İçeriğe geç

Kaderle Randevu Kitap Alıntıları – Fırat Çakır

Fırat Çakır kitaplarından Kaderle Randevu kitap alıntıları sizlerle…

Kaderle Randevu Kitap Alıntıları

Sen arzuladığın şeyi ısrarla kovalayıp senden kaçmasını sağlamazsan, arzun senin önüne mutlaka çıkacaktır. Bir şeyi sevgi ile arzulamakla, hırs ile arzulamak aynı şey değildir.
Kendimizi iyi hissettirecek şeyleri yapmadığımız sürece hayatımızda iyi şeyler olmayacaktır.
Önemli olan eksik olan özelliklere odaklanmak mıdır yoksa var olan özellikleri nasıl daha iyi kullanabileceğine mi?
Bir şeyin gerçekten sana ait olduğunun en büyük göstergesi o şeyden vazgeçebiliyor olduğundur. Eğer bir şeyden vazgeçebiliyorsan o şey sana aittir. yok eğer vazgeçemiyorsan o şey sana ait değil sen ona aitsindir. Vazgeçmek özgür kalmak, geçmişe saplanıp kalmaktan kurtulmaktır. Beratını almak ve yeni seni oluşturmaktır. Yeni seni oluştururken herkes ve her şeyden arınmaktır. Kendi hayatının dümenine geçmek ve istediğin yöne doğru yelken açmaktır.
Kendine yeni bir hayat yaratmak, kaderini ve hayatını dönüştürmek istiyorsan vazgeçmeyi bileceksin. Unutma ki; sadece vazgeçebildiğin senindir. Sen vazgeçemediklerine aitsindir. Vazgeçemediğin şey senin sahibin olur ve o ne isterse yapmak durumunda kalırsın
Geçmişten korkan, gelecekten korkan kişi ister istemez şimdiden de korkmaya başlar. Hayatının her alanında korkuların hakim olması da elbette kişiye korktuklarını yaşatır.
Aklına gelen başına geleceği için o an aklında oluşturduğun her şey zaman içinde ete kemiğe bürünür ve zamanı geldiğinde karşına çıkar. Olabilecekler den korkmak korkacağın olasılıkları yaratmandır. Olabilecek güzel şeyleri düşünmek, güzelliklere odaklanmak ise olabilecek güzel şeyleri yaratmayı sağlar.
Hayatın ve kaderin değişebilmesi eylemlerin değişmesiyle mümkün olur. Eylemlerin değişmesi ise algıların değişmesine bağlıdır.
Gerçek sorunun üstünü örtmek yanlış yerlerde çözüm aramayı doğurur.
En büyük sorunumuz hiç sorunumuz olmaması gerektiğini düşünmemizdir. Eğer sorunlarımız olmasaydı gelişemezdik.
İnsanı fırına atıp pişirmiyorlar, insan ancak yaşadıkları pişirir.
Eyleme dönüşmeyen hayal ve hedefler hayalde kalmak durumundadır.
”Başarısızlık diye bir şey yoktur. Başarısızlık başarının alt basamağıdır. ”
Davranışını değiştirmek seni istediğin sen yapma yolunda en büyük silahlarından biridir.
Düşünceni değiştirmeden, ne kaderini ne de hayatını değiştirip dönüştürebilirsin.
Genelde herkes istediklerini dillendirir ancak hayat neyi dillendirirsen onu verir. Olumsuzu dillendiren olumsuzu, olumluyu dillendiren olumluyu yaşar. Olumsuzu düşünen olumsuz, olumluyu düşünen olumlu olaylar yaşar. Odağı olumsuzluklar olan olumsuzlukları, olumlu olan olumlu şeyleri görür.
Eğer geçmişte yaptığın hataları tekrar edersen ne yaparsan yap başarılı olamazsın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Her insan sorun yaşar ancak sorunların kendini geliştirdiğine inanmakla sorunların işleri çıkmaza soktuğunu düşünmek bir değildir.
Franz Kafka, Zamanınızı bir engel olarak geçirmeyin. Çünkü belki de engel en başından beri yoktur. Der. Bir engel aramaya çalışmak hayatınıza sadece bir engel getirir. Sınırsız bir güce sahip olduğunuzu bilmek ve buna inanmak size sınırsız güç verir.
Bugün düşündüğün şeye yarın dönüşürsün.
Kabullendiğin şey kaderindir.
Bir olay yaşanır, sizin bu olaya vereceğiniz tepki sonucu belirler.
OLAY+TEPKİ-KADER
Geçmişte duyduğun ya da yaşadığın olumsuz olaylar ve söylemler gelecekte elde etmen mümkün olan birçok şeyi münkünsüz kılar
Kaderini dönüştürecek olan şey ne istediğin değil ne yaptığındır.
Ancak nasip dediğin şeyi senin tercihin ile elde ettiği indir. Olmayınca kader böyleymiş, Allah nasip etmedi gibi söylemler önüne defalarca gelen kısmet ve fırsatları yok saymaktır. Bu da Allah’ın cömertliğini ve zenginliğini gölgelemekten başka bir şey değildir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yarın olacak şeyler için tedbir al, hazırlık yap, güçlü ol ancak yarın olacak şeyleri şimdi yaşama. Yarın zaten ne olacaksa yaşayacaksın ama yarın bugünü yaşamayacaksın. Öyleyse yarın için bugünü heba etme. Yarın korkusu bugünü yaşanmaz kılar.
Soruna fırsat, bitişe başlangıç olarak bakmak hayata bakışı değiştirir.
Olan öğretmek için olur. Giden başka bir şeyin gelmesi için gider.
Neye inandığın neyi yaşayacağını gösterir.
İçinde yokluk yaşayan birinin dışında bolluk yaşayabilmesi mümkün değildir. Baktığın her şeye onlarda var bende yok dediğin sürece baktığın şeylere yüklediğin mânâ yokluk olacaktır. Ancak baktığım her şeyde bolluk ve gerçek zenginliği gördüğünde içinde zenginlik olacaktır. İçinde zenginlik olan dışında da zenginliği yaşar.
Şu ana kadar yapmadıklarını yapma düşüncesi dahi seni korkutabilir. Bir anda ne yapacağını şaşırabilir, kalbin heyecanla çarpmaya, nefesin hızlanmaya, nefesin sana yetmez olmaya başlayabilir. Bunlar bedeninin ve bilinçaltının yapma eylemine girdiğin şeye verdiği tepki nedeniyle oluşur. Farklı deneyimler korkutur ve endişeye yol açar. Ancak kesin olan bir şey vardır; eğer yeni deneyimler ve yeni sonuçlar elde etmek istiyorsan yeni yollar denemek durumunda olduğundur.
Kendilerine boşlukta sürüklenmiş hisseden kişiler maddi olarak ya da makam mevki olarak yükselme gayreti ile içlerinde var olan boşluğu dolduracaklarına inanırlar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bu boşluğun dolmadığına, tam aksi yönde boşluğun büyüdüğüne de şahitlik ederler. İnsan vücudunu, konuşmasını ya da zihnini referans olarak alır ve onlar doğrultusunda hareket ederse ruhu kaçırır. Ruhunu yakalayabilmek için zihnini susturmayı başarmalı, kâinatın içinde var olan o huzur verici sessizliği yaşamayı bilmelidir.
Sen şükrü sadece sahip olduklarını büyütmek olarak anlıyorsan bu senin eksiğindir. Hiç inanmayan biri sahip olduklarına da olmadıklarına da şükrederek hayal edemeyeceği şeylere sahip olabilir.
Olana da şükretmek olmayana da şükretmek kulluk vazifesidir. Unutmamamız gereken şey; başımıza gelen her şey kendi elimizle yaptıklarımız nedeniyledir.
Aynı zamanda Bir soruyu onlarca yüzlerce kez kendinize sorar, sonra o sorduğunuz soruyu düşürmeyi bırakırsanız beyniniz arka programda çalışmaya devam eder. Hiç alakasız bir yerde sorunun cevabını size verir.
Sürekli sorunları düşünmek ve bu sorunların çözüm yollarını aramak çözümsüzlük yaratır.
Bir şeyi düşüncesel olarak istemekle o şeye kalben inanmak aynı değildir. İnandığın her şey gerçek olurken şüphe duydukların gerçekleşmez.
Eğer istediklerin hayatına gelmiyorsa hemen dilinde olana değil kalbinde olana bak.
Başkalarına karşı beslediğin kötü niyet kadar, kıskançlık, çekememezlik gibi olumsuz duygular da niyetin gibi karşılık bulur.
Bazı şeyler bıraktığınızda gelir, kovalamadığınız için kaçmaz. Artık o size ulaşmanın yollarını arar. Size birşey yapmamanızı söyleyen içsesiniz aslında kendinize inanmanın kapısını açıyor, özgür olmanızı, ruhunuzun rahatlamasını sağlıyor.
Niyetin değiştiğinde yaşadıkların da değişir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir