İçeriğe geç

İbrahim Peygamber Kitap Alıntıları – Muazzez İlmiye Çığ

Muazzez İlmiye Çığ kitaplarından İbrahim Peygamber kitap alıntıları sizlerle…

İbrahim Peygamber Kitap Alıntıları

İbrahim’in 99 yaşında iken iyice güçlendiği anlaşılıyor. Çünkü ,Tanrısı onun aramice olan Abram adını değiştirerek ona toplumun babası anlamına gelen ,. Abraham adını veriyor .Karısı da Saray yerine prenses topluluğunun annesi anlamına gelen Sara diyor .Tanrısı ona artık kendisinin etrafındakilere Tanrı olarak tanınmasını, onun Tanrı olarak kabul edilen erkeklerin anlaşmayı kanıtlamaya için Sünnet olmalarını söylüyor.
Muhammed, Mekke’de Kureyşlilerin putlarına çatıyor. Onlar da Muhammed’e bir uzlaşma teklif ediyorlar. Ona Sen bizim Tanrılarımıza küfretmekten vazgeç. Bir yıl boyunca hepimiz Lat, Uzza, Menat’a, ikinci yıl boyunca da senin Tanrına dua edelim. Senin dinin bizimkinden hayırlı olursa o dine geçeriz. Eğer bizimki seninkinden hayırlı olursa sen bizim dinimizden olursun diyorlar. Muhammed, bunu kabul ederek Necm Suresi’nin 19. ve 20. ayetlerine Lat, Uzza ve üçüncüleri olan Menat yüce Tanrılardır, elbet şefaatleri olur şeklinde söyledikten sonra, buna Hz. Muhammed’in etrafındakiler, özellikle Müslüman olup Habeşistan’a gidenler çok kızıyor. Muhammed hata yaptığını anlayarak bunun araya giren şeytan tarafından söylettirildiğini Hacc Suresi, ayet 52’de anlatmaya çalışıyor. Ayette Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir şey arzuladığı zaman şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Allah şeytanın karıştırdığını giderir. Sonra Allah kendi ayetlerini güçlendirir diyor. Bu gösteriyor ki, Kur’an’da şeytanın yazdırdığı ayetler var.
Biliyorsun neden öğretmiyorsun?
Boş vakit geçirdin neye yaradı?

Sümer atasözü.

“Biliyorsun neden öğretmiyorsun ?

“Boş vakit geçirdin neye yaradı?

Sumer atasözü.

Halkımız, dindeki tabularla yüzyıllar boyu uyutuldu; hala da uyutulmak isteniyor. Bundan 250 yıl önce, Birinci Mahmut, İbrahim Müteferrika’ ya, Osmanlı ordusunun hep yenilmesinin nedenini sormuş.O da Sultanım, günümüzde artık devletler, dinden ve geleneklerden gelen kurallara göre değil, akıl ve bilimin ilkelerine göre yönetilmektedir. yanıtını vermiş.
Tekvin, Bap 32’ye göre, Yakup’un güreştiği Tanrı El olduğundan, Yakup’un adı bu Tanrı tarafından, El ile güreşen anlamında İsrail (Isra-el) olarak konmuş.
Ona göre İbrahim, Tanrı’ya çok erken iman ettiği için, bu imanın mührü olarak sünnet olmuş. Yani Tanrı’ya, Seni Tanrı olarak kabul ettiğimin kanıtı diyor. Tanrı’nın ona yer vaadi, sünnetli olmadan iman ettiğinde olmuş. İman sünnetten önce olduğundan Hristiyanlarda sünnet yok.
Cebrail’le yerleşip yükseldik demiş. Miraçın anlamı merdiven.
Kur’an’da sünnet konusunun olmaması, Araplarda bunun gelenek olarak varlığını gösteriyor ya da Muhammed’den sonra, bu, Yahudilerden alındı. Çünkü Muhammed’in sünnetli doğduğu söyleniyor.
El, aynı zamanda Akadca İlu karşılığı. Kenan’da buna İl de deniyor. İbranicede de El veya Elohim. Aramicede El veya Elah. Güney Araplarda İl, klasik Araplarda Allah olmuş.
Adam ona adının artık Yakup değil, İsrail(Allah’la uğraşan veya Allah uğraşır anlamında) olacağını söylüyor. Yakup o yerin adını Panial (Allah’ın yüzü) koyuyor. ‘Çünkü Allah’ı yüz yüze gördün ve canım sağ kaldı’ diyor. Yakup’un uyluğu aksamaya başlıyor. Bu yüzden İsrailoğulları uylukbaşı üstündeki kalça adalesini yemezler.
Musa’nın yazdığı söylenen Tevrat’taki ilk beş kitabın onun tarafından yazılmadığı bütün bilim adamları tarafından kabul edilmektedir. Musa zamanında onları yazacak şekilde İbrani yazısı gelişmemiş. İkinci olarak, o çağda yazı taşlar üzerine yazılıyordu deniyor. Yazının gelişmesi ancak İÖ 9. ve 8. yüzyıllarda başlamış. Musa’nın yazdığı söylenen beş kitabın İsraillilerin Babil tutsaklığından kurtulup ülkelerine döndükten sonra yazıldığı herkesçe kabul edilmektedir. İşin ilginç yanı, Babil’e hep bilginler tutsak götürülmüş. Onlar da orada boş durmamış, onların yazı ve dillerini öğrenerek Babil kitaplıklarını incelemişler. Bu yüzden özellikle Tekvin’in ilk ikinci bölümüne kadar olan konular tamamıyla Sumer efsanelerinden alınmış.
Biliyorsun neden öğretmiyorsun? Boş vakit geçirdin neye yaradı?
(Sumer atasözü)
Bunlara ve daha önce verilen kaynaklara göre, kutsal kitaplarda yazılanlar birçok kültürlerden gelen etkilere dayanmaktadır. Bu ekiler, yerlere ve halklara göre yorumlamış, şekillenmiş ve bu motifler üzerine çeşitli hikâyeler yaratılmıştır.
İbrahim’in Sumerlilerde olduğu gibi kendi Tanrısı var. Tevrat’ta çocukları hep Babamızın Tanrısı diyorlar veya İbrahim’in Tanrısı deniyor. Bunun görevi ailenin mutluluğunu, bereketini korumak, ona yol göstermek ve büyük Tanrılara şahsın isteklerini ve dualarını iletmek. Bu şahsi Tanrı, daha sonraları kabile Tanrısı oluyor ve yavaş yavaş İsrail kavminin Tanrısı haline geliyor. Bu arada bulundukları yerin Tanrılarını da tanıdıklarını görüyoruz. İsrail Tanrısının tek oluşu ve evrenselleşmesi, Müslümanlıkta ancak son şeklini buldu diyebiliriz. Çünkü Hıristiyanlıkta, İsa’nın Tanrı’nın oğlu oluşu, Kutsal Ruh ve Meryem’e Ana Tanrıça gibi tapılması, hâlâ tek Tanrının olmadığını gösteriyor.
Kur’an, Târık Suresi, ayet 1-5’te, Allah’ın Tarık yıldızı üzerine ant etmesi, yemin etmesi ilginç: Gökyüzüne ve Tarık’a ( sabah yıldızı) ant ederim. Tarık’ın ne olduğunu ne bileceksin? O ( kararlığı ) delen yıldızdır. Aynı şekilde Necm Suresi’nin ilk ayetinde şöyle deniyor: Battığı zaman yıldıza and olsun ki; o, arzusuna göre de konuşmaz Allah, yıldız üzerine yemin ediyor. Ant etmek, yemin etmek demek. Yemin, kendinden çok değerli bir şey üzerine, daha çoğu Tanrı adına yapılır. Allah’ın bir yıldız adına yemin etmesi olası değil. Bu ayet, Mekke’de yazılmış. İslamiyetin başlarında demek.
Konuyu özetleyecek olursak, İbrahim Filistin’e kendi Tanrısı ile geliyor. O Tanrı ona nereye gideceğini, ne yapacağını bildiriyor ve sürekli olarak Filistin’de topraklar vereceğini söylüyor. Fakat İncil, Resullerin İşleri, Bap 7’e göre, Oradan şimdi oturduğunuz memlekete Rab onu ( İbrahim’i ) getirdi ve orada kendisine miras olarak ayak koyacak yer bile vermedi ve daha çocuğu yokken orayı kendisine ve kendisinden sonra zürriyetine mülk olarak vermeyi vaat etti şeklinde yazıldığı gibi, hakikaten Tanrısının ona bir karış toprak vermediği, karısını gömeceği yeri bile büyük zorlukla ve yüklü bir gümüş karşılığı alabilmesinden anlaşılıyor.
Tek Tanrı olarak Aton’un nasıl övüldüğünü bir Mısır şiirinden aldığımız bazı bölümler göstermektedir:

Bizlere görünmeyen mucizelerin var
Eşin benzerin yoktur, yüce Tanrı! Tek Tanrı!
Yapayalnızken yarattın bütün dünyayı bildiğin gibi
Ayaz bizim yaz bizim.

Cenneti getirip armağan ettin bize
Yarattıkların herkes görsün diye
Yaşayan güneşsin tek başına yarattın
Yükseldin, aydınlattın köyü, kenti
Yolları, tarlaları, ırmakları nura boğdun
Eşin benzerin yoktur yüce Tanrı!

Aslında tek Tanrı düşüncesine doğru ilk adımı Babilliler atmışlar. Kendilerinin var ettikleri Tanrı Marduk’a, Sumerlilerin 50 Tanrısının adını vermişler. Bu da İslamda Allah’a verilen 99 adla paralel görünüyor. İkinci olarak, esas tek Tanrı düşüncesini İÖ 13. yüzyıllarda Mısır’da görüyoruz. Mısır Kralı IV. Amonofis, bütün Tanrılar yerine Güneş Tanrısı Aton’u koyuyor. Kendisine de Eknaton adını veriyor.
Çıkış, Bap 34:19-20’ye göre, Rab Musa’ya Bütün ilk doğanlar benimdir. İnekten ve koyunlardan ve bütün ilk doğan erkekleri benimdir. Eşeğin ilk doğanı için bir kuzu, oğullarının ilk doğanları için fidye vereceksin diyor. Burada, insan kurbanı kaldırılmaya çalışılıyor. Halbuki, daga sonraki bölümlerde onun hâlâ varlığını görüyoruz.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Tevrat, Hâkimler, Bap 11:30’a göre, Yeftah, Rabbe adak adayıp, Eğer Ammonoğullarını elime verip onların yenilmesini sağlayıp selametle dönersem, karşılamak için karşıma ilk çıkanı yakılan kurban olarak ona vereceğim diyor. Görüldüğü gibi kurban, Tanrı ile insan arasında bir anlaşma. Tanrıdan istemeye karşı bir ödeme.
İslamdan önce Mekke’den ayrılanlar, oradan bir taş alıp, gittikleri yerde uygun bir alana koyup etrafında dönerlermiş. Bir kayayı veya taşı kutsal görmek birçok kültürde var.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Fakat kabileler ve yerli halk arasında bitmez tükenmez kargaşalıkların önlenmesi için, kabileler, diğer milletlerde olduğu gibi, kendilerinin de bir kralları olmasını istiyorlar. O zaman peygamber olan Samuel, Saul’un kral olmasını onaylıyor ( İÖ 1050- 1020 ), Böylece İsrail’de ilk kez krallık başlıyor. Saul ve üç oğlu savaşta ölünce, birçok serüvenden sonra Davut ( İÖ 1002-962 ), o ölünce oğlu Süleyman kral oluyor ( İÖ 962-922 ). Bunlardan ülke ikiye ayrılıyor. Fakat her kral zamanında bir peygamber çıkıyor ve din yoluyla sosyal düzeni korumaya çalışıyorlar.
İsrail peygamberleri ülkelerinde kral olmasını da istemiyorlardı. Onlara göre Rabdi kral.
Hz. Muhammed islamiyetten söz etmeye başladığında Mekke’de yazıyı bilen 17 kişi varmış. Buna göre ellerinde bunlara ait herhangi bir yazılı belge yok demektir. İslam yazarları bunları ya geç zamanda yazılan İsrail kaynaklarından alıp değiştirerek, kendilerine göre yorumlar yaparak aktardılar veya istedikleri gibi uydurdular onları.
Hıristiyanlığın din kitabı olan incil de asla İsa zamanında ve İsa’nın aldığı vahiyler üzerine yazılmamıştır. Ondan çok sonra birçok kimsenin İsa’ya ait hatıra şeklinde veya mektup olarak yazdıkları belgelerden toplanıp uygun olanları seçilerek İncil meydana getirilmiştir.
Peygamberliğin ilk olarak İsrail’de başladığı biliniyordu. Fakat çiviyazılı belgeler, Mısır yazıları okununca, Tanrı’dan haber almanın hem Mezopotamya’da hem Mısır’da hem de Israil’den çok önce başladığı anlaşıldı.
Bunun en büyük göstergesi de Medine’ye geldiklerinden 17 ay sonra İbrahim’i Kâbe’nin yapıcısı olarak ilan edip, kıbleyi, Kudüs’ten Kâbe’ye döndürmesi olmuştur. Böylece, Arap geleneklerini Yahudi geleneklerinin etkisinden kurtarmayı ve ismail’i ata olarak kabul ettirmeyi başarmıştır.
Muhammed, çeşitli halklardan oluşan Medine ahalisi arasında hakemlik yapmak istemiş ve onlara yanaşmış. Bu arada Tevrat’la da temasa geçmiş ve Kur’an’a ondan aldığı çeşitli ayetlerde birçok yanlışlıklar olduğunu gören Yahudiler, peygamberliğin Yahudilerde olduğunu söyleyerek onunla alay etmişler ve kabileler arasındaki anlaşmazlıkları körüklemişler. Muhammed, bunların kendi otoritesini bozacağını düşünerek, onlarla ilişkisini kesmiş ve onları düşman ilan etmiştir.
Sumerliler de kendilerinin Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlardır. Bunlar Tevrat ve Kur’an’ın Sumer kültüründen nasıl etkilendiğini gösteriyor. Niçin Rab bu küçücük kabileyi zamanın en uygar milletlerinden üstün kılsın?
Bakara Suresi, ayet 124 ve Nahl Suresi, ayet 120’ye göre, ilk iki ayette, Allah, İsrailoğullarını üstün kıldığını, kitabı ve peygamberliği onlara verdiğini, başka kavimlerden üstün yaptığını söylüyor.
Tevrat, Tekvin, Bap 24’e göre, İbrahim, oğlu İshak için karı olarak almak üzere, develerle kölesini Harran’a gönderiyor. Arkeolojik buluntulara göre, o çağda henüz deve evcilleştirilmemiş. İshak, Rebeka’yla evleniyor. İbrahim de Ketura adlı bir cariyeyle evleniyor. Sara 127 yaşında öldüğüne göre, İbrahim de 137 yaşında olmalı. Yine de yeni aldığı kadından çocukları oluyor. Bunların hemen hepsi bilim dışı. İbrahim mirasını yalnız İshak’a veriyor. Ne ismail ne de diğer çocuklar miras alıyor. Büyük adaletsizlik. İshak’ın Rebeka’dan ikiz oğlu oluyor. Yakup ve Esav adı konuyor.
Batı Samilerinde, ilk oğul, yakma suretiyle kurban ediliyor. Bu yüzden Tevrat’ta yazıldığı gibi, kurban için götürülen İshak, ismail olamaz. Bunu kanıtlayacak başka bir belge de yok.
Tevrat, Tekvin, Bap 22’ye göre, İbrahim, gördüğü bir rüya üzerine oğlu İshak’ı yakma kurbanı yapmak için götürüyorsa da, Rabbin gönderdiği bir koçla bu önleniyor.
Batı Samilerinde oğullarını Tanrı Baal’e kurban etme geleneği var. Finike şehirlerinde dinsel çılgınlıklar halinde bu törenler yapılıyor. Hatta bazen memede olan yüzlerce çocuk kurban olarak yakılmış. İsrail’de böyle kurban var.
Olayları kronolojik bir sıraya koyarsak: İbrahim babası 70 yaşındayken doğmuş. Babası 205 yaşında ölmüş. İbrahim’in o zaman 135 yaşında olması gerek. Fakat İbrahim 75 yaşında Filistin’e gidiyor. Oradan kıtlık yüzünden Mısır’a geçiyor. Mısır’dan getirdiği cariye, çocuk doğurduğunda İbrahim 86 yaşında. Filistin’e, Mısır’a gidip gelmesi 11 yıl içinde. İbrahim, 99 yaşında sünnet oluyor. Kendisi 100, karısı Sara 90 yaşındayken İshak doğuyor. İsmail 13 yaşında sünnet oluyor. İshak 3 yaşındayken ismail 16 yaşında oluyor ve annesiyle çöle atılıyor. Diğer taraftan yine Tevrat’a göre ismail küçükken çöle atılmış gibi görünüyor.
Tevrat, Tekvin, Bap 21’e göre, İbrahim 100, Sara 90 yaşındayken, Sara, İshak’ı doğuruyor. İshak sütten kesildiği gün, Hacer’in oğlu ismail’in gülmesine kızan Sara, cariyeyi ve çocuğunu çöle attırıyor kocasına. Bunu İbrahim’in Tanrısı onaylayarak karısının istediğini yerine getirmesini söylüyor. Daha önce sözünü ettiğimiz gibi bu olay, tamamıyla Sumer kanununa dayanıyor. Ayrıca cariye ve çocuğun dışarı atılması, Ishak’la mirasa girmesini önlüyor. Bu da yine Sumer kanununa göredir. Tekvin, Bap 25’e göre, İbrahim’in cariyesi olan Ketura’dan çocukları olduğu halde, bütün mirasını İshak’a veriyor.
Mısır’da erkek cinsel organı bereket sembolü olarak kutsal sayılıyor. Ondan bir parça koparılıp Tanrı’ya sunulması, Tanrı’ya ve ona bağlılığı gösteriyor. İbrahim’le arasındaki bu antlaşma, Mısır’daki sünnet geleneğinin Filistin’e sokulması demektir.
Tekvin, Bap 5’e göre, yine insanın yaratılmasından söz ediliyor. Allah Âdem’i kendi benzeyişinde yaratıyor ve erkek, dişi yapıyor. Âdem 130 yaşındayken oğlu Şit oluyor. Bundan sonra 365-930 yaşlarına kadar yaşayan Âdem, Şit, Enoş, Kenan, Mahalalel, Yared, Hanok, Metuşelah, Lamek, Nuh birbirinin oğlu olarak geliyor. Bunlardan Hanok’u Allah aldı, kayboldu deniyor.
Bunlar, Sumerlilerin yazdığı kral listesine göre Tufan’dan önce binlerce yıl yaşayan sekiz kralı yansıtıyor. Burada dokuz şahsın adı var. Fakat Hanok kaybolmuş, geride Sumer’deki gibi sekiz ad kalıyor. Tevrat’ta bunlara ne kral ne de peygamber deniyor. İslamda peygamber sırasında bulunuyorlar.
Sumer’de Tanrı’lar, Tevrat ve Kur’an’da da Tanrı insanı çamurdan ve kendi benzerinde yaratıyor. Yalnız Tevrat’ın ikinci yaratılış hikâyesinde erkeğin çamurdan, kadının da onun kaburgasından yaratıldığı ve cennetten kovulmaları konusu tamamıyla Sumerlilerin bir efsanesine dayanmaktadır. Yalnız Kur’an’da kadının Adem’in kaburgasından yaratıldığı yazılmıyor.
Sumer’de Bilgelik Tanrısı yumuşak kilden kendi benzerinde şekiller yapıyor. Ana Tanrıça ona üfleyerek can veriyor. O bir insan oluyor. Bu esnada Ana Tanrıça; Yer Tanrıçası, Doğum Tanrıçası, Bilgelik Tanrısı ile birlikte bulunuyor.
Görüldüğü gibi bu üç dinde de önce büyük bir su var. Ondan, bir dağ çıkıyor.O ikiye bölünüyor. Böylece gök ve yer oluyor.
Kur’an’da da bütün varlıkların yaratılması altı gün sürüyor. Yedinci gün Allah dinleniyor. Altıncı günde insan çamurdan yaratılıyor. Hicr Suresi’nin 26-28, 30-31, 33-34 ayetleri bunu geniş olarak açıklıyor.
Tekvin, Bap 1’e göre, yaratılış ve insanın yaratılışı iki türlü anlatılmış. Bunun nedeni, birinin ya da ikisinin birden başka kaynaktan olması.
Birincisinde Tanrı, göğü, yeri, bitkileri, hayvanları yarattıktan sonra, yaratmanın son günü olan altıncı gününde kendi benzeyişinde erkek ve dişi olarak insanı yaratıyor.
Tekvin, Bap 2’ye göre, bu kez yerin toprağından Adam’ı onun kaburgalarından da kadını yaratıyor Tanrı.
Başlangıçta her yer su. Bunun Nammu adındaki Tanrıçası sudan büyük bir dağ çıkarıyor. Hava Tanrısı Enlil onu ikiye ayırıyor. Üstü gök, altı yer oluyor. Bilgelik Tanrısı Enki ile Hava Tanrısı Enlil yeri bitkiler, ağaçlar, sularla donatıyor. Hayvanlar yaratılıyor ve hepsini idare edecek Tanrılar oluşturuluyor.
Tekvin ( Yaratılış), Bap 1’e göre, Allah’ın ruhu suların üstünde gezerken Kubbe olsun! diyor. Kubbe oluyor. Sularla kubbeyi ayırıyor; üstü gök, altı yer oluyor. Bundan sonra yeryüzü bitki ve hayvanlarla donatılıyor.
Tevrat’ın Tekvin ( Yaratılış ) bölümünde, İbrahim hikâyesinden önce, evrenin, insanların, hayvanların ve bitkilerin yaratılışı, Tufan hikâyesi anlatıldıktan sonra, Tufan’dan kurtulan Nuh’la Nuh’tan sonra gelenler yazılmaktadır.
Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik. Çocuk kendisinin yanı sıra yürümeye başlayınca, ‘ Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykudayken, seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?’ dedi. ‘ Ey babacığım! Neyle emrolunsa yap. Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin!’ dedi. Böylece ikisi de Allah’a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, biz ‘ Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz, iyi davrananları böylece mükâfatlandırırız!’ diye seslendik. Doğrusu bu, apaçık bir denemeydi. Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. Sonra gelenler içinde, İbrahim’e selam olsun!’ diye ona bir iyilik ün bıraktık. İşte iyileri böylece mükâfatlandırırız. Doğrusu o inanmış kullarımızdandı.
Sâffat,131
İsmail, El-Yesa, Yunus ve Lût’u hidayete erdirdik. Hepsini âlemlere üstün kıldık.
En’am, 97

Biz ona İshak’ı, Yakup’u da armağan ettik. Hepsini de doğru yola ilettik. Nitekim daha önce de Nuh’u ve onun soyundan Davut’u, Süleyman’ı, Eyüp’ü, Musa’yı ve Harun’u doğru yola iletmiştik. Biz iyi davrananları işte böyle ödüllendiririz.
En’am 98

Ey Muhammed! ‘Inananlara en şiddetli düşman olarak insanlardan Yahudileri ve Allah’a eş koşanları bulursun.

Allah din uğrunda sizinle savaşmayan, yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı, onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Ancak sizinle din uğrunda savaşanları, yurdunuzdan çıkaranları ve yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar.

İsrailoğulları Hakkında

Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi âlemlere üstün kılmış olduğumu hatırlayın!
Andolsun ki, biz Israiloğullarına kitabı, hükmü peygamberliği verdik. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları dünyada bazı kavimlere üstün kıldık.
Ey imam edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudur. İçinizden onları dost tutanlar onlardandır. Şüphesiz Allah zalimlerin topluluğuna yol göstermez.
İman edenlerle Yahudiler Sabiiler ve Hıristiyanlardan, Allah’a ve ahiret gününe inanıp iyi işler yapanlara asla günah yoktur.

İmanda olanlar İbrahimoğullarıdır. Ve kitap Allah’ın milletleri imanla salih sayacağını önceden görerek İbrahim’e ‘ Bütün milletler sende mübarek sayılacaktır’ diye önceden mujdeledi. İmanda olanlar İbrahim’le mübarek sayılırlar. Çünkü şeriat işlerinden olanların hepsi lanet altındadır. Allah indinde kimse şeriatla salih sayılmaz. Çünkü salih, imanla yaşayacaktır ve şeriat imandan değildir.
Yakup ( İsrail ), Mısır’ da 17 yıl yaşadıktan sonra, 147 yaşında ölüyor. Yusuf onu mumyalattırıp 40 gün bekletiyor. Mısırlılar 70 gün onun için ağlıyor. Yusuf, Firavun’ dan izin alarak arabalar ve büyük bir kalabalığa çıkıp Erden’in öte tarafında olan Atad harmanına geliyorlar. Kenanlılar buradaki yası görünce oraya Abel- Mitsraim ( Mısır yası ) adını verdiler.
Yakup ( İsrail ) un oğulları, babalarının istediği gibi, onu, Kenan ülkesine götürüp Makpela Mağarası’na gömüyorlar.
Yusuf da 117 yıl yaşıyor; ölünce onu da mumyalayıp tabuta koyuyorlar. ( Fakat Kenan’a götürülüp götürülmediği belli değil. )
Yusuf, Firavun’a, ailesinin geldiğini söylüyor. Firavun onların Mısır’ın en iyi yerinde Goşan’da oturmalarını öneriyor. Yusuf da onlara kentin en iyi yerinde, Ramses civarında yer veriyor. Yusuf, Mısır ve Kenan’dan buğday almaya gelenlerden önce para alıyor ve Firavun’a veriyor, ailesini ekmekle besliyor. Kıtlık ağırlaştıça halkta ekmek almaya para kalmıyor. Yusuf da onlara sırayla koyunlarına, sığırlarına, atlarına karşılık ekmek veriyor. Hepsi tükenince halkın tarlasına karşılık ekmek veriyor. Bu suretle halkın tarlası Firavun’a geçiyor.
Yakup ailesiyle geldiği şehrin beyinin oğlu, Yakup’un kızına tecavüz ediyor. Şehrin beyi, Yakup’a ‘Kızını oğluma alayım, mallarımızı da birleştirelim’ diyor. O da bütün şehrin erkekleri sünnet olursa bunu kabul edeceğini söylüyor. Erkekler sünnet oluyor. Fakat Yakup’un oğulları şehre saldırıp bütün erkekleri öldürüyor, kadınları ve malları yağma ediyorlar.
Tevrat’taki Eyüp Peygamber hikâyesinin, Süleyman’ın Şarkılar Şarkısı bölümünün, Musa kanunlarının, Atasözleri ve Mezmurlar’ın kökü de Sumer’e uzanmaktadır.
Aslında Tevrat, tarihsel olayları dile getiren bir edebi eser olarak kabul edilmektedir. İleride görüleceği gibi İbrahim ve ailesinin hikâyesi de uzun bir süre içinde birçok kültürün etkisiyle meydana getirilmiş bir tür destandır.
İbrahim Peygamber ve çocuklarıyla ilgili konular Tevrat’ın ilk kitabı Tekvin’in Bap 12-50 kısmını kapsıyor. Baştaki Tekvin, Bap 1-11 bölümleri, evrenin ve insanın yaratılışı, Havva’nın Adem’in kaburgalarından var edilişi, cennetten kovulmaları, Habil- Kain cinayeti; Tufan, Babil kulesi, tek dil konularını kapsıyor.
İbrahim Filistin’den Mısır’a gittiğinde neden Firavun’a karısını kardeşi olarak tanıtıp ona karı olarak vermiş; fakat geri aldığında zengin olmuştu? Neden Lût Peygamber kızlarıyla yatmıştı? Neden oğlu İshak’ı kurban etmeye kalkmış, ne zaman sünnet başlamıştı?
Bundan 250 yıl önce, I. Mahmut, İbrahim Müteferrika’ya, Osmanlı ordusunun hep yenilmesinin nedenini sormuş. O da Sultanım, günümüzde artık devletler, dinden ve geleneklerden gelen kurallara göre değil, akıl ve bilim ilkelerine göre yönetilmektedir yanıtı vermiş.
Biliyorsun neden öğretmiyorsun? Boş vakit geçirdin neye yaradı? Sümer Atasözü
Tanrı elçileri Lût’a Evinde kimler varsa hepsini at ve bu şehirden çıkar ve kaç. Kaçarken de arkana bakma diyorlar. Lût ve ailesi kaçıyor. Fakat karısı kaçarken arkasına baktığı için tuz direği oluyo
Sabiiler de bir tek tanrı kabul ediyor. Fakat yıldızlara da tapıyorlar. Kur’an’da, Sabiilerden söz edilmesi, onların da kitaplarının bulunduğunun kabul edilmesi, Mekke’de onların var olduğunu göstermektedir ve Islamiyetin onların dininden abdes, namaz, oruç gibi kuralları aldığı anlaşılmaktadır.
Sümerliler kendilerinin Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlardır. Bunlar Tevrat ve Kur’an’ın Sümer kültüründen nasıl etkilendiğini gösteriyor. Neden Rab bu küçücük kabileyi zamanın en uygar milletlerinden üstün kılmıştır?
Kur ‘an’da sünnet konusunun olmaması, Araplarda bunun gelenek olarak varlığını gösteriyor ya da Muhammed’den sonra, bu, Yahudilerden alındı. Çünkü Muhammed’in sünnetli doğduğu söyleniyor.
Urfa dolaylarında Nevaliçeri ve Göbekli Tepe kazılarında, çanak çömlek yapımı bilmedikleri halde yerleşik düzene girip bir inanç düşüncesi geliştirmiş bir halkın İsa’dan 10bin yıl önce oturdukları kanıtlandı. Buna göre bu kadar erken çağda bu yörelerde bir inanç düşüncesinin oluşturulmuş olması, daha sonraki çağlarda buraların bir din merkezi haline gelmesine neden olmuş olabilir.
Tevrat kronolijisine göre sözde Babil Kulesi Tufan’dan 115 yıl sonra yapılmış. Nuh henüz sağ. Tufan’dan yalnız Nuh ailesi kurtulmuş. Bu kısa süre içinde insanlar bir şehri dolduracak kadar çoğalıp böyle görkemli bir kuleyi nasıl yapabilirler? Üstelik onu yapabilmek için birçok geometri ve matematik bilgisi gerekir.
Havva’nın 20 batında 40 ikiz çocuğu, başka bir anlatışta 120 batında 240 çocuğu olduğu yazılı. İslam yazarlarının sanki bütün bu olayları görmüş veya o zamandan belgeler bulmuş gibi yazmaları şaşılacak şey.
İlk insanın çamurdan meydana geldiğini ve hayat nefesi verilerek canlandığını düşünmek, kadının erkeğin kaburgasından yaratılmış olduğunu kabul etmek, ancak barbarların yaşadığı çağa ait olmalı. Bunlara inananlar, ayın küflü peynirden yapıldığı din kitaplarında yazılsa, ona da inanırlar.
Evinde bulunduğu kadın onu kendine çağırdı. Yusuf, Senin kocan benim efendimdir, bana iyi baktı dedi. (Yusuf suresi, ayet 23)
.
Kadın Yusuf’a istekliydi. Rabbinden işaret gelmeseydi, Yusuf da onu isteyecekti (ayet, 24)
.
Ikisi de kapıya koştu. Kadın Yusuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının önünde kocasına rastladılar. Kadın kocasına, Ailene fenalık edenin cezası ya hapis ya da can yakıcı bir azap olmalıdır dedi. Yusuf, Beni kendine o çağırdı dedi. Kadın tarafından bir şahit eğer gömlek önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiş, gömlek arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir, erkek doğrulardandır diye şahitlik etti. (Ayet, 25)
Yakup’un ailesi ile geldiği şehrin beyinin oğlu, Yakup’un kızına tecavüz ediyor. Şehrin beyi, Yakup’a, Kızını oğluma alayım, mallarımızı da birleştirelim diyor. O da bütün şehrin erkekleri sünnet olursa bunu kabul edeceğini söylüyor. Erkekler sünnet oluyor. Fakat Yakup’un oğulları şehre saldırıp bütün erkekleri öldürüyor, kadınları malları yağma ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir