İçeriğe geç

Hangimiz Sevmedik Kitap Alıntıları – Ethem Emin Nemutlu

Ethem Emin Nemutlu kitaplarından Hangimiz Sevmedik kitap alıntıları sizlerle…

Hangimiz Sevmedik Kitap Alıntıları

Mutluluk öyle taşkın bir hale gelsin ki bütün insanlarda hayret uyandırsın istiyordum.
Ben anlattığım her şeyde seni anlattım.
Seni yazdım.
Seni konuştum.
Seni söyledim.
Bilesin
Can havliyle yaşadım seni, sensizliği
Hiç de pişmanlık duymadan.
Hayat devam ediyormuş söylenene göre. Koca bir yalan. Devam eden sadece saatin tik takları. Ve benim içimdeki denizin acı tadının kalbimi yakması
Samimi sevmedik. Çıkarcı aşklarla kirlettik dünyayı.
Doğrudur, kıyısız denizlerde tünediğiniz ve bütün adresleri unuttuğunuz, yasasını büyük bir gücün koyduğu gizli bir bilmecedir hayat.
Ondan intikam almayı düşünecek kadar küçülmek istemezsiniz.
O bir yabancı aşkın yatağında sabahladığında, en uzun süren bir davanın sanığı olarak deliliğin sınırlarında kendi içinizde bir volkan gibi patlamak nedir bilir misiniz benim kadar?

Hiç dinmeyen bu sızıyı kimseyle paylaşamadığınız için dişlerinizi sıkıştırıp içinizin karanlığına avazınız çıktığı kadar bağırmayı bilir misiniz benim kadar? Ağıtlarla dolu o kavruk yalnızlığınıza sığınıp aşkın çilehanesine çekildiğinizde, yabancı bir hayata bağlanmış bir aşkı yolundan etmek elinizden gelse bile, onları bu mutluluktan koparmaktan geri durmayı bilir misiniz benim kadar? Onun için hayatına hayat verdiğiniz, kederini keder bildiğiniz, aşkınızın hürmetine hayatınızdan bile vazgeçtiğiniz birinin bir gün yabancı bir bedene ait olduğunu hissettiğinizde yine de sabırla beklemek nedir bilir misiniz benim kadar?

Sadece aşk kalır ve hiçbir telefon rehberinde adına rastlanmaz olur. Herkesten kaçarsın. Kendinden bile Aynalardan kaçarsın Şiir yazdığın gecelerden Gölgenden kaçarsın. Ve düşlerinden Aşk diye kıyamadığın en tanıdık yüz, yabancı biridir şu anda. Aşk diye uğruna her şeyden vazgeçtiğin o kirli ıssızlıkta yabancı biri devriye geziyor şu anda. Çok şeyi paylaştığın tanıdıkların, çok şeylerine tanık olduğun, çok şeylerini içine akıttığın gözyaşlarına bir yabancı yürekle yüzleşiyorsundur şu anda. Sendeki sıkıntıyla yüzleşmiş aynalarda eksikliğini hissetmekteler aşkın Aşk diye çırpındığın kaldırımlara bir yabancı yüreğin gölgesi düşüyordu şu anda. Bir an olsun bakmak için bile çırpındığın o ela gözleride bir yabancı aşk rehberi
Hayalsiz bir tükenişin parodisi
Ve gece çöker. Bir yağmur boşalır. Aşk çok uzaktır sana. Hayat ince bir sınırdır ve hesaplara bazen hiç uyumaz. O an ayaklar altına alınmış gibi hissedersin tüm değerlerini. O kıyamadığın, onun mutluluğu adına her şeyden vazgeçtiğin o büyülü aşk ellerinin arasından süzülüp gitmiştir şaşkın bakışların arasında Hayat bazen hiçbir hesaba uymaz. Aşk çok uzaktır artık sana Bunu bilmek istemezsin.
Fotoğraflarda bir bütün olan görüntün, şimdi elinde paramparçadır.
Bilirim, ben de senin gibi yapıyorum artık Oysa ben hayatım boyunca çok ötelerde bir yerde hiç tanımadığım yabancı bir el uzatılsa, elimi uzatıyor; eğer bir çaresizlik ortaya çöreklenmişse oraya esenlik götürüyor; o bıçak kesiği yaraları sarıyor; kalpleri sağır olanları görmeye davet ediyor; en zor anlarında yaşlı ve sakat insanların sorunlarını dinliyor ve onların dertlerine ortak olmaya çabalıyor ve hatta deli diye horlanılan bazı insanların belki bir bilge olduklarını düşünüyor ve hiçbir şeyi incitmemeye özen gösteriyordum
Şimdi durup düşünmelisin biraz, ders çıkarmalısın, seni uçuruma iten düşlerine biraz mola verme zamanı gelmiştir artık Böyle anlarda bir yerden tanrısal bir huzura varacak ve yalnızlığın kıyısında tutunmaya çalışacaksın o havari yüreğinle Seni bilirim ben, yalnızlığın kıyısına tutunmaya çalıştığın yüreğinin o mezcup kıvranışını bilirim Gözlerinin altından süzülen o berrak çiğlerde bilirim ümitsizliği. Anlaşılan fazla aşktan belki dolmuştur bardağın artık, azıcık soluklanmak için o havari yüreğini tenhalığın kıyısındaki uçurumun kenarına iterim
Ve derken, yaşar gördüğün birden ölür. Morgdakiler ayağa kalkar. Anneler gözyaşı dökmez artık. Deli denilerek herkes tarafından horlanan biri, bilgelerin en seçkini olur.
Ve ben acı karşısında tutuk davranmayı kendime yediremem. Çünkü hepimiz, yaşadığımız her an bir şekilde tehdit altındayız ve zaten dünyanın pek güvenilir bir gezegen olduğunu da hiç kimse söyleyemez. Açlıktan ve hastalıktan ölen yoksul çocukların çöp karıştırmalarına, çıkık kemikleriyle hayatından bezmiş görüntüsüne, töre cinayetlerinin gazete manşetlerine her gün konu olmasına, ülkeyi talan edenlerin pişkin de şeytanî tebessümlerine, hapçı gençlerin sevgisiz yüzlerindeki belirsiz bir anlamsızlıkla kabusa dönüşen o bıçak kesiği sızlıya
Karşıma çıkan sevgilerin ne olduğuna bakmaksızın güvendiğim ve onları oldukları gibi kabullendiğimden delinin biriyim Yine de bilmek istiyorum bu kirli ıssızlığın nedenini.
Ben kendimdeki lanetin tanığıyım. Ben kendimdeki mahkemenin yargıcıyım. Kendimdeki deliliğin sanığı
Tanımadığım halde birilerine yine de güveniyor olmamdan ve hâlâ dünyayla inatlaşıyor olmamdan dolayı deli olmalıyım
Yüzyıllardır suskun duruyor gibiydin Oysa yüreğinde hiç durmayan yoğun bir savaş olduğunu bilmiyorlardı
Dost görüntüleriyle senin için her şeyi feda edeceğini söyleyenler hazırlardı sana bu felâketi
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hepsi sana kendi düzenlerini dayatmaya çalıştılar Sürgünlüğünden ve yenilmişliğinden seni vazgeçirmek, kendi düzenlerinin dışında yaşanacak ne varsa senin için felâket olacağını sürekli dayatmaya çalıştılar
.. ne yapsam gözlerini bir türlü unutamıyorum Bundan gerçekten habersizsin sen
Düşün, bana ürperti veriyor her şey, demiştin.
Düşün, aşk mutsuzluk tarafından afaroz edilmiş bir cinayettir demiştin
Aşk dediğin, telâfisi olmayan bir acıdan başka nedir Külfeti en ağır bir sancıdan başka nedir
Bize değer verdiğini gördüğümüz insanları, sevgiye en çok ihtiyacı oldukları zamanda hayatımızdan çıkarıyor, onlara böylelikle bu lanetli hayal kırıklığı yüzünden artık kimseye değer vermemeleri gerektiğini öğretiyorduk
.. ama yine de bir yerde aşktan söz ediliyorsa, orada yalnız senin ismini anacağım
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sana olan aşkım o kadar büyüktü ki beni bırakmaman için binlerce kez intihar etmekten onur duyardım.
Kimseye verilecek hesabım yok, bana dayatılan doğrular tiksindiriyor beni.
Aşk dengesizlik içinde yaşamak demektir
Bu gerçeğe seninle inandım. Aşk bir anlamsızlığın kıyısında delirmek demektir. Bu yalana seninle inandım.
Belki aptallık, belki korku; nedeni ne olursa olsun, bu büyüsüne kapıldığım aşk yüzünden içimde büyüyen bu kekre suskunluk seni unutmamı engelliyor
.. sana hâlâ hasretim ve sevgim öfkemle büyüyor
Benimle birlikteyken hiç ayrılmayacağını, artık bu dünyadaki sürgünlüğün bittiğini kaç kez yinelemiştin. Hiç ayrılmayalım diyerek, ebediyete kadar diyerek. Ancak sen dilediğini yapmayı istedin. İsteklerin hiç bitmedi. Ve bir gün ayrılmayı istedin. O bir günler hiç bitmedi, kendimi yitireceğimi sandım. Ancak benimse hiç gizli bir şeytan yaşamadı kafamda. Şeytan’la gizli anlaşmalar yapmadım, sevgimi çıldırasıya yaşarken hesapçı niyetler beslemedim.
Yalnızca aşk gerçek.
Ve başıma gelenler, belalar onun eseri
Şu bir gerçek ki, kimseye karşı değil, en büyük intikamı kendi hayatıma karşı kastederek gösterdim Ben de sana benziyorum, bunca acıya rağmen aşkıma emek vererek suçu kendime karşı işledim. Kimseyi incitmezken, hep kendimi incittim orda. Ben de sana benziyorum
Sanki başkalarının mutsuzluğunu kendi acılarımmış gibi yaşıyorum, ancak ne var ki çözüm getiremiyorum onlara tek başıma
Bu inatçı çekingenlikle ilişki kuramayan zaaflarımız öfkeye dönüştü ve başka insanların mutluluğuna engel olup onları çiğnedik. Aslında en büyük engel yine kendimizdi kendimize Asıl güvensizliğimiz kendimizeydi Ve karşımıza mutlu olmak isteyen biri çıksa, mutluluğun yolunu tutsa, hemen kıskanırdık, hemen engellerdik o mutluluğu düşün
Ve ne zaman içtenlikle birine yaklaşsak, bizi hep yanlış anlayacaklarından çekindik: Böyle olunca samimi bir paylaşmayı bile hiçbir zaman yaşayamadık: Hepimiz bir başkasından bekledik bu adımı Adımımızı atmaktan çekindik, kuytu tenhaların kıyısında o kavruk yalnızlığı seçtik, kimsesizliği, insanların içinde insansız kaldık, böylece yalnızca insansız bir mutluluğu seçtik Çevremizdekileri görmezden geliyorduk, herkes yabancıydı artık, dokunsak ağlayacakmış gibiydik ama bir türlü açıklayamadığımız çekingenlik tutukluyordu bizim masum isteklerimizi
Ve aslında mutlu olmasını bilmiyorduk aşkım Ve biz mutlu olmayalım istediler Onu bastıralım istediler Onu geciktirelim istediler
Kuytu tenhaların kıyısında vurgunlar yemiş, vurgunlar yedikçe pıhtılaşmış bir mutsuzluk barındırıyordu gözlerin O göllerde içimdeki insanı kaybetmiştim
Aslında ikimiz de mutluluğu isterken, bile isteye nefret duymaya daha çok inandırıldık bu uydurma hayatlar ortasında
Ve bir şeylere boyun eğişimiz, istismarcı bir vatan sevgisine karıştırılıp sunuluyordu Zulme karşı direnmeye çalışsak bile tabularla çevrili o ilkel kurallar ve yobaz kör tutuculuklar her yeri iğfal ediyordu
..arabesk şarkıların cesaretiyle kadere isyan ettiğimiz yıllarda kuyruklara girip yağ çilesi çekiyor ve benzine yine her gün zam yapılıyordu
.. her şeye rağmen hep doğması beklenen şafaklara doğru yürümeliydik
Gittiğimiz müsamerelerde, bize konferanslarda verilen söylevlerde hep yenilmez bir milletin zafer dolu destanları yer alıyordu Ancak gerçek yaşama, halkın sokağına indiğimizde normal bir aileyi bile geçindiremeyecek kadar yoksulduk. Çünkü üstü örtülen ve hep hayali ve gerçek üstü dünyalar kurgulamaktan olacak, biz bu konferanslardaki veciz söylevleri alkışlayarak dinlerdik Şu var ki, hayata nefret
egemendi ve nedense acıyı seviyorduk biz Çünkü geciktiriyorduk mutluluğu ve mağrur bir edayla bastırıyorduk arzu dolu isteklerimizi Damların üstündeki bulutların gölgesi düşen sarı bozkırların yerini şimdi o damların altında çıldırmış gözlerimizle iş yerlerimizde ha babam çalışırken kafamda yanıtını bulamadığım bazı sorular yankılanırdı: “Sence mutluluk nedir? Sadece çalışmak mı?
Hâlâ onun peşindeyim biliyorum. Bana bunca darbeler indiren, en tekinsiz vurgunlarla süründüren aşkın peşindeyim.
Çünkü seven bir kalbi ayaklar altına almak onu öldürmekten daha kötü.
Herkes kendisini bir başkasına benzetmek çabası içinde ama sanki herkes kendiymiş gibi davranıyor; ne var ki her birimiz her birimize
Hiç durmadan konuşuyorum, herkeste bir sevgisizlik, kimsenin bir başkası için verebileceği bir şey kalmamış gibi Nasıl yapmalı da buna aşmalı diye konuşuyorum
.. sonuçta ayrılacağız ne yaparsak yapalım.
Ve senin aşkına baş koymuş şu fedai ceylanın dertli sinesi alışkındır böylesi illegal vurgunlara
Ve bunun içindir ki her zaman olduğu gibi bütün masum umutları çalınmış gençlik hayallerim uğrunda senin bilmediğin bir gerçeği yazıyorum buraya:
Ben seni dünya var olmadan önce sevdim
Yine de tek aşkımsın benim
En büyük keramet olurdu zaten gitmemen ve senin gibi biri gitmiyorsa şaşardım doğrusu
Ve ben ayrılışların göbeğinde bu salaş yalnızlığımla dost, sana daha başından yitirilmiş bir aşk kırgınlığı olarak bakmıştım
Ve artık hiçbir şey eskisi gibi değildi
İşsizlik çoğalıyor, insanlar birbirini yiyordu.
Ben harcanmış bir geçmişten, ömrümce bir zafer gibi bahsetmekten gücenirim
Ben, sensiz yağan yağmura gücenirim
Çünkü ben seni özleyince hep inanılmaz bir melankoliye, yatışmaz bir metafora yakalanırdım
Senin içindedir kabullenemediğin hayatlar Bu acılardan iğrenerek bela savurduğun her şey, her şey içindedir senin Sana gülüp o benzersiz umutlarını harcamaya kalkanlar, sana kazık atmaya kalkanlar, sana ceza vermeye çalışarak ömür boyu dışlamaya çalışanlar İçindedir sana çılgın bir aşkla yaklaşsalar da sana hep tuhaf bir gözle bakanlar Yalvarırım, ömrünce bin bir emekle serptiğin aşklarını iste hayattan Yalvarırım, kendi hayatını bu denli boş verme Çünkü biliyorsun ki hayattan kaçamazsın Ömrünce ne yapsan da aşklarından kaçamazsın Yalvarırım düşün, ömrünce yapayalnız kaldığın için aşklarından kaçamazsın Yalvarırım düşün, kafanı duvarlara çarparak, derdini kendi içinde gizleyerek bu hayattan kaçamazsın
Böyle yaşamların sokağında sıradanlığı yenmeyen herkes kopyacıdır ve hızlı bir şekilde geçirir gününü ve herkes herkese benzetmeye çalışır sıradan aşklarını
Aşktan vazgeçmek, kendimden vazgeçmek anlamına geliyordu benim için
Nereye dönsem her şey ona olan sarsılmaz inancımın eseriydi.
Bu gerçeği geç de olsa fark ettim; aşk denen şeyin bazen yalan olduğunu
Onu tanıdığım gün anlamıştım sevginin ortak dilinin nerde olursa olsun her yerde geçerli olduğunu
Her şey acı verir bazen
Yitiririm kendimi birden. Beni besleyen acıdan umudumu kestiğim anlar olur
Yaşamım boyunca o küçük uçurtmaya takılı beyaz bulut beni izledi durmadan.
Kaderim bana acıların yolunu gösteriyordu.
Merkezi kaybedilen bir dünya anlamsızlaşır.
Aşktan vazgeçmek, kendimden vazgeçmek anlamına geliyordu benim için.
Hayatın verdiği acı ne olursa olsun yine de yaşamaya değer olmadığını kim söyleyebilir?
Belki ölümle başlarız asıl hayata.
Karanlıklar doymak bilmez, aynı suskun acılarım gibi
Beni besleyen acıdan umudumu kestiğim anlar oldu, yeryüzünde en çok umut sahibi ben olmama rağmen.
Kaç yıl geçti bak, hâlâ son bakışın miras bana!
Ve unutma ki dostum; sevmenin yaşı, zamanı, mevsimi yoktur. Aşkı okumakla başlar hayat
Sevgide karşılık beklenmez dostum, karşılık beklenirdi adı sevgi olmaz.
Herkes sever; iş sevdiğini belli etmekte! Sorun belki severken kırmakta.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir