İçeriğe geç

İnci Kitap Alıntıları – John Steinbeck

John Steinbeck kitaplarından İnci kitap alıntıları sizlerle…

İnci Kitap Alıntıları

Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi..
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenek bu.
Bir şeyi aşırı istemek iyi değildi.
Sırf bu yüzden birşeyin olacağı
varsa bile olmazdı. İnsanın istediği
dozunda olmalıydı
Doğru demişler, insan yetinmek nedir bilmez diye. Verirsin, daha çok ister; yine verirsin, daha da çok ister. Yetinmek, insana özgü yüce (!) bir tutku. İnsanın en önemli özelliklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir nitelik.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir.
Bazen şans ters dönebilir yoksa.
“Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir.”
Bu incide şeytan var. Onu satıp şeytanı kovmalıydın yanından. Belki hala onu satıp huzura kavuşabilirsin.
Senin adına korkuyorum, o kadar. Yeni bir toprakta yürüyorsun, yolu da bilmiyorsun.
Ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz. Yine de yaşamayı sürdürüyoruz.
Günah gibi bir şey bu inci! Bizi yok edecek.
İncinin özü, insanların özleriyle karışınca ortaya acayip, karanlık bir tortu çıkıyor, sonra çökeliyordu.
Ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz .Yine de yaşamayı sürdürüyoruz.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında isteyebilmeli kişi, Tanrı ile ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
Birşeyi çok fazla istemek iyi değildir .
Ama inci bulmak, bir rastlantı sonucuydu, inci bulmak uğur getirirdi kişiye, Tanrı’nın, tanrıların ya da hepsinin o kişinin sırtını sıvazlaması anlamına gelirdi.
ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz. yine de yaşamayı sürdürüyoruz.
Sevgisiz kalınınca duyulan yanlızlığı andırıyordu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Senin adına korkuyorum, o kadar. Yeni bir toprakta yürüyorsun, yolu da bilmiyorsun.”
Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler, denenmiş demektir. Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ey oğul, umarım sana bu hazineyi bağışlayan Tanrı’ya şükretmeyi ve ilerde sana yol göstermesi için dua etmeyi unutmazsın.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi
Tanrı’ya doğrudan bebeğin iyileşmesi için değil, bebeklerini kurtarsın diye doktora verebilecekleri bir inci bulmak için yakarmıştı.
Bir başka dünya kazanmadan eski dünyasını yitirmişti işte.
“Doğduğumuz günden mezara kadar sömürüldüğümüz bir gerçek,ama işte hâlâ ayaktayız.
Sen yalnızca inci tüccarlarına değil bütün kurulu düzene kafa tuttun.”
“Yalancı mücevher nedir,bilirsin,” dedi adam
“Bu inci de öyle bir şey.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir.
“ Yaşamımdan bile daha köklü bir aşağılanmaya uğradım ben.”
Ben erkeğim, demişti ya, Juana bu sözün anlamını kavramıştı. Yarı çılgın yarı tanrıyım diyordu bu sözler. Demek Kino gücünü bir dağa toslatacak, bir denizde sınayacaktı.Juana kadın sezgileriyle, erkeğin yok olduğu yerde dağın kılının kıpırdamayacgını, erkeğin boğulduğu yerde denizin yine kabarıp taşacağını biliyordu
“Ama, kötülük, her yanı tutmuştu, çitin arkasına gizlenmişti, evin yanı başındaki gölgelere çökmüştü, havada dolanıyordu.”
Ta beşikten mezara doaandirildigimizi biliyoruz .Yine de yaşamayı sürdürüyoruz.
Dünyada her kişi yetisini sonuna kadar zorlar ,hiç kimse elinden geldiğinden azıyla yetinmez ,düşüncesi ne olursa olsun.
Ve o güne umutla başladılar.
Çünkü yoksul kişilerin baş düşmanı açlıksa ,ikincisi hastalıktır.
Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün ,öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir.
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye.Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onun elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa.
“Ve inci;
güzelim yeşil sulara battı, derinlere gömüldü. Salınan yosunlar seslendiler, el ettiler ona. Yüzeyindeki ışıklar yeşil ve güzeldi. Dipteki kumlara, eğreltimsi otlar arasına çöktü inci. Yukarıda, suyun yüzeyi yeşil bir aynaydı ve inci denizin dibinde yatıyordu. Dibi tarayan bir yengeç ufak bir kum bulutu kaldırdı, kumlar çöktüğünde inci gitmişti bile.
Ve incinin ezgisi bir fısıltıya döndü, silindi gitti.”
Konuşmak salt alışkanlıktan doğuyorsa ne gereği vardı ki ?
Bir insana dengesini kaybettirip, sonra da normal davranmasını bekleyemezsiniz
Ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz. Yine de yaşamayı sürdürüyoruz.
.. her görünüm gerçek dışıydı , bu durumda göze güvenilmezdi ; denizle toprak , düşlerdeki kesin çizgilere ve belirsizliklere bürünmüştü
Ben erkeğim, demişti ya, Juana bu sözün anlamını kavramıştı. Yarı çılgın yarı tanrıyım diyordu bu sözler. Demek Kino gücünü bir dağa toslatacak, bir denizde sınayacaktı.Juana kadın sezgileriyle, erkeğin yok olduğu yerde dağın kılının kıpırdamayacgını, erkeğin boğulduğu yerde denizin yine kabarıp taşacağını biliyordu
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.
‘Dünyada her kişi yetisini sonuna kadar zorlar, hiç kimse elinden geldiğinden azıyla yetinmez, düşüncesi ne olursa olsun.’
‘ Açığa vurulmuş düşler, denenmiş demektir. Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir’
Juana anladı kocasının coşkulandığını, ancak belli et­medi ve bakışlarını uzaklara çevirdi. Bir şeyi çok istemek, ölesiye istemek doğru değildi; şansın geri tepmesine yol açardı.
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir.Bazen şans tersine dönebilir yoksa .Ayarında istemeyi bilmeli kişi
Ben fazla istiyorum iyi değil mi şimdi?
Birşeyi çok fazla istemek iyi degildir
Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir.
Ben fazla istiyorum iyi değil mi şimdi?
Birşeyi çok fazla istemek iyi degildir
İnsanoğlu için açgözlü denmiştir her zaman. Elindekiyle yetinmeyip hep daha fazlasını istediği söylenir. Bunlar küçümseme dolu, eleştiri niteliğinde söylenmiş sözlerdir. Oysa istemek insanın en büyük yeteneklerinden biridir ve onu bulduğuyla yetinen hayvan türlerinden üstün kılar.
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.
Ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz. Yine de yaşamayı sürdürüyoruz.
Ayarında istemeyi bilmeli kişi, Tanrı ile yada tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
Gördüğünüze inanamazdınız kolayca, gördüğünüz gerçekte var mıydı, yok muydu bilemezdiniz.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi, tanrı işe ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
Bir kerecik konuşmuşlardı bu arada, ama konuşmak salt alışkanlıktan doğuyorsa ne gereği vardı ki. Kino, mutlulukla içini çekti, konuşma buydu işte.
Ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz..
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir