İçeriğe geç

İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog Kitap Alıntıları – Galileo Galilei

Galileo Galilei kitaplarından İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog kitap alıntıları sizlerle…

İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog Kitap Alıntıları

Hiç de tehlikeli ve korkutucu olmayan bir şeyden müthiş çekiniyorsunuz, isminden başka şeyi bilmeyen bir küçük çocuğun zırhtan korkması gibi korku duyuyorsunuz ve aslında zırh, isimden başka hiçbir şey değildir.
Elmas gibi taşları, gümüşü ve altını kıymetli niteleyip de toprağı ve çamuru aşağılayan zihniyet kadar budalalık olabilir mi?
Aydınlatılmaktan ve korkularımdan sıyrılmaktan memnuniyet duyacağım.
Bu gibi muğlak konuları belagat sahibi kişilere bırakmalı, niyetini gerekli kanıtlarla ortaya koymalıydı. Gösterimli ve ispatlı bilimlerde bu yöntem uygulanır.
Kendi çılgınca düşüncelerini idrak etmeye yeterlilik gösteremeyen bu denli tahta kafalılara dünyanın tüm kanıtlarını sunmakla kazancınız ne olabilir ki?
Tümü alaşağı etmek için bir noktada haklılık yeterlidir.
Kalabalık halk yığınlarının alkışını, bilgili az sayıdaki kişilerin takdirine tercih ederek tatmin olanlar vardır.
Doğrusu ya anlayışlı ve değerlendirmesi akıllıca olan insanlarla konuşmak çok hoş, özellikle de gerçekler arasında gezinerek, tartışarak. Ben birçok kez öyle kalın kafalılarla karşılaştım ki sizin hemencecik anladığınız bu konuyu bin defa anlattığım halde öğrenmeleri mümkün olmadı.
” Bir ile bin arasındaki oran nedir ? Bin kişinin bir adam etmediği yerde tek bir kişinin bin kişiye bedel olmasıdır. ”
İlk Gün
(Konuşmacılar: Salviati, Sagredo ve Simplicio)
Salviati – Dünkü buluşmamızda kararlaştırdığımız gibi, bugün bir araya gelerek Aristoteles ile Batlamyus (Ptolemaios) görüşünün taraftarları ve Copernicus Sistemi taraftarlarının doğada yer alan olguların nedenleri ve etkileri hakkındaki fikirlerini mümkün olduğunca açık ve seçik olarak ele alıp aramızda konuşmaya başlayalım. Copernicus, Arz’ı gökyüzünde hareket eden cisimler arasına yerleştirerek böylece Yerküre’yi de gezegenler arasına kattı.
Felsefeden az ya da çok miktarda nasiplerini almaları durumuna göre insanlar, geniş halk kitlesinden ayrı bir noktaya, kimi az, kimi çok derecede yükselirler.
“Saygıdeğer Efendimiz Galileo Galilei adındaki profesörün yayınladığı Sidereus Nuncius adlı incecik kitapta yazılanlar doğru çıkmazsa adam yandı. Eğer doğru çıkarsa biz yandık; çünkü ‘Dünya hiç de bildiğimiz gibi değilmiş’ diyerek başka bir Dünya’da yaşayacağız.”
İnsan zihninin doğasından kaynaklanan yetenekleriyle öğreneceği şeyler arasında Evren’in yapısını öğrenme çabası ilk sırayı alır.
Bu gibi şeyleri yazanlar daha akıllı görünmek istiyorlar; kimlerin gözünde mi? Akıllı görünme uğruna anlamadıkları şeylere de alkış tutanların gözünde ve az anlayanları, anlamadıkları oranda yükseklere çıkarıyorlar.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Elmas gibi taşları, gümüşü ve altını kıymetli nitelendirip de toprağı ve çamuru aşağılayan zihniyet kadar budalalık olabilir mi? Bunlar nasıl akıllarına getirmiyorlar ki ziynet eşyası ya da çok değer verilen kıymetli metallerin azlığı kadar toprak azlığı olsaydı bu dünyada, bir toprak parçası sahibi olabilmek, orada yasemin yetiştirebilmek, Çin portakalı dikmek, bunların o toprakta yetişmesi, büyümesi, kokulu çiçekler açması, meyveler vermesi için hangi hükümdar elmaslarını, yakutlarını ve altınlarını vermezdi? Demek ki bolluk ve nedret halk arasında eşyanın değerini belirliyor.
Zamanımızın en ünlü bilim yazarı Asimov, Galileo’nun bilime getirdiği yeniliği övmek için Bilim Rehberi’nde şöyle diyor: Gözlem ve deneylerden temel ilkeler çıkarsamaya dayalı bir düşünce konsepti tanıtarak çağdaş bilimi başlattı.
Ben şuna inanıyorum ki insan zihninin doğasından kaynaklanan yetenekleriyle öğreneceği şeyler arasında Evren’in yapısını öğrenme çabası ilk sırayı alır. Bu çaba, Evren’in her şeyi sinesinde barındırması bakımından büyüklükte kıyas kabul etmeyeceği gibi tüm şeylerin temeli ve her şeyi kucaklıyor oluşu nedeniyle de çabaların en soylusudur.
bir ile bin arasındaki oran nedir? bu konuda yaygın söz,bin kişinin bir adam etmediği yerde tek bir kişinin bin kişiye bedel olduğu şeklindedir..
Özetlemek gerekirse insan Galileo’yu bilmeden de yaşayabilir, fakat bir toplum yaşayamaz.
Eğer ciddiyetten uzak bir soru yönelttiğime kanaat getirirseniz o zaman kafası çalışmayan kişi ben olurum. Çünkü budalaca soru soranın kendisi budaladır, o soruyu yönelttiği kişi değil.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hiç de tehlikeli ve korkutucu olmayan bir şeyden müthiş çekiniyorsunuz, isminden başka bir şeyi bilmeyen bir küçük çocuğun zırhtan korkması gibi korku duyuyorsunuz ve aslında zırh, isimden başka hiçbir şey değildir.
Platon, önceden geometri okumamış, geometri bilgisi edinmemiş kimseleri felsefe dersine almazmış.
Bu gibi şeyleri yazanlar daha akıllı görünmek istiyorlar; kimlerin gözünde mi? Akıllı görünme uğruna anlamadıkları şeylere de alkış tutanların gözünde ve az anlayanları, anlamadıkları oranda yükseklere çıkarıyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir