Halil Günenç kitaplarından Günümüz Meselelerine Fetvalar 4 Cilt Takım kitap alıntıları sizlerle…
Günümüz Meselelerine Fetvalar 4 Cilt Takım Kitap Alıntıları
CEVAP: Bilmeyerek küfrü gerektiren bir söz söyleyen kimsenin kâfir olup olmayacağı hususunda ihtilâf vardır. Buhâra ve Semerkand ulemâsına göre cehâlet mazeret sayılmaz. Bilmeyerek de olsa kelime-i küfür söylemek küfürdür. Bazı ulemâya göre, küfrü gerektiren sözün muhtevasına inanmayan kimse böyle bir kelime söylerse kâfir olmaz. Özellikle avam tabaka hangi kelimenin küfre vesile olduğunu, hangisinin olmadığını bilmedikleri için, onları tekfir etmemek daha uygundur. Yoksa, müslümanların çoğunu tekfir etmemiz lâzımdır, İbni Nüceym; “Küfründe ihtilâf bulunan bir kimseyi tekfir etmemeğe yemin ettim” diyor.
Bunların ekserisinde Hz. Peygamber (sav)’in başına sarık sardığı ve bunun değişik renklerde olduğu belirtilir (41). Bazılarında da bu hadisler pek kuvvetli değildir.
Rükâne (ra) Peygamber (sav) ile görüşmüştür. Rükâne der ki:
“Resûlüllah (sav)’in şüphesiz bizimle müşrikler arasındaki
fark, takkeler üzerindeki sarıklardı, buyurduğunu işittim” (42).
Tirmizî bu hadisin hasen ve garip olduğunu, isnadının kuvvetli olmadığını söyler.
İbn abbas (ra) Resûlullah (sav)’in şöyle buyurduğunu ifade eder:
“Sarık sarınız, vakarınız artar”. Taberanî bu hadisin
ravilerinden olan Ubeydullah b. Ahmed’in metrûk olduğunu söyler (4’3).
İbn Ömer’den Resûlüllah’ın şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Sarık sarmaya devam ediniz. Çünkü o meleklerin simasıdır. Onları sırtınıza sarkıtınız” (Taberanî). Darekutnî bu hadisin
ravilerinden olan İsa b. Yunus’un meçhul olduğunu söylemiştir (44).
Resûlüllah (sav): “Şüphesiz sarık İslâm’ın simasıdır. Müslümanlar ile müşrikler arasındaki engeldir” buyurur. İbn Teymiye
bu son hadis için şöyle der: “Şüphesiz müslümanlarla müşrikler
arasında itikatte ve amelde, sarık olmadan farkın hasıl olmadığını
gösterir.” Ebû Bekir b. Arabî de: “Şüphesiz sarık peygamberlerin
sünnetindendir” demiştir. Eski Mısır müftülerinden Mahlüf, sarık
sarmanın sünnet olduğuna fetva vermiştir (45)
Ahmet el-Farukî. sarığın müslümanlara has bir kıyafet olduğu
için şunları söyler: “Zimmî, sarık ve rida gibi ilim ve din ehline mahsus olan kıyafetleri giyemez(46)
41 Bkz. İbn Mâce. Libas, 14; Tirmizî, Libas, 11
42 Tirmizî. Libas. 42; Ebû Davud, Libas. 24
43 Mecma’uz-Zevâid, 5/19
44 Mecma’uz-Zevâid, c. 5, s. 20
45 Muhammed Mahlüf, el-Fetavâ eş-Şer’iyye, c. 1, s. 248
46 Mektubât. c. 2, s. 381
bıyığı kısaltmayı emretmiştir: “Bıyığı kısaltınız (veya kazıvınız),
sakalı uzatınız” (38).
“Hz. Peygamber bize bıyıkları kısaltıp sakalları uzatmamızı emretti” (39).
“Bıyıkları kırpınız, sakalları uzatınız. Mecusîlere muhalefet ediniz” (Müslîm).
“Bıyıkları kesiniz, sakalları uzatınız” (40).
“Müşriklere muhalefet ediniz. Sakalları çoğaltınız, bıyıkları kesiniz” (Buhâri).
“Bıyığından almayan bizden değildir” (Nesâî. Tirmizî).
Peygamber (sav)’in bu emirleri sakalın İslâm’ın bir şiari olduğunu ortaya koymaktadır. Zaten öyle olmasaydı müctehid imamlar
sakalın kesilmesine haram demezlerdi ve Peygamber onu emretmez, sadece kendi uzatmakla iktifa ederdi. Oysa görüyoruz ki Resûlullah (sav) sakalı uzatıp bıyığı kısaltmayı birçok hadisle emretmiştir.
38 Tirmizî, Edep, 6
39 Ebu Davud Terccül, 6
40 Buhârî. Libas, 65
Zalim de olsa Mazlum da olsa Mü’min kardeşine yardım et. Adamın biri: Ey Allah’ın Resulü ! Mazlum olsa yardım ederim. Zâlim olsa nasıl kendisine yardım ederim, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) buyurdu ki: Zulmüne engel olursan, o da kendisine bir yardımdır.
Zalim de olsa Mazlum da olsa Mü’min kardeşine yardım et. Adamın biri: Ey Allah’ın Resulü ! Mazlum olsa yardım ederim. Zâlim olsa nasıl kendisine yardım ederim, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) buyurdu ki: Zulmüne engel olursan, o da kendisine bir yardımdır.