İhsan Süreyya Sırma kitaplarından İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed kitap alıntıları sizlerle…
İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed Kitap Alıntıları
“Müslümanlar, Hz. Muhammed (sav)’in doğum yıl dönümünde, O’nun mücadele tarihini öğrenecekler, O’nun en yakın arkadaşları olan sahabenin, İslam davası uğruna çektikleri işkenceleri, bugün dünyanın her tarafında Müslümanlara yapılan işkencelerle mukayese ederek hatırlayacak; o fedakâr insanların nasıl örnek alınacaklarını düşünecekler ve bu düşüncenin gereklerini yerine getireceklerdir.”
“Allah davası için öz oğlunu kesmeye kalkışan Hz. İbrahim’i hatırla ki, sen de o dava için bir şeyler feda etmesini, kurban etmesini öğrenesin!”
“Her put heykeli, belli bir insanın ya da grubun düşüncelerini simgeler. Put heykeline gösterilen saygı, putun temsil ettiği kimsenin düşüncelerine olan bağlılığın gösterilmesidir.”
“Put, insanlara zorla kabul ettirilmek istenen ideolojilerin, dimağlardan silinmemesi, devamlı olarak onunla karşı karşıya kalınması ve bu ideolojilere sahiplenen imtiyazlı grubun, bu putlar vasıtasıyla elde ettikleri menfaatlerin, makamların kaybolmaması içindir.”
“Allah’a karşı gelmede, O’na isyan etmede, O’nun kanunlarını tanımamada, Şeytanın olsun, bu yolda onu izleyenlerin olsun, yöntemi değişmemekte; menfaatleri kaybolacak diye, esas kanun koyucu olan Allah’ı görmezlikten gelip vatandaşlarını, kendi emri altındakileri kandırarak, işlerine gelecek ve de sömürü düzenlerini en güzel bir şekilde devam ettirecek kanunlar koymaktadırlar.”
“Allah’tan başkalarına birilerinin Allah’ın ayetlerine aykırı hüküm yani kanun koymaları; böyle bir hareketin cahiliye hareketi olacağı esasına cahiliye denir.”
Günümüz Hilfu’l-fudulları’nın ise hiçbir etkisi yoktur. Ve maalesef bu faaliyetler, folklor oynamakta öteye gidememektedirler.
.. Ey Rabbimiz nefsimize zulmettik, kendimize yazık ettik.
Eğer bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen her hâlde (maddi ve manevi en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız.
A’raf sûresi | 23. ayet
.. Niçin yapmayacak olduğunuz şeyleri söylüyorsunuz?
Sâff sûresi | 2. ayet
Sana emredileni açıkla, tebliğ et; müşriklerden de yüz çevir, onlara aldırma.
Allah’ın yanında başka bir ilâh tanıyan o alay edenlere muhakkak ki biz yeteriz. Onlar yakında (uğrayacakları akıbeti) bileceklerdir.
Hicr sûresi | 94,95,96. ayetler
Arapça cehile kelimesinden türeyen ve anlamı “bilmeme” olan cahiliye’nin ıstılah (terim) manası genellikle İslam öncesi dönemde Mekke Şehir devletindeki dini, içtimai ve siyasi hareketlerden, İslam dinine aykırı düşen fillere denir. Tarih literatüründe, cahiliye kelimesi, İslam öncesi Mekke tarihi için de kullanılmaktadır.
İslami ilimlerde geçen cahiliye tabirinin kullanım alanlarında İslam’ın “sapıklık” gördüğü hareketlerdir ki bugünkü anlamda cehaletle yani kültürel ya da sosyal bilgisizlikle çok fazla ilgili değil.
Cahiliye kelimesi Kur’an-ı Kerim’de dört yerde geçmektedir.
1- Al-i İmran Suresi 154: “Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir grup da, Allah’a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, “Bu işten bize bir kazanç var mı ?” diyorlardı.”
2- Maide Suresi 50: “Yoksa onlar(İslam öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? Anlayan bir toplum için, Allah’ın hükmünden daha güzel olanı nedir?
3- Ahzab Suresi 32-33: Ey peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer günahtan sakınmak istiyorsanız sözü edalı bir tavırla söylemeyin ki, kalbinde çürüklük olan kimse ümide kapılmasın. Ayrıca düzgün söz söyleyin. Evlerinizde oturun ve daha önce Câhiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın, namazı güzelce kılın, zekâtı verin, Allah’a ve resulüne itaat edin. Ey peygamber ailesi! Allah sizi sadece günah kirlerinden arındırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
4- Fetih Suresi: İnkâra sapmış olanlar o zaman kalplerini o gurura, Câhiliye dönemine ait büyüklenme duygusuna kaptırmışlardı, Allah da resulünün ve müminlerin gönüllerine huzur ve güven duygusu verdi, onları takvâ sözüne bağlı kıldı. Zaten onlar bu sözü hak etmişlerdi, onlar buna lâyıktı. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir.
birer sanat gösterisi haline sokulan şarap içe içe çocuklarını sünnet ettirdikten sonra yapılan mevlid merasimleri İslami değil, İslam’la alay etmedir
“Hudâ’nın çok nebîsi var; Resûl-i Ekremi başka;
Alemde çok sular vardır; Kâ’be’nin Zemzemi başka!”
Diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına Kur’an’da mev’ûde deniliyordu. Kur’an ayetleri, bu çirkin âdeti vurgulamak için çok çarpıcı bir üslup kullanmaktadır. Kıyametin o korkunç gününde, herkese karşılığını görmek üzere amelleri yani dünyada iken yaptıkları gösterildiğinde, bu şekilde öldürülmüş mev’ûde lere de, onları öldürenlerin huzurunda, hangi günah karşılığında öldürüldükleri sorulacaktır. Ve başörtülerini taktılar diye okullara kabul edilmeyip hayatları söndürülen kızlara da, onlara bu cürmü irtikâb edenlerin huzurunda aynı soru sorulacaktır.
“Cennet’in binlerce, belki milyonlarca olan nimetleri, neden onlara yetmemişti de; Allah’ın yasakladığı ağaca yaklaştılar? İşte mesele budur!”
Tıpkı günümüzde olduğu gibi Eşcinsellerin, kapitalistlerin, komünisto-sosyalistlerin dinine hiç kimse karışmazken, sadece gerçekleri söyledikleri için müslümanlara baskılar uygulanıyor,onlara hayat hakkı tanınmıyor!
Kur’an’ı sadece bir ahlak kitabı; İslam’ı şununla bununla sulh içinde geçinme diye takdim eden, kendilerini müslüman diye lanse etmelerine rağmen, İslam nizamı ile savaşmayı şiar edinmiş olanlar! İşte münafıklar bunlardır, cahili grubun en azılı olanı
“Yoksa onlar İslam öncesi cahiliye idaresini mi arıyor? Anlayan bir toplum için, Allah’ın hükmünden daha güzel olanı nedir? Mâide suresi, 50
Kim bir hayır ekerse , bir memnuniyet hasad eder, kim bir şer ekerse , bir pişmanlık hasad eder.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Kendilerini müslüman diye tanıtmalarına rağmen, İslâm nizamı ile savaşmayı sürdürenler!
İşte münafıklar bunlardır, câhili grubun en azılı olanı!..
Tarihe mal olmuş büyük şahsiyetlerin vermiş oldukları mücadeleleri anlayabilmek, onların hangi şartlar altında yetiştiklerini, hangi ortamlarda çocukluk ve gençliklerinin geçtiği; bu ortamları içerisindeki fonksiyonları ve inkılâplarını görüp değerlendirebilmek için, mücadele dönemlerinden önceki dönemi de çok iyi bilmek gerekir.
Allah’ın varlığını kabul ettiklerini söyleyen milyonlarca insan, Allah’ın gönderdigi peygamberlerin getirdikleri Şeriat’a uy- madıklarından, daha dogrusu kabul etmediklerinden, tıpkı Şeytan’ın Allah’a karşı mantık yürütmesi gibi, Biz Allah’a inanırız, fakat Peygamber’in dile getirenine inanmayız, kabul etmeyiz ve kanun olarak uygulamayız derler ve kendi kanunlarımızı kendimiz yaparız! hakimiyet kayıtsız, şartsız insanlarındır, her türlü ilahi kanuna karşıyız; din’le, ne devlet olur, ne de insanlar idare edilir! şeklinde mantık yürütürler ki, Islâm’a göre bu şirktir!
Aman, çocuklarınızı Müslüman okullarına değil, yabancı okullarına koyun ki, ileride iyi para kazansınlar! Kız çocuklarınızın, başörtülerini açmaları isteniyorsa, açın! Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy! Dünyayı sen mi kurtaracaksın? Onun için Allah’ın dinine saldırıldığını görsen de, -kendi menfaatın açısından şimdilik sesini çıkarma! Bir makam elde edinceye kadar konuşma; hatta namazını bile, kimse farkına varmayacak şekilde imä ile kıl !. Etliye, sütlüye karışma .. Sana ne insanların ezilmişliğinden, sürünmelerinden, bin bir çeşit insan canavarı tarafından sömürülmelerinden köleleştirilip, ellerinden şahsiyetlerinin alınmasından Zulmü ve zulmedenleri görme !. İnsanlara zulmedildiğini görünce, görmezlikten gel ki seni de o zihniyette sanmasınlar! .. Ara sıra da olsa, Allah düşmanlarının toplantılarına katıl ki, seni kendilerinden bilsinler ve seni üst makamlara getirsinler!
O halde put nedir?
Put, insanlara zorla kabul ettirilmek istenen ideolojilerin, dimağlardan silinmemesi, devamlı olarak onunla karşı karşıya kalınması ve bu ideolojilere sahiplenen imtiyazlı grubun, bu putlar vasitasiyle elde ettikleri menfaatlarının, makamların kaybolmaması içindir.
İşte, meselenin düğüm noktası budur: İlla da haramdan yeme arzusu. Daha doğrusu, haramdan yiyerek ebedileşme ihtirası.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Başa gelen halifeler yaptıkları yanlışları ve zorbalıkları örtmek ve halkın tepkisini azaltmak için eylemlerini meşru gösterecek bir yol arayışına girdiler. Bunun için de rivayetlerden yardım alındığını görmekteyiz. Özellikle de siyasi anlamda ortaya çıkan krizleri engellemek için Hz. Peygamber’e isnad edilen rivayetler aktarımaya başlandı.
Şayet Hz. Muhammed(sas)’in sundugu İslam Hıristiyanlık ise, hıristiyanlar niçin O’na inanmadılar?
Hz. Peygamber koyun gütmeyen hiçbir peygamber yoktur demiş, bunun üzerine, kendisine, siz de mi ya Resulallah? diye sorulunca evet ben de demiştir
Bugün müstekbir emperyalistlerin ellerinde bir oyuncak haline gelmiş olan müslümanlar, Hz. Muhammed(s.a.s)’in ordularının dünya emperyalizmini nasıl yıktıklarını okuyacak, içine düştükleri acz’den, sefaletten, şahsiyetsizliklerden, korkaklıktan, uyuşukluktan kurtulacaklarının çarelerini arayacaklardır ki, Hz. Muhammed(s.a.s)’i yâdetmek, doğum yıldönümünü kutlamak budur
Ve bu mevlidlerden kaybeden sadece İslam’ın hakikatleri olduğu gibi, kazananlar da, milyonları vuran lüks otellerdir, gazinolardır, bu işi sanat haline getirmiş olan mevlidhanlardır!..
Böylesi mevlidlerin İslam’la bağdaşır hiç bir yanı olmadığı gibi, dogrudan dogruya bu İslâm’la alay etmedir, Hz. Muhammed(s.a.s)’in doğumunu da eğlencelerine alet etmedir!
Ve tabiidir ki, böylesi mevlidlerin hoca(!)ları da özel hanendelerdir. Mevlid seansları çok pahalı olduğundan, orta halli müslümanlar bunlara yanaşamazlar!. Velhasıl, bir mevlid furyasıdır gidiyor
Mevlidlerin en şaşalı olanını kapitalist müslümanlar yaparlar!.. Oteller kapatılır, Batı’nın meşhur yiyecekleri getirilir, en seksi artistler davet edilir ve balonlarla. Allah’a isyan niteliginde mevlidler yapılır!.
Hayatı, İslam’la mücadeleyle geçmiş olanlara, ölümlerinin yedinci mi, kırkıncı mı gününde mevlid okutulur. Üstelik bu din düşmanları, mevlid okumayı bilmediklerinden -çünkü mevlid okuyabilmek için musikişinas olmak lazım(!)- müslüman mevlidhanlara okuturlar!
Mevlidler okutularak üstelik bu mevlidler, İslam düşmanlarına dualar okutulmak suretiyle de istismar edilerek Hz. Muhammed(sas) yad edilemez!
Ne zaman ve kimden doğdugu bile belli olmayan birine merasimlerle ölüm törenleri yapılırken, biz müslümanlar, insanlığın kurtarıcısının doğum yıl dönümünü neden kutlamayalım?
Bozulmuş olan dünya düzenini tekrar ilahi meşiet doğrultusunda düzeltecek olan bu müstesna insanın doğumuna sevinmeli, her yıl dönümünde de, onu hayatımıza örnek alarak kutlamalıyız!.
O/Hz. Muhammed Arap olduğu için, ona uymayabilirmişiz? Ebu Cehil de, O Benu Haşim’den oldugu için inanmıyorum diyordu zaten. Bilmem bu iki görüş arasıda fark var mıdır?
İsteyen, istediği kadar, Peygamber bir Araptı, onun hareketlerine, yani sünnetine arzu edersem uyar, arzu etmezsem uymam; onun hareketleri beni baglamaz! şeklinde konuşsun, bu nevzuhur ilim adamlarının(!) zihinsel ve kavimsel bağnazlıkları müslümanın inancını sarsmaz. Bir defa bunu böyle bilsinler!
Yeryüzünde bozulmuş olan ilahi nizamı tekrar tesis edecek olan bir peygamberin, bir üstün insanın doğumunda, ilahi kudretçe insanlara bazı şeyler gösteriliyorsa, buna şaşmamak lazım!
Allah’ın Alemlere rahmet diye nitelendirdiği bir insanın, yani dünya müstekbirlerinin, emperyalistlerinin zulümlerine son verecek bir kurtarıcının doğumunda, fevkalade hadiselerin olmasından daha tabii ne olabilirdi?
Fakat ne yazık ki, O’nun/Hz. Muhammed’in ölümünden asırlar sonrasında, yani günümüzde, O’nun ümmetinden olduklarını söyleyen insanlar, O’nun emirlerini terkettiklerinden, yine başkalarının sömürgesi ve uydusu haline geldiler!
Rivayetlere göre o gün hamile kalan Amine’ye şöyle bir ses geldi: Sen bu ümmetin Efendisine/Muhammed Peygambere hamile kaldın.
Ne için ve kim için kurban kestigini bil ki, Hz. Ibrahim’in oğlu İsmail’in, bıçak altına yatarken gösterdiği metaneti gösterecek nesiller yetistirebilesin!
Kurbanını keserken, Allah davası için öz oğlunu kesmeye kalkışan İbrahim’i hatırla ki, sen de o dava için bir şeyler feda etmesini, kurban etmesini ögrenesin!
Şu veya bu kurumun hesabına değil, sadece Allah için kurban kestiginin şuurunda olarak boğazla kurbanlığını. Ona şefkatle davran, şefkati ögren akıttıgın kanlardan..!
Allah için kurban kesmek israftır diyen o zavallılar, et yemekten boyunları kalınlaşmış olan ağaları, idarecileri beldelerini şereflendirince(!), yüzlerce koyun, hatta de ve keserler ayaklarının altına!
Aldırmayın şunun-bunun bu ka-dar kurban kesmek israftır yaygaralarına!
Çünkü böyle diyenler, senin keseceğin kurbandan daha fazla et yiyorlar, hem de tek başlarına Ve kendi nefislerinden başka bir şey düşünmeyen bu kapitalistler, senin gibi beklemiyorlar bir yaşını doldursun diye, bogazlıyorlar körpe süt kuzularını!
Hacer’leşip İsmail’ler yetiştirsinler kadınlarımız!
Müslüman kadınımız, Hz. Hacer’i hatırlasında, kabul ve çay sohbetlerinde öldürmesinler vakitlerini, çocuklarının eğitimine ayırsınlar saatlerini..!
Ne varki Hz. Muhammed’in emir buyurduğu, ”zulüm devam etmez! ” Bir gün gelir ki zulüm yıkılır; ve insanlara o zulmü reva görenler, hak ettikleri cezaya mutlaka kavuşurlar!
İnsan haklarının en çok ihlal edildigi ülkeler, diktatörlerinin heykelleriyle bir yerlere varacaklarını sanan ülkelerdir Aslında o heykelleri yapanlar da, bununla halka bir fayda gelmeyecegini çok iyi biliyorlar. Çünkü onların maksat ve gayeleri, halkın refah ve mutluluğu degil, kendi çıkarlarını saglayan Efendilerinin iktidarlarının devamını saglamaktır..!
Onlara Hala Allah’ı bırakıp da size hiçbir şeyle ne fayda ne de zarar veremeyecek olan put heykellerine mi kulluk yapacaksınız? diyen Hz. İbrahim’i ateşe attılar
İbrahim Peygamber Rabbim, demişti, bu şehri emniyetli kıl. Beni de oğulları mı da putlara tapmaktan uzak tut. Rabbim, çünkü o putlar insanlardan bir çoğunu baştan çıkardılar.
Hz. Muhammed(s.) İslam’ı tebliğ etmeye ilk başlayınca, muhataplarına şöyle seslenecektir. La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah’ deyin, Bizans ve İran’ın sarayları yıkılacaktır..!
Başörtülerini taktılar diye okullara kabul edilmeyip hayatları söndürülen kızlara da, onlara bu cürmü irtikab edenlerin huzurunda, cahileye döneminde kızları diri diri gömenlere aynı sorular sorulacaktır!!
İşte bizler, o atanın/Adem’in çocuklarıyız. Tıpkı ona o ağacı yasakladıgı gibi, bize de bazı şeyleri haram kılmıştır. Bu haramları yaparsak, onlar gibi, biz de Allah’ın cezasına uğrarız. Çünku Şeytan, görevini bırakmadı
Artık Şeytan’ın işi bitmişti İnsanoglunun atası Adem’i Allah’a isyan ettirmişti.
Şeytan, insanı Allah’tan uzaklaştırmak, onu Rabbine karşı isyankar yapma savaşı vermektedir
Andolsun, sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere: Ådem’e secde edin dedik Hemen secde ettiler. Fakat iblis dayattı, secde edicilerden olmadı..!
Melek ve Şeytan olmak; insan olmak veya olmamak, Allah’a karşı takınılan tavra baglıdır
Hz. Peygamber, birilerine sövmeyi, hakaret edip, rencide etmeyi de cahiliye hareketi sayıyor. Nitekim O, bir adamın annesine söven Eba Zerre şöyle diyor: Ya Eba Zerr, sen adamın annesine mi sövdün; sen hála kendisinde cahiliye olan birisin!
Bir hadis-i şerifte, şöyle buyuruyor Resulullah; İz ve yara bırakacak şekilde dayak atıp, cahiliye davası güdenler, bizden degildir. Böylece, birilerine dayak atıp işkence yapmak, cahiliye davası gütmek oluyor..!
Kabe’yi kendi tasarruflarına alıp, canlarının istedigine vize verip, istemedigine umre, ya da hacc vizesi vermeyenlere ne demeli, varın onu da siz düşünün..!
Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasını men edenlerden, onların harab olmasına sebep olanlardan daha zalim kimdir? Onların (hakkı) oralara korkak korkak girmekten başkası değildir. Dünyada utanç onların, Ahiret’de en büyük azab da yine onlarındır.
Mekkeli kafirler, bir inanç ve sistemi değil, kibri, gururu, övunmeyi ve inadı kalplerine yerleştirerek Resûlullah’a ve beraberinde bulunanlara karşı dikilmişlerdir.