap alıntıları sizlerle…
Kağıttan Son Turna Kuşu Kitap Alıntıları
Suçluluğumuz içimizi kemirir.
Musallat olur, zulmeder, ta ki içimiz bomboş kalana kadar.
Musallat olur, zulmeder, ta ki içimiz bomboş kalana kadar.
Hatıralarımız
Ağır gelir ruhumuza
Yaprakların ağır geldiği gibi, can çekişen bir ağaca.
Ağır gelir ruhumuza
Yaprakların ağır geldiği gibi, can çekişen bir ağaca.
Hatıralarımız ağır gelir ruhumuza. Yaprakların ağır geldiği gibi, can çekişen bir ağaca.
Korku herhangi bir on yıllık döneme, cinsiyete, ülkeye ya da kültüre özgün değil.
Artık Hiroşima’da benim için hatıradan başka bir şey kaldı mı bilmiyorum.
İğne deliğinden sızan ışık karanlıktan çıkmak için ihtiyacın olan yegane şeydir.
Her zaman cesaretin olsun söz vermeye, dilemeye, hayal kurmaya ve umut etmeye..
Asla görmezden gelinmemelidir. Ya da israf edilmemelidir. Olasılığı görmezden gelmek umudu yok saymaktır. Umut olmadan insan bir kabuktan farksızdır..
İğne deliğinden sızan ışık karanlıktan çıkmak için ihtiyacın olan yegâne şeydir.
‘Yersiz bir umut umutsuzluğun kendisinden de kötü.’
Ne nefes alabiliyorum
ne verebiliyorum.
Bu olasılık,
diyor.
asla görmezden gelinmemelidir.
Ya da israf edilmemelidir.
Olasılığı görmezden gelmek
umudu yok saymaktır.
Umut olmadan
insan bir kabuktan farksızdır.
ne verebiliyorum.
Bu olasılık,
diyor.
asla görmezden gelinmemelidir.
Ya da israf edilmemelidir.
Olasılığı görmezden gelmek
umudu yok saymaktır.
Umut olmadan
insan bir kabuktan farksızdır.
Kitaplar sihirlidir. Kelimeleri okumak o sihri etrafa saçar.
İğne deliğinden sızan ışık karanlıktan çıkmak için ihtiyacın olan yegane şeydir.
Lambanın ışığını tutana kadar her köşe başına, varmış sayılmazsın sona.
Işıl ışıl güneş,
kalbimin aksine.
kalbimin aksine.
Yersiz bir umut, umutsuzluğun kendisinden de kötü.
Kendi kendimize yalan söylüyoruz. Sonra da yalanımız gerçek olduğuna tüm gücümüzle inanıyoruz.
Duyguları orada,derinlerde ama onlara ayıracak zamanları yok.
Kitaplar sihirlidir diye fısıldamıştı kulağıma.
kelimeleri okumak o sihri etrafa saçar
kelimeleri okumak o sihri etrafa saçar
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Onu ardımda bırakmış olmanın verdiği acı hiçbir bombanın yapmayacağı kadar içimi parçalıyor.
Şarkı aklıma geldiğinde beraberinde hatıraları da getiriyor.
Zihnim berrak; bir zamanlar şehrimin ve evimin durduğu yerdeki karanlığa bakıyorum, artık yerlerini korku ve acı doldurmuş.
Ben verdiğim sözlere önem veriyorum, diye ısrar ediyorum ama kalbim şüpheyle dolu.
Onu ardımda bırakmış olmanın verdiği acı hiçbir bombanın yapamayacağı kadar içimi parçalıyor.
Meğer ölmüş olması muhtemel birine verilen söz sözlerin en ağırıymış.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Bacaklarım ve ruhum devam edemeyecek kadar ağırlaştılar.
Harflerden ve seslerden oluşan bir kelime, tek bir kelime hayatları ve geleceği değiştirebilir.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Tek bir bulut güneşi gölgeler ama tek bir bulut çabucak geçer gider.
Yapacağının amacı acıya yol açmak olamaz. Olsa olsa o kişiyi olduğundan daha mutlu bir insan yapmaktır. Bir şeyi onarmaktır. Yeniden denge sağlamaktır.
Suçluluğumuz içimizi kemirir. Musallat olur, zulmeder, ta ki içimiz bomboş kalana kadar.
Etrafına bir bak! Şehrimize bak! Yerle bir oldu. Her şey. Umursadığımız ne varsa. Sevdiğimiz. Herkes. Hiçbir şey kalmamış Acı Acı ve Izdırap dışında. Burası Burası cehenneme dönmüş. Yeryüzündeki cehennem.
Seni o kadar çok göremeyeceğim Bir çay içmek ya da seninle bir şeyler okumak için öyle sık sık uğrayamayacağım.
“Kendi kendimize yalan söylüyoruz.Sonrada yalanımızın gerçek olduğuna tüm gücümüzle inanıyoruz.”
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
“Zamanla meydana geliyoruz.
Tecrübenin mamülleriyiz.
Denizdeki kayalar misali.”
Tecrübenin mamülleriyiz.
Denizdeki kayalar misali.”
Birinden umudu esirgemek, ondan soluduğu havayı esirgemektir.
Acı, pek çoklarınca suçluluk duygusunun kaçınılmaz cezası olarak kabul edilir.
Umuduğun ahmaklığa döndüğü an hangisidir ve biz bunu nasıl anlarız?
Merak. Bir gerçeğe doğru büyür, yayılır ve çiçeklenir.
Yersiz bir umut umutsuzluğun kendisinden de kötü.
Taşı kaldırmaktan çekinme denemekten, bakmaktan, merak etmekten ve ‘Peki ya?’ diye sormaktan.
Hatıralara meydan oku. Nasıl da eski, nasıl da donuk, nasıl da bulanıklar. Yepyeni bir gözle yeniden bak.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Cevaplanmamış sorular başının etini yer durur. Yorulmak nedir bilmezler ve kafandan atamazsın onları.
Hatıralarımız ağır gelir ruhumuza.
Yaprakların ağır geldiği gibi, can çekişen bir ağaca.
Yaprakların ağır geldiği gibi, can çekişen bir ağaca.
Her zaman cesaretin
olsun söz vermeye,
dilemeye, hayal kurmaya
ve umut etmeye.
olsun söz vermeye,
dilemeye, hayal kurmaya
ve umut etmeye.
Hayat ne denli belirsiz.
Nasıl da kırılgan.
Yine de insan ruhu
ne kadar
kuvvetli.
Nasıl da kırılgan.
Yine de insan ruhu
ne kadar
kuvvetli.
Yersiz bir umut
umutsuzluğun
Kendisinden de
kötü
umutsuzluğun
Kendisinden de
kötü
Onu kurtaramadıysam neden hayatta kaldım ki?
“Hatıralarımız ağır gelir ruhumuza,yaprakların ağır geldiği gibi,can çekişen bir ağaca.”
Kendi kendimize yalan söylüyoruz. Sonra da yalanımızın gerçek olduğuna tüm gücümüzle inanıyoruz.
“Bazı şeyler boşverilmeyecek kadar önemli;onları asla unutmamalıyız.Unutulması durumunda herkesin kaybedecek çok şeyi var.”
“Hatıralarımız ağır gelir ruhumuza. Yaprakların ağır geldiği gibi, can çekişen bir ağaca.”
“Hepimiz hikayelerden meydana geliyoruz.”
Hatıralarımız
Ağır gelir ruhumuza
Yaprakların ağır geldiği
gibi, can çekişen bir ağaca.
Ağır gelir ruhumuza
Yaprakların ağır geldiği
gibi, can çekişen bir ağaca.
Olasılığı görmezden gelmek umudu yok saymaktır.
Yersiz bir umut, umutsuzluğun kendisinden de kötü.
Önemli olan sona ulaşmak değil, yolculuğun kendisi
Hatıralarımız ağır gelir ruhumuza. Yaprakların ağır geldiği gibi, can çekişen bir ağaca.
Kitabın içindeki karakterler ellerini çırpıyorlar.
Ayaklarını pat pat yere vuruyorlar.
Sabırsızlıkla iç çekiyorlar.
Yakında bana hikayenizi anlatabileceksiniz, diyorum onlara.
O artık kitap okumuyor,
ama ben sizi özgür bırakacağım.
Ayaklarını pat pat yere vuruyorlar.
Sabırsızlıkla iç çekiyorlar.
Yakında bana hikayenizi anlatabileceksiniz, diyorum onlara.
O artık kitap okumuyor,
ama ben sizi özgür bırakacağım.
Hatıralara meydan oku. Nasıl da eski,nasıl da donuk,nasıl da bulanıklar. Yepyeni bir gözle yeniden bak.
Kuma inşa edilen umut ahmakçadır. Kayaya inşa edilen umut, tohumlara vurulan güneş gibidir.
Her zaman cesaretin olsun söz vermeye, dilemeye, hayal kurmaya ve umut etmeye.
Acı,pek çoklarınca suçluluk duygusunun kaçınılmaz cezası olarak kabul edilir.
Geçmişe bir selam çakıp bir gözünü geleceğe dikip dosdoğru önüne bak.
Harflerden ve seslerden oluşan bir kelime hayatları ve geleceği değiştirebilir.
Tek bir bulut güneşi gölgeler ama tek bir buluy çabucak geçer gider.
İğne deliğinden sızan ışık karanlıktan çıkmak için ihtiyacın olan yegane şeydir.
Kitap okumakla pek alakası olmadığı için umutsuzca kafasını sallıyor.
Bir sayfayı çeviriyorum. önemli olan sona ulaşmak değil, diyorum, yolculuğun kendisi.
Bir sayfayı çeviriyorum. önemli olan sona ulaşmak değil, diyorum, yolculuğun kendisi.
Önce beni bir dinle, diyor.
sonra yargıla,
İster nefret et,
İster sev.
İster affet,
İster kına.
Ama önce
Dinle.
Rafın üzerine
Kağıttan, muhteşem
Bir turna kuşu
Koyuyor.
Ve daima
Hatırla.
sonra yargıla,
İster nefret et,
İster sev.
İster affet,
İster kına.
Ama önce
Dinle.
Rafın üzerine
Kağıttan, muhteşem
Bir turna kuşu
Koyuyor.
Ve daima
Hatırla.
Hatıralarımız
Ağır gelir ruhumuza
Yaprakların ağır geldiği
gibi, can çekişen bir ağaca.
Ağır gelir ruhumuza
Yaprakların ağır geldiği
gibi, can çekişen bir ağaca.
Çektiğim acı merhamet duygumu uyuşturmadı ama hayal kırıklığımı saklama becerimi elimden aldı.
Kitabım.
Onu oradan çekip çıkarıyorum ve hayatın kendisi gibi ya da beni içinde bulunduğum bu kabustan çıkarabilirmiş gibi göğsüme bastırıyorum.
Onu oradan çekip çıkarıyorum ve hayatın kendisi gibi ya da beni içinde bulunduğum bu kabustan çıkarabilirmiş gibi göğsüme bastırıyorum.
Önemli olan sona ulaşmak değil, yolculuğun kendisi.
Kitaplar sihirlidir. Kelimeleri okumak o sihri etrafa saçar.