İçeriğe geç

İnsan İnsana Kitap Alıntıları – Doğan Cüceloğlu

Doğan Cüceloğlu kitaplarından İnsan İnsana kitap alıntıları sizlerle…

İnsan İnsana Kitap Alıntıları

Herkes kendi yalnızlığı içinde, bir başka yabancıyla sık görüşebilir.
Gelişmemiş ülkelerin çoğunun temel sorunu doğal kaynaklarının kıtlığı değil, insan kaynaklarının kıtlığıdır."
Adlandıramadığı ince derin sızılar…"
“Bir kitabı bitirdikten sonra kapağını kapatıp, eğik durmaktan yorulmuş boynunu arkaya yaslamak ve içinden çıkmış olduğun dünyayı gözden geçirmek… Dünyanın en güzel hislerinden biri.”
“Bilinçli iletişim, anlamlı yaşama, anlamlı yaşam da sakin ruh halinin gelişmesine yol açar.”
Tartışmaların amacı çoğunlukla karşıdakini yıpratmaya, kırmaya ya da hınç almaya yöneliktir. Tartışmayı olumlu yönde kullanmaya alışık olmayanların, yapıcı tartışma kavramından tuhaflık" , "yapmacıklık" duygusu edinmeleri doğaldır.
Herkesin, psikolojik anlamda, son derece duyarlı olduğu, yaralı" yerleri vardır.
Bir kimse kişiliğinin önemli yanlarını bastırarak onları yok varsayarsa, kendi gerçekliğini yitirir
Bir kimseye yararlı olabilmenin tek yolu vardır, o da karşınızdakini dikkatle dinlemek ve onunla kalben ve kafaca beraber olmaktır. Bir başka deyişle, karşınızdakini duyarak dinlemektir.
Sürekli yargılanarak büyütülmüş olan birey, otorite karşısında anında savunma davranışına başvurur.
Çocuğun içinde yetiştiği toplum, onun duygularının ifade biçimini olduğu kadar, benlik bilincini de biçimlendirir.
İnsan ilişkileri gittikçe daha yoğunlaştığına göre, insanlar eskiye oranla daha az yalnız olmalıydı.
Karşınızdaki kişiyle iletişime geçmeden önce, kendi kendinizle iletişime geçmeniz gerekiyor.
Bir kimse kişiliğinin önemli yanlarını bastırarak onları yok varsayarsa, kendi gerçekliğini yitirir ve onunla yakın bir ilişki kurma olanağı kalmaz.
Kimse mükemmel değildir. Fakat insanın hatalarını bilmesi onun en güçlü yanlarından birini oluşturur.
herkesten daha neşeli görünen, her şeye gülmeye hazır olan kişi, belki de gerçekte mutsuzdur
Her bireyin değişik konularda kendine özgü bir düşüncesi, bir anlayışı vardır ve düşüncenin bir başka kimseninkinden farklı olması doğaldır.
Adam yerine konmamak insanın gücüne gider değil mi? Benim hiç gitmiyor. Bir toplumun kendi kendini adam yerine koymamakta inatlaştığı dönemlerde kimleri adam yerine koymaya kalktığını biliyorum çünkü.
Bir insana dünyanın en dayanılmaz işkencesini yapmak isterseniz, onu ‘umursamama’nın baskın olduğu sosyal bir ortama koyun.
Zihnin mesajı sözle, gönlün mesajı sözsüz ifade edilir.
İletişim kurmak için belirli bir davranış gösterme zorunluğu yoktur. Hiçbir davranışta bulunmama da, anlamlı bir mesaj oluşturur.
Bilinçsiz bir temel üzerine kurulmuş zenginlik, dinamik gücünden yararlanılmayan bir çağlayana benzer. İnsan iletişimi, hem kafa hem de gönül zenginliği ister: Biri olmadan diğerinin etkinliği yoktur.
Kişiler arası ilişkilerde daha az sürtüşmesi olan, kavgaya dönüştürmeden sorunlarını çözebilen, acı yerine mutluluğun, kin ve nefret yerine destek ve hoşgörünün yeğlendiği Türk toplumu, kendini değerli bulan, sevgi ve anlayışla çevresindekilerle iletişim kuran insanlarla kurulabilir.
Kısaca söylenirse, zihnin mesajı sözle, gönlün mesajı sözsüz ifade edilir.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
1. Aynı sosyal ortamda birbirlerini algılayan kişilerin iletişim kuramamaları olanaksızdır. (s.20)
2. Her iletişim faaliyetinin bir içerik bir de ilişki olmak üzere iki düzeyi vardır; ilişki düzeyi içerik düzeyine anlam veren çerçeveyi oluşturur ve bu nedenle daha üst aşamadadır. (s.23)
3. Mesaj dizisini yapılaştırma biçimleri, iletişim ilişkilerini belirleyen önemli faktörlerden biridir. (s.25)
4. Sözlü iletişim akıl ve mantığı, sözsüz iletişim ise duygu ve ilişkileri en etkili ifade etme aracıdır. (s.26)
5. Tüm iletişim etkileşimleri, benzerlik ya da farklılığa dayanarak, ya eşit ya da eşit olmayan ilişkiler içinde yer alır. (s.27)
Adam yerine konmamak insanın gücüne gider değil mi? Benim hiç gitmiyor. Bir toplumun kendi kendini adam yerine koymamakta inatlaştığı dönemlerde kimleri adam yerine koymaya kalktığını biliyorum çünkü."
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera…
…zihnin mesajı sözle, gönlün mesajı sözsüz ifade edilir.
Ne kadar üzücü olursa olsun, gerçek bu; Kulağa ulaşan her söz dinlenmiyor!.
erkek sürücü kadın sürücüden üstündür; kadın sürücü erkek sürücüye yol vermeli ve onun önüne geçmemelidir" kuralı, toplumumuza özgü, trafik yasalarında olmayan bir kuraldır.
İnsan iletişimi, hem kafa hem de gönül zenginliği ister
Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!… E.E. Cummings
Bir kitabı bitirdikten sonra kapağını kapatıp, eğik durmaktan yorulmuş boynunu arkaya yaslamak ve içinden çıkmış olduğun dünyayı gözden geçirmek… Dünyanın en güzel hislerinden biri.”Bir kitabı bitirdikten sonra kapağını kapatıp, eğik durmaktan yorulmuş boynunu arkaya yaslamak ve içinden çıkmış olduğun dünyayı gözden geçirmek… Dünyanın en güzel hislerinden biri.”
Kalkınmanın olabilmesi için,toplumdaki bireylerin,eğitimi ve refahı,gösterişli ve masraflı düğün göreneklerinden ve hiçbir şey yapmadan boş oturmaktan daha üstün tutmaları gerekir." (John Condliff)
Bir aracın sürücüsü, yolda kendinden başka araç yokmuş gibi davranırsa trafik kazası olur. Bir kişi konuşurken, karşısındakini nasıl etkilediğini düşünmeden, kendi bildiği yönde istediğini söylerse, aynı trafikte olduğu gibi, iletişim kazaları" ortaya çıkar. İnsan ilişkileriyle ilgili bu kazaların sonucunda da "yaralananlar" ve "ölenler" vardır: Küsenler, ayrılanlar ve gücenenler "yaralıları", kendi içine kapanıp yalnızlığa gömülenlerse "ölenleri" oluşturur.
… İletişim konusunda teknik bilgiler ve beceriler gerekli, fakat kendi başına yeterli değildir. İletişim bilgi ve becerilerinin arkasında gönül zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü olmalıdır. Bu temel olmadan her türlü iletişim becerisi, yalın ve anlamsız bir egzersizden ileri gidemez. Bilinçsiz
bir temel üzerine kurulmuş zenginlik, dinamik gücünden yararlanılmayan bir çağlayana benzer. İnsan iletişimi hem kafa hem de gönül zenginliği ister: Biri olmadan diğerinin etkinliği yoktur.
Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın.
• Üstün Dökmen
Hayatları boyunca geçinemedikleri topraklara gömülmek en son arzularıdır. Hiçbiri gurbette ölmek istemez
Zihnin mesajı sözle, gönlün mesajı sözsüz ifade edilir.
Bireyin hiç kimsenin yardımına gereksinim duymadan yaşamını sürdürecek bilgi ve becerilere sahip olması, bağımsız olması istenilen bir özelliktir. Kendi yaşamının sorumluluğunun bilincine varmış, bağımsız, kendine özgü özellikleri geliştirmiş birey, değerlidir.
Kimse mükemmel değildir. Fakat insanın hatalarını bilmesi onun en güçlü yanlarından birini oluşturur.
ÇOCUK NE YAŞIYORSA ONU ÖGRENİR
Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
Kınama ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
Kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
Sıkılıp, utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse,
Kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse,
Sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse,
Kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse,
Takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse,
Adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse,
İnançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse,
Kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çotuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,
Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir. (Nolte, 1975.)
Kabullenme ve reddetme, kişinin o an içinde kurmaya çalıştığı ilişkinin benimsenip benimsenmediğine işaret eder. Umursamama, kişinin kendinin önemsenmediğini, değersiz olduğunu, yok olduğunu belirtir. Watzlawick ve arkadaşları, umursamamanın ilişki içinde en sağlıksız psikolojik durumu yarattığını öne sürerler. Bir insana dünyanın en dayanılmaz işkencesini yapmak isterseniz, onu ‘umursamama’nın baskın olduğu sosyal bir ortama koyun," önerisinde bulunurlar. Onlara göre, "En acı ve ızdırap verici bedensel işkence bile, umursamamaya yeğlenir, çünkü bedensel işkenceyi yapan, işkence yaptığı ‘kişinin varlığını’ kabul etmiş olmaktadır."
İnsanların çoğu, doyumlu bir yaşam gerçekleştirme çabası içindedir: Uzun yıllar okula gitme, meslekte yükselmeye çabalama, aileyi en rahat düzeyde yaşatmak ve çocukları en iyi biçimde yetiştirmek için uğraşma, anlamlı ve doyumlu bir yaşamı gerçekleştirebilmek içindir. Doyumlu yaşamı gerçekleştirme yönünde en önemli araç ise, iletişimdir.
İnsan, ilişkileri içinde sürekli yeniden tanımlanan bir varlıktır; diğer insanlarla hiç ilişkisi olmayan bir insan düşünülemez. Başka bir deyişle, demokratik toplum yaratabilmek için, önce bireylerin kendi günlük yaşamlarında, diğer kişilerin görüşlerine saygılı ve hoşgörülü olmayı öğrenmeleri gerekir. Bu amaçla geliştirilmiş yeni iletişim becerileri, hem bireyin, hem de toplumun yaşamına zenginlik ve saygınlık getirir.
«Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın.»
Üstün Dökmen
Günlük yaşamda, belirli bir sosyal çerçeve içinde yer alan insanlar, farkında olsunlar ya da olmasınlar, birbirleriyle iletişim içindedirler. İletişim kurmak için belirli bir davranış gösterme zorunluluğu yoktur. Hiçbir davranışta bulunmama da, anlamlı bir mesaj oluşturur.
Kalkınmanın olabilmesi için,toplumdaki bireylerin,eğitimi ve refahı,gösterişli ve masraflı düğün göreneklerinden ve hiçbir şey yapmadan boş oturmaktan daha üstün tutmaları gerekir."
(John Condliff)
Özgürlükçü çağdaş uygarlık değerinin resmen yürürlükte olduğu, öte yandan geleneksel otoriter değerlerin uygulandığı ülkemizde, iki değer düzeni vardır. Aile içinde ve samimi sosyal durumlarda geleneksel otoriter kültürün değerleri kullanılır, resmi durumlarda da göstermelik davranış düzenine geçilir. İki değer düzenine sahip olma, Türk insanının temel karekteristiklerinden biri olmuştur.
Kimse mükemmel değildir. Fakat insanın hatalarını bilmesi onun en güçlü yanlarından birini oluşturur.
Her bireyin değişik konularda kendine özgü bir düşüncesi, bir anlayışı vardır ve bu düşüncenin bir başka kimseninkinden farklı olması doğaldır. Bir toplumda “herkes benim gibi düşünmelidir, benim düşünce tarzım en doğrusudur” tutumu ağır basarsa, akılcı tartışmalar yerine duygusal çatışmalar ortaya çıkar.
Sosyal benlik, diğer insanları düşünerek oluşturulan görünüş, düşünce, davranış ve duyguların kişiye görünümü, onu etkileyiş biçimidir. Bu etki, son derece ona özgü ve onun iç dünyasına ait bir bileşim oluşturur. İşte buna iç benlik bilinci adı verilir.
İçinizde hissettiklerinizi başkalarının anlamaması için çaba gösterdiğiniz oluyor mu? Hatta kendi kendinizi bile aldatmaya çalıştığınız olmaz mı hiç?

Benim yanıma sokulman kolay olmayacaktır!…
Uyarırım seni dost!…
Uzun yıllar kendini yetersiz hissetmiş ben,
Sana kendini kolayca açamayacaktır…
Bütün gücümle tutunacağım maskelerime,
Ne kadar sokulursan yakınıma,
O denli şiddetli geri iteceğim seni…
Kim olduğumu merak ediyor musun?
Hiç merak etme…
Ben çevrendeki
Her erkek ve kadınım…
Maske takan her insanım.
Bir kişi konuşurken, karşısındakini nasıl etkilediğini düşünmeden, kendi bildiği yönde istediğini söylerse, aynı trafikte olduğu gibi, iletişim kazaları" ortaya çıkar. İnsan ilişkileriyle ilgili bu kazaların sonucunda da "yaralananlar ve "ölenler" vardır. Küsenler, ayrılanlar ve gücenenler "yaralıları", kendi içine kapanıp yalnızlığa gömülenlerse "ölenleri" oluşturur.
Bu dünyada sen de varsın !"
Kendiniz hakkında tüm gerçekleri bildiğinizi savunamazsınız. Doğal olarak hiç kimse kendisiyle ilgili tüm nitelikleri bildiğini idda edemez. İnsan ömrü boyunca kendini tanımaya, kendisiyle ilgili yeni keşifler yapmaya devam eder.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya
Bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,
Kendin olarak kalabilmek,
Dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Bu savaş bir başladı mı, Artık hiç bitmez!…
Dini inancında özgür olmayan insan, yaşamının tümünde özgür değildir."
İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır.
Bir selam da kendimize vermemiz,gerekir.
Kişinin yaşantısı boyunca geliştirmiş olduğu değerlerin, beklentilerin ve algısal kalıpların tümü, kişinin içinde yetişmiş olduğu kültürden kaynaklanır. Bu kültür değerleri algılamayı sürekli etkiler.
İnançları, tutumları ya da o anda içinde bulunduğu duygusal durum nedeniyle, hedef birim karşıdakinin söylediğini, söyleyenin anlamından bambaşka bir biçimde yorumlar ve farklı bir anlam çıkarırsa, psikolojik gürültünün varlığından söz edilir.
Bir insanın ilişkilerinin niteliği, o insanın yaşamının kalitesini belirler.
Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin geliştirilmemiş olduğu toplumda, bir sorunu çözmek amacıyla başlatılan etkileşim, kısa sürede sürtüşme ve çatışmaya dönüşür.
İnsan iletişimi, hem kafa hem de gönül zenginliği ister. Biri olmadan diğerinin etkinliği yoktur.
Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın.

Üstün Dökmen

Watzlawick ve arkadaşları (1967) kitaplarının büyük bir bölümünü, çocuklarda ve yetişkinlerde gözlenen çoğu ruhsal sorunların sosyal ortamdaki etkileşimde bulunan reddetme ve umursamama davranışından geldiğini kanıtlamaya ayırmışlardır. Onlara göre, iletişimdeki “reddetme” davranışının yarattığı zarar, “umursamama”nın yarattığı kadar fazla değildir. Umursamama psikolojik bakımdan en zehirli, en öldürücü ortamı yaratır.
Sözlü iletişim akıl, mantık ve düşünceyi, sözsüz iletişim duyguları ve ilişkileri en etkili ifade etme aracıdır.
Allah sonumuzu hayreylesin ."
"Ben bu gidişte hayır görmüyorum. "
"Bir gün önce iki liraya aldığım mal ,ertesi gün iki buçuk lira oluyor ? Bu nasıl iştir? Sen evinde uyurken onlar uyumuyor , gece sabaha kadar fiyatları yükseltiyorlar."
İletişim sorunlarını çözmeden doğumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir