İçeriğe geç

İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma Kitap Alıntıları – Jacques Derrida

Jacques Derrida kitaplarından İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma kitap alıntıları sizlerle…

İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma Kitap Alıntıları

İç müzakereler yoluyla değişimler sağlamak için çalışmalıyız, müdahaleler yoluyla değil.
Devasa bir ilerlemenin aksine, bugün medeniyet diye bir şey yoktur.
din adına ya da din otoritesi altında veya bazen dinî otoritelerin hükmü altında politika yapmaya bir son vermek zorunda olmamız dine olan saygıdan kaynaklanmaktadır.
her zaman bireyi bastıran ve bireyin dinsiz bir vatandaş olarak hareket etmesini önleyen herhangi bir sürü halinde yaşayan topluluğa, dinî cemaatçiliğe karşı direnmeye meyilli olmuşumdur.
Batı bir yönüyle bazı özgürlüklere katkıda bulunmasına rağmen, diğer yönüyle, Janus’un yüzü gibi ikiyüzlü, kişiliksiz bir modelde yerimizi almamızı da dikte ediyor. Bize göre bu, özgürleştirmek için bir önkoşulu dayatan, dengeleri hesap edemeyen ve oldukça kısıtlayıcı bir modelden başka bir şey değil.
Düşüncesizce, zalimce ve adaletsizce yaftalanan, adı İslam olan yeni bir düşman .
İbrahim’in oğulları birlikte yaşamaları gereken bir anda birbirleriyle karşı karşıya gelmek gibi bir tuzağa düştüler.
Nasıl oldu da kişilerin en ufak bir utanç duymadan hatta kibirlenerek cahilliğin, gerilimin ve nefretin gösterişini yaptığı bu noktaya gelebildik?
Müslümanlara gelince, onların da nesnel düşünce ve eleştirel teolojilerindeki zayıflıkları için hayıflanmaları gerekir.
‘birlikte yaşamak gerek’ söyleminden çıkıp, ‘birlikte yaşama arzusu’na geçmek gerek.
Yaşamayı öğrenmek mi? Bilmiyorum.
Derrida bana, Cezayirli olmasaydım filozof olamazdım, derdi. Bu ifade kendi kökünden, kıyısından çıkıp çoğunluğu, çeşitliği ve ötekiliği kabul etmekle ilgilidir. Birlikte yaşam, sadece sebat göstererek ve kendi köklerinde bağlı kalınarak oluşturulamaz. Bağımsızlığını koruyarak, farklı olan, stabil ve dinamik arasında bir çekim olursa bu mümkün olabilir.
“İslam, islamcilik değildir, bunu asla unutmayın.”
“Eğer Tanrı isteseydi sizi tek bir millet olarak yaratırdı, diyor Kur’an, fakat o sizi imtihan etmek için farklı olma yeteneğini size verdi.”
“Eğer nefreti ve gizli veya açık şiddeti seçmek yerine tartışmayı ve aksettirmeyi tercih etmek için sessiz kalmak yerine sesimizi nasıl yükseltebileceğimizi bilirsek istisnasız tüm insanları tehdit eden yeni kolonileşme, hükmetme ve benlik yitimi formlarına direnebiliriz.”
“Hala Cezayirli olan yanımı, içimde olan ve hala Cezayirli olamam sebep olan diğer yanımı şevkle bağrıma basıyorum.”
“Batı bir yönüyle bazı özgürlüklere katkıda bulunmasına rağmen, diğer yönüyle Janus’un yüzü gibi iki yüzlü, kişiliksiz bir modelde yerimizi almamızı dikte ediyor.”
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
“Fakat nefret, hem de her türden nefret eninde sonunda mağlup olmaya mahkumdur.”
İnsan onurunu ve evrensel hukuk kurallarına saygı çerçevesinde, meşru müdafaanın verdiği hakla ve özenle uygulayarak, birlikte yaşama arzusu öğretilmelidir. Bu felsefe, barışseverliğin değil barışın, onurun ve tanıklığın kültürüdür.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Birlikte yaşam, sadece sebat göstererek ve kendi köklerinde bağlı kalınarak oluşturulamaz. Bağımsızlığını koruyarak, farklı olan, stabil ve dinamik arasında bir çekim olursa bu mümkün olabilir.
Çağımızın gereği olarak, birlikte yaşamayı öğrenme -ki hayattaki ve ahiretteki halimizi belirler- tüm uygarlıkların genel amacıdır. Bu belirleyici ve önemli bir konudur. “Birlikte yaşama” bir slogan değildir. Yaşamdaki imtihanların üstesinden gelmek için Kur’an’ın temel dersidir.
Kişi kendisinin öteki tarafından oluşturulmasına izin vermedikçe, önemli hiçbir şey gerçekleştirilemeyecektir.
Hiçbir şey sorgulanmaktan korunmamalı, evrenselin klasik figürü ve hatta geleneksel eleştirellik fikri bile.
Bilgiye ihtiyacımız var, bilim üretmeliyiz, fakat bilim tek başına yeterli değildir.
Demokrasi, her bir bireyin demokrasi adına demokratik denen şeylerin durumunu eleştirebileceği sosyal bir organizasyondur.
Modern akıl, hayat sorunsalını açıklamada ciddi sorunlar yaşıyor: Biz kimiz? Niçin bu şekilde tasarlanmışız, neden imtihan edilmek için dünyaya bırakılmışız? Nasıl yaşamayı öğreneceğiz, özellikle de dinsiz hayat çerçevesi ile?
Dünyada çok sayıda İslam ve çok sayıda Batı var.
Derrida hayatının sonunda kararlılıkla, ”Her zaman hayatı ve sonu gelmeyen yaşam mücadelesini seçiniz! ” demişti.
Çağımızın gereği olarak, birlikte yaşamayı öğrenme -ki hayattaki ve ahiretteki halimizi belirler- tüm uygarlıkların genel amacıdır. Bu belirleyici ve önemli bir konudur. “Birlikte yaşama” bir slogan değildir. Yaşamdaki imtihanların üstesinden gelmek için Kur’an’ın temel dersidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir