İçeriğe geç

İslamiyet ve Sosyalizm Kitap Alıntıları – Roger Garaudy

Roger Garaudy kitaplarından İslamiyet ve Sosyalizm kitap alıntıları sizlerle…

İslamiyet ve Sosyalizm Kitap Alıntıları

– (…) Marksizm insanı devlete karşı esir eder.
Kapitalizm ise, sermayeye karşı.
İslâm ise insana onurunu iade eder
İbn Rüşd’e göre, din pek gelişmemiş zihinler için sembol, imaj ve efsane yoluyla, Felsefenin kavramlarla bulduğu ve ispat ettiği gerçekleri ifade eder. Din ve felsefe, konusu bakımından ayrılmaz ve gerçeği farklı seviyelerde ve farklı metodlarla açıklarlar.
Türkiye’de İslam, namazın kendisine dönüştürülmüştür. İslam’ın bir parçası olan namaz, dinin kendisi olmuş durumda. Şekillerin özü gölgede bırakması ile birlikte ortaya çıkan dinsel anlatıların tümünde tevhid sosyal ve siyasal hayattan çıkartılmış bir itikadi kavrama dönüşmüştür.
Marksizmin insanı ekonomik bir aygıta, ya da tüm doğaya hükmeden bir olguya (yetkin insan) dönüştürmesi, ya da dönüştürdüğünü düşünmemizin yanı sıra İslam, insanın karınca ile eşit olduğunu haykıran tavrı ile, eşitliğin kamusallaşmasını sağlamaktadır.
İlk milli mücadeleler, vatan adına verilmeden önce Allah adına yapılmıştır.
Bugün sosyalizmi kurmakta olan özgür bir Cezayir’de, Müs­lüman kültürünün çağımızın hümanizmasına katkısı sorunu, yalnızca şanlı bir geçmişin inkarına karşı isyan ola­rak değil, daha geniş anlamda kültürünüzün ve halkımızın.çağımızın hümanizmasına.yani sosyalist hümanizmaya doğrudan doğruya katkısı alanında bir araştırma olarak ele alınabilir.Onun için, ben burada İslam fetihlerinin tarihsel anlamına ve ilerici rolü ile yarattığı uygarlığın zenginliklerine kısaca de­ğindikten sonra, İslamlığın ve İslam kültürünün çağımız sos­yalizminin kuruluşundaki rolü üzerinde özellikle duracağım.

İSLAM FETİHLERİ VE SONUÇLARI

İslam kültürünün açılıp gelişmesinden önce, İslam fetih­leri.dünyanın çok geniş bir alanını kaplaması sonucu, uygar­lığın yeniden doğması ve dünyanın yeni bir gençlik çağına ulaş­ması için gerekli şartları yarattı.İslam fetihleri, dünyadaki kaosu ve onun doğurduğu asa­lak hiyerarşileri silip süpürmekle, bu yeni uygarlığın ekonomik ve toplumsal şartlarım oluşturdu.

Dikkate değer bir noktadır ki.son derece büyük bir hızla ge­lişen bu fetih.hiçbir zaman Hun ve Moğol istilalarının yıkıcı niteliğini edinmedi.
Az sayıda askeri birlikler ülkelere giriyor ve çoğu halde yer­li halkın desteğini sağlıyabiliyordu: İspanya’da fetih ordusunun sayısı 40.000’i bulmuyordu.Bu bakımdan İslam fetihlerinin hız ve geniŞliğinin neden­lerini askeri gücün dışında aramak gerekir.Zaferin tayin edici faktörü fatihlerin, çözülme hfüinde olan bir kölecilik alemine, ya da ufak parçalara bölünmüş ve hare­ket yeteneğinden yoksun kalmış bir feodal aleme.daha yük­sek ekonomik ve sosyal örgüt biçimleri getirmiş olmasıdır.
Bu yeni örgüt biçimleri, geniş halk kitlelerinin ihtiyaçlarını cevap­landırdığı içindir ki, onların desteklerini kazanmıştır.
İslamlık göçebeliğin hakim olduğu bir ülkede doğmuşsa da, büyük sitelere girmesinden sonradır ki tam anlamıyla gelişe­bildi.
İslam dünyaya, bütün maddi ve manevi sonuçlarıyla bir­likte bir ticari uygarlığın ilk biçimlerini getiriyor.böylece insan­lığın uyanışı ve yeniden açılıp gelişmesi için gerekli ekonomik ve sosyal koşulları yaratmış oluyordu.
Özellikle Magrip’de ve İspanya’da Halk yığınları ken­diliklerinden İslam uygarlığını kabul ettiler: Dinle sıkı bağları bulunan yeni toplumsal örgütlenme, bu yığınları, ilerici bir gücü temsii eden Müslüman cemaatine katılmaya doğru itiyordu.Bu yeni din, yapıcı çalışmaya, insanların yaşama şartları­nın daha iyi duruma getirilmesine önem veriyordu.
Hiç şüp­he yok ki, İslamlığın bu parlak ve başarılı sonuca ulaşmasının başlıca nedenlerinden biri köleliğin ortadan kaldırılmasında yat­ması ve genel olarak eski kölelikçi veya feodal toplumların tam tersine, eşitlik ilkesinde kararlı bir direniş sergilemesidir.

Peygamberin bir hadisinde şöyle denir: Tannnın en çok sev­diği şey kölelerin özgürliiğe kavuşturulmasıdır. Ve başka bir hadiste de: İnsanlar tıpkı bir dokumacı tarağının dişleri gibi aralarında eşittirler: Beyazın zenciye, Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur. Bir Arap başka bir insana ancak bilim ve eğitim bakımından üstün olabilir der.
Kur’anda bile Peygamber: Köleleriniz sizin eşitleriniz de­ğiller midir? diye sorar.
İkinci Halife Ömer, bir Ya­hudiyi tokatlamış olan Müslümanı yargılamıştı: mağdura her­kesin önünde tazminat verilmesini hükmetti ve bu vesileyle halkın karşısında yaptığı konuşmada şunları söyledi: İnsanlar özgiir doğdukları halde, onları köleleştirmeye size kim yet­ki verdi?’
Şarkiyatçı Dozy.İslam fetihlerinin bu kadar hızla gelişme­sinin ve yerli halkların yığın halinde Müslümanlarla birleşme­sinin nedenlerini açıklarken, İspanya Müslümanları Tarihi adlı yazar: Müslümanların fethi, İspanya için bir iyilik oldu: Bu fetih önemli bir sosyal devrim niteliğine büründü ve ülke­nin yüzyıllardan beri çekmekte olduğu acılara son verdi ..

Türkiye’de İslam, namazın kendisine dönüştürülmüştür. İslam’ın bir parçası olan namaz, dinin kendisi olmuş durumda. Şekillerin özü gölgede bırakması ile birlikte ortaya çıkan dinsel anlatıların tümünde tevhid sosyal ve siyasal hayattan çıkartılmış bir itikadi kavrama dönüşmüştür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir