İçeriğe geç

İyilik Garip Kalmasın Kitap Alıntıları – Huriye Karnap

Huriye Karnap kitaplarından İyilik Garip Kalmasın kitap alıntıları sizlerle…

İyilik Garip Kalmasın Kitap Alıntıları

Muhammed Båkibillah’a (kuddise sırruhů) talebeleri sorar: Efendim bir araya geldiğimizde ne yapmamızı tavsiye edersiniz?
Hazret şu cevabı verir: Faydalı şeyler konuşun veya açın bir ilmihal kitabı okuyun. Çünkü dinden bir mesele öğrenmek gece sabaha kadar Ibadet etmekten daha sevaptir. Hem dinini öğrenmek kalbi de temizler. Unutmayın, her şeyin bir rızkı vardır. Talebeleri sordular: Kalbin de mi? Hazret, Elbette kalbin nızkı da büyük zatların sohbetini dinlemek veya onların yazdığı ilmihal kitaplarını okumaktır. Yoksa kalp rızıksız kalır, hastalanır
Bir gün Bâyezid-i Bistâmî’ye [kuddise sirruhů) bir kimse gelerek, Bana yüce Rabbimiz’e yaklaştıran bir amel söyler misiniz? Onu yaparak Allah’a yaklaşayım, rızasını kazanayım dedi.
Bâyezid-i Bistâmî de şu tavsiyede bulundu: Allah’ın sevgili kullarını, evliyaları sev, onlar da seni sevsinler.
Zira Yüce Rabbimiz onların kalplerine nazar eder. Umulur ki Hak Teâlâ onlardan birinin kalbinde senin ismini görüp seni bağışlar.
Ecdadımızın tecrübe etmesiyle biliyoruz ki vakıf manevi olgunluğun bir ürünüdür. Bu manevi olgunluğa ermek içinse başta Allah Teâla’nın rızasını amaç edinmekle birlikte şefkatli ve merhametli, fedakar ve hizmete can atanlardan olmak gerekir. Zira kemale erenlerin yolu budur.
Kemale erenlerin referansı da
muhakkak ki Kur’ân-ı Kerîm ve Nebevi örnektir.
..Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur..
(Ra’d Sûresi 28. Ayet)
..Aslında hepimiz evvela ben” diyerek kendimiz için istedik ve aradık huzuru fakat yetmedi yetmeyeceğini yaşayarak tecrübe ettik..
..Dünya var oldu olalı insanoğlu içini ferahlatan saygı sevgi ve güven üzerine kurulu bir düzen istedi..
..Hakkıyla ahiret gününe inandığımızda ne başımıza gelen sıkıntılar ümitsizliğe kapılmamıza sebep olur ne de gücümüzün yetmeyeceği haksızlıklar karşısında sarsılır, bezginlik duyarız. Aksine o güne güvenip iyi ki ahiret var der, teselli buluruz..
..Hakkıyla ahiret gününe inandığımızda ne başımıza gelen sıkıntılar ümitsizliğe kapılmamıza sebep olur ne de gücümüzün yetmeyeceği haksızlıklar karşısında sarsılır, bezginlik duyarız. Aksine o güne güvenip iyi ki ahiret var der, teselli buluruz..
“Gam o değil ki, Gide dünya kala din.
Gam odur ki, Gide din, gele dünya.
Harf harf yağdı ilim üzerimizden kimimiz gül olduk, Kimimiz diken.
“Gönülsüz namaz göğe çıkmaz.”
Mecnun b. Amr: Kalbimi çelip alan o memleket değildir, Orayı mesken sevgilinin derdidir.
“Tok olan cümle cihanı tok sanır, aç olan alemde ekmek yok sanır”
Her şey ancak zıddı ile tedavi edilir, şeytan vesvesesinin zıddı da Allah’ı anmak ve O’ndan yardım dilemektir.
“O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner.
Azrail’e hoş geldin diyebilmekte hüner.”
Ya açar bakarız Nazm-ı Celilin yaprağına,
Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına,
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.
Kur’an’dan indirdiğimiz şeyler, mü’minler için şifadır, rahmettir. Zalimlerin ise yalnızca hüsranını arttırır.

İsra 17/82

Şimdilerde dayanışma, yardımlaşma, sevinçte ve üzüntüde ortak olmak yerini yeni yetme gençlerin diline düşürdüğü içi boş “kanka” kelimesine bırakacak kadar zayıfladı.
Biliniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur (Ra’d 13/28) âyet-i celilesi doğrultusunda huzur isteyen bir müslümanın ilk yöneleceği iş, Rabb’ini zikretmektir. Bu reçeteyi tam anlamıyla uygulayıp Allah Teâlâ’yı kalbinin merkezine alan bir insanın huzursuz olması mümkün değildir. Zira kişinin Allah Teâlâ’nın emirlerine uymada ve yasaklarından sakınmada titizliği artmış, kalbi kimseyi incitmeyecek, kimseden incinmeyecek derecede muhabbetullah ile incelmiştir. Artık olgun bir müslümandır, etrafındakilerin onda göreceği her hal güzeldir. Fakat zikir faziletine sahip olabilmek için evvela Allah inancı yanında, ihlâslı bir ahiret inancımızın da olması gerekir. Çünkü ahiret inancı iman esaslarımızdan biridir. Hakkıyla ahiret gününe inandığımızda ne başımıza gelen sıkıntılar ümitsizliğe kapılmamıza sebep olur ne de gücümüzün yetmeyeceği haksızlıklar karşısında sarsılır, bezginlik duyarız. Aksine o güne güvenip iyi ki ahiret var der, teselli buluruz.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Aslında hepimiz evvela ben” diyerek kendimiz için istedik ve aradık huzuru fakat yetmedi yetmeyeceğini yaşayarak tecrübe ettik
İnsanoğlu istediki sağ olduğum müddetçe salim olayım. Gönlünü daraltandan uzak durup huzur vereceğini düşündüğü şeylerin ardınca gitti;bazen aş ,eş,iş,kimi zaman mal ,mülk ,sıhhat ve afiyet dedi.
Nefis , düşmanlarımızın en zoru ve en sinsi olanıdır
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
EDEPLE VARAN ELİ BOŞ DÖNMEZ.
Konumumuz, kimliğimiz ne olursa olsun birbirimize karşı her zaman sevgi,saygı , nezaket ölçülerini esas almamız din kardeşliğimiz gereğidir.
AHİRETE İNANCIMIZ ÖLÇÜSÜNDE HUZURUMUZ OLUR.
Sözün özü ; olması gereken ile olan arasındaki mesafeyi açmış olmalıyız ki, neresinden yakalarsak kârdır diyebileceğimiz noktaya geldik.
Derdimizi netleştiremediğimizdendir ; gerçek huzuru bulacağımız yeri şaşırmamız .
Peki ya bizim derdimiz ne ve başkalarına dert olduğumuz ne hallerimiz var ?
Zamane halimize denk düşecek laf değildir eskilerin, derdi Allah olana , hakikati dert edinene , Allah derdini artırsın niyazı.
Nefis , düşmanlarımızın en zoru ve en sinsi olanıdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir