İçeriğe geç

Issız Erkekler Korosu Kitap Alıntıları – Canan Tan

Canan Tan kitaplarından Issız Erkekler Korosu kitap alıntıları sizlerle…

Issız Erkekler Korosu Kitap Alıntıları

Bıçağın sivri ucu gibi, doğrudan içime saplanıyor sözlerin.
Hasret taneleri biriktirdim senin için. Hiçbir zaman veremeyeceğimi bilsem de.
Beni öyle yalana inandır ki,
Ömrümce sürsün doğruluğu
Asla vazgeçmem demek, bencil yüzüydü aşkın
Yıllar sonra, onca yaşanmışlığın ve fırsat bulup da yaşayamadıklarımızın ardından bir kez daha görmek istedim seni.
Hayat devam ediyordu sözüm ona. Konuşuyordum, gülüyordum ama yaralıydı dilimdeki sözcükler, dudağımın kenarında eğreti duran gülüşler yaralıydı. Yorgundum, güçsüzdüm
Kaç kez ölmeyi düşündüm,bir bilsen.Ama yapamadım.
-Ölümden korktuğumdan değil sana zarar vermek istemediğimden.Ömür boyu üstünde taşıyacağın o ağır yükle,o ezinçle yaşayamazdın sen.
Erkeğin hükümran, despot, dediğim dedik hallerinden şikayetçi olan kadınlar, kendi içlerinde özeleştiri yapmalıydılar. Oğlan doğurduğunda, kendisine üstünlük kazandıran erkek evladını baş tacı edip alabildiğine şımartan kadınların, Benim ben! diye ortalarda dolanan erkeklerin oluşumunda hiç mi payı yoktu?
Kristal nadide bir vazo yere düşüp kırıldığında, ne kadar iyi onarılırsa onarılsın, üzerinde bir çatlak kalır.
İlerde kendini suçlamamak için, neden gidip görmedim diye hayıflanmamak için Gelecekte keşke diyeceğine, iyi ki diyebilmek için
Madem ben vardım ve güçlü olan bendim, olayların gidişatı da bana göre yön bulacaktı.
Hoşça kal demeden önce içimi dökmek istiyorum sana Piraye.
Erkekler ezilen değil, bütün coğrafyalarda, her şartta, her ortamda, her toplumda ezen bireylerdi.
Ama bizde zaman çoktan geçti!
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Hayır, senin de beni çok ama pek çok sevdiğinden emindim. Hatta benden bir adım önde gittiğini, beni, benim seni sevdiğimden de çok sevdiğini düşündüğüm zamanlar oldu. Vazgeçebilecek kadar çok!
Uzun soluklu sevdalara sabrı yok artık insanların. Bir tatlı tebessümle yetinmekse her babayiğidin harcı değil!
Bir adın kalmadı geriye
Bir de o kahreden gurbet
Beni affet
KAYBETMEK İÇİN ERKEN;
SEVMEK İÇİN ÇOK GEÇ
Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek Saçıma karlar yağmış, boşuna yaz beklemek
Ne bülbül dile geldi, ne de açtı bir çiçek
Saçıma karlar yağmış, boşuna yaz beklemek
Yanlızlık müziğin bile seni dinlemesidir..
Hasret taneleri biriktirdim senin için. Hiçbir zaman veremeyeceğimi bilsem de.
Hasret taneleri biriktirdim senin için. Hiçbir zaman veremeyeceğimi bilsem de.
Nerden sevdim o zalim kadını bana
Bana zehretti hayatın tadını
Söylemem sormayın asla adını
Bana zehretti hayatın tadını
SON .
Canından can verdiği öz evladından dayak yiyenler mi istersin, dost eliyle hırpalanıp ahbap kazığına oturanlar mı
Birde karılarını evire çevire dövdüğü ama erkekliklerine toz kondurmayanları mı
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Pansiyon dolusu dertli erkek ve bunlar için ara ara düzenlenen fasıllı geceler
Pansiyonun kuruluş tarihinden bu yana bir bayan çalışanın dahi bulunmadığı aşikar.
Düzensiz aralıklarla sürdü bu gidiş gelişler. Kimi zaman aylarca ortadan görünmüyor, bazen de iki hafta üst üste .
Dokunma kalbime zira çok incedir kırılır
O tıpkı mabede benzer ki orda hıçkırılır
Gülersen aşkıma gönlüm harap olur yıkılır
O tıpkı mabede benzer ki orda hıçkırılır
Gönül aşkınla gözyaşı dökmekten usandı artık
Zira gözde yaş kalmadı sabr ile uslandı artık
Ağlasam da faydası yok sevsem de zamanı geçti
Zira gözde yaş kalmadı sabr ile uslandı artık
Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedeldir
Gözlerin hayat verir aşkın ise eceldir
İnan sevgili sana benden başkası eldir
Gözlerin hayat verir aşkın ise eceldir
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
KAYBETMEK İÇİN ERKEN;
SEVMEK İÇİN ÇOK GEÇ  
Beni öyle bir yalana inandır ki,
Ömrümce sürsün doğruluğu

ÖZDEMİR ASAF

Beni öyle yalana inandır ki,
Ömrünce sürsün doğruluğu
Özdemir Asaf
Keşke çekip vursan beni!
Oracıkta ölüversem
Senin elinden olsa ölümün!
Böylesi bir saadet var mı?
Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır
Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır
Son darbe-i kalbim yine ismin olacaktır
Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır
uzak bir şehir ve şarkı vardı
şarkı nihaventti.
Nazım Hikmet
Benzemez kimse sana tavrına hayran olayım
Bakışından süzülen işvene kurban olayım
Lûtfuna ermek için söyle perişan olayım
Bakışından süzülen işvene kurban olayım
Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedeldir
Gözlerin hayat verir aşkın ise eceldir
İnan sevgili sana benden başkası eldir
Gözlerin hayat verir aşkın ise eceldir
İşte ben yıllar yılı yarı ölü yarı diri / O hiçliğe yazdım bunca ketun şiiri.
Beni öyle yalana inandır ki,
Ömrümce sürsün doğruluğu

Özdemir Asaf

Oğlan doğurduğunda, kendisine üstünlük kazandıran erkek evladını baş tacı edip alabildiğine şımartan kadınların, Benim ben! diye ortalarda dolanan erkeklerin oluşumunda hiç mi payı yoktu?
Uzun soluklu sevdalara sabrı yok artık insanların.
Asla vazgeçmem demek, bencil yüzüydü aşkın.
” Beni öyle yalana inandır ki,
Ömrümce sürsün doğruluğu ”
Özdemir Asaf
Erkek çocuk doğurduğunda kendisine üstünlük kazandıran bu çocuğunu baş tacı edip alabildiğine şımartan kadınların, ‘Benim ben!’ diye ortalarda dolanan erkeklerin oluşumunda hiç mi payı yoktu sanki?
Ayrılıklarla güçlenir, imkânsızlıklarla beslenirdi aşk.
Bitmesi gereken birliktelikler kimsenin hatrı için sürdürülmemeli!
Umudu kalmayan insan eriyip yok olmaya mahkûmdur. Tıpkı benim gibi.
Toprağa verdiğim, yalnızca onun bedeniydi. Ruhu hala benimle
Uzun soluklu sevdalara sabrı yok artık insanların. Bir tatlı tebessümle yetinmekse her babayiğidin harcı değil!
Ancak, asıl büyük değişim dış görünümünden çok; amansız depremlerle sarsılan iç dünyasındaydı.
Kaybetmek için çok erken, sevmek için de çok geç
Hayat devam ediyordu sözüm ona. Konuşuyordum, gülüyordum ama yaralıydı dilimdeki sözcüler, dudağımın kenarında eğreti duran gülüşler yaralıydı. Yorgundum, güçsüzdüm
Dağınıklıklarımı toplayamıyordum.
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor,
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini!
Genel kanıya göre, ezilen erkek yoktu yeryüzünde. Yıkılması güç, belli kalıplar vardı. Erkekler ağlamaz, ağlatır. Erkekler üşümez, üşüyen kadına ceketini verir. Erkekler acı çekmez, çektirirdi. Etten kemikten yapılmışlardı onlar da kadınlar gibi ama duygu yoksunu yaratıklardı her biri.
” uzak bir şehir ve şarkı vardı
şarkı nihaventti. ”
Nazım Hikmet
”Ayrılıklarla güçlenir, imkansızlıklarla beslenirdi aşk. ”
Yalnızlık müziğin bile seni dinlemesidir..
Asla vazgeçmem demek, bencil yüzüydü aşkın
En güzel günlerini demek bensiz yaşadın
Okuduğum dua sensin, kalp ağrıma deva sensin.
Kokladığım hava sensin, gönül senden vazgeçer mi?
uzak bir şehir ve şarkı vardı
şarkı nihaventti.

NAZIM HİKMET

Bitmesi gereken birliktelikler kimsenin hatrı için sürdürülmemeli..
Ademoğlu Pansiyon’da bir fasıl gecesi
Oradakilerin hepsi erkek!
Ezilen, horlanan, acı çeken, ağlayan, üşüyen, hatta dayak yiyen erkekler onlar.
Her birinin ayrı bir hikayesi, o hikayenin içine nakşolmuş ayrı bir şarkısı var.
Okuduğum dua sensin, kalp ağrıma deva sensin.
Kokladığım hava sensin, gönül senden vazgeçer mi?
Metin Altıok’un Sone şiirinde söylediği gibi,
İşte ben o yıllar yılı yarı ölü yarı diri
O hiçliğe yazdım bunca ketum şiiri.
En güzel günlerini demek bensiz yaşadın
Beni öyle yalana inandır ki,
Ömrümce sürsün doğruluğu

Özdemir Asaf

Yıkılması güç, belli kalıplar vardı. Erkekler ağlamaz ağlatır, erkekler üşümez, üşüyen kadına ceketini verir, erkekler acı çekmez çektirirdi. Etten kemikten yapılmıştı onlar da kadınlar gibi ama duygu yoksunu yaratıklardı her biri.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir