İçeriğe geç

İzzet Bey Apartmanı Kitap Alıntıları – Mehmet Yılmaz

Mehmet Yılmaz kitaplarından İzzet Bey Apartmanı kitap alıntıları sizlerle…

İzzet Bey Apartmanı Kitap Alıntıları

Hayat tek renkten ibaret değildir.
Kim bilir, ikiside birbirini sevmişti ama bu aşkları farklı zamanlara denk gekmişti. Biri âşıkken öteki bunun farkında bile değildi. Aşk bile kaderdir aslında
Zor ilerleyen bir romandı lakin Ömer’in şöyle garip bir huyu vardı, başladığı bir kitabı mutlaka bitirirdi. O yüzden bu da bir şekilde bitecekti.
Şehirlerin de bir ruhu vardır ve şehirler orada yaşayan insanların karakterlerini, dünya görüşlerini, hayat tarzlarını etkiler.
Geçmiş, bazen geçmez!
Konuşabilmeyi hiç denememişlerdi. Neden öyle olduğu sorulduğu zaman bin tane bahane, bin tane hadise sayabilirlerdi. Ancak sonuçta birbirini kıranlar bu ülkenin çocuklarıydı oysa. Ama bunun farkına varmaları için çok fazla ölüm ve acı olması ve üzerinden zaman geçmesi gerekecekti.
Bir insanı canavarlaştıran şey fiziki görüntüsü değil, düşünceleriydi.
İnsan, katilinin kimliğine düşman oluyor.
Parktaki oyuncaklar bugün olduğu gibi plastik değil demirden yapılırdı. Salıncakların önüne düşmeyelim diye de bir zincir konurdu. Sayıları az olduğu için binmek için genelde sıra beklerdik.
O, insanları milletleri, dinlerine göre değil insanlıklarına göre sınıflandıran biriydi.
Ülkede birileri devleti şahısları, şahıslarını devlet olarak görmeye başlamıştı.
Gözlerim uykuyla barıştı sanma, sen gittin gideli dargın sayılır, ben de bir zamanlar sevildim amma, seninki düpedüz vurgun sayılır.
Asla sorgulama, asla düşünme, sadece itaat et! Bendensen iyisin, değilsen kötü!
Rüyalar,  bittiğini sandığınız duygularınızı açığa çıkaran bir araçtır. Küllenmemiş bir aşkı, yarım kalmış bir öyküyü, söylenmemiş sözleri, kırgınlıkları, hasretleri yeniden önünüze serer.
Bir insanı canavarlaştıran şey fiziki görüntüsü değil, düşünceleriydi. Fanatizm, ihtiras, aşırı dincilik, politik yobazlık ve ırkçılık insanı insan olmaktan çıkarıyordu.
Fanatizm ve politik taassup böyle bir şeydi tam olarak. İnsanı insanlıktan çıkaran, canavara dönüştüren bir zehir.
Coğrafya kaderdir  denilir ya, büyük ölçüde doğrudur bu. Ayrıca şehirlerin de bir ruhu vardır ve şehirler orada yaşayan insanların karakterlerini, dünya görüşlerini, hayat tarzlarını etkiler. İnsan, memleketine benzer. Çünkü yeme, içme alışkanlığınızdan kıyafet seçiminize, hobilerinizden, politik fikirlerinize kadar bir sürü şey çoğu zaman şehirlerden bağımsız değildir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Dövüşmekten, düşünmeye fırsat bulamıyoruz.
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Cehennem geride bıraktıklarına, bir daha asla kavuşamayacağını anlamaktır. Ve geçmişin hatıralarıyla yanmak
Dünyada insanlar ikiye ayrılırlar; iyiler ve kötüler Yoksa benim dinimden olanlar ya da olmayanlar, benim partimden olanlar ya da olmayanlar, benim milletimden olanlar ya da olmayanlar değil! İyilik yapanlar ve kötülük yapanlar!
Unutmak yıllar alır ama hatırlamak bir andır.
İnsanoğlu öyle bir mahluk ki, onun bilgisi ya da aklı kalbine mağlup olabilir. İnsan, güven duyduğundan şüphe etmez. Gelgelelim, bütün hayal kırıklıklarının kaynağı duyulan güvenin yerle yeksan olmasıdır.
Binlerce kitap okumuş birisi olarak hiçbir şeye şaşırmamayı öğrendim.
Hayatın insanın karşısına neler çıkaracağını kimse bilemez. Bu yürüyüşte ne kadar özenli olsan da, dış faktörler seni olumlu ya da olumsuz etkiler.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Türküler böyledir. Ortak acıların, sevdaların silinmeyen hatıralarıdır. Bu coğrafyada hüzünlü ezgiler, neşeli ezgilerden her daim fazladır. Oyun havası diye göbek atılan türkülerin sözleri bile bazen acıları, sitemleri barındırır.
Bir kitap okumak, bazen hayatın kendisine benzer. Birini sevmeye, bir tercih yapmaya, kaderini yaşamaya
İnsan için en zoru her gün insan olmaktır.
Terk ettiğin ben miyim yoksa kendi ruhun mu?
Saçlarına hüzünler tak diyorsun öyle mi?
Yüreğini açıp da onunla konuştun mu?
Bana şimdi oradan çık diyorsun öyle mi?
Dışarıdan bakıldığında sert ve mantıklı bir insan olarak görünse de bütün kararlarını duygularıyla verirdi. Vefaya çok inanırdı. Söz onun için namustu. Insanlara kolay kolay hayır diyemezdi.
Düşünsenize, henüz insan yaratılmamış ama İstanbul var. Tertemiz suları olan dereleri, denizi, yemyeşil bitki örtüsü, ormanları var. Çiçekleri var, ağaçları var. Boğaziçi var mesela. Haliç bile var. Yetmemiş adalar kondurmuş etrafına, hatta gölleri de var. Kuşlar, balıklar İstanbul’un el değmemiş halleri gerçekten cennet tarifi gibi.
Anadolu, önce gerileyen sonra yıkılan Osmanlı coğrafyasındaki Müslüman topluluklar için bir anne gibiydi.
Aslında Sensiz yaşayamam. derken, Sen olmazsan ölürüm. denilmiyordu. Evet, insan hayatına devam ediyordu. Ölmüyordu fakat pek yaşıyor da sayılmazdı. Çünkü onsuz yaşanan şeyler hep eksik, hep yarım, hep yaralanmış oluyordu.
Mustafa Kemal Paşa’ya bakıyorum. Onu uzaktan seyrediyorum. O benim kahramanım. En bedbin zamanlarımın moral kaynağı Bu konuda hiçbir fikrim yok. dese bile itimat edebileceğim birisi.
Cehennem, geride bıraktıklarına bir daha asla kavuşamayacağını anlamaktır. Ve geçmişin hatıralarıyla yanmak
Türküler böyledir. Ortak acıların, sevdaların silinmeyen hatıralarıdır. Bu coğrafyada hüzünlü ezgiler, neşeli ezgilerden her daim fazladır.
size de bir çay koyayım. dedi. Hayır diyemedim, zira çay denince bende mevsim bahar olur.
Bir kitap okumak, bazen hayatın kendisine benzer. Birini sevmeye, bir tercih yapmaya, kaderini yaşamaya
Dövüşmekten düşünmeye fırsat bulamıyoruz diye üzülüyordu.
Ona göre, memleketi sevmenin yolu yalnızca kendi ideolojisiydi. Halbuki karşıdakilere göre de öyleydi. Konuşabilmeyi hiç denememişlerdi. Neden öyle olduğu sorulduğu zaman bin tane bahane, bin tane hadise sayabilirlerdi. Ancak sonuçta birbirini kıranlar bu ülkenin çocuklarıydı.
Cehennem nedir bilir misin? Geride bıraktıklarına, bir daha asla kavuşamayacağını anlamaktır cehennem. Ve geçmişin hatıralarıyla yanmak
Dünyada insanlar ikiye ayrılırlar; iyiler ve kötüler Yoksa benim dininden olanlar ya da olmayanlar, benim partimden olanlar ya da olmayanlar, benim milletinden olanlar ya da olmayanlar değil! İyilik yapanlar ve kötülük yapanlar!
Hayatta pek çok sorunun cevabı yoktur. Çünkü tercihler sınırlı, ihtimaller sınırsızdır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir