Tsunetomo Yamamoto kitaplarından Hagakure Saklı Yapraklar Samuray’ın Yolu kitap alıntıları sizlerle…
Hagakure Saklı Yapraklar Samuray’ın Yolu Kitap Alıntıları
&“&”
Dikkatimizi sürekli kılarak, mutlu anlarımızda sakin olmalıyız.
Söylenmesi gereken söz baştan söylenmelidir. Sonradan söylenecek olursa, bir bahane gibi algılanacaktır.
Anın gerçekliğini kavramak gerekir.
Başkeşiş Bankei’nin deyişi. Başkalarının gücüne başvurmaksızın, kendi gücüne güvenerek önceye ve sonraya bakmakla ve o anki ruh halini dikkate almakla, büyük yol insanın ayaklarının ucunda belirir.
Herkesin bu yalan dünyada ölüp gideceği bir gerçektir.
Yaşarken bir ölü olabilmek gerçek yola ulaşmaktır.
Yaşarken bir ölü olabilmek gerçek yola ulaşmaktır.
Gelecek kuşaklara, büyük bir komutanla ilgili yanlış bilgiler aktarmak saygısızlıktır.
Zaten insanları hiç övmemek gerekir. Övüldüklerinde, akıllı insanlar da, safdil insanlar da böbürlenmeye başlarlar. Övmek insanı kaybetmeye neden olur.
Ateşin deriyi yakacağını bildiğimizden, ateşe yaklaşan pek olmaz. Sudan korkmadığımız için, boğularak ölürüz.
Oribe İkuno, Görevi bir günlük olarak düşünürseniz, her şeyi yapabilirsiniz. Bir günlük işe katlanmak kolaydır. Yarın da tek bir gündür." derdi.
İnsan, çektiği sıkıntı ölçüsünde iyi bir insan olur.
İyi şeylerin bile aşırısı kötüdür.
İnsanın bir parça bildiği konuyu çok iyi biliyormuş gibi davranması az gelişmiş bir zihnin ürünüdür.
Yenmek arzusuyla her yola başvurup lekeli bir yolla kazanmak, kaybetmekten daha kötüdür. Aslında pis bir yenilgi alınmış olur.
İnsanlık, insanlar için bir şeyler yapmaktır.
Gizemli ve etraflı konuların öğrenilmesi zordur. Kolayca öğrenilen şeyler, sığ konulardır.
&”Ataların iyilik ya da kötülüğü, soylarının onlardan kalanı alış şekliyle belli olur. &” demişti efendi Naoşige.
İttei demiş ki, İyi şeyler yapmak nedir?" denecek olursa, tek cümleyle sıkıntılara göğüs germektir. Sıkıntılara göğüs geremezseniz her şey kötü sonuçlanır.
Herşey düşündüğümüz gibi olmaz. Bu zekaları ile yaşayan insanların akıllarına bile getirmedikleri birşeydir.
Her ne konuda olursa olsun, karşınızdakinin gönül rahatlığıyla farklı düşünceler dile getirmesine olanak sağlamanız iyi olur.
Bir şey olmuyorsa, bu kişinin yüreksizliğinden kaynaklanır. Kişinin, gayret etmezseniz, gökleri hareket ettiremezsiniz" dendiğini aklında tutması gerekir.
Çok ufak konularda, kişinin yüreğinin derinlikleri ortaya çıkabilir.
İnsanlara danışmak, diğerlerinden öteye geçilen noktadır.
Yedi kez yıkılan, sekiz kez ayağa kalkmış olur.
İnsan neden insandan aşağı olsun ki?
Zorluklarla karşılaşıldığında, eğlenceymiş gibi sevinerek yolunuza devam etmelisiniz. Geçmeniz gereken bir geçit noktasıdır sadece. Su artarsa, tekne yükselir" sözünde olduğu gibi.
Yesem mi yemesem mi diye düşündüğün şeyi yeme; ölsem mi, ölmesem mi diye düşünüyorsan da, ölsen daha iyi.
İnsan ümidini sürekli canlı tutmalı.
Genellikle, kendisi dara düştüğünde insanlardan yardım dilenen, sonra da hiç anımsamayan insan çoktur.
Hata yaparak doğruyu bulmaktan çekinilmemelidir."
Yine keşiş Ryozan, efendimize &”Mektup muhatabına göre yazılır.&” demişti.
Zaferin nasıl kazanılacağı anlatılarak öğrenilmez.
Hiçbir şey yokken büyük laflar edip, gerçeklerle karşı karşıya kaldığında söylediğiyle farklı şeyler yapanlar olur.
Sağanak yağmurdan ders alın " denir. Yolda yağmura yakalanıp üstünüz ıslandığında, koşup bir saçağın altına girseniz bile, giysilerinizin ıslaklığı devam eder. En başta ıslanmayı göze almışsanız, kendinizi rahatsız hissetmezsiniz, yine ıslanırsınız. Bu düşünceyi her şeye uygulayabilirsiniz.
Para puldan başka bir şey düşünmeyen insan şerefe önem vermez. Şeref düşüncesi taşımayan insan sefildir.
Sabit görüşlülük kötüdür. Belirli bir düşünceye sahip olduktan sonra, daha fazlasını geliştirmeyi gerekli görmeyenler çabuk hata yaparlar.
İnsanları kabul etmemek iyi insan olmanın özüne aykırıdır. Bunu da bir leke türü olarak düşünmeliyiz.
Bir kez hata yapmış biri olduğu için sorumluluğunu alıyorum. Bir kez bile hata yapmamış bir insan tehlikelidir."
İnsanın memleketi taşra veya gelişmemiş olabilir, ama kişinin en değerli hazinesidir. Başka yerlerin adetlerini taklit etmek sahtekârlıktır.
Üstat Yagyu’nun, &‘Başkalarını yenmeyi bilmem, kendimi yenmeyi bilirim’ dediği söylenir. Bugün dünden, yarın bugünden daha iyi olmaya çalışarak yaşam tamamlanmalıdır. Bunun da sonu yoktur.
Gen sözcüğü &”yanılsama&” diye okunur. Hindistan’ da hokkabazlara gen sanatçısı denirmiş. Dünya, aldatmaca kukla gösterisinden ibaret. Hepsine gen sözcüğünü kullanmalı.
İnsan bu sorgulamayla karşılaştığında utanç duymayacağı şekilde kendi iç dünyasını ayarlamalıdır.
Şimdilerde akıllı denen insanlar, aslında göstermelik olarak bilge gibi duruyorlar. Bu yüzden, aptallardan daha kötü durumdalar.
Kişi her sabah ve her akşam tekrar tekrar zihnini öldürüp, kaybedecek bir şeyi yokmuş gibi yaşarsa, Savaş Yolu’nda (Buşido) özgür benliğini bulur ve görevini yaşamı boyunca lekesiz yerine getirir.
Hepimiz yaşamayı severiz. Sevdiğimiz şeylerde de anlamlar buluruz. Ama ilkelerden ayrılarak yaşamak korkaklıktır.
En büyük düşman gaflettir.
Tırtıl gibi yavaş yavaş ilerleyin. Tanrılar ve Buda da bir yeminle doğmuştur.
Yineleyelim, insanların görevini yerine getirmekten başka işi olamaz.
Âlemin tamamen kusurlarla dolu olduğunu aklınıza sokmazsanız, yüzü çirkin olan bir insanı kabul edemez hale gelirsiniz. İnsanları kabul etmemek iyi insan olmanın özüne aykırıdır.
“Bir nefsin içinde kötülüğün olmadığı yer yoldur.” Öyleyse yol tektir. Ama bu ışığı gerçekten yakalayabilmiş insan yoktur.
Aptallığın kanunu, sorunları kendisiyle ilişkilendiremezse, sonuca ulaşamamaktır.
T’ang Dönemi Çin’inde ejderha resimlerinden hoşlanan bir adam varmış. Giysilerine, evdeki kap kacağa ejderha motifleri işletirmiş. Bu tutkusu ejderhaların tanrısına ulaşmış ve bir gün penceresinin önünde bir ejderha belirivermiş. Bu adam şaşkınlıktan bayılıp kalmış. Hiçbir şey yokken büyük laflar edip, gerçeklerle karşı karşıya kaldığında söylediğiyle farklı şeyler yapanlar olur.
İlim yolunda bilgisi yetersiz olanlar, doğuya gitmek isterken batıya gidiverirler.”
İnsanın memleketi taşra ve gelişmemiş olabilir, ama kişinin en değerli hazinesidir. Başka yerlerin adetlerini taklit etmek sahtekârlıktır.
Üstat Yagyu’nun, ‘Başkalarını yenmeyi bilmem, kendimi yenmeyi bilirim’ dediği söylenir. Bugün dünden, yarın bugünden daha iyi olmaya çalışarak yaşam tamamlanmalıdır. Bunun da sonu yoktur.”
Şimdilerde akıllı denen insanlar, aslında göstermelik olarak bilge gibi duruyorlar. Bu yüzden, aptallardan daha kötü durumdalar.
…günümüz erkeğine baktıkça, çoğu zaman ne kadar kadınsı olduklarını düşünüyorum. “İşte bu erkek!” diyebileceğim anlar çok nadir. Öyleyse, kişi biraz gayret edecek olursa, rahatlıkla yükselmesi gerekir. Erkeğin cesaretinin azaldığının bir kanıtı da, elleri arkadan bağlı bir adamı bile kesecek kişinin az olması, hele seppuku tamamlama görevinden söz açıldığında bahane bulmada usta olanların erkekten sayıldığı günlerdeyiz. “Bacak arasından kılıç geçirmece” derlerdi, kırk elli yıl önce erkeklerin yapabilmesi gereken işlerdendi, insanlar baldırlarını yarasız görmesin diye erkekler baldırlarını doğrarlardı. Erkek işi dediğin, kan kokar. Bunu şimdilerde aptalca bulup, lafa gelince erkek geçiniyor, biraz olsun omurga gerektiren iş olunca kaçınıyorlar. Genç erkeklerin bunu özümsemelerini isterim.
Adamın biri, o dönemde tutumluluk konusunda titizlenmek gerektiğini söylediğinde (şöyle yanıtlandı): “Çok yersiz. ‘Balık berrak suda yaşamaz.’ derler. Yosun ve diğer su bitkileri olacak ki, balık gölgesinde saklanarak gelişebilsin. Biraz görmezden, biraz duymazdan gelince hizmetkârlar huzurlu olur. İnsanları idare ederken, bu durumu akılda tutmak gerek.”
Sonuçta, bir insanı utandırarak onun düzelmesini nasıl beklersin?
Şimdi o zamandır, o zaman da şimdidir"
Her an üst üste konularak ömür ortaya çıkar"
Her şeyin kökeninde sükûneti korumak ve sağlam durmak" vardır
Cesaret dişleri sıkmaktır.
Öncesine ve sonrasına bakmadan dişlerinizi sıkarak var gücünüzle karşılaştığınız konunun üstesinden gelmelisiniz.
Öncesine ve sonrasına bakmadan dişlerinizi sıkarak var gücünüzle karşılaştığınız konunun üstesinden gelmelisiniz.
“İnsan tanımak istiyorsan, hastalan” derler.
Zaferin nasıl kazanılacağı anlatılarak öğrenilmez.”
T’ang DönemiÇin’inde ejderha resimlerinden hoşlanan bir adam varmış. Giysilerine, evdeki kap kacağa ejderha motifleri işletirmiş. Bu tutkusu ejderhaların tanrısına ulaşmış ve bir gün penceresinin önünde bir ejderha belirivermiş. Bu adam şaşkınlıktan bayılıp kalmış.
Kişiyi canlı gösteren yüz, dingin bir yürek sayesinde oluşur."
Mücadele, Şeref ve Sadakat: Hagakure
Hagakure, modern dönem öncesi Japon tarihinde siyasi istikrarın en güçlü olduğu Edo Dönemi’nin (1600-1868) ortalarında kaleme alındı.
Köklerinizi sarsılmayacak şekilde yerleştirirseniz, dallarınızdan uçup gidenler olsa bile, aklınıza gelmemiş bir şeymiş gibi sıkıntıya düşmezsiniz.
“Deha geç olgunlaşır” diye bir özdeyiş vardır.
Gerçekleşmeyecek hiçbir şey yoktur. İnsan aklına koyduktan sonra, gökleri bile istediği gibi yönlendirebilir.
Hastalıklar, kişinin ruh haline bağlı olarak ağırlaşır.
Eskiler, “düşünce anında söylenmelidir” derler.
Aklınızı sergilemeye gerek yoktur.
Cesaretle ilgili tek bir şeyi bile aklınıza iyice yerleştirir, şüpheniz kalmayacak hale getirirseniz, gerektiğinde aklınıza ilk o gelir.