İçeriğe geç

Hayat Kısa, Mutlu Olmayı İhmal Etme Kitap Alıntıları – Marcus Aurelius

Marcus Aurelius kitaplarından Hayat Kısa, Mutlu Olmayı İhmal Etme kitap alıntıları sizlerle…

Hayat Kısa, Mutlu Olmayı İhmal Etme Kitap Alıntıları

Ne kadar da tuhaf davranıyorlar! Yaşadıkları dönemin, ilişki halinde oldukları insanları hakkında güzel konuşmayı istemezler, ancak hiçbir zaman görmedikleri ve görmeyecekleri gelecek kuşakların, kendileri hakkında söyleyeceği sözlere büyük bir önem atfederler. Bu senden önceki kuşakların seninle ilgili güzel şeyler söylememesine üzülmene benziyor.
Herkes sadece bölünemez bir nokta olan şimdiyi yaşar, yaşamın geri kalanı ya geçmiştir ya da belirsiz. O halde kısadır her insanın yaşadığı ve küçüktür yaşadığı dünyanın kuytusu. Öldükten sonraki ün de kısadır, bunun bile yerini alır çok yakında ölecek olan ve değil çok önce ölmüş birini, kendilerini bile bilmeyen zavallı insanlar.
Yaşamının toplamı seni baskı altına almasın, geçmişinde olmuş ya da gelecekte olacak olan farklı kaygılarda yaşama. Şu an yaşadığın durumda kendine şunu sor: Bu işte katlanamayacağım ya da arka çıkamayacağım ne var? Böyle bir itiraf sonunda utanacaksın.
Bu insanların yönetici zihinleri nasıl? Nasıl yaradılmışlar, onların beğenilerini ve değerlerini yöneten ne? Kendini onların çıplak ruhlarını görmeye alıştır. Suçlamalarının yaralayacağını ve övgülerinin yarar sağlayacağını düşünmeleri ne kibir ama!
Yaşamını eylem eylem düzenle, her bir eylemde amaca ulaşılmışsa ve en iyisi olmuşsa tatmin ol. Kimse seni bu başarıdan alıkoyamaz. Ama dışsal bir engel olamaz mı? Hayır, adalete, özdenetime ve akla hiçbir şey engel olamaz.
Bir filozof ya da bir bilim adamı olma umudunu kaybettin diye, özgür bir ruh, dürüstlük, toplumsal bilinç ve Tanrı’ya itaatten de yoksun olacağını düşünme. Kimse tarafından tanınmasan bile kutsal bir insan olma imkânın var.
Sil hayal gücünün yazısını. Kes güdünün kukla iplerini. Zamanın şu ânına odaklan. Sana ve başkasına olanı anla. Nedensel ve maddî olana ilişkin olayı analiz et ve ayır. Son saatini düşün. Bırak başkasının yaptığı yanlış başladığı yerde kalsın.
Şöhreti seven, kendi iyiliğinin diğer insanların etkinliğinde bulunduğunu düşünür, hazzı seven onun deneyimlenmesinde bulunduğunu düşünür, olan biteni kavrayan ise onun sadece kendi eyleminde olduğunu görür.
Kendini küçük görüp durdun ruhum, küçük görüp durdun! Artık kendini onurlandırma fırsatın yok. Herkesin yaşamı yeterli, oysa sen neredeyse yolun sonundasın ve hâlâ ruhun kendisine saygı göstermiyor, aksine mutluluğu başkalarının ruhlarında arıyor.
Onların yönetici zihinlerine nüfuz et, korktuğun eleştirilerin ne tür şeyler olduğunu, yani onların ne kadar sefil eleştiriler olduğunu göreceksin.
Aklî ve sosyal varlık için iyi ve kötü histe değil eylem de yatar, bireyin erdemi ve kötülüğünün onun hissettiğinde değil, eyleminde yatması gibi.
Bugün rahatsızlık yaratan her türlü durumdan kaçtım ya da onları bir köşeye attım. Onlar dışımda hiçbir şey, içimde ise sadece benim yargılarımdı.
talihsizliğini bir başkasına bağlamak, oysa bu Tanrı’nın istediği şey değildir.
Mutlu yaşam ne zenginlikte, ne şöhrette ne bedensel hazlarda ne de başka bir yerdedir. Onu nerede mi bulacaksın? Sadece insan doğasının gerektirdiğini yapmakta. Peki, nasıl bulacaksın? Güdülerini ve eylemlerini yöneten sağlam ilkelere sahip olarak. Peki, bu ilkeler nelerdir? İyi ve kötüyle ilgili ilkelerdir bunlar, yani insanı adil, kendini kontrol eden, cesur ve özgür kılmayan hiçbir şeyin iyi olmadığı ve yine insanı bunların tersi kılan hiçbir şeyin kötü olmadığı inancı.
Birisi sana kötülük yaptığında, hemen hangi iyi ya da kötü düşüncenin onu sana kötülük yapmaya zorladığını düşün. Gerçeği görünce, ona acıyacaksın, şaşırmayacak ya da kızmayacaksın.
Şanslı olmanın anlamı kendine iyi bir talih sunmandır, iyi talihin anlamı ise iyi yönelimleri olan bir karaktere, iyi dürtüler sahip olmak ve iyi eylemlerde bulunmaktır.
Bir insanın başkasının zihninden geçeni gözlemlemediği için mutsuz olduğu nadiren görülür, oysa kendi zihnindeki değişimleri gözlemlemeyen insanlar kaçınılmaz bir şekilde mutsuz olur.
İnsanlar sizi sadece aynı yerden canları yandıkları zaman anlar
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sen toplumsal bir yapının bütünleyici bir parçası olduğuna göre, eylemin de toplumsallık ilkesine uygun olan yaşamı bütünlemelidir.
Güneş kendini yukarıdan yayıyor görünür ve kuşkusuz ışığını yayar her yöne, ancak bu ışık akışı hiç bitmez.
Zihnine ne ateş, ne çelik, ne tiran, ne iftira ne de başka bir şey dokunabilir, bir kere “yalnızlığında kusursuz bir çember” olmuşsa.
Bilge biri,kendilerinden bile hoşnut olmayı başaramamış olan insanlardan gelebilecek övgüleri ciddiye almaz
Sen bir ceset taşımayan küçük bir ruhsun
Bir insanın değerinin ilgi duyduğu şeylerin değeriyle ölçüldüğünü unutma.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıkları zaman anlar.
Sil hayal gücünün yazısını. Kes güdünün kukla ipleri­ni. Zamanın şu ânına odaklan. Sana ve başkasına ola­nı anla. Nedensel ve maddî olana ilişkin olayı analiz et ve ayır. Son saatini düşün. Bırak başkasının yaptığı yanlış başladığı yerde kalsın.
Sende olmayan şeye sahip olduğunun hayalini kurma!
Sahip olduklarının en büyük lütuflar olduğunu düşün ve onlar sende olmasa nelerden mahrum olacağını dü­şün.
Tutkulardan arınmış olan zihin güçlü bir kaledir, insa­nın sığınabileceği ve içindeyken hiçbir şekilde saldırı­ya uğrayamayacağı daha sağlam bir yer yoktur.
“Aklın var mı?” “Evet, var.” “O halde niçin onu kul­lanmıyorsun, öyle ya akıl görevini yaparsa, başka ne istersin ki?”
(Bilge biri) kendilerinden bile hoşnut olmayı başara­ mamış olan insanlardan gelebilecek övgüleri ciddiye almaz.
İnsanlar birbirinin yararı için doğmuştur, dolayısıyla ya öğret ya da tahammül et.
Pişmanlık yararlı bir şeyi kaçırdığın için kendini kına- mandır.
Bir insanın değerinin ilgi duyduğu şeylerin değeriyle ölçüldüğünü unutma.
İnsanın sevinci insana yakışan işi yapmakta yatar.
Ayık ama rahat ol.
Pişmanlık yararlı bir şeyi kaçırdığın için kendini kınamandır.
Her şey geçici, hatırlayan da hatırlatan da.
Epiktetos’un hep dediği gibi, ‘ Sen bir ceset taşıyan küçük bir ruhsun. ‘
her şey geçici, hatırlayan da hatırlananda
Bir yerde yaşamak mümkünse, orada iyi yaşamak da mümkündür.
Peteğe yararlı olmayan, arı’ya da yararlı olmaz.
her şey geçici, hatırlayan da hatırlananda
Bir kralın talihi; iyi işler yapmak ve kınanmak
Etrafındaki diğer insanların yönetici zihnie bakma, sadece doğrudan doğruya doğanın seni yönlendirdiği yere bak.
Başıma gelen şeyin kötülük olmadığını düşünürsem,ondan hiçbir şekilde zarar görmem, böyle düşünmemek bana bağlı.
Başkası tarafından söylenen sözü dikkatli bir şekilde dinleme alışkanlığını edin, elinden geldiğince konuşanın zihnine gir.
Talihin seni yerleştirdiği koşullara uydur kendini ve sev yine kaderin seni aralarına bıraktığı insanları ama doğru davranış içinde ol.
Ziyadesiyle değerli olan tek bir şey vardır, yaşamı hakikat ve adalet içinde geçirmek, sahtekâr ve adaletsiz insanlara bile nazik olmak.
Birçok gereksiz sıkıntıdan kurtulman senin kendi yargına bağlıdır.
Hiçbir yer yoktur ki, insan orada kendi zihninden daha huzurlu ve sorundan daha uzak olabilsin. Dolayısıyla daima kendine çekil ve kendini yenile.
Bir insanın değerinin ilgi duyduğu şeylerin değeriyle ölçüldüğünü unutma.
Evren, Tanrı ve evren, hepsi kendi mevsiminde meyve verir.
İnsanlar birbirinin yararı için doğmuştur, dolayısıyla ya öğret ya da tahammül et.
Yakında her şeyi unutmuş olacaksın, yakında her şey seni unutmuş olacak.
Epiktetos’un hep dediği gibi, “Sen bir ceset taşıyan küçük bir ruhsun.”
Ölümsüz tanrılara ve bize keyif verebilir misin?
“Olan her şey adil bir şekilde olmuştur.”
Bırak başkasının yaptığı yanlış başladığı yerde kalsın.
Kendini küçük görüp durdun ruhum, küçük görüp durdun! Artık kendini onurlandırma fırsatın yok.
Günahkâr kendine karşı günah işler, kötülük yapan kendine kötülük yapar, kendisini ahlâken kötü biri yaparak.
“Aklın var mı?”
“Evet, var.”
“O halde niçin onu kul­lanmıyorsun, öyle ya akıl görevini yaparsa, başka ne istersin ki?”
Tüm insanlar kardeştir, insanlar cehaletten ötürü yan­lış yapar, yakında sen de, onlar da ölecek.
Kendimi incitmem için hiçbir nedenim yok. Ben kim­seyi isteyerek incitmedim.
Her eyleminde kendine şunu sor: “Bu eylem bana uyar mı? Pişman olacak mıyım?”
Epiktetos’un hep dediği gibi, “Sen bir ceset taşıyan küçük bir ruhsun.”
Birisi kötü bir şey mi yapıyor? O kendisine kötülük yapıyor.
Her şey geçici, hatırlayan da hatırlanan da.
Başkasının yanlışını olduğu yerde bırakmalısın.
Değişime tabi olmamış insanı nerede bulalım?
Başıma gelen benim kötü talihim değil, buna karşın ona soyluca katlanmak iyi talihimdir.
Kendini küçük görüp durdun ruhum, küçük görüp durdun! Artık kendini onurlandırma fırsatın yok. Herkesin yaşamı yeterli, oysa sen neredeyse yolun sonundasın ve hâlâ ruhun kendisine saygı göstermiyor, aksine mutluluğu başkalarının ruhlarında arıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir