İçeriğe geç

Hayat Okumaları Kitap Alıntıları – Hilal Altındiş

Hilal Altındiş kitaplarından Hayat Okumaları kitap alıntıları sizlerle…

Hayat Okumaları Kitap Alıntıları

Senin bu dünyadaki en büyük imtihanın bu dostum
Hırsınla tevekkülünü, sabrınla asabiyetini, kulluğunla isyanını dengede tutabilecek misin?
Ya halifeliğin hakkını vereceksin ya meleklerin nazar etmekten utandığı bir kula dönüşeceksin.
Ya bilerek ve isteyerek kendini kontrol edeceksin, ya da istediği zaman yiyen, istediği zaman uyuyan bir kendini bilmez gibi geçip gideceksin bu dünyadan
Sor kendine
Ne istiyorsun?
Varlığının bir tek manası vardı.

Beyaz ya da siyah, Türk ya da Arap, zengin ya da fakir ne olursan ol, Kul! olmak için yaşaman, Rabbi anlaman ve varını yoğunu kulluğunu anlatman, Rabbini anman için harcaman istenmişti senden

Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sorulduğunda
Evet şahidiz Ya Rab! diyen sen değil miydin?
Peki, şimdi nerdesin?

Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.
(Hucurat, 49/13)
Sen varsın dostum!
En büyük mucize
İlmin hiç olmadığı kadar ilerlediği, zerrelerin gözlemlediği şu alemde şimdi sen varsın.
Ve seni gösteriyor Rabbin!
Bak kendine
Kendindeki hikmete
Onlarca şeyi sığdırdığın kalbine, binlerce fikrin uçuştuğu zihnine, uykuda ruhunun terk ettiği, gözünü açtığında yeniden canlanan bedenine
Birbiri içine geçmiş duygularındaki ahenge
Kupkuru gözlerinden dökülen ıpıslak yaşlara, bembeyaz teninden akıp giden kıpkırmızı kana, gözünün görmediği noktacıklardan atılan her damlalarına
Nasıl da muazzamsın dostum.
Bir canı içinden çıkarırken nasıl da güçlüsün.
Bir kelamı konuşurken nasıl da etkilisin.
Ne kadar güzelsin.
Mucize mi istedi kalbin dostum?
Al sana mucize işte
Bak kendine .
Ve şükret
Hiç bir şeyin farkında olmadan yaşayıp gitmediğin için
Meleklerden, cinlerden farklı olduğun için
Taşlardan, otlardan, kuşlardan farklı olduğun için
Düşünebildiğin be konuşabildiğin için şükret.
Hepsi bu dünyada kalacağı halde, sen cennete gireceğin için!
Senin için yaratılan cennet için şükret!
Kıymet verildiğin için!
Uğruna cennet yaratılacak kadar hikmetli olduğun için
Ne kadar güzelsin
Hani çok eskiden birtakım insanlar peygamberlere inanmakta o kadar inat etmişler ki, mucizeler istemişlerdi. Görmüş ama yine de inat etmeye devam etmişlerdi.
İnanmak istememişlerdi.
Ve şimdi biz varız aynı dünya üzerinde
Aynı tereddütlerle, aynı şüphelerle
Ama aynı zamanda, Rabbinin dinini tamamladığı mükemmel bir kitapla
Bütün mucizelerin tek tek anlatıldığı ayetlerle
Hala inanmak istemeyenler için de Rabbinin insanı anlattığı ayetlerde
Dokuz kat karanlığın içinden, bir kan pıhtısından var olan, hiç yoktan yaratılan, ruha, bedene bürünen insan!
Rabbim!
Bizi afiyetle özümüze döndür. İçimizdeki tohumu yeşert.
Doğu ve batı arasını uzaklaştırdığın gibi, bizimle günahlarımızın arasını uzaklaştır.
Beyaz elbisenin kirden arındırdığı gibi, bizi kirden arındır. Günahlarımızı el değmemiş kar, su ve dolu ile yıka.
Amin ya Muin
Gel bağışlanma dileyelim. Olur ya, belki son nefesimizi verirken, doğduğumuz an gibi temizleniriz.
Senden sonra yaratılacak hiçbir varlık hakkında bir şey bilmeden
Ne kadar özeldin.
Ne kadar temiz, ne kadar kıymetli
Ne oldu da kendini bu hale getirdin?
Her şey mümkündü Rabbin gücüyle
Bir şey yaratmak istediği zaman O’nun yaptığı ‘Ol!’ demekten ibarettir. Hemen oluverir.
(Bakara, 2/115)
cünkü hafıza-i beşer, nisyanla maluldür.
Ah bi bilsek Ne kadar hafifleyecek kalbimiz
Acı çektikçe insansın
Beni,yarattigin en saf halime döndür
Neyin garantisini verdiler bize bu kadar rahat yaşıyoruz?
Allah’ım;
Bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı affet.
Bilmeden işlediğimiz günahları da bilmeyi,
Ve bilerek o günahları işlememeyi nasip et.
Amin
“Uğruna cennet yaratılacak kadar hikmetli olduğun için kendini hor görme!”
Ananın evladını unuttuğu günün dehşetini gördüğünde, davanın mutlak adil olan Rabbim tarafından görüldüğünü bildiğinde, hiç davalı olmamayı dileyecekti
Çok mal değil, bereketli mal kıymetlidir.
Çok olur da içinde bir damla haram bulunursa, o malın hayrı olmaz sana dostum.
Az olsa bile helal olursa dolar taşar hanen
Halbuki her şey senin içindi.
Sadece senin fark etmen için!
Bir hamdetmen, durup nefeslenmen, fark edip Rabbine şükretmen içindi.
Bir yaşlı belirdi sokağın ucunda
Her şeyin nasıl da çabuk geçtiğini hatırlattı sana.
Nasıl da aktığını zamanın, parmaklarının arasından
Sen iyi bir kul, iyi evlat, iyi ebeveyn olmakla mükellefsin.
Örnek olmakla
Evladından ya nimetindir ya imtihanın
Aynı Rabbinin Peygamber ‘ini (sas) bir örümcekle mağarada sakladığı gibi
Kim derdi ki bir incecik ağ bu kadar güçlü olabilir?
Her varlık bir boşluğu dolduruyorsa insan nereye sığacaktı?
Ama benim bu varlığım, her varlıktan kutsal kılınan bu ruhum sığmazdı ki hiçbir yere
Bir taş bile suyu tutsun diye varsa, benim yaşamamın da bir anlamı olmalıydı.
Ve biz dostum
O evrenin içerisinde bir nokta kadar bile olmayan şu dünyada koca koca hayallerle yaşıyoruz.
Neler neler istiyoruz, doymuyoruz.
Herkesin yükü heybesi kadar!
Neye aldandın?
Ey insan! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzgün ve dengeli kılan, seni istediği şekilde birleştiren, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir? (İnfitâr, 6-8)
❝Kimseye belli etmesek de korku içimizde ❞
Her insanın yaratılışıyla bir tazelik geldi dünyaya
Yeni bir anlam kazandı hayat
Kıymet bilmek için kaybetmeyi mi beklemeli insan?
Onlar, Allah’tan başka kimseden bir şey beklemeyen halis kullardır.
Ne yokluğuna dayanabilirsin, ne fazlalığına
Bir tefekkürle başlar her şey
Kimim var ki senden başka dediğin kim varsa gidecek bir gün.
Sen O’nu unuttuğunda bile sana rızkını vermeye devam etti.
Acziyetimi idrakten acizim.
Bir tövbe paklar bizi
Ne seni alıkoydu ey insan, Rabbine itaat etmekten?
Heveslerime uyduğum her vaktimi telafi edecek bir hayır yapmadan da canımı alma!
Ummadığın yerden sana haberler gelir.
İbn Abbas (r.a.)
Ellerini boş bırak, kimseye tutunma ki Rabbin tutsun elini
Her insanın yaratılışıyla bir tazelik geldi dünyaya
Yeni bir anlam kazandı hayat.
Ve öyle bir an geldi ki, herşeyi bildin sandın. Bildiklerini unuttuğunu fark etmeden
Sana verilen ilk sözü, şahitlik ettiğin Rabbi unuttuğunu
İdrak etmek için illa mahrum olmak mı gerek?
Yaşamak günü geçirmek değil, öleceğini bilerek nefes almaktır!!
Ne zaman unuttun hiçbir şeyin senin olmadığını?
Kalbin titredikçe varsın.
Acı çektikçe insansın!
Derinleştikçe yakınsın Rabbine.
Ne zaman unuttun hiçbir şeyin senin olmadığını ?
Suskunluğun dili yoktur
Susarsanız anlatırsınız içinizden geçenleri
Ya gözlerinizle ya kalemlerinizle
Suskunluğumuz yansıdı hecelere
En güçlü insan bile, gecenin koynunda ağlamaya, yalnızlığı burnunun direğinde hissetmeye mahkûm. Kimseye ihtiyacım yok diye bizden değildir, bilmez misin?
Kalbine sor.
Ne kadar seviyorsun Rabbini?
O’nun için nelerden vazgeçebilirsin?
Yapmam dediğin neleri yapabilirsin O’nun için?
Sendeki yeri ne Rabbinin?
O’na göre yaşa!
Yaşamanın bir anlamı olmalı
Kıymet verdiğin birileri varsa yaşamak anlamlı çünkü.
Bilseydin ki dua en büyük ibadettir,
Kulluğunla hiç duymadığın kadar şeref duyardın.
Bir tek Rabbine eğdiği boyun ona zor gelmez.
Bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı affet.
Bilmeden işlediğimiz günahları da bilmeyi,
Ve bilerek o günahları işlememeye nasip et.
Seni çok seviyoruz Rabbim!
Korkuyorum seni bulamamaktan
Gel dostum
Bir tövbe temizler bu günahı
O’nu bulmak için çıktı yola
O’nu yaşamak için biçilmiş ömür kaftanı
O’nu tanımak için yaratılmış dünya
Hiçtin
Belki asırlar denecek kadar uzun bir zaman, belki de göz açıp kapayana kadar görünüp kaybolacak kadar kısa, kimse bilemeyecek bunu
Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hala görmüyor musunuz?
( Zariyat, 51\20-21)
Yediklerimizin helal olmasına dikkat et ki duaların kabul olsun
Peki ya Cennet?
O kimler için o zaman?
Dünyada her güzelliği elinin altında bulan, kırılmayan, incinmeyen kalpleri ile hiç bir imtihan yaşamayan kullara mı?
Yoksa sen her şeyin en iyisini almışken, hiçlikle, zulümle, bahçe Hilal çarpışanın mı?
Kim hak etti cenneti?
Sen hak etmek için ne yaptın?
Ne sunacaksın rabbine cennetin kapısında beklerken?
Neyin cefasını çektin, neye sabrettin, neyin eksikliği sızlattı burnunun direğini ve sen hakkını ahirete sakladın.
Neydi seni cenneti beklemeye mecbur kılan?
Neyin hesabını ahirete havale ettin?
Ne yaptın da hak ettin?
Hiç düşündün mü?
Şimdi kendini düşün dostum

Sen kimin imtihanısın?

koynunda büyüttüğün evladın belki senin en büyük imtihanın olacak

Hiçbirimizin aklına gelmez değil mi?

Bir zamanlar çok önemsediğin şeyler şimdi gereksiz, çok umursadıkların artık fazlalıktı.
Varlıkların inzivaya çekildiği, insanın kimliğiyle baş başa kaldığı o an!

Anıların bir araya gelerek oluşturduğu o uzun zaman

Yarın çok geç olacak belki
Kimin için çekilir bunca yük?

Sorsana kendine

İnsanoğlu acizdir, kendini bile keşfedememişken ne bilir başkasının yüreğindeki yangını
Ağaçların yapraklarıyla, toprağın kokusuyla, suyun buharıyla dost olan rüzgârın, omuzlarının üzerinden geçerken sana ne çok hatıra bıraktığını hiç düşündün mü?
Hep gözümüzün görebildiğine baktık.

Ya göremediklerimiz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir