İçeriğe geç

Hümeyra Kitap Alıntıları – Naşide Gökbudak

Naşide Gökbudak kitaplarından Hümeyra kitap alıntıları sizlerle…

Hümeyra Kitap Alıntıları

Aşk güzel şeydi. İki kişilik olduğu sürece!
Aşk iki kişiliktir bilmiyor musun? Üçüncü kişi aşkın içine giren bir kurt gibidir.Mayasini bozar,
kalitesini düşürür.İçten içe oyar ölüme mahkum eder.Bİzim aşkımız ölüme mahkûm
Aşk iki kişiliktir. Üçüncü kişi aşkın kalitesini
düşürür, mayasını bozar ve ölüme mahkum
eder.
Nisan , Mayıs , Eylül olsun
Ama asla Mart deme !
Mart deyince gelmiyorsun ,
Ve benim her günü Mart ‘ ta sayıp ,
Seni ölesiye beklediğimi bilmiyorsun .
Bence aşk, elma şekerine benzer. Şekerli elmayı yedikten sonra, elinde kalan tek şey kazığıdır.
Mutluluğu bulduğun anda sonuna kadar yaşamalısın! Çünkü çok nadir bulunan bir şey.
Karanlık bir geceydi ve deniz hareketsizdi. Tıpkı benim içim gibi dedi.
Ne yazık ki, ister paşa ol ister padişah, gönüle hükmetmek mümkün değil.
Zira geçmişini bilmeyenler, geleceğe doğru yoldan yürüyemez, doğru kararlar alamazlar.
Bir kadın zarif ve akıllı olmalı.
Aşk iki kişiliktir. Üçüncü kişi aşkın kalitesini düşürür, mayasını bozar ve ölüme mahkum eder.
İnsan kendi eksikliklerini, başkalarına kusur yüklemekle, saldırganlıkla kapatmaya çalışırsa, asla ileri gidemez. Her gün bir şeyler kaybetmek zorunda kalır.
“Bu hayvanın yavruları var ve aç. Tabii bu durumda yavruları da aç. Açlık canlılara herşeyi yaptırır. Zavallı kedi, zavallı martılar. Hangisine acıyıp hangisine kızmalıyız ?”
Bence aşk arkanı dönüp gidilecek bir duygu değildir. Ya yaşayacaksın yada yaşayamadığın için bir ömür boyu pişmanlık ve acı duyacaksın.
Ben gördüğüm, bana ihtiyacı olan her insanı, iyi kabul eder, yardım ederim. Sonunda iyi çıkmazsa, bu da onun sorunudur. İleride hesabını Tanrıya kendisi verecektir. Ama insanların vicdanlı olması ve ilk hesabı vicdanlarına karşı vermesi tercihimdir. O zaman fazla yanlış yapmazlar. Bile bile kötülüğü ise asla.
Zira geçmişini bilmeyenler, geleceğe doğru yoldan yürüyemez, doğru kararlar alamazlar.
“Hayat akmıyor duruyordu. İnsanlar yaşamıyor, hissetmiyor, sadece nefes alıyordu. Ne yazık ki, şu an da Hümeyra o nefesi bile zor alıyordu.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hiç kimse zorla sevilmez. Aksi de olmaz. Yani nefret etmek de zorla olmaz .
Ama şunu da biliyorum ki, hiç kimse, özellikle de hiçbir erkek ağlamaya değmez. Fazla fedâkarlık etmeye de değmez. Zira hiçbir zaman karşılığını göremezsiniz. Her problemin bir çözüm yolu vardır. Herkesten, her şeyden vazgeçilebilinir. Bırakılmayacak tek varlık evlattır. O da karşılığını almak veya almamaktan değil. O büyük sevginin yanında, onları dünyaya getirmiş olmanın yükümlülüğünü taşırız da ondan.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sonbahardaki güzellik dünyanın neresinde olursa olsun, hüzünle karışıktır.
Bir hayali beklemekle ömür geçmez.
Yaşamak onun için fazla önemli değildi. Ama ölmek lüksüne de sahip değildi.
İnsanlar yaşamıyor, hissetmiyor, sadece nefes alıyordu.
Hiçbir insan saçlarını ömür boyu uzatamaz. Bir yerden sonra taşıması imkansızlaşır, ayaklarına dolaşmaya başlar, hem de bit düşer. İşte bu hale gelmeden kesilmelidir. Senin bu dava da öyle Bitmiş bile olsa o anı muhakkak yüz yüze yaşamalısın! Git ve gör!
Amerika belki ekonomi ve endüstride ve hatta ilimde ileri olabilirdi. Ama bir milletin ulus olması için, bazı ortak değerlere sahip olması ve ortak bir tarihi olması gerekirdi.
Kendi ile barışık olamayan insan, hayatın kendisi ile de barışık olamıyor.
Karanlık bir geceydi ve deniz hareketsizdi. Tıpkı benim içim gibi dedi.
Aşk pamuk şekerine benzer. Ağzına aldığın anda püff diye söner.
İçinde kaybolmaktan büyük zevk alınan bir okyanus.
Yüreğimdeki bu gölgeler olmasaydı.
Galiba yaşadığım bu zamanı uzatmak istiyorum diye düşündü.
Biz yabancılar asla Türkler kadar bonkör ve iyiliksever olamıyoruz. Yani insanların bu kadar iyi olabileceğini düşünemiyoruz, anlayamıyoruz bile.
Biz millet olarak konuşmayı çok severiz. Bu sebepten olacak, iş yapmaya vakit bulamıyoruz.
Ben gördüğüm, bana ihtiyacı olan her insanı, iyi kabul eder, yardım ederim. Sonunda iyi çıkmazsa, bu da onun sorunudur. İleride hesabını Tanrı’ya kendisi verecektir. Ama insanların vicdanları olması ve ilk hesabı vicdanlarına karşı vermesi tercihimdir.
Biz milletçe çok konuşmayı, nutuk atmayı severiz. Çok laf, az iş demektir. Bunu hiçbir zaman kavrayamadık.
Zaten güzellik konusunu fazla da önemseyen bir tip değildi. Ona göre fiziki güzellik, ancak manevi güzellikle bir arada olursa bir şey ifade ederdi.
Bu çağlarda, küçük olaylardan büyük mutluluklar, küçük olumsuzluklardan da büyük acılar yaşanabilirdi.
Bu dünyaya da isteyerek gelmemiştim.
İçinde doldurulmayacak bir boşluk hissediyordu.
Neden büyütemeyecekleri, maddi manevi destekten yoksun bırakacaklarını bir çocuğu doğururlar?
Herkes kendi dünyasında, kendi mutsuzluğu ile baş başaydı.
Hiç kimse hayatını birileri ne düşünür diye harcama hakkına sahip değildir.
Ama saygıdan anlamayan bir insana gösterilen saygı, onu daha edepsiz ve daha saldırgan yapar.
İnsan kendi eksikliklerini, başkalarına kusur yüklemekle, saldırganlıkla kapatmaya çalışırsa, asla ileri gidemez.
Her dakika olur olmaz sebepler yaratarak, kendi noksanlarını ve başarısızlıklarını, edepsizlik ederek üste akma metodu ile örtmeye çalışan, eşini sebepsiz şekilde hırpalayan, çocuklarına sevgi değil, korku veren bir babanın yanında büyüyen çocuklardan hiç kimse fazla bir șey bekleyemez.
Ben gördüğüm, bana ihtiyacı olan her insanı, iyi kabul eder, yardım ederim. Sonunda iyi çıkmazsa, bu da onun sorunudur. İleride hesabını Tanrı’ya kendisi verecektir. Ama insanların vicdanları olması ve ilk hesabı vicdanlarına karşı vermesi tercihimdir.
gece yattığımda kalbimin atmadığını hissettim.Acaba ölüyor muyum diye endişelendim.Sonra birden fark ettim ki, benim kalbim yok. Senin yanında bırakıp gelmişim.
Saygı ve sevgi, saklanması en zor emanetlerdir.Çok itina ve emek ister.
Elde edilemeyen şeyler çok daha cazip oluyordu.
Hiç kimse zorla sevilmez.
Hiç kimse hayatını birileri ne düşünür diye harcama hakkına sahip değildir.
Bir kadın zarif ve akıllı olmalı.
Sevgi Allahın lütfettiği en güzel duygulardan biridir.
Aşk arkanı dönüp gidilecek bir duygu değildir.
Önemli olan Allah’ı bilmek.
Geçmişini bilmeyenler, geleceğe doğru yoldan yürüyemez.
Elde edilmeyen şeyler çok daha cazip oluyordu.
Akıllı bir kadının bir köşesinde daima kimsenin bilmediği bir parası olmalıdır.
Kendi ile barışık olmayan insan, hayatın kendisi ile de barışık olamıyor.
Aşk iki kişiliktir.
Saygı ve sevgi, saklanması en zor emanetlerdir.
Bence aşk,arkanı dönüp gidilecek bir duygu değildir. Ya yaşayacaksın, ya yaşayamadığın için bir ömür boyu pişmanlık ve acı duyacaksın!
Mutluluğu bulduğun anda sonuna kadar yaşamalısın.
Biz milletçe çok konuşmayı, nutuk atmayı severiz.
Geçmişini bilmeyenler, geleceğe doğru yoldan yūrūyemez.
Armut dibine dūşer.
Ege ‘de eylūl ayı genellikle çok sıcak geçer .
Nefret etmek de zorla olmaz.
“Hiç kimse hayatını birileri ne düşünür diye harcama hakkına sahip değildir.”
Hiç kimse zorla sevilmez.
Hiç kimse hayatını birileri ne dūşūnūr diye harcama hakkına sahip değildir.
Ssygıdan anlamayan bir insana gösterilen saygı, onu daha edepsiz ve daha saldırgan yapar.
Bir kadın zarif ve akıllı olmalı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir