İçeriğe geç

Hızır Dokunsun Dualarına Kitap Alıntıları – Mustafa Kaya

Mustafa Kaya kitaplarından Hızır Dokunsun Dualarına kitap alıntıları sizlerle…

Hızır Dokunsun Dualarına Kitap Alıntıları

sistemi bilmezsen kader senin fotoğrafını çeker, işleyişi bilirsen sen kaderin resmini yaparsın.
Ten kafesinin içindeki ruh çok güçlüdür
Yaratan Rabbinin ismiyle oku!
0, insanı bir kan pıhtısından yarattı!
Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
Ki O, kalem ile yazmayı öğretti!
Ve insana bilmediği şeyleri (hep) O öğretti:

Alak Suresi 1.2.3.4.5. ayetler

Besmelesiz başlanan işte hayır yoktur, hadisine Uyan Müslümanlar, Besmele her hayrın başıdır, diyerek bütün hayırlı işlere Besmele ile başlıyorlar. Lakin geçmiş yüzyıllarda yaşananların zamanla kendisini tekrar göstermeye başladığı artık aşikardır Besmele’nin manası, toplumun büyük bölümü tarafından tam olarak anlaşılmadığı, gereken ihtimam gösterilmediği ve bu sırlı
kelimenin hakiki değeri, ne anlattığı maalesef yine unutulduğu için müslüman coğrafyası bu hale geldi.
De ki:Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?

Furkan Suresi 77. ayet

Şu dünya hayatı imtihanlarla doludur. Hayat yolculuğunda insanoğlunun başına her türlü olay, her türlü acı gelir. Hayatının bazı dönemeçlerinde başına zorlu hadiseler, türlü acılar gelebilir ve gelecektir de. Başına her ne gelirse gelsin dayanıp güveneceğin yaratıcın var, bunu unutma! Allah var, gam yok. Başına sıkıntılar geldiğinde, acılar geldiğinde sakın ha sakın! Allah’ım bana sabır ver. deme. Zira sabır istemek evliya duasıdır. Allah’ım bana sabır ver. diye dua edince Allah’ım sen bana dertler, kederler ver. Ben bunlara dayanıp, isyan etmeyeyim derecem yükselsin sabırlı olayım. demiş olursun. O zaman hayatına dertler yağmaya başlar. Sen sen ol evlat, sakın Allah’ım bana sabır ver. diye dua etme Evliya olmak istiyorsan et bu duayı amma edince de sonra başına gelenlere isyan etmeden katlanacaksın. Bu sayede derecelerin artacak. Bu her kişinin yapabileceği bir iş değildir vesselam.
En bunaldığın anda güzel bir abdest al, çekil bir köşeye kimsecikler görmesin senin dua ettiğini, sakın ha kurulama abdest azalarını havlu ile abdest aldığın Su ellerin den kollarından ve başından damla damla dökülsün. Hararetinle üzerindeki Su buharlaşıp uçarken öylece ayakta dimdik dur, kıbleye yönelerek namazda kıyama durur gibi ayakta dur ve aç ellerini, ayırma gözlerini ellerinden, Besmele ardınca; Ya Kebir diyerek dök içini, anlat en özel kelimelerinle isteğini Allah’a.
Hamd, nimetin Allah’tan geldiğini itiraf etmek, o nimetle Allah rızası için güzel amellerde bulunmak ve nimete Allah’tan başkasını ortak koşmamaktır. Şükür ise nimetin sahibine açıkça ve dil döndüğünce övgüde bulunmak, aynı zamanda bu nimetin bizlere ulaşmasına vesile olan aracılara da gizlice dua etmektir.
Şükür, hem Allah’a hem de kullara karşı yapılan bir ameldir. Hamd ise doğrudan doğruya nimetin sahibine yapılır.

Hamd ancak âlemlerin Rabbi olan yüce Allah’a mahsustur.

Başına sıkıntılar geldiğinde, acılar geldiğinde sakın ha sakın! Allah’ım bana sabır ver.” deme. Zira sabır istemek evliya duasıdır. Allah’ım bana sabır ver. ” diye dua edince Allah’ım sen bana dertler, kederler ver. Ben bunlara dayanıp, isyan etmeyeyim derecem yükselsin sabırlı olayım.” demiş olursun. O zaman hayatına dertler yağmaya başlar.
Evliya olmak istiyorsan et bu duayı amma edince de sonra başına gelenlere isyan etmeden katlanacaksın. Bu sayede derecelerin artacak. Bu her kişinin yapabileceği bir iş değildir vesselam.
Bol bol şükret. Şükrettikçe nimet artar. Nimetleri korumanın yoludur şükür. Şükretmezsen nimet gider.
Allah’tan sabır isteyeceğine yaşama sevinci iste, huzur iste, mutluluk iste. Sabır istemek bela istemektir.
Senin için çok önemli birisiyle görüşmeye, toplantıya, buluşmaya giderken en temiz, en güzel elbiselerini giyer, güzel kokular sürünürsün. Neler konuşacağını aklında taşarlarsın. Unutma duanı, âlemleri, seni ve her şeyi yaratan Allah’a ediyorsun. Allah’ın duana icabet edeceğini de unutma. O halde duan aslında bir buluşma, bir konuşma. Gelişigüzel davranmamalısın. Özen ki özenilesin. Karşılık bulasın. Dua anını hayatının en özel buluşması haline dönüştürmelisin. Kelimeleri en usta bir edebiyatçı gibi gün boyu aklında, zihninde tasarlamalısın. Vakit geldiğindeyse sevinçle, saygıyla, edeple, güzel eda edilmiş bir namaz sonrası hazırladığın en güzel kelimelerle başlasın senli benli sohbetin Rabb ile.. .
“Bismillahirrahmanirrahim” dedikten sonra Tevbe Suresi’ni okuyamazsın, Estağfirullah diyemezsin, tövbe edemezsin. Bunları bilmezsen, dua ettim kabul olmadı ya da zamanı vardır, ileride kabul olacak, diye kendini avutur durursun.

Ancak Besmele’nin ardından hamd edilip salavatı şerife getirildikten sonra tövbe edilir. Tövbe sonrasında kendin, annen, baban, ailen için dualar ettikten sonra tüm İslam âlemi tüm insanlık için dua edeceksen o durumda ‘Allah’ım ’ diyerek o cihan şümul duanı etmen erekir.

Allah, mutluluğunuzu bozmasın. Allah, ağzınızın tadını bozmasın.” diye dualar son dönemde maalesef Müslümanların ağzından düşmez oldu. Bunlar aslında laf bile değil ama insanlar bu laflan güzel dua ediyorum zannıyla söylüyorlar. Dedikleri çift taraflı keskin bıçak gibi kaderlerini kesip biçiyor, zarar veriyor, farkında değiller. Söyledikleri sözün ne anlama geldiğini bilmez şekilde konuşuyorlar. Sanki senin arkadaşın, kardeşin çok mutlu da ara sıra bazı olaylarla mutluluklarını haşa Allah bozuyor da sen de sanki dua ediyorsun, bozmaması için Allah’a yalvarıyorsun gibi bir durum ortaya çıkmıyor mu?
Dua ederken söylediğin cümleleri çok iyi düşünmen gerekir. Sen bu dünya hayatında fani bir sevgiyle sevdiğin, fani olan sevgiline bile kullandığın sözleri özenle seçip Beni yanlış anlamasın aman sakın!” diye düşünürken âlemlerin Rabbi olan Allah’a ettiğin bu dualar bu kadar özensiz olur mu?
Besmele’yi söyledikten sonra “Allah’ım şunu ver, Allah’ım affet, Allah’ım ” diye dua etme. Besmele’yi söyledikten sonra hitap etmeyi bilmek gerek. Besmele’den sonra Allah’ın bildirmiş olduğu 99 Esma-i Hüsna ile iste. Para mı istiyorsun? Ya Muğni, beni zengin eyle.” diye dua et. Bağışlanmak mı istiyorsun? Ya Gaffar, beni bağışla” diye dua et.
Hiç olmazsa böyle şiddetimiz geldiği zaman bari yalvarsaydılar.

Fakat onların kalpleri katılaşmıştır.

Domuz neden haramdır bilir misin?

Hz. Adem’in (a.s) iki oğlu Habil ile Kabil arasında gerçekleşen bir olaya dayanır mesele. Kabil, yaratıcısı olan Allah’a ertesi gün sunacağı hediye olarak hiç düşünmeden üzerine titizlenmeden, ihtimam göstermeden özensizce “Ertesi gün kalkar bir domuz yakalarım götürür onu hediye ederim. Hem kolayca bulurum her tarafta var.” Diyerek rahatça uykuya dalmıştır. Ertesi gün ormanbirada yakaladığı domuzu babasının “Hediyenizi götürüp oraya. kin” dediği yere götürüp bırakmıştır . Kabil özensizce hiç düşünmeden özen göstermeden ibadetinin üzerine titremeden gidip sunmuştur yakaladığı hayvanı yani domuzu. Domuz özensizce, önem vermediğini belli edercesine kıymet verilmeden yapılan bir hediyeydi. O yüzden kabul olmadı. Oysa hemen az ötede yaşayan Habil öylemi yaptı , kendisini ve dahi her şeyi yaratan Allaha bir hediye sunması gerektiğini babasından duyduğunda. İlk duyduğu anda “Beni yaratan Rabb’ime nasıl bir hediye sunmalıyım?” diye gün boyu düşündü. “O’na yaraşır bir hediye sunamam ama en değerli neyim var benim acaba?” diye düşündü. Koyunları vardı. Hemen aklına koyunları geldi. Aralarına daldı en sevdiği koyunu aradı. Buldu onu. Götürdü yıkadı tertemiz hale getirdi. Çok seviyordu koyununu. O gece koyununa sarıldı yattı sevgisinden. Ve sabah olunca süsledi koyununu. Hediyesine önem verdi titizlendi üzerine. Babasının dediği yere götürüp bıraktı koyununu gözyaşlarıyla sundu. Domuz kabul olmadı özensizce sunulan bir hediye olduğu için. Koyun ise kabul oldu yapılan ibadete sunulan hediye gösterilen özenin verilen önemin karşılığı olarak. Şimdi anladın mi neden domuz haram oldu neden koyun kurbanlık oldu.

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kitabın her satırını buraya yazmamak için kendimi zor tutuyorum.
Öyle ki yalan söyledikçe rüyalar âleminde her gece ruhunun yaşadıklarını, gördüklerini duyduklarını sabah olup uyanınca hatırlayamazsın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Mesajını hızla yazıp göndermek için “Allah” yazarken baş harfi küçük yazdın. İlk bunu yaptığında bir rahatsızlık duyarsın. Çünkü içindeki Su daha canlıdır. Ölmemiştir. İçinde bir huzursuzluk olur. Belki dönüp yaptığın o hatayı düzeltirsin. Harfi büyük harfe çevirirsin. Fakat şeytan, zamanın yok, hadi çabuk, tarzı zaman algısını kullanarak, zamanla bu hatayı yaptıkça bir de üstüne, Allah gönlümü bilmiyor mu? Yazıma mi bakacak büyük harf küçük harf fark etmez, diye aptalca bir lafı fısıldar sana. Sen bu masum gibi görünen lafla uyuşup o hatayı yapmaya devam edersen ya da en azından o hatanı artık düzeltmeye tenezzül bile etmezsen, bir bakmışsın artık, Allah yazarken küçük harfle yazdığın zaman hiç rahatsızlık duymuyorsun, yazıp geçiyorsun. Geçmiş olsun içindeki Su ölmüş haberin bile yok.
Çoğu erkek, bir kadının bir tek gül aldığı anda yaşadığı mutluluğu anlamaz. Hatta birçok kadın bile neden tek bir gül aldığı zaman mutlu olduğunu kendisine anlatamaz. Diyebileceği Çok mutlu oldum. cümlesinden başka bir şey değildir. Bu içten gelen bir sevinç, içten gelen bir mutluluktur. Buna sebep gülün yaydığı kokunun yüksek frekansıdır. Dua etmeden önce güzel bir gül koklasan çok iyi olur. Veya gül kokladığın sırada aklında bulunsun fırsattır, dua et. Tabii abdestli olmak şartıyla
Seher vakti öyle düşündüğün gibi uzun süren bir zaman dilimi değildir. Seher vakti her sabah on dakika kadar süren bir andır. O vakitte bir seher yeli eser fakat bu öyle ağaçların yapraklarını oynatan bir yel değildir. Nadiren, bazı insanlar yanaklarında hafif tatlı bir dokunuş olarak hisseder. Gökte bir yıldız vardır. O yıldızın ışığı tüm gece boyu hep titreşir. Ama seher vaktinde titreşim sona erer. Bir anda titreme biter sabit görünür. Işığı tekrar titreşmeye başladığında seher vakti bitmiştir. Bu her sabah olur. O yıldızın adı Kur’an’da, Tarık diye geçer.

Seher vakti yapılan her dua kabul olur.

Dua ederken ellerini açıp, gökyüzüne, havaya ya da yere bakmazsın ellerine bakarsın. Bunun sebebi tevazu edip başka yere bakmamak için ellerine bakmak değildir. Bunun sebebi bambaşka ince ama çok önemli bir sırdır. Anla artık ellerinin sırrını
Yalan söylerken vücudunda meydana gelen değişimi bir bilsen, vücudunun yüzde yetmişinden fazlasını oluşturan Su moleküllerinin desenlerinin bozulma hızını ve aldıkları düzensiz hâli bir görseydin, o güzelim desenlerinin bozulmasından dolayı başına gelenleri ve gelecekleri anlasaydın, idrak etseydin, asla yalan söylemezdin.
Evet, İslamiyet zina yapanların taşlanarak cezalandırılmasını ister.

Fakat tatbikini tabiri caizse tam anlamıyla imkansız kılar. Nasıl mı? İlk önce zinanın ispatını ister. Zina ettiğini kendisi ikrar eden erkek veya kadın, hakimin huzurunda ayrı ayrı zamanlarda olmak üzere dört kez bu suçu yaptığını itiraf etmelidir.

Bir yerde bir anda dört defa ikrar etmesiyle recm cezası verilmez.

Ya da recm cezası verilebilmesi için şahit ister. Öyle kulaktan dolma bilgilerle değil.

“Olayı gördüm. Evet, yaptılar”

demeli şahitler. Bu konuda şahitlik hakimin huzurunda mükellef, hür, adil, gözleri görür dört erkeğin, görmelerine dayanan bir şekilde zinanin meydana geldiğinde ittifak etmeleri ile birlikte yaptıkları şehadettir. Bu şehadette zina lafzı kullanılır; “zina ettiler” gibi. Zaten bu dört şahit Müslüman oldukları için yalancı şahitliğin asla affi ve tevbesi olmayan bir suç olduğunu mutlaka biliyorlardır.

Yani aslında recm cezası tatbiki çok zordur.

Besmele’yi söyledikten sonra

“Allah’ım şunu ver, Allah’ım affet, Allah’ım ” diye dua etme.

Besmele’yi söyledikten sonra hitap etmeyi bilmek gerek.

Besmele’den sonra Allah’ın bildirmiş olduğu 99 Esma-i Hüsna ile iste. Para mı istiyorsun? “Ya Muğni, beni zengin eyle.” diye dua et. Bağışlanmak mı istiyorsun? “Ya Gaffar, beni bağışla” diye dua et.

Çok eskilerden bu yana misafire meşhur Türk kahvesi ikram etmişizdir. Her daim kahve ikram edilirken yanında bir bardak Su, bulundurulur. Bunun sebebi aslında kadim Türk misafirperverliğinde ince, latif bir soruydu. Şöyle ki eve gelen misafire Kahve alır mısınız? diye soru sormak nezaketsizlik sayılacağı için misafire sormadan kahve pişirilir yanına da bir bardak Su konurdu. Misafir eğer aç ise, yemek yemediyse, aç karınla kahve içmeyi tercih etmeyeceği için tepsiyi de nezaketsizlikle geri çeviremeyeceği için Su’yu tercih edip içerdi. Ev sahibi anlardı ki gelen misafir aç, kahve içmiyor. Boşalan Su bardağını alıp mutfağa döndüğünde hemen misafiri için yemek hazırlıklarına başlardı. Bu Türk misafirperliğinin ince, latif bir tezahürüydü. Ama şimdi kahve ve Su’yun aynı tepside getirilmesinin sebebini unuttuğumuz için kahveyi de alıyoruz Su’yu da. Sonra diyoruz ki kahvenin acılığını Su gideriyor ondan yanın da Su ikram ediyoruz.
Unuttun mu seni halife olarak yarattığını?
Mesela, hayırlısı ne ise olsun duası.

İnsanlar bu duanın evliyalık duası olduğunu bilmeden her duanın sonuna iliştiriyor ve zannediyor ki en iyi sonuçla karşılacak. Tabii ki bazı kimseler de çıkıp, Biz aciz kuluz, neyin hayırlı, neyin hayırsız olduğunu bilmeyiz. Allah hakkımızda en hayırlı kararı verir. Hayırlısı ne ise o olsun diyelim. diye senin önünde bol keçeden atıyor.

İyi, çok güzel de senin yaşamın bu duaya uygun mu?

Sen, dünyadan elini eteğini çektiysen, uhrevi alemlere yol aldıysan tamam, diyecek tek bir söz dahi yok. Sen o vakit her duanda Allah’ım bana her şeyin en hayırlısını ver, diye dua et. Ama dünyadan elini eteğini çekmediysen o zaman dayanabilecek misin bu evliya duasının sonuçlarına?

Unutma hayat dediğin şey sana verilmiş imtihanlarla dolu bir oyundur.
Seher vakti hafif bir yel eser.Bu oyle dusunuldugu gibi yaprak kımıldatan bir ruzgar degildir.Belli belirsiz ya hissedersin ya da hissetmezsin.On dakika kadar eder .O vakitte yapılan dualar kabul olur.Seher vakti sabah namazı vaktinin girdigi anlarda olur.
Bir konuşma esnasında Yukarıda ALLAH var. diye rezil bir cümle dedin mi? Dediysen geçmiş olsun. Çok tövbe et. Bir daha asla, ama asla böyle rezil bir laf etme
Şekli şemali hiçbir şeyi değişmeden cennette aynısı bulunan tek şey Su’dur. Su’ya iyi bakın cennetten gelmedir. ALLAH cennetinden de de bu aziz kıldığı Su ‘yu görenlerden eylesin.
Çoğu erkek,bir kadının bir tek gül aldığı anda yaşadığı mutluluğu anlamaz. Hatta birçok kadın bile neden tek bir gül aldığı zaman mutlu olduğunu kendine anlatamaz. Diyebileceği Çok mutlu oldum. cümlesinden başka bir şey değildir.Bu içten gelen bir sevinç,içten gelen bir mutluluktur. Buna sebep gülün yaydığı kokunun yüksek frekansıdır.Dua etmeden önce güzel bir gül koklarsan çok iyi olur. Veya gül kokladığın sırada aklında bulunsun fırsattır, dua et. Tabi abdestli olmak şartıyla
Abdest illa namaz kılmak için alınmaz. Abdesti yaşamına taşı. Su’yun verdiği huzuru yaşamına doldur.
Araba alıyorsun Allah kaza bela vermesin diyorsun olur mu böyle dua?Sen araba aldın diye Allah sana kaza bela mı verecek de, vermesin diye dua ediyorsun.

Senin Allah’ım arabamı huzurla, mutlu kullanmamı nasip eyle. Mutluluklar yaşat bu araba vesilesiyle diye dua etmen gerekmez mi?

Özel bir durum için dua edecekseniz 40 gün boyunca asla bir parça dahi olsa et yemeyeceksin. 40 gün içerisinde pazartesi ve perşembe günleri oruç tut. Namazlarını vaktinde kıl. Geçmiş namazlarını kılmaya çalış. Sonrasında duanı et. İster gece yarısı kalk duanı et ister gündüz.. Yeter ki özenerek içten samimi dua et.
Resulü Ekrem (s.a.v) Efendimiz ;
Cenneti istedığin zaman, Firdevsi iste! buyurmaktadır.
Yani Allah’tan isterken çekinme, istediğin her ne ise onun en üstününü en iyisini iste. Çünkü sen öyle bir Yaratıcıdan istiyorsun ki O’nun şanına en iyisini,en üstününü vermek yakışır.Bu düşüncede olmalısın. Tamam ben haketmiyorum, benim hakkım cennet bile değil ama Allah’tan istiyorum. En istemeliyim. Zira Allah dileyene dilediğince verir. Bu Allah’ın şanındandır.
bismillahirrahmanirrahim
Ya Fettah, hayallerime ulaşmam için fırsat kapılarını ardına kadar aç bana. Ya Hayy, boşluktaki umutlarımı bu gece kaderime ekle. Kadrimi bilecek insanları kaderime yaz ve çıkartma. Ömrüne duasına Hızır’ın dokunduklarından eyle.
Dualarımı, Emir Alemi’nin kelimeleriyle dua edenlerin, dualarıyla kabul eyle. Zeytinin yaprağında yazan O adın hürmetine, cuma gecesinin hürmetine, dualarımı kabul eyle. Amin.
Sen aslında var olmayan ya da yapılamayacak hiçbir şeyi hayal dahi edemezsin. Hayal edebiliyorsan demek ki o şey vardır. İşte ruhun bu kadar güçlüyken ten kafesinin içinde sıkışıp kalmıştır.
Öfkelendiğinizde, birilerine haklı olarak kızdığınızda, sinirlendiğinizde bir anlık öfke nöbetiyle düşmanlarınıza bela okuyacağınıza o anı kendiniz için fırsata çevirin. Kendinize dua edin o an.
Ya Muğni beni o kadar zenginleştir ki düştüğüm şu hallere gülümseyeyim.
Ya Fettah bana fırsat kapılarını aç. Bana bunu yapanlar sonra halimi görüp çok pişman olsunlar.
Ya Fettah bana maddi manevi zenginlik kapıları aç, kurtar beni bu durumlardan. diye dua etmeniz size daha çok fayda sağlar.
Sen muhteşem bir sanatkara el açıyorsun, sanatkarane dua etmelisin. Duana özenmelisin.
Allah
Bir yere, bir kağıda ya da telefonunda arkadaşına mesajda Allah yazarken mutlaka ilk harfi büyük yazmalısın hatta ALLAH yazarken tüm harfleri büyük harflerden kullanmalısın.
Titizleneceksin bu konu senin kırmızı noktan olacak.
ALLAH İsmine gösterdiğin saygıyı ve sevgiyi tüm benliğine nakşedeceksin
Unutma, her dua kaderini değiştiren bir tılsımdır.
Ne kadar özenirsen o kadar özenilirsin. Özenilirsen yaşamın mucizelere açılır
Sokaktaki kedilere, yiyecek bir şeyler, içecek temiz Su ver. Hani diyorum ki o hep karşılaşmak istediğin Allah’ın katından ilim verdiği Kul, önemli bir görev için yolda giderken sokak kedilerinin verilenleri yediğini görünce Bu kedilere, bu taamları veren kuluna diye sana senin ummayacağın güzellikte inanılmaz bir dua eder, ummadığın anda değişir kaderin
Hakiki dua tam inanarak Besmele’nin tam manasını kavrayarak Besmele’den sonra Allah’ın 99 Esmau’l Hüsna’sı içerisinden seçtiğin esmalar ile olur.
Hakk’ın kapısını çalmak Besmele iledir. Senin verdiğin kudretle senin yerine iş göreceğim müsaade et Allah’ım, demektir. İyi düşün, anla!
Lâ ilâhe illallâh Allah’tan başka hiç bir ilahın bulunmadığını, O’nun dışındaki tüm ilahların sahte olduğunu, kâinattaki tüm varlıkların yegâne hâkiminin, biricik sahibinin Allah oldu-ğunu ifade eden mübarek bir kelime
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir