İçeriğe geç

Hiramın Anahtarı Kitap Alıntıları – Christopher Knight

Christopher Knight kitaplarından Hiramın Anahtarı kitap alıntıları sizlerle…

Hiramın Anahtarı Kitap Alıntıları

Sosyal mutluluğun dairesini genişletmek -hayırsever bir tasarım- Masonik cemiyetin bir özelliğidir.
Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucuları, ya Mason’dur ya da Masonlarla yakın ilişkileri vardır.
Masonluk zaten orijinal ve asıl anlamı kaybolmuş antik bir mesajı aktarıyordu.
‘Hiram Abif ismi bu merkezi karekterin ünvanlarından sadece biridir; ayrıca Aymon, Aymen, Ammon, Adam ya da Amen ve bazen de Bennaim isimleriyle geçer. Amen kelimesi Ibranicede ‘güvenilen’ ya da ‘imanlı’ anlamına gelir
Wood yazması, geometrinin, bilimlerin en yücesi olduğunu ve zamanın baslangıcından beri var oldugunu söyleyerek devam ediyor. Düzen’in tarihinde; Nuh Tufanı’nından sonra iki sütunun bulunmasına kadar geri gidiyor. Bir tanesi ateşle yanmamasını saglayan mermerden yapılmış digeri Mason efsanelerinden bilinen, dağılmayan, su da batmayan bir madde olan laterustan yapılmıştı. Bu sütunlardan biri bulunmuştu. Üzerinde, bilimlerin sırları yazılıydı. Sümerliler bilgileri kodlar haline getirmiş, bunlar da Sümerli Abraham ve karısı Sarah aracılığıyla Mısırlılara gecmişti. İsrail’den Kudüs’e geçmiş burada da Kral Süleyman’ın tapınağının yapımında kullanılmıslardır.
Gramer, retorik, mantık, aritmetik, geometri, müzik ve astronomi . Bunlar Hıristiyan dünyasında karanlık çağlarda kaybolmuş klasik antik konulardır. Ancak bu bilimler, 10’cu yüzyıldan sonra İspanya, Sicilya, Kuzey Afrika’daki Arap alimlerle Constantinopol’deki Yunan düşünürler aracılığıyla tekrar tanınmıştır. Aristo’nun kayıp çalışmaları tekrar keşfedilmiş. Arap matematik ve fen çalışmaları Batının kullanımı için tercüme edilmişti. 17’nci yüzyılın başında tekrar eğitimli kişilerin doğal konuları haline gelmişti ve kesinlikle sadece Masonluğa özgü değillerdi.
İsrail’in Tanrı’sının buyurduğu gibi kimseyi bırakmadı nefes alan her şeyi yok etti.
Roma Katolik Kilisesi, bilimsel araştırmalar yapanları ve kardinallerin kutsal metinlerinin doğmatik görüşleriyle çatışanlara zulmediyordu. Bu ‘melun’ların en ünlülerinden biri evrenin merkezinin dünya değil güneş olduğunu kanıtlamak için yeni yöntemler kullanan Galileo’idi. Gerçi bu kavram ilk olarak M.Ö. 3’ncü yüzyılda Mısırlı Eratosthenes tarafından tarif edilmektedir
Reformun, 31 Ekim 1517’de Amanya ve Wittenberd’de, Augustinusçu üniversite Profesörü Martin Luther’in, para karşılığı günahların affedilmesi konusunu tartışmaya davet ettiği 95 maddelik bir tez yayınlamasıyla başladığını söyleyebiliriz. Papalık bunu, uluslararası kârlı diktatörlüklerine bir tehdit olarak gördü ve vakit kaybetmeden özgürce düşünen bu adamı heretil ilan etti.
Rönesans Papaları maddiyatçı olmalarıyla nam salmışlardı; para karşılığı atamalar yapmak, yakınlarını kayırmak, keyfi finansal müsriflikler gibi açık suiistimallerde bulunuyorlardı, Kilise’nin kendisi de rüşvet ve ahlaksızlıklarla yıpranmıştı. Bunlar, Katolik Kilisesi ile inanışlarının adı protestanizm olan reformcular arasında ayrılığa yol açmıştı.
Nasıra elyazmalarını son istirahat mekanı, bütün Masonları antik Mısır’ın gizemli Kral-yapıcılarıyla bağlayan zincirin son halkasıydı.
parşömenlere ulaşıp, bilim adamlarının yazmalardaki bilgeliği araştırmasını sağlamak istiyoruz; öyle bir bilgelik ki hâlâ gömülüyken bile dünyayı değiştirmiştir.
Eğer bu şeyleri anlayabiliyorsan yeteri kadar bilgilisindir.
ŞARAP GÜÇLÜDÜR, BIR KRAL DAHA GÜÇLÜDÜR,
KADINLAR DAHA DA GÜÇLÜDÜR
AMA GERÇEK HEPSİNDEN ÜSTÜNDÜR
Lut Gölü Yazmaları’nın gün ışığına çıkaartılması büyük bir sansasyonel yaratmıştı, bu sefer dünyanın böyle bir keşfe nasıl tepki göstereceğini merak ediyoruz doğrusu
Rosslyn basit bir şapel değil; Hugues de Payen ve adamlarının Kudüs’te son tapınakta Kutsalların Kutsalı odasında buldukları parşömenlerin saklanması için inşa edilmiş bir Tapınakçı türbesidir.
Bunca zamandır kör müydük?
İzin ver Aydınlanalım
Kurukafa ve kemikler Tapınakçıların filolarının savaş bayrağıydı, aynı zamanda da üstat Masonluğun simgesiydi.
Amerika Birleşik Devleri’nin ilk başkanı da bir Masondu,
Tapınak Şovalyeleri’nin çöküşü büyük bir Düzen’in sonu oldu ama bu ölüm, İsa’nın Ma’at’ı yeniden biçimlendirmesine dayalı bir yeni dünya düzeninin yolunu açtı.
Amerigo Vespucci’nin kaza eseri oluşan efsanesi, Amerikan eğitim sisteminin kültürel bir folklor öğesidir. Ama Amerika’yı ve modern Birleşik Devletleri yaratan güçleri gerçekten anlamak isteyenler Nasıra düşüncesinin evrim zincirini takip etmelidir.
Bir şey gelenek haline döndüğünde onu değiştirmek için entelektüel bir dinamit gerekir.
Amerika, ismini, Amerigo Vespucci’den değil, Batı’dan doğan ve Nasıralılar’ın batan güneşin ötesindeki mükemmel toprakların simgesi olduğuna inandıkları Merika adlı bir yıldızdan alır.
Tapınakçılar’ın Amerika’ya geldiğini, oraya yerleştiklerini, İskoçya’ya ve İskoçya’dan Amerika’ya yelken açtıklarını gösteren reddedilemez kanıtlar zaten mevcut.
Yeni Dünyaya neredeyse bir bucuk yüzyıl önce Christopher Columb daha doğmadan ayak basılmıştı.
Nasıra yazmalarında gördükleri yıldızla işaretlenen Merica adlı toprakları ariyorlardı. Fransız tapınakçılar icin ‘la Merica’ adı daha sonra basit bir şekilde Amerika olacaktı.
Kostantin’in kitleleri yerlerinde tutmak için akıllarını sarmalayan karmaşık bir batıl inanç ağı kurmuştu. Kostantin’in sıradan halk için görüşü, barış zamanında onları üretim için kullanmak, savaş zamanında da asker olarak kullanmaktı. Acıklı, cehalet icinde geçen hayatları için aldıkları ödül kişisel dirilis ve ölüm sonrası harika bir hayattı. Roma Kilisesi, kör inancı, bir erdem olarak yerleştirdi ve bireyler için bilgi manasında ‘Gnostik’ Hıristiyan literatürüne şeytani diyorlardı. ‘Gnostik’ basitçe ‘bilgi’nin Yunanca karşılığıydı.
İsanın öğretileri onunla beraber öldü ve yerine Yalanların Püskürtücüsü Paul’un yarattığı Helenistik sır öğretisi geldi.
İsa’nın yüzünü gördüklerini zannettikleri kefenin buğünkü adı Torino Kefeni’dir.
Hıristiyan dünyasının, Tanrı’nın yüzü diye sevmeyi öğrendiği görüntü aslında Tanrı adına işkence görmüş ve öldürülmüş bir adamın yüzüydü.
Tapınak Şovalyeleri, iyi hizmet ettikleri Kilise ve Papa tarafından ihanete uğramışlardı.
Tapınakçıların tutuklanacağı gün 13 Ekim 1307, Cuma günü olarak belirlenmişti. Mühürlü emirler üç hafta öncesinden gönderildi. Mektuplar, 12 Ekim Perşembeden evel açılmamaları kati emirleriyle teslim edildi.
kiliselerin taş ustaları (Masonlar) Tapınak Şovalyeleri tarafından idare ediliyorlardı.
Nasıra yazmalarını bulan dokuz şovalye, hayallerinin ötesinde bir hazineye kavuştular ama dünyanın geri kalanıyla paylaşamayacaklardı.
Şovalyeler, muhtemelen Kudüs Tapınağı’nda kazı yapan ilk insanlardı ama sonuncuları değillerdi.
İsa’nın hikayesi anlatıldığında Kelt Krallarından biri Hıristiyanlığın bin yıldan beri onlarla olduğunu söyleyerek hemen kabul etmiştir. Yeni din, bir kısım eski druid inançlarıyla ( Çok Tanrılı Kelt inanışının doğayla iç içe yaşayan ayrıca güneş, ay, yıldızlar, meşe ağacı, koruluklar ve ateş gibi doğa unsurlarına tapan rahip kolu.) Karıştı ve büyüyerek İrlanda’yı, İskoçya’yı, Galler’i, Kuzey ve Günay Doğu İngiltere’yi kapladı. Kelt Kilisesi, Avrupa’nın kalanını süpürmüş Roma tipi Hıristiyanlıktan oldukça farklıydı.
Bakireden doğma,
İsa’nın Tanrısallığına,
Eski’nin yerine gelen Yeni Ahit’e,
Günah kaçınılmazdır ama şahsi irade ve iyiliklerle karşılanabilir düşüncesine inanmıyorlardı.
Kelt düşüncesinin Yahudiliğe ve tabii Yakup Hıristiyanlığıyla doğal yakınlığı vardı ki bunlar da Sümer topraklarında doğmuştu. Bu yüzden Sümer dini ile Kelt gelenekleri arasında çarpıcı benzerlikler vardır.
Manastır inşa eden hemen hemen herkes aziz olarak görülmüştür.
Ebiyonitler olarak adlandırılan bir mezhep, Yakup’un kilisesinin direk devamıdır.
Bulgularımız Hıristiyan Kilisesi’nin İsa’yla hiçbir alakasının olmadığını gösteriyor. Kilise, bir yabancının, Saul’un ya da bilinen adıyla Paul’un icadıdır.
Yahudiler’in sırlarının Mısır’a ait köklerinin yansımalarını da bulduk.
Yakup’un çarmıhtan sonra yaptığı konuşmanın çok uzun süredir kayıp olan metnini de bulduk ki bu konuşma, sonraki Hıristiyanlarca çarpıtılmış ve iki bin yıldır süre gelen anti-Semitizmin temeli olmuştur.
Yahudiler savaşı kaybettikten ve tapınak son kez yıkıldıktab sonra yazmalar gömüldükleri yerlerde unutuldular ve İsa ile Nasıralılar’ın öğretilerinin yerine Hıristiyanlık geçti. Daha doğru söylemek gerekirse ‘Paulculuk.’
Bütün bir Masada nüfusu Romalılara teslim olmaktansa toplu olarak intihar edince Nasıralılar’ın sırlarını bilen son Yahudiler de ölmüş oldu.
Buğün, Hıristiyanların çoğu dinlerine bu kadar bağlı oldukları halde o kadar cahiller ki Ama biri, İsa’nın liderliğinin sadece bir yıl, Yakup’unkinin ise yirmi yıl sürdüğünü kavrasa, Yakup’un o dönemde daha popüler olduğu sonucuna rahatça varabilir. İsa’nın kardeşi olarak Yakup’un nüfuzunda olması antik kayıtlarda geçmektedir.ama Katolik öğretisinde öyle gizlenmiştir ki ruhban sınıfından olmayanlar hatta bir çok rahip bu bilgiyi garip bulur.
Günümüzde kilisenin kullandığı haçın aslında bir Mısır hiyeroglifi olduğunu bulduk.
Davud Yıldızı’nın aşağı ve yukarı bakan okları kalacak şekilde iki çizgisi kaldırıldığında Masonların işareti olan pergel ve gönyeye dönüştüğünü görebilir.
Davud’un Yıldızı denmesi, o icat ettiği için değildir. İsa’nın kendini kehanette söylenen ‘Davud’un Yıldızı’ olarak görmesindendir. Bu yüzden dini hayatla ilgili Musevilere ait antik hiçbir kitapta bu sembol yoktur ve sadece Museviliğin çok eski zamanlarında diğer dekoratif sembollerle beraber kullanılmıştır. Bunlara (ironik olarak) gamalı haç da dahildir. Şekil ilk defa Ortaçağda, Tapınak Şovalyeleri’nin diktirdiği kiliselerde yaygınlaşmıştır. Sinagoglerda ise çok sonra kullanılmaya başlanmıştır.
Yakup, ileride sözlerinin Hıristiyanlar tarafından bütün bir Musevi ırkını suçlamak için çarpıtılacağını bilemezdi. Kalabalığın, kendilerini, ‘kanı bizim ve çocuklarımızın üzerinde’ sözleriyle lanetlediği iddiası korkunç bir yalan ve iki bin yıllık anti-semitizmin sorumlusudur.
Josephus,un tarifi; Hıristiyanların sansüründen Slavonic metinleri içinde kurtuldu ve geçen yüzyılda gün ışığına çıktı
Belgedeki tanımda bir çok insanın hayal ettiğinden cok daha farklı bir portre çiziliyor:
Basit görünümlü bir adam, orta yaşlarda, koyu tenli, ufak tefek, üç cubit boyunda, kambur, uzun yüzlü, uzun burunlu ve kaşları birleşik, öyleki onu kim görse korkabilir, saçları seyrek ve ortadan ayrılmış, tavırları nezir yemini edenlere benziyor ve seyrek sakallı.
Üç cubitlik boy onun bir elliden kısa olduğunu gösterir
İlk dönem Hıristiyanları gerçekleri saklamıştır. İsa’nın fiziki olarak ufak biri olduğunu gösteren başka delillerde vardır.
İsa için çizimli bir tarifin yapıldığı ‘Aranıyor’ posterleri dağıtıldı. Bütün kopyalar ve tarifi veren metinler, cok uzun zaman önce yok edildi cünkü gelişen bir kilise için tarifin ilahi mükemmellikten aşağı olması iyi değildi.
Söze kulak verin. Bilgiyi anlayın. Hayatı sevin. Kendinizden başka kimse size baskı ve zulüm uygulamasın.
İsa, takipçilerine aileleriyle bağlarını kesmelerini, Yehova’yı babaları kabul etmelerini söylemiştir, böylece Tanrı’nın cocukları olacaklardı.
Fahişe terimi, seks yaşantıları hakkında bir saptamadan çok basitçe Musevi olmayanlarla işte veya sosyal hayatta kaynaştıklarını anlatıyordu.
İsa sadece; Musevileri yabancıların boyunduruğundan kurtarmak için verdiği politik savaşını dile getiriyordu.
Çürüyen bir cesedin hayata döndürulmesi fikri, İsa’nın donemindeki Yahudi’ler için mide bulandırıcı bir kavram olurdu. Hele anlatılan her şeyin gerçek olduğu bir cağın varlığına inanan modern Hıristiyanların bu düşüncesi; uçan halıların, gerçekten bir zamanlar Bağdat’ta ulaşım için kullanılmış olması fikri kadar aptalcadır.
Bir günde yüzlerce insanın öldüğü topraklarda, İsa’nın birkaç seçilmiş kişiyi diriltmesi fikri, daha dünyevi bir seyin tanımı aslında. Kumran’da birinin, Kutsal dua odasına kabul edilmesi, 1500 yıldan bu yana süre gelen Teb’de Sekenenre’nin öldürülmesi toreniyle yapılmaktaydı. Bu tören, M.Ö. 4000’li yıllardan beri Antik Mısır’da uygulanan taç giyme töreninin devamıdır. Yahudi tarikatlarında, dini manada tarikat dışındaki herkesin ‘ölü’ olması düşüncesinin yaygın bir kavram olduğunu bulduk. Kumran’da dini olarak ‘hayat’ sadece topluluk içinde ve Romalılardan kurtulmuş özgür Filistin topraklarında var olabileceğine inanılıyordu. Bunun dışındaki herkes ölü’ydü.
İsa’nın ilk mucizesi Cana’daki düğünde suyu şaraba çevirmesidir. Hikayeye, şimdiye kadar bulduğumuz her şeyi hesaba katarak baktığımızda olayın sadece cüretkar bir gösterdi olmadığından emin olduk. Bu, İsa’nın ilk defa topluluk dışından üye kazanma tesebbüsüdür ki oldukça işe yaramış olmalı. Suyu şaraba çevirmek teriminin kurşunu altına çevirmekle eşanlamlı, yaygın bir ifade olduğunu keşfettik. Bu bağlam, İsa’nın zamanın sonuna hazırlıkta, sıradan insanları Cennetin Krallığı’na girmeye uygun hale getirmek için vaftizci kullandığina isaret ediyor. Kumran terminolojisinde, henüz yükseltilmemiş olanlar ‘su’ ve eğitim görüp arınanlar ‘şarap’ olarak adlandırılıyordu.
İlk yaptığı, onu koruyacak insanlar görevlendirmek oldu; ardından hicbir yerde uzun sürelerle kalmamaya dikkat ederek sürekli yer değiştirmeye basladı. Beş koruyucusu; ‘gök gürültüsünün çocukları’ olarak anılan Yakup ve John, biri ‘fanatik’ diğeri ‘tererüst’ (barjona) olarak adlandırılan iki Simon ve ‘bıçakçı’ Judas ( sicarius) idi. Bu insanlar hiç de barış yanlısı değillerdi: Luka 22:35-38’de; İsa, kıyafetlerini satıp kılıç almalarını öğütledikten ona zaten iki kılıçlarının olduğunu söylerler.
İsa’nın askeri bir gündemi vardı. Onun alışılagelen karekterine uymasa da G.W. Buchanan, onun bir savaşçı olduğunu söylemiştir ve objektif bir tarihçi, İsa ve öğretileriyle ilgili askeri noktaları inkar edemez. İsa’nın rolü savaşa liderlik etmek ve Kral olmakti.
İsa’da John gibi katı, bağnaz kuralları benimsemişti
Hıristiyanların tanıdığı İsa, araştırmalarımız doğrultusunda ortaya çıkandan cok farklı ve bu farklılıkların, bircok insanı derinden rahatsız edeceğini biliyoruz.
Bütün fiziksel ve zihinsel hastalıklar günah dolu bir hayatın sonucu olarak görülüyordu ve günahın kovulması hastalığı düzeltecekti.
İsa Kumran topluluğunda merkezi bir figür olmadı ve Davud’un soyundan geldigi icin yetenekli bir öğrenciydi. Yahya’nın vaftizi denilen şey aslında İsa’nın giriş toreniydi ve İsa’nın kendine doğru alçalan bir güvercin görmesi de Musevilerde; bilgelik kazanmanın standart bir söyleyiş biçimiydi.
Kökleri Sümer uygarlığına dayanan bir cok dinde güneşe yaygın olsa da Mısır baş Tanrısı Amen-Re ile Yehuda arasında ilginç benzerlikler vardır.
Kenan güneş Tanrısı, dünyayı izleyen büyük yargıç olarak görülürdü. Yanlışları düzeltir ve gizli suçların karanlık emellerine ısık tutardı.
Cennetin Krallığı terimi öbür dünyayla alakalı değildir; bu dünyada Yahudiler’in Yehova’nın bütün Yahudileri barış ve refah içinde yöneteceği bir yere işaret eder.
Tapınakçılar, genel olarak, merak uyandıran bir isim olan ‘Baphomet’ adlı bir şeye tapınmalarıyla tanınırlar.
Kumran topluluğu hakkında bulduğumuz her şey, onların Mısır Krallarının Ruhani torunları ve Tapınakçılarla Masonların ataları oldukları fikrine inandırdı.
İsa’yı kendilerine göre yorumladılar ve kendi İsa’larına ait olduğunu düşündükleri öğretileri aldılar. Sonra gerçekten vakalara şahit olan birinin anlatacaklarına başvurmadan onun için bir hayat hikayesi yazdılar.
Yeni Ahit’in İncilleri, Kudüs’ün ile Kumran’ın yıkılması ve ‘orijinal kadro’nun ölümünden sonra yazılmıştır.
Hıristiyanlığın ikinci önemli kadrosu ise (Paul, Matta, Luka vs.) Oldukça farklıydı. Buğünkü düşünce sistemimize daha yakın olan Helenistik düşüncenin süzgecinden geçmişlerdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir