İçeriğe geç

Güz Bitigi Kitap Alıntıları – Cemal Süreya

Cemal Süreya kitaplarından Güz Bitigi kitap alıntıları sizlerle…

Güz Bitigi Kitap Alıntıları

Her aşkta en az on kişi vardır
Bunlar en yakınlar ve tanıklardır.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
Mutsuzluğumu yeterince hak etmek için
Geri döndüm ve kilometrelerce yürüdüm.
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar
Bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
Uzaklardaydın, oracıkta, öbür kıtada, Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
Siz,saatleri yaşadınız. Henüz sözcük hâline dönüşmemiş,ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız. Tanığınızım.
Gömmeden önce biraz gezdirin beni.
Bir çicek
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.

Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.

Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

öyle bir yere geldik ki hiçbir sokağın adı yok.
Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
İki din var: siyah ve beyaz. Gerisi?..
Bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
“Güneş her sabah
verilmiş bir söz gibi doğuyordu.
Gerçek neydi biliyor musunuz:
Her şey.”
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
öyle bir yere geldik ki
hiçbir sokağın adı yok
Cemal Süreya
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Ey ışık ayı gönlübol Eylül
Doğuda bekle bizi perdeli kentte.
O düz ve yeni yaklaşma seviştikten sonra,
El ele yürürsünüz daracık odalarda;
Bilinçle karılmıştır bu sevda,
Su akar kan yerine damarlarınızda.

Düşünebilir misiniz gülün tersini,
Hele bir çocuk yüzünün tersini,
Olur mu suya düşmüş yaprağın tersi?
Parmaklarmızdır karışmış bağbozumuna.

Ben atımı böyle dört sürüyorum ya,
Yetişmek için mi, bilmem, kaçmak için mi?
Ya sen? Neden sende tehlike anlarına
Bunca hazırlıksız olma özeni?
Uzaklardaydın, oracıkta, öbür kıtada,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İçtim o bin yıllanmış testiden, içtim, içtim,
Örtüler arasında yeryüzü beğenisiyle
Ayışığını paylaşırdı bacakları,
Öptüm ayak parmaklarını, öptüm, öptüm.
Düşlerinizde doğulu bir ressamın elinden çıkmış ağırlıksız yapraklar.
Henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış ✿
İkinci bir parıltı var senin bakışlarında.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Sürgündük. Göçebeliğin elverişli yanlarını da yitirmiş gibiydik. Yanınızda göçmen olduk. Bir yerleşmişlik duygusu ki, hırkamız yazlık sinemada iliklenir.
Kent yıkılıyor. Sokaklar uçtan uca kazılmış. Sesimiz radyasyon içinde. Mühendisler geldiler; kedi resmini bile cetvelle çizerler. Gözlem evinde art arda mevsimler sökülür.
Mutsuzluk gülümseyerek gelir,
Adıyla süslenmiştir.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
➥Henüz sözcük haline dönüşmemis, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız.
Tanığınızım.
Bir çiçek duruyordu, orada, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Ben atımı böyle dört sürüyorum ya,
Yetişmek için mi, bilmem, kaçmak için mi?
Ya sen? Neden sende tehlike anlarına
Bunca hazırlıksız olma özeni?
Güneş her sabah verilmiş bir söz gibi doğuyordu.
İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İki çay söylemiştik orada, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Çok süslü bir halkın arasından,
Benimsin!
Genceli Nizami’nin dediği gibi
Taşı onunla yıkasalar
Üzerinde akik biter,
Bakışların ki

İkinci bir parıltı var senin bakışlarında
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Açıklanmayan tek şey aşk: En büyük sayrılık ve en büyük sağlık.
-“Siz saatleri yaşadınız. Zamandaşlarını. Niceldir saatler. Adsızdırlar. Renklerini, kokularını kişiliklerinden alırlar.

Aylar birbirinin içinde yürüyebilir. Ağustosta bile Marta gönderme vardır. Yine de gönderme mevsim mantığıyla sınırlıdır.

Siz, saatleri yaşadınız. Henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız. Tanığınızım.

Aylar ayları açıklıyor.
Saatler saatleri kum saatiyle açıklayabiliyor.

***

Günü tam gelmemiş olarak bir yanını gizleyen duygu.
Denetçi anlamaz, tarihçi atlar, terzi bir araya getiremez, sanatçı elden kaçırır.

Kent yıkılıyor. Sokaklar uçtan uca kazılmış. Sesimiz radyasyon içinde. Mühendisler geldiler; kedi resmini bile cetvelle çizerler. Gözlemevinde art arda mevsimler sökülür.

Mahşerin ortalık yerinde size rastladık. Elinizi şuramıza koydunuz.

Sürgündük. Göçebeliğin elverişli yanlarını da yitirmiş gibiydik. Yanınızda göçmen olduk. Bir yerleşmişlik duygusu ki, hırkamız yazlık sinemada iliklenir.

***

Geceyle birlikte.
Gece de.

-“Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
-“Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.”
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.

Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Mutsuzluğumu yeterince hak etmek için
Geri döndüm ve kilometrelerce yürüdüm.
Henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız. Tanığınızım.
Siz saatleri yaşadınız. Zamantaşlarını. Niceldir saatler. Adsızdırlar. Renklerini kokularını kişiliklerinden alırlar.
”İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. ”
”Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey. ”
”İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol. ”
”Açıklanmayan tek şey aşk: En büyük sayrılık ve en büyük sağlık. ”
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Siz, saatleri yaşadınız. Henüz sözcük haline dönüşmemiş ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız.
İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
Gerçek neydi biliyor musunuz: Her şey.
Mutsuzluğumu yeterince hak etmek için
Geri döndüm kilometrelerce yürüdüm.
Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
İkinci bir parıltı var senin bakışlarında
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Uzaklardasın, oracıkta, öbür kıtada,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Metinlerde buluştuk, kopkoyu deyimlerde
Bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir