İçeriğe geç

Kafka Okur Sayı 42 Kitap Alıntıları – Kafka Okur

Kafka Okur kitaplarından Kafka Okur Sayı 42 kitap alıntıları sizlerle…

Kafka Okur Sayı 42 Kitap Alıntıları

“Şu an bir ağacın sırtında yan yana oturabilseydik. Sen kitabını okurken ben tutup arsızlığımla öpseydim boynundan.
Ağaç değilsiniz. Hayatınızı ve yerinizi değiştirebilirsiniz.
Genelde sevmek için sabırlı, nefret etmek için fevriyiz.
Ve insan bazen de hazandır.
İnsan, insanın son umudunu hiç elinden alır mı?
Çöpsüz üzüm arayanın çöp olduğunu anlayınca başlar hayat.
Büyüyen hayatlarımız küçük iyiliklerimizi esir almış.
“Kaybolması için var olması gerekir bir insanın.”
Arabam olmamasına rağmen, otoparktayım, demeyi çok seviyorum. Mesela bir arkadaşıma gideceğim zaman Otopark var di mi? demeyi de çok seviyorum. Kışın ortasında otobüste kaşkol bereyle de gitsem, eşyalarımı otoparkta bırakıp zili incecik tişörtle çalmak istiyorum. Ay piştim, demeyi seviyorum hava -10 dereceyken. Bu yazıyı da otoparktan yazıyorum zaten. Otopark atmosferini seviyorum. Bir binaya girerken ayakkabılarımı otoparkta çıkarırım mesela. Otoparkın gözümde felsefik bir duruşu vardır. Otoparkta olmak bence bir ayrıcalıktır. Otopark bir duruştur. Otopark, otoparktır.
Bir mavi özgürlük diliyorum kalplerinize, ön yargıyla yaklaşmayan düşünceler, doğrularınızı tartışmayan zihinler, iyiliğinizi test etmeyen kalpler diliyorum. Dürüstlüğünüzü kanıtlamak zorunda kalmadan anlayan gözbebekleri diliyorum size derin derin bakan.
Evlenmeyi pahalı zannedenler bir de boşanmayı denesinler
Şuan bir ağacın sırtında yan yana oturabilseydik. Sen kitabını okurken ben tutup arsızlığımla öpseydim boynundan.
Ara sıra çiçeklerim ölüyor. Ara sıra da ben.
Ağaç değilsiniz. Hayatınızı ve yerinizi değiştirebilirsiniz. Korkmayın !
Genelde sevmek için sabırlı, nefret etmek için fevriyiz. Sabrınız için teşekkürler.
Yıllar çok uzun ama günler kısa.
Bu yüzden; yıllara yayma, güne sıkıştır.
Zorlamayın
– istesem de sevemeyeceğim insanları.
Birilerinin hayatını bitiren birileri :
Böyle bir denklem yok matematikte.
Susmak istiyorum, susmak bugün.
Susmak, hiçbir üzüntü duymadan
Uzun sessizlikler sizi yorabilir, ama Miles Davis’in dediği gibi:
Sessizlik de soloya dâhildir
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Toplumsal eleştiriler hiçbir anlam ifade etmiyor benim için. Önemsememek gerçekten çok kolay, çünkü yaptığım şeye yüzde yüz inancım var.
Genelde sevmek için sabırlı, nefret etmek için fevriyiz.
Anlamak beni terörize ediyor. En büyük korkuları, evvela kendi yüreğime salıyorum.
Dökülen su gibiyim, ve bütün kemiklerim birbirinden ayrılıyor. Kalbim mum gibi, bağrımda eriyor.
Toplumsal eleştiriler hiçbir anlam ifade etmiyor benim için. Önemsememek gerçekten çok kolay, çünkü yaptığım şeye yüzde yüz inancım var.
zalim bir şey var insanların birbirine benzeyen dış görünüşlerinde. yüzler aynı. bütün eller aynı yenilgiden çıkmış. bütün ayaklar aynı yolu çürütmüş.
Büyüyen hayatlarımız küçük iyiliklerimizi esir almış.
Doğum tarihimi insanlık tarihine dahil etmeyin sakın
Ben gezerken sadece teğet geçtim dünyadan.
Zorlamayın – istesem de sevemeyeceğim insanları. Birilerinin hayatını bitiren birileri: Böyle bir denklem yok matematikte.
Evlenmeyi pahalı zannedenler bir de boşanmayı denesinler
Susmak istiyorum, susmak bugün. Susmak, hiçbir üzüntü duymadan
Toplumsal eleştiriler hiçbir anlam ifade etmiyor benim için. Önemsememek gerçekten çok kolay, çünkü yaptığım şeye yüzde yüz inancım var.
Çözümler sorunların içerisinde sen yeterki sorunun ne olduğunu kavra.
Yıllar çok uzun ama günler kısa. Bu yüzden; yıllara yayma, güne sıkıştır.
“Herkesin derdi aynı. Herkes hem burada olmak istiyor hem de çok uzakta.”
Şüphe mi var, kimse kimseyi sevmek zorunda değil elbette. Hem neden sevelim ki birbirimizi, hazır fırsat çıkmışken aşağılayıp incitmek varken?
Doğum tarihimi insanlık tarihine dahil etmeyin sakın. Ben gezerken sadece teğet geçtim dünyadan.
Kaybolması için var olması gerekir bir insanın.
Herkesin derdi aynı. Herkes hem burada olmak istiyor hem çok uzakta.
Bir insanın yüzüne bakarsınız ve her şey ordadır, olduğu kadardır bazısının ise her zaman merak uyandıran sırları varmış gibi gelir. Buna acı, yaşanmışlık diyebiliriz.
Ve yarama şefkatle koyulmuş ellerin, boğazımda bıraktığı o izi silemem tenimden.
Kendi sınırımı bulduğum gün belki de hiç yaşamamış olacağım.
Ben sessizce, içime aktım.
Ara sıra çiçeklerim ölüyor. Ara sıra da ben.
Genelde sevmek için sabırlı, nefret etmek için fevriyiz.
Tesadüfen doğduk, mecburen yaşıyoruz
Tesadüfen doğduk, mecburen yaşıyoruz.
Yıllar çok uzun ama günler kısa. Bu yüzden; yıllara yayma, güne sıkıştır.
Ve çok sevmeli inadına. Kırılacağını bile bile sevmeli. Gözünün içine baka baka sevmeli.
Zorlamayın istesem de sevemeyeceğim insanları. Birilerinin hayatını bitiren birileri: Böyle bir denklem yok matematikte.
El yazısı güzel adamlardan hep korkmuşumdur. İçlerinde bir sinsilik gizlidir sanki de onu gizlemek için güzel yazarlar.
Varlığından ürettiğim sevgimi -sen tüketmeyi kabul etmediğin için- aynı duyguları bana yaşatacak biriyle karşılaşana kadar dondurup saklayacağım.
Susmak istiyorum bugün, susmak bugün. Susmak, hiçbir üzüntü duymadan
Kaybolması için var olması gerekir bir insanın.
Herkesin derdi aynı. Herkes hem burada olmak istiyor hem çok uzakta.
Her kadının gözünde bir erkeğin kaybolup gideceği bir boşluk bulunduğuna inanmıştı.
Kafeste doğan kuşları inandıramadığımız bu gökyüzü en hakikatli utancımızdır.
Doğum tarihimi
insanlık tarihine
dahil etmeyin sakın
Ben gezerken sadece
teğet geçtim
dünyadan
– küçük iskender
Zorlamayın
– istesem de
sevemeyeceğim
insanları.
Birilerinin hayatını
bitiren birileri:
Böyle bir denklem
yok matematikte.
küçük iskender
Herkesin derdi aynı. Herkes hem burada olmak istiyor hem çok uzakta.
Sessizlik de soloya dâhildir
“Bir mavi özgürlük diliyorum kalplerinize, ön yargıyla yaklaşmayan düşünceler, doğrularınızı tartışmayan zihinler, iyiliğinizi test etmeyen kalpler diliyorum.”
Aklım benim kırbacımdır,
dedim ki ona, neden bu zulmün
yolunu kaybetmiş, sığınmış başka gölgelere
ve içimde kimsenin sökemediği bir hüzün
ve susmuş, mahcup olmuş kendi kaderine
otursam,
taş altına sinmiş bir yılan gibi,
boş bir mezarı doyuran can gibi
otursam
aklım benim kırbacımdır.
dedim ki ona, bırak; korkularım, öfkelerim
yenik düştüğüm ne varsa
yoksa da yalansa da
incindiği yerden kopup bir boşluğa yuvarlansa
kendi cinnetinde, öldürse kendini
unutsam
bir rüyadan arta kalan gibi,
bir rüzgara fısıldanan gibi
unutsam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir