İçeriğe geç

İnsanlık Ayağa Kalk Kitap Alıntıları – Ali Erkan Kavaklı

Ali Erkan Kavaklı kitaplarından İnsanlık Ayağa Kalk kitap alıntıları sizlerle…

İnsanlık Ayağa Kalk Kitap Alıntıları

“Netice olarak Bosna’da İslam ve cihat bayrağı dalgalanıyordu; son Bosnalı şehit olana kadar da inşallah dalgalanmaya devam edecektin.”(ve bu acı dolu kitap burada biter)
“Savaş bize çok şey öğretti.”
“Kimler size yardım ediyor? Kimler dost, kimler düşman? Dünya, Bosna’dan nasıl görünüyor?”
“Kadınlar sevinip coşarak cepheye giderse, artık gerisini sen düşün. Zafer yakın inşallah…”
“Türk gazeteleri,
‘Bosna’da dökülen Müslüman kanı olmasaydı, BM çoktan müdahale ederdi.’
yazıyor”
Nazi toplanma kampları yeniden kuruldu(vahşet kampları).
Medeni Avrupa nerede?..
Ne demeli? Dünyanın en büyük ordularına sahip olan NATO utansın! Amerika, Rusya,Avrupa utansın!
Hani beyler bayanlar, hani insan hakları
Ben Bosna-Hersekli savaş görmüş çocuğum,
Annemin gözlerimde, hep yaş görmüş çocuğum.
Ne suç işlemiştim ki koptu ayağım, elim?..
Anne derdim başka bir kelime bilmez dilim,
Gitti bir Şafak vakti, dönmedi babacığım.
“NATO nasıl nir hristiyan birliğiyse ve onların menfaatini koruyorsa, İslam ülkeleri de öyle birliğe sahip olmalı.”
“Yılbaşında ilan edilen bir kaç günlük ateşkes, Sırp askerlerinin yılbaşı gecesi, içtiklerini huzur içinde yudumlayabilmeleri(!) içinmiş. Biz zaten viski değil, su kavgasındayız!”
Yahudilerden fazla çile çeliyoruz. Onlara her yerden kucağını açan var; haklarını savunan bulunuyor. Müslümanlar her yerde zayıf, her yerde kan ağlıyor.
Belki de bu, bizim Balkanlar’a ait bir özellik… Osmanlı’nın hakim olduğu yıllar dışında hiçbir zaman huzur yüzü görmedi.
Bombardımanlar 6-7saat sürüyor. Her yerde bomba yağıyor. Yağmur veya dolu ya da kar demiyorum, dikkat et! Bomba yağıyor!
Değerli meslektaşım
Sarayova cehenneminden yazıyorum. Belki okur da hala vicdan taşıyan politikacılar varsa ulaştırırsın. Vicdanlı bir politikacı bulup bulamayacağını bilemiyorum fakat yine de yazıyorum. Ümit!
Bosna’ya gelen yardımları mahsustan Sırplara çaldırırlar, soydururlar, ganimet olarak dağıtırlar ama bizim yaralılara yardım etmezler!
BM askerleri, be yaralıları ne de ölülerimizi arabalarına alıp şehre getirme zahmetine katlanmadılar. Taraf değillerimiz, kimseye yardım etmeyeceklermiş. Öyle emir almışlar.
Son 24 saati bir ömre sığacak kadar çok macerayla geçirmiştim.
“Gerçekten çok bedel ödüyorduk. Kan, can, mal, namus,vatan…”
“Ne çok bedel ödüyoruz, Bosna dağları çok pahalıymış!”
Epey zaiyat vermiştik. Alçaklar, makineliyi(makineli tüfek) tam yerine koymuşlardı! Bizi gafil avladılar.
Ağlamak, sığındığım tek teselli kalesi…
Evet, Jaice… Sana şimdi en çok bu isim yakışıyor. Mezar şehir oldun artık. Dilerim Sırplara da mezar ol!.. Bir gün kadınlardan meydana gelen bir ordunun komutanı olarak geleyim ve seni yediden fethedeyim sonra da güzel şehir olarak yeniden inşa edeyim.
“Tarihte nice az, çoğu yenmiştir.”
Biz cihad ediyoruz ve cihad etmekle mükellefiz. Başarmak veya başarmamak… Onu Allah bilir.
Zaten Bosna ‘da gözyaşından ucuz ne var?
Artık ne Doğuya, ne Batıya güveniyoruz. Sadece Allah’a dayanıyor ve onun yolunda cihad ediyoruz.
Bosna Savaşı , Bosna’da İslamiyetin yeniden dirilişine sebep oldu.
Zamanla nasıl da değişiyor insan!..
Hangi resmime baksam ben değilim .
Nerede o günler, o şevk ,o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim .
Yalandır kaygısız olduğum, yalan!
İnsan bilmediği şeyin düşmanıdır.
Bazen gerçeği görmemek ne büyük saadetmiş ! Hele sonu felekat olan gerçeği görmemek
Caniliğin, canavarlara taş çıkartan insan canavarlığının bu yüzyılda olamayacağını sananlar için ne büyük hayal kırıklığı idi bu!..Avrupa’ nın dünyaya medeniyet ve insanlık öğrettiği , ne inanılmaz yalandı! Hümanizm , insan hakları, hatta hayvan hakları savunucuları neredeydiler ?
Ölenler kadın, kız, çoluk çocuk, ihtiyar… Bu ne biçim savaş?.. Bu ne biçim BM?.. Bu ne biçim medeni Avrupa?..
İnsanın hafsalası almıyor. Savaş iki ordu arasında olur. Bosna’nın ordusu mu var? Sonra atılan bombalar askere mi atılıyor? Asker de yok ya…
Şimdilik tek hakikat var: Korku. Üstelik devamlı hem de bitip tükenmek bilmeyen bir korku.
Avrupa’nın niyeti anlaşıldı. Avrupa topraklarında Müslüman istemiyorlar. Fransa Devlet Başkanı Mitterrand, bizzat Sarayova’ya gelerek İzzet Begoviç’e söylemiş. Radyodan dinledim: “Avrupa topraklarında bir İslam devleti istemiyoruz.”
“Petrol için Kuveyt’i Irak’tan kurtaran ABD, Bosnalıların kanını petrol kadar değerli bulmadığı için yardıma koşmuyor.”
“Kalbe doğan ilhamların delili yoktur ki söyleyeyim.”
“Kader, yapmadığımız secdeleri kaza ettiriyor.”
Musibet, cinayetin neticesi ve mükafatın başlangıcıdır.
Ölmeye razı olanın yapamayacağı kahramanlık yoktur.
Suçumuz yok sadece cezamız vardı. Suçumuz Sırp olmamak. Eğer bu bir suçsa… Zira Tanya Hırvattı biz ise Müslüman… Aynı cezayı paylaşıyorduk. Sırp olmayan herkesi Bosna topraklarından temizlemek, “etnik temizlik” ve Büyük Sırbistan’ı kurmak ana hedefti.
Alçaklık ki, ne alçaklık!.. Normal dünyadaki alçaklıklar, onların yaptığının yanında rütbe sayılır.
“Her yere gökten ölüm yağıyor fakat bize nasip olmuyordu…”
Hayır, hayır!.. Dünyada Sırp vahşetinin benzeri bulunamaz ve gösterilemez. İnsanın insan olmaktan utandığı daha vahşi sahneler belki dünya kuruldu kurulalı olmamıştır. Belki de olmayacaktır.
Çölde vahaya hasret kalmışçasına, suya sevdalanmışçasına ölüme sevdalanmak…
Bizim sadece adımız müslümandı. Müslümanlık üstümüzde bir markadan ibaret…
ama insan unutkandır. Hatırlamak istemediklerini öyle çabuk unutur ki..
Bir insanın birdenbire öylesine çabuk değişebileceğini hala hafızam almıyor.
Ağlamak da bir saadetti, ama gözyaşları tükenmeyene
Sürüye giren canavar, kümese saldıran tilki, neticede et yeme umudundadır.
Ama insan unutkandır, hatırlamak istemediklerini öylesine çabuk unutur ki…
Mevcut sanatlı varlıklar, sanatkâr bir Allah’ı gösterir. Kâinatta görünen sistem ve nizam , bu nizamı koyan ve yürüten Allah’ı tanıtır..
Güç kanunu her yerde geçerli. Zayıfın hayat hakkı yok. Ölmeye mahkûm.
Buldukları farkları insanları birbirine kırdırmakta kullanıyorlardı.
İnsan bilmediği şeyin düşmanıdır.
Ağlamak da bir saadetti, ama gözyaşları tükenmeyene
Yeter bunca hunharlık, alçaklık, zulüm, maskaralık!.. Ayağa kalk insanlık!..
İnsanlar neden mutluluğu, rahatı ve huzuru, başkalarına yardım ve onlara faydalı olma düşüncesinde aramıyorlar da başkasını öldürme, kovma, başkasına işkence etmenin peşine düşüyorlar?
Neden?
Akan bunca kan, verilen bunca can Yurdundan,yuvasından olan bunca insan Ezilen, çiğnenen, yok edilen izzet, şeref, namus, haysiyet, vakar Yok edilen insanlık
Ayakkabımızı yapan var. ‘Ayağımızı yapan yok.’ mu diyeceğiz. Gözlüğün ustası var. Gözlerimizi yaratan yok mu? Bilgisayarın mühendisi var. Beynimizi yaratan yok mu? Teybi icat edenin tanıyan insan, ondan çok daha mükemmel olan hafizamızı yapan Allah’ı kabul etmek zorunda
Fakat her tesellinin gücü sınırlı. Ümitlerim, belli bir dozu aşamıyor.
Hayır, hayır!.. Dünyada Sırp vahşetinin benzeri bulunamaz ve gösterilemez. İnsanın insan olmaktan utandığı daha vahşi sahneler belki dünya kuruldu kurulalı olmamıştır. Belki de olmayacaktır.
Avrupa’nın dünyaya medeniyet ve insanlık öğrettiği, ne inanılmaz yalandı.
Ama insan unutkandır. Hatırlamak istemediklerini öylesine çabuk unutur ki
KÖŞE BUCAK ÖLÜMÜ ARIYORUM

Çölde vahaya hasret kalmışçasına;
Suya sevdalanmışçasına ölüme sevdalanmak..
Gecede, gündüzde, akşamda, sabahta onu aramak
Ne feci hasret!.. Ne dinmez acı!..

Konuşmalar isteksiz, heyecansız tatsız tuzsuz yaşamak gittikçe anlamını yitiriyor. Ne zamana kadar bu kuşatma sürecek en belirgin duygu korku.
Musibet sadece şer olmadığı için, bazen saadette felâket olduğu gibi felâketten dahi sââdet çıkar.
Zamanla nasılda değişiyor insan!..
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerede o günler, o şevk, o heyecan?..
Bu güler yüzlü adam ben değilim.
Yalandır kaygısız olduğum yalan!..
Geceleyin kulak, gözden çok işe yarar
Yüzde yüz kazanacağız! Biz vatan,namus ve dinimiz için ölmek istiyoruz. Kaybedecek bir şeyimiz yok. Ama onların var ve savaşı onlar kaybedecek.
Viranelerin bekçisi baykuşlara dönmüştüm !
Beş duyunun köreldiği veya işlemez hale geldiği yerde altıncı his devreye girer.
Ölmeye razı olanın yapamayacağı görev yoktur.
Sevdiğimiz bir insanı başkasıyla paylaşmak büyük fedakarlık ister.
Geceleyin kulak,gözden çok işe yarar.
İslamiyet’i anlamak,anlatmak ve yaşamak cihaddır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir