İçeriğe geç

Hayatı ve Bilimi Kitap Alıntıları – Aziz Sancar

Aziz Sancar kitaplarından Hayatı ve Bilimi kitap alıntıları sizlerle…

Hayatı ve Bilimi Kitap Alıntıları

Kişiliğime şekil veren en önemli kişi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Başarılı olmak, Nobel almak değildir. Başarılı olmak ailenize, memleketinize, vatanınıza, insanlığa hizmet etmek demektir
Tesadüf sadece hazırlıklı beyinlere yardım eder – Louis Pasteur
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: Bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
‘Saye’ gölge demektir.
Gölgeye girenin gölgesi olmaz.
İki insanın gölgesinde gölgem olmasın isterim biri Annem , biride kısmet olursa eşim.
Gerisi teferruat .!
“19 Mayıs 2016’da Anıtkabir’i ziyaret edeceğim, Nobel Ödüllümü Atatürk’e sunacağım.”
Fotoliyaz, UV’nin DNA’da olusturdugu timin dimerlerinin onarimi icin mavi ışık fotonlarını kullanan, fotonla çalışan bir nanomakinadır. UV’nin öldürdüğü bakteriler görünür ışığa maruz bırakılırsa ölü bakteriler mucizevi şekilde hayata geri dönüyordu. Rupert olayı daha derinlemesine inceledi. UV’nin bakteriyi DNA’sında hasar yaparak öldürdüğünü ve bu hasarı görünür ışıktaki mavi ışık enerjisini kullanarak onaran bir enzin olduğunu gösterdi. Fotoreaktivasyonu kataliz etmesi nedeniyle bu enzime fotoreaktivasyon enzimi, kısaca fotoliyaz adını verdi. Böylece ölü hücrelerin mavi ışık sayesinde hayata geri döndükleri anlaşıldı. Yani yeniden diriliş metafizik bir açiklama gerektiren mucizevi bir olay değildi. Fizik kanunlariyla açiklanabilirdi.
“İlk adımda,gen klonlamada konakçı olarak kullanabilmek amacıyla kendi fotoliyaz enzimini eksik olan bir mutant bakteri izole etmek gerekiyordu.Bakterinin mutant halini oluşturmak ve seçmek için bence yaratıcı olan deneysel bir plan tasarladım ve bu yöntemle 6 ay boyunca ilk phr mutantı elde etmenin zorluğundan değil aynı zamanda sürekli tekrarlayan başarısızlıklarım nedeniyle ve bana laboratuvarda çalışmak için yeteneğim olmadığını,hekimlik yapmaya geri dönmem gerektiğini söyleyen bir laboratuvar arkadaşım nedeniyle de özgüvenim sarsılmıştı.Ancak sonunda başardım ve bu sancılı başarı,bilim insanı olarak evrilmemde kilit rol oynadı.Başarılı bir bilim insanında 3 temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum:bilgiye dayalı yaratıcılık,delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.”
Tesadüf sadece hazırlıklı beyinlere yardım eder.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Şiddeti asla tasvip etmedim ve hiçbir şiddet eylemine katılmadım ama İstanbul Üniversitesi’nin ana idari binasını işgal eden ve tepesine orak çekiçli kızıl bayrağı asan ”yoldaş ”ların yanlış yaptığına inanıyordum. Bugün de komünizmin uygulanan hâliyle, habis bir düzen olduğuna inanıyorum.
Başarılı olmak, Nobel almak değildir. Başarılı olmak ailenize, memleketinize, vatanınıza, insanlığa hizmet etmek demektir
le hasard ne favorise que les esprits préparés
tesadüf sadece hazırlıklı beyinlere yardım eder.
başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık , delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
le hasard ne favorise que les esprits préparés yani tesadüf sadece hazırlıklı beyinlere yardım eder.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sirkadiyan saat mekanik ve elektronik ilkelere göre çalışan mekanik ve elektrik saatler dahil olmak üzere bildiğimiz saatlere benzer bir saattir. Sirkadiyan saat aynı tür tasarıma sahiptir, şu farkla ki sirkadiyan saatin çarkları moleküllerdir ve bu saatin işlevi bizi günü vakti konusunda bilgilendirmektir. Bunu yaparken sirkadiyan saat dış kaynaklı bir giriş(uyarı) olmadığı zaman bile, organizmanın biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal işlevlerinin her gün tekrarlanan ritmik özelliğini idame ettirir.
Fotoliyaz, Uv’nin Dna’da oluşturduğu timin dimerlerinin onarımı için mavi ışık fotonlarını kullanan, fotonla çalışan bir nanomakinadır.
Rehber hocalarımdan birinin Aziz’in, Gwen olmadan hayatta kalabileceğine inanmıyorum sözleriyle tanımladığı eşim Gwen’e sevgisi ve desteği için minnettarım. Hayatıma mutluluk katan manevi kızım Rose Peifer’e teşekkür ederim. Son olarak Gwen ve Rose’a, beni sırat-ı müstakim de tuttukları için teşekkür ederim.*
Talihli bir insan olduğuma inanıyorum, çünkü bana güçlü bir iş ahlakını ve öğrenmenin değerini telkin eden ebeveynlerim oldu.
tesadüf sadece hazırlıklı beyinlere yardım eder.
E. coli bakterisi UV(morötesi) ışığa maruz kalırsa ölür ancak UV’nin hemen arkasından görünür ışık verilirse ölmüş bakteri dirilir. Bu olaya fotoreaktivasyon(Işıklıa yeniden etkinleşme) denir, bunun fotoliyaz tarafından gerçekleştirildiğini Dr. Rupert keşfetmiştir. Dr. Rupert’ın laboratuvarına katıldığımda en önemli soru şuydu: Enzim ışığı nasıl algılıyor?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, hekimlik yaparak geçirdiğim o 18 ayı hayatımın en mutlu dönemi olarak hatırlıyorum. Ancak hekimlik entelektüel olarak bende düş kırıklığı yarattı: Örneğin streptomisinin öldürdüğü tüberküloz bakterisini penisilinin neden öldürmediğini anlamak istiyordum. Dolayısıyla bir yandan hekimliğimi yaparken bir yandan da yurt dışında biyokimya okumak için burs başvurularında bulundum.
Sağlık Bakanlığı’nın bana verdiği maaşın çoğunu hastalarıma ilaç ve küçük çocuklarına oyuncak almak için harcadım. Bu dönemde basit birkaç tıbbi yordamla pek çok çocuğun hayatını kurtardığıma inanıyorum.
Türkiye’nin en iyi tıp fakültesinde okurken en önemli sorunum başarısızlık korkusuydu. Mardin’de liseyi birincilikle bitirmiştim ama bu fakültede bazıları Türkiye’nin en iyi kamu ve özel okullarından gelmiş olan öğrencilerle sınıf arkadaşıydım. Bu arkadaşlarıma az gelişmiş Güneydoğu’dan gelen bir öğrencinin de başarılı olabileceğini hatta daha kozmopolit yerlerden gelen öğrencileri geçebileceğini göstermem gerekiyordu. Bunu, kendimi tamamen derslerime vererek ve bunun dışında ne varsa dışlayarak gerçekleştirebileceğime karar verdim. Tıp eğitimim boyunca İstanbul’da hiç sinemaya, konsere ya da tiyatroya gitmedim. Okul dışındaki tek ilgi alanım ülkede güçlenen komünist/enternasyonalist hareketle mücadele eden Türk milliyetçiliğiydi. Şiddeti asla tasvip etmedim ve hiçbir şiddet eylemine katılmadım ama İstanbul Üniversitesi’nin ana idari binasını işgal eden ve tepesine orak çekiçli kızıl bayrağı asan yoldaş ların yanlış yaptığına İnanıyordum. Bugün de komünizmin uygulanan hâliyle, habis bir düzen olduğuna inanıyorum.
Bazıları Yahudi olan birçok profesörüm, İkinci Dünya Savaşı’ndan önce veya savaş sırasında Almanya’dan ve komşu ülkelerden kaçmak zorunda kalmıştı. Birçoğu kendi alanlarında lider olan bu göçmen bilim insanlarına batılı birçok ülke sırt çevirdi ama Türk üniversiteleri onlara kucak açtı. Onların katkılarıyla Türk üniversitelerindeki eğitimin düzeyi Avrupa standartlarına yükselebildi. Türk milleti bilime, eğitime ve hatta dilbilimimize yapmış oldukları katkılar için bu olan olağanüstü profesörleri büyük minnet borçludur.
İstanbul gibi kozmopolit bir kentte yaşamanın artıları ve eksileri vardı. Alevi, Ermeni, Yahudi, Rum ve Kürt kökenli, ayrıca Balkan ülkelerinden sürülmüş Türk muhacirlerin soyundan Türk arkadaşlarım oldu. Bu sayede hayat görüşüm gelişti: Özellikle Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’nın korkun sonuçları, dini ve etnik bağnazlığın kötülükleri konusunda bilinçlendim.
Onuncu sınıftan sonra futbolu bırakmış olsam da sevgim baki kaldı: Türk ve Amerikan milli takımlarının, Galatasaray’ın ve Nort Carolina Üniversitesi- Chapel Hill Kadın Futbol Takımı’nın ateşli bir taraftarıyım.
Ailenin büyük çocuğu olan Kenan ağabeyim beş yaşımda bana okuma-yazmayı öğretti. Öyle ki okula başladığımda sınıf arkadaşlarımın epeyce ilerisindeydim. Kenan ağabeyim bana eğitim ve sıkı çalışmayla kendini geliştirmeyi ve her zaman mükemmelin peşinde koşmayı da öğretti.
Her zaman yeterince yiyeceğimiz oldu ama örneğin ayakkabı bir lükstü. Orta sona kadar ayakkabıyı sadece okula giderken giyerdim.
Hekimlik entelektüel olarak bende düş kırıklığı yarattı: Örneğin streptomisinin öldürdüğü tüberküloz bakterisini penisilinin neden öldürmediğini anlamak istiyordum.
“ Türkiye için bu kadar önemli olduğunu bilseydim 2 misli çalışır ve 20 yıl önce alırdım bu ödülü. Gözünüzü seveyim politikayla uğraşmayın, onu yapanlar var, çok çalışın. Ne yaparsanız, iyi yapmaya çalışın, çalışmadan olmaz .”
Türkiye’nin en iyi tıp fakültesinde okurken en önemli sorunum başarısızlık korkusuydu.
Annem okuma yazma bilmezdi ama hayatta gördüğüm en zeki kadındı. Ayrıca çok ileri görüşlüydü ve Atatürk’e âdeta tapıyordu.
Kişiliğime şekil veren en önemli kişi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Her zaman yeterince yiyeceğimiz oldu ama örneğin ayakkabı bir lükstü. Orta sona kadar ayakkabıyı sadece okula giderken giyerdim.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum : bilgiye dayalı yaratıcılık , delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Hayatıma mutluluk katan manevi kızım Rose Peifer’e teşekkür ederim. Son olarak Gwen ve Rose’a, beni *sırat-ı müstakim de tuttukları için teşekkür ederim

*sırat-ı müstakim: Her türlü aşırılıktan uzak olan orta yolda.

Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum:bilgiye dayalı yaratıcılık,delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Bilim bir boşlukta yapılmaz.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Yine de sanıyorum ki kadınlar bu çabayı takdir ettiler. Öyle ki genellikle yazdığım ilaçları kullandıktan sonra reçetelerimi bir tılsım olarak üzerlerinde taşırlardı.
Sözün kısası, mükemmel bir eğitim aldım.
Talihli bir insan olduğuma inanıyorum, çünkü bana güçlü bir iş ahlakını ve öğrenmenin değerini telkin eden ebeveynlerim oldu..
..eşim Gwen’in ofisine koştum ve ona şunu dedim: insanlar hakkındaki bir gerçeği şu an bir ben biliyorum bir de Allah biliyor.
Çünkü İngiliz dili için Chaucer neyse, Türkçe için de14. yüzyılda yaşamış tasavvufçu ozan Yunus Emre odur ve her Türk kendi alanında Yunus Emre’nin ulaştığı kusursuzluğa ulaşmayı arzular.
Hastalarımın birçoğu hayatlarında ilk kez bir hekim görüyordu.
Bu erken yıllarda, İslam dinini öğrenmeye başlamıştım ve cennetin badem ağaçlarının çiçek açtığı meyve bahçemiz gibi bir yer olduğuna inanırdım, hâlâ da inanırım.
Başarılı bir bilim adamında üç temel özelliğin bulunması gerektiğine inanıyorum: bilgiye dayalı yaratıcılık, delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek.
Çocukluğumun en güzel anıları ilkbaharda bahçemizde çiçek açan badem ve erik ağaçlarıdır. Bu erken yıllarda İslam dinini öğrenmeye başlamıştım ve cennetin badem ağaçlarının çiçek açtiğı meyve bahçemiz gibi bir yer olduğuna inanırdım, hâlâ da inanırım.
Bir Türk vatansever olarak büyüdüm ve hâlâ öyleyim. 10 yaşımda bir bilim heveslisiydim, sonra hevesini hayata geçirebilmiş bir bilim insanı oldum.
Aziz Sancar’ın bugünkü duruşunun temelinde derin bir hüzün de saklıdır. Bu hüznün kaynağinda asırlarca bir dünya imparatoru olan Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayıp kendi aralarında bölüşmeye çalışan, bu hırsı bilimsel kitaplara kadar yansıtabilen ama aynı zamanda Nazi zulmünden kaçarak ülkemize sığınan, Türk universitelerinde bilimin gelişmesine inanılmaz katkılar sağlayan Avrupalı vardır.
Eğer uçağım And Dağları’na çarpar ve ölürsem, mutlu bir insan olarak öleceğim.
Bana araştırmalarım hakkında soru soran Türk meslektaşlarıma, bu çalışma için“Benim Yunus Emre destanım derim. Çünkü İngiliz dili için Chaucer neyse, Türkçe için de 14. yüzyılda yaşamış tasavvufcu ozan Yunus Emre odur ve her Türk kendi alanında Yunus Emre’nin ulaştığı kusursuzluğa ulaşmayı arzular.
Aziz Sancar’a verilen Nobel Ödülü Atatürk Türkiyesi’ne, modern Türkiye Cumhuriyeti’ne verilmiş bir ödüldür çünkü Aziz Sancar her şeyden önce bu Cumhuriyetin bir eseridir.
Bir yöntemi yaratmak için görünürde birbiriyle ilişkisi olmayan alanlardan verileri toplayarak yeni bir yöntem geliştirmiş ve kendimce sağlam bir mantığa dayalı olan bir yöntemi çalışır hâle getirinceye kadar inat etmiştim.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, hekimlik yaparak geçirdiğim o 18 ayı hayatımın en mutlu dönemi olarak hatırlıyorum. Ancak hekimlik bende entelektüel olarak düş kırıklığı yarattı: Örneğin streptomisinin öldürdüğü tüberküloz bakterisini penisilinin neden öldürmediğini anlamak istiyordum.
Sağlık Bakanlığı’nın bana verdiği maaşın çoğunu hastalarıma ilaç ve küçük çocuklarına oyuncak almak için harcadım. Bu dönemde basit birkaç tıbbi yordamla pek çok çocuğun hayatını kurtardığıma inanıyorum.
Onun için Atatürk Türkiyesi’ne sahip çıkmak siyasi bir seçim değildir, vicdani bir seçimdir.
Aziz Sancar’a verilen Nobel Ödülü Atatürk Türkiyesi’ne, modern Türkiye Cumhuriyeti’ne verilmiş bir ödüldür. Çünkü Aziz Sancar, her şeyden önce bu Cumhuriyet’in bir eseridir.
Başarılı bir bilim insanında üç temel özelliğinin bulunması gerektiğini inanıyorum: bilgiyi dayalı yaratıcılık delice çalışmak ve başarısızlık karşısında pes etmemek. Büyük zahmetlere katlanarak geliştirdiğin bu yöntemi tanımlayan makale sadece altı atif aldı ama bana göre önemli makalelerimden birisidir: çünkü araştırmaya devam etmek için bana güven verdi.
sadece mutantı elde etmenin zorluğundan değil aynı zamanda sürekli tekrarlayan başarısızlıklarım nedeni ile ve bana laboratuvar da çalışmak için yeteneğim olmadığını , hekimlik yapmaya geri dönmem gerektiğini söyleyen bir laboratuvar arkadaşım nedeniyle de özgüvenim sarsılmıştı. Ancak sonunda başardım ve bu sancılı başarı bilim insanı olarak evrilmemde kilit rol oynadı .Çünkü bir yöntemi yaratmak için görünürde birbiriyle ilişkisi olmayan alanlardan verileri toplayarak yeni bir yöntem geliştirmiş ve kendimce sağlam bir mantığa dayalı olan bir yöntemi çalışır hale getirince kadar inşa etmiştim.
1981 de başarılı araştırmalarımdan cesaretlenerek akademik pozisyonlara başvurmaya başladım. Yaklaşık elli üniversiteye başvurdum ve tümünden geri çevrildim hatta bazıları başvuruma yanıt bile vermedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir