İçeriğe geç

İrşad’ül Müridin Kitap Alıntıları – Mahmud Ustaosmanoğlu

Mahmud Ustaosmanoğlu kitaplarından İrşad’ül Müridin kitap alıntıları sizlerle…

İrşad’ül Müridin Kitap Alıntıları

&“&”

Bir müridin kalbi ihlâslı olmazsa, onun şeyhi o kalbe feyiz vermez.
Muhterem üstadım, Rumların, Ermenilerin şort giyen çocuklanını gördüğünde bu işe kızardı. Şimdi, Müslümanlar çocuklarına şort giydiriyorlar, yabancı dil yazılı kıyafetler giydiriyorlar. Daha bu çocuktur zarar etmez" diyorlar. Çocuksa gâvura mı benzemesi lâzım. Asıl çocuk sizsiniz. Akıllanmadan bir de çocuk sahibi oldunuz. Akılsiz ananın, babanın çocuğu akılsız olur. Gâvurun çocuğu gâvur gibi, Müslümanın çocuğu Müslüman gibi olur.
Avrupa’nın modellerini uyumak onlara uymak demektir. onların şekli üzere entari giymek onların sözünü tutmaktır. Bu ise haramdır. İnsan düşmanına itaat etmez, muhalefet eder. Allah’ın lütfu ile bunları biliyoruz, Rabbimizin emirlerine itaat etmemiz lâzım. Bir anne kedi bile Allah-u Teâlâ’nın çizdiği çizgiden gider. O çizgiden çıkamıyor neden? Çıksa yavrusunu büyütemez. Allah-u Teâlâ her canlının yaşaması için bir kanun koydu; insanı, hayvanı, bitkisi, hepsi bu kanuna uymak zorundadır. Yoldan çıktın mı, ya düşmanlarının içine düşeceksin, yahut çıkmaza düşeceksin, yahut evine gidemeyeceksin Velhasıl, dosdoğru yoldan ayrılmayacaksın.
Şu yemek var ya bunu ayarlamak kadar zor bir şey yoktur, mide doyuyor, göz doymuyor, halbuki bu açlık ibadette olması lazım. Bu bedenin fuzüli süsünü, fazla yemeğini, gereksiz elbisesini değil, şeriatin neler buyurduğunu düşünmelidir. Fakat ;

Bir rekat namaz kılınca doyuluyor,
İbadet kaşığı yere koyuluyor.

Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara,
Meyla Teala, "Miskine, yetime esire yedir" buyuruyor. Biz de sadece kendimize yediriyoruz. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vessellem zamanında fakir, miskin, esir çok vardı, bunlar yedirildiklerinde dua ediyorlardı.
Efendi Baba’m (Kuddise Sirruh) Abdülkadir Geylani’den (Kuddise Sirruhi) rivayeten derdi ki: Mürşidsiz hiçbir şey olmaz. Ama Mürşid bulduktan sonra mürşidin verdiği vazifeyi yerine getirmeden de bir şey olmaz."

Ya Rabbi! Sen, bizi uyandır, bizi bize bırakma!

Aminn

Bilip yapmak büyük iştir. İblis bilmiş ama yapmamıştır.
Fıkıh ve hadis ilmini öğren, cahil sufilerden uzak dur , malın fıkıh kitapları olsun. Birisi medh edince gururlanma , kınayınca da üzülme. Insanlardan bir şey isteme, fütüvvet ehli ol. Hakk Teâlâ sana ne vermiş ise onu halka dağıt."
Öyle insanlar vardır ki ,üzerlerindeki giysileri ipektendir ama kendisi köledir. Hazret-i Ömer’in cübbesinde yama var idi ama hâkimdi.
Mevlâ’yı görmeyen göz harama bakar.
Mevlana Celaleddin-i Rumi (kuddise sirrihu) hemen her zamam hizmetini görenden sorardı: Bugün evimizde bir şey var mıdır?" Şayet hizmetini gören: "Hayır hiçbir şey yoktur." Derse buna çok sevinirdi ve şöyle derdi : "ALLAH’a hamd ve şükürler olsun ki evimiz bugün Rasulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin evine benzemiş."
Mevla’nın büyük dergahı gönüldür. Hakikate ulaşmak için tekke gönüldür."
Lisan ile yalan söylemek şeriata göre haramdır. Tarikatta ise kalp ile dahi yalan söylenmemelidir.
Bedenleri dünyada kalpleri ahirettedir."
Şah-ı Nakşibend (kuddise sirruhu) buyurdu ki : Son nefeste ne ile meşgul olmak isterseniz , onunla meşgul olunuz."
Her kimi namazı; hayasızlık ve kötülükten alıkoymazsa o namaz o kişinin ALLAH’tan uzaklığından başka hiçbir şeyini artırmaz."
Seven, sevdiğini kendisini zorlamaksızın, yemek yerken, yürürken, otururken, her halükârda hatırlar.
Kalp bütün dertlerden, kasvetten kurtulup Mevlâ’nın bir dostuna çevrilirse, o dostta ne varsa hepsini alır.
İmâm-ı Rabbânî bir mektubunda şöyle buyuruyor:
(Mevlâ’ya) kavuşturucu yollar içinde râbıtadan daha çabuk kavuşturanı yoktur. Hangi talihli kimseye bu nimeti ihsan ederler?"
Bir insan ölse, arkasından yetmiş bin Kelime-i Tevhid okunulup ruhuna bağışlanılsa, cehennemde bile olsa tevhidin hürmetine çıkarılır.

-Muhyiddîn ibnü’l Arabî (Fütûhâtu’l Mekkiyye, 4/474)

Zikir âleti olduğu için tesbihe de tâzim etmelidir, yere atmamalıdır.
Şâh-ı Nakşibend (Kuddise Sirruhû) şöyle buyurur:
Zaman olur sâlik râbıta eder, bizlerden himmet ister, fakat biz ona himmet etmeyiz. Bazen de biz müride himmet etmek isteriz, fakat o kalbi ile buna hazır değildir. Lâkin şu var ki teheccüd vaktinde himmet isteyen her müride mutlaka biiznillah himmet ederiz."
Sevindirmek daha iyi değil midir?
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah,
Doğruların yardımcısıdır Hazret-i Allah!
Yeryüzü gibi (tevazulu) ol,tâ ki sen de gül bitsin."
Bir adam Süleyman(as)’a şöyle dedi:
“Mülkün ne kadar da büyük!”

Süleyman(as)’da ona şöyle cevap verdi:
“Bir kere tesbih etmek Süleymanın mülkünden daha hayırlıdır”

İşte mal, işte zenginlik. Arsana aldanma, evine aldanma, sana emanet olduğunu bil, ona göre kullan. Ama tevhid hep senindir..

Bir zat vefatından sonra Şah- Nakşibendi Hz.ni rüyasında gördü. Ona:
“Ya Mevlana ahiret alemindesiniz işlerin hakikatini gördünüz bizlere daha çok ne ile meşgul olmamızı tavsiye edersiniz?” dedi.
“Son nefeste ne ile meşgul olmak isterseniz onunla meşgul olunuz” buyurdu mübarek.
Her kimi namazı; hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namaz o kişinin Allah’tan uzaklığından başka hiçbir şeyini artırmaz
~Hadisi Şerif
Yeryüzü gibi tevazulu ol , tâ ki sen de gül bitsin .
Çünkü gülün bittiği yer elbette ki topraktır . .
“ Yüksek makamlar , çekilen sıkıntılarla elde edilir
Kim yüksek makam isterse , geceleri uykusuz kalması gerekir . . ”
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
“ Ben , ne göklere ne de yere sığarım .
Ben ancak mümin kulumun kalbine sığarım . . ”

| Hadîs-i Kudsî

Dua ibadetin muhhudur(özüdür).
Hiçbir araba yoktur ki, yedek parçası bulunmasın. Yedek parçası olmasa yepyeni araba battal (işe yaramaz) olur. Nafileler de bizim ibadetlerimizin yedek parçalarıdır. Hadis-i şerifte şöyle buyrulur:
Sizin biriniz (kasıtsız olarak) farzlarından bir şey eksik ederse, Allah-u Teâlâ Hazretleri mutlaka onu (eksilttiği namazı), nafilesinden tamamlar.
Allah’a velî ve yakîn olmanın şartı; &‘edebe riayettir.’ Bir kimse edebi terk ederse, Allah da onu terk eder, yalnız bırakır."
Mevlâ’nın düşmanından ayrılmadan
Onunla dostluk mümkün değildir."
Yeryüzü gibi (tevâzulu) ol, tâ ki sende gül bitsin,
Çünkü gülün bittiği yer elbette ki topraktır."
Hadis-i Şerifte :

– İlim öğrenin, ilim için sekînet ve vakar da öğrenin. Kendinden ilim öğrendiğiniz kimselere tevâzû gösterin.

Cüneyd-i Bağdâdî (ks) :
“Şeyhsiz yola giren sapar ve saptırır.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Peygamber Efendimiz (sas) :
Meşâyıha tazim edin! Çünkü onlara tâzim etmek Allah’ın tâzimindendir. Onları büyük tutmayan bizden değildir."
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri :
Bütün dünya bana tırnağımın üstü gibidir."
Her kim bir kapıdadır, o her kapıdadır. Her kim her kapıdadır, o hiçbir kapıda değildir."
“Allahım! Ben Senden, Senin sevgini ve Seni sevenin sevgisinden isterim.
Amellerin en üstünü Allah için sevmek ve Allah için buğuz etmektir.
Efendi Babam (ks) ;
Kalp nerede ise sen orada mutebersin.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Abdullah ibni’l Mübarek (ra) :
<< Seven sevdiğine itaat eder. >>
Hakk Teâlâ’nın zikrine devam ediniz, çünkü zikir,
Kalplerin cilâsı ve ruhların gıdasıdır.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Alimin yüzüne bakmak ibadettir, onunla oturmak ibadettir, onunla konuşmak ibadettir."
Ali Rıza el-Bezzâz (ks) sabah namazının sünneti ile farzı arasında, o kısa zamanda Kur’ân-ı Kerîm’den yedi cüz okur, yetmiş bin kelime-i tevhid çekerdi. Onlara zaman uzardı.
Kalp de bir kuyu gibidir. Gözler, kulaklar ve diğer duyu organları kalbe açılan oluklar gibidir.
Gözler ne görürse, kulaklar neyi işitirse, hepsi kalbe dolar, evvela mâsivâ oluklarını tıkamaya gayret edeceğiz, bir taraftan da “ Lâ ilâhe illâllah diyeceğiz.
ٱدْعُوا۟ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً ۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلْمُعْتَدِينَ
*
Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.
|| A’râf 55
Zikir, tarikat için gerekli bir azıktır.
Dilersen kalbinin pası silinmek,
Gerek ol sırrı onlardan dilenmek."

Kalbinin pasını silinmesini istiyorsan, o sırrı onlardan dilemek lâzımdır.

Ellerin hayır üzere olsun, Kur’ân sahifelerini çevirsin.
Kalbin hayır üzere olsun, Mevlâ Teâlâ’yı zikretsin.
Gözlerin hayır üzere olsun, Kur’ân-ı Kerîm’e baksın.
Kulağın hayır üzere olsun, Kurân-ı Kerîm dinlesin.
Ayakların hayır üzere Kur’ân meclislerine gitsin.
ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ ٱللَّهِ ۗ أَلَا بِذِكْرِ ٱللَّهِ تَطْمَئِنُّ ٱلْقُلُوبُ
*
Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.
|| Ra’d, 28
Kimin kalbinde Allah olursa,
Allah onun iki cihanda da yardımcısıdır.
Kimin kalbinde Allah’tan başkası olursa,
Allah onun iki cihanda da hasmıdır.”
İki günü birbirine eşit olan kişi aldanmıştır.
Son nefeste ne ile olmak isterseniz, onunla meşgul olunuz."
|| Şâh-ı Nakşibend (ks)
وَلَذِكْرُ ٱللَّهِ أَكْبَرُ ۗ
Elbette Allah’ı zikretmek en büyük şeydir.
|| Anlebût,45
فَخُذْ مَآ ءَاتَيْتُكَ وَكُن مِّنَ ٱلشَّٰكِرِينَ… "
Sana verdiğimi al, şükredenlerden ol.
|| A’râf 144
Usulü terk eden,
Vusulden mahrum kalır.”
Hiç kimse kendi başına bir şey olmadı,
Hiçbir demir (kendi başına) keskin kılıç olmadı.

Mevlânâ asla Mevlâ-i Rum olmadı,
Tâ ki Şems-i Tebrizî’nin müridi olmadıkça."

Müslümanlar! Neredesiniz?! Neredeyiz?! Eğer dünyada küfür milletlerinden daha yukarıda değilsek Kur’an-ı bağrımıza basmadığımızdandır.
Usûlü° terk eden vusûlden°° mahrum kalır"

°Edep
°°Hedefine ulaşmak

مَنْ ضَيًَعَ الْاُصُولَ حُرِّمَ مِنَالْوُصُولِ
~ Usûlu zâyi eden, vusûlden mahrum olur…
Ali Râmitenî (k.s) hazretlerine Tasavvuf nedir?" diye sordular: "Ayırmak ve birleştirmek" diye cevap verdi. Yani kalbi mâsivâdan ayırmak, Canâb-ı Hakk ile beraber olmaktır.
Okumamak başlamamaktandır, başlayın da şu şeytanı haşlayın ruhunuza aşı aşlayın.
İnsanın eti yenmez derisi giyilmez ona lazım olan onu kıymetli kılan şey, ahlâkıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir