İçeriğe geç

Göremediğimiz Tüm Işıklar Kitap Alıntıları – Anthony Doerr

Anthony Doerr kitaplarından Göremediğimiz Tüm Işıklar kitap alıntıları sizlerle…

Göremediğimiz Tüm Işıklar Kitap Alıntıları

.
Peki çocuklar, bir ışık kıvılcımı olmadan yaşayan beyin bizim için ışıkla dolu bir dünyayı nasıl inşa eder ?

.
Yetmiş altı yaşındayım ve hala böyle hissedebiliyor muyum ?

Gözlerimde yıldızlar olan küçük bir kız gibi mi ?

.
Gözlerini aç ve sonsuza dek kapanmadan önce onlarla neler yapabileceğini gör.

.
Ölmeden önce yaşamak istemez misin ?

.
Tüm hayatın boyunca beklersin ve sonunda gelir ve hazır mısın ?

.
İlk denemede işler neredeyse hiç yürümez. Bir tane daha yapacağız, daha iyisini.

.
Kendi çıkarımıza göre hareket ederiz. Tabii ki yaparız.

Bana öyle olmayan bir kişi ya da bir millet söyle. İşin püf noktası, ilgi alanlarınızın nerede olduğunu bulmaktır.

.
Yetişkinlerin dikkat etmede çocuklardan daha iyi olduğunu kim söylüyorsa yanılıyor.

Dünyayı süzgeçten geçirmekle, şu ya da bu göreve odaklanmakla, hiç dikkat etmeden meşgulüz.

Bazen o kadar küçük bir şey öylesine güzel ve öylesine değerli olabilir ki
Gitmek ile gitmeye karar vermek arasında bir fark var mıydı?
Gözlerinizi açın çocuklar ve sonsuza kadar kapanmadan önce onlarla ne kader çok şey görebilirseniz görün.
Evinizdeki sobada parlayan kocaman, tek bir kömür parçası düşünün çocuklar, onu görür gibi oluyor musunuz? O kömür bir zamanlar bir ağacın parçasıydı,milyonlarca yıl, belki de iki milyon ve belki de yüz milyon yıl önce yaşayan bir ağacın
.
Görünür ışık dediğimiz nedir ? Biz buna renk diyoruz. Ama elektromanyetik spektrum bir yönde sıfıra, diğer yönde ise sonsuzluğa gidiyor, yani gerçekten çocuklar, matematiksel olarak tüm ışık görünmez.

Gözlerinizi açın, diye bitirdi adam, ve sonsuza kadar kapanmadan önce onlarla ne kadar çok şey görebilirsiniz görün
Dünyayı özlemiyor musun? ”
Ses çıkarmadı; o da. İkisi de anı sarmallarının içine girmişlerdi. Tüm dünya burada benim ellerimin altında, ” dedi Darwin’in kitabının kapağına hafif hafif vurarak. Ve radyolarımda. Parmaklarımın tam uçlarında.
Tarihten almamız gereken en büyük ders nedir, biliyor musun? Tarihin zaferi kazananlar tarafından yazılıyor olması. İşte ders budur. Kazanan kim ise, tarih hakkında karar verecek olan da odur. Bizler kendi menfaatlerimiz uğruna uğraş veririz. Tabii ki öyle yaparız. Bana öyle davranmayan tek bir kişi veya millet göster.
Gözlerinizi açın, diye bitirdi adam, ve sonsuza kadar kapanmadan önce onlarla ne kadar çok şey görebilirseniz görün.
“Senin sorunun, Werner,” dedi Frederick. “Kendi hayatına hâkim olduğuna hâlâ inanmak senin sorunun.”
Bazen inanmaktan yorulduğunuz olmuyor mu, Madam?
Bazen somut bir şeyler beklemiyor musunuz?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Bilim, evladım, hatalardan oluşur, ama bunlar yararlı hatalardır,çünkü insanı adım adım gerçeğe götürür.”
.
Hayatın boyunca beklersin ve sonunda gelir ve hazır mısın ?

Onun eksikliğini hissedip üzülüyor muydu? Yoksa duyguları nasır mı tutmuştu
Beklemek de diye düşündü von Rumpel, bir tür savaş değil mi? Kendinize sadece kaybetmemeniz gerektiğini söylersiniz.
Temiz değilmiş. Melezmiş, Werner.
Biz de öyle değil miyiz? Biz de yarı annemiz, yarı babamız değil miyiz?
“O, sana benziyor. Başkalarının göremediğini gören bir çocuk o.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Marie-Laure” dedi Étienne hiç tereddüt etmeden.Elini iki eliyle sıktı.”Bugüne kadar benim hayatıma giren en güzel şey sensin.”
“Bütün hayatınız boyunca bir şey beklemişsinizdir ve o an en sonunda gelmiştir. Peki siz hazır mısınızdır?”
“Ama Tanrı sadece beyaz ve soğuk bir gözdü Şehir yavaş yavaş un ufak olurken, dumanların üzerinde göz kırpar gibi yanıp sönen, yanıp sönen ve hareketsiz duran bir yarım aydı ”
Gözlerinizi açın, diye bitirdi adam, ve sonsuza kadar kapanmadan önce onlarla ne kadar çok şey görebilirseniz görün
Ama kendimi kaptırdığım bu düşlerden artık sıyrılmam gerektiğini düşünüyorum
İnsan doğru şeyleri yaptığından kesin olarak nasıl emin olabilirdi ?

Sevginin insanı öldüreceğine kim inanırdı ?

“İnsan doğru şeyleri yaptığından kesin olarak nasıl emin olabilirdi?”
Ama çaresizlik sonsuza dek sürmesi gereken bir şey değildi onlar için.
Tarih Tanrıçası Dünya’ya tepeden baktı. Arınma sadece en kızgın ateşlerle mümkün olabilir dedi. Cansız ayçiçeklerinin oluşturduğu bir orman geldi gözlerinin önüne, bir de bir ağaçtan infilak eder gibi fırlayan bir kuş sürüsü
.
Hayat bir tür yozlaşma değil mi ?

Bir çocuk doğar ve dünya ona girer. Ondan bir şeyler alıyor, içine bir şeyler dolduruyor.

.

.
Sadakatle yaşayın, cesurca savaşın ve gülerek ölün.

.

Körlük neydi? Bir duvarın olması gereken yerde, insanın parmaklarının hiçbir şey bulamaması veya hiçbir şeyin olmaması gereken yerde, bir masanın bacağının kaval kemiğini oyması Sokaklarda arabaların homurdanması, yaprakların gökyüzünde fısıldaşması, kanının kulaklarının içinde hışırdayarak dolaşması
kendi hayatına hakim olduğuna inanmak senin sorunun
‘’Savaş, diye düşündü Etienne dalgın bir şekilde, hayatların herhangi bir mal gibi satıldığı bir pazar yeri.’’
Tarihten anlamamız gereken en büyük ders nedir biliyor musunuz?Tarihin zaferi kazananlar tarafından yazılıyor olması.işte ders budur kazanan kim ise,tarih hakkında karar verecek olan da odur.
Belki de değişen şey, onlara bakan gözlerdi.
.
Umut bir gün doğumuydu, ara sokaktaki bir arkadaş, boş bir koridordaki bir fısıltıydı.

.

‘Gözlerinizi açın çocuklar ve sonsuza kadar kapanmadan önce onlarla ne kadar çok şey görebilirseniz görün.’
‘Bazen fırtınanın göbeğinde olmak, en güvenli yerde olmak demekti’.
Görme yeteneğimi kaybettiğimde herkes benim cesur olduğumu söyledi. dedi. Babam gittiğinde de herkes benim cesur olduğumu söylemişti. Ama bu cesaret değil: Başka seçeneğim yok. Uyanıyorum ve hayatımı yaşıyorum. Sen de aynısını yapmıyor musun?
Körlüğün ne demek olduğunu anlamak için gözlerinizi kapatmanız yeterli olmazdı. Sizin gökyüzü, insan yüzleri ve binalarla dolu dünyanızın altında, yüzeylerin dağıldığı ve seslerin havada bir kurdele yumağı haline geldiği daha hassas ve daha eski bir dünya vardır.
Tarih Tanrıçası Dünya’ya tepeden baktı. Arınma sadece en kızgın ateşlerle mümkün olabilir dedi.
Sadece henüz ölmediğim için hayattayım.
sanki binaları son gördüğünden beri daha da kasvetli, kirli ve lekeli olmuştu. Ama belki de değişen şey, onlara bakan gözlerdi.
Gözlerinizi açın çocuklar ve sonsuza kadar kapanmadan önce onlarla ne kadar çok şey görebilirseniz görün.
Sevginin insanı öldüreceğine kim inanırdı?
İnsan doğru şeyleri yaptığından kesin olarak nasıl emin olabilirdi?
Engelleri fırsatlar olarak gör, Reinhold. Engeller insana ilham verir.
“Tanrım, kaderin yakınlaştıramayacağı hiç bir mesafe yok .”
.
ama yürekli ol. Umut çok tehlikeli olabilen bir şeydir ama onsuz hayat korkunç derecede kuru olurdu. Hatta imkansız.

Benden al !..

.

Hepimiz vaktinden önce büyüdük.
Gitmek ile gitmeye karar vermek arasında bir fark var mıydı?
Bazen o kadar küçük bir şey öylesine güzel ve öylesine değerli olabilir ki
”Dünyanın sarsıcı ve bir girdap gibi insanı içine çeken kayıtsızlığı karşısında böyle muhteşem binalar inşa etmenin, müzik yapmanın, şarkı söylemenin ve renkli kuş resimleriyle dolu devasa kitaplar basmanın ne kadar boşuna olduğunu fark etti.”
Her sonucun bir nedeni ve her güçlüğün de bir çözümü vardır. Her kilidin bir anahtarı olduğu gibi.”
Bazen o kadar küçük bir şey öylesine güzel ve öylesine değerli olabilir ki Yıldızlar kadar büyük hayallerimiz neler?
Ama çaresizlik sonsuza dek sürmesi gereken birsey değildi onlar için. Marie-Laure çok küçüktü ve babası da çok sabırlı. Lanet diye bir şey olmadığına onu inandırmisti. Belki talih diye bir şey vardı; iyi veya kötü talih diye bir şey olabilirdi. Yaşadığımız her gün, başarıya ya da başarısızlığa doğru meyil ediyordu, ama lanet diye bir şey yoktu.
Gözlerinizi açın, ve sonsuza kadar kapanmadan önce onlarla ne kadar çok şey görebilirsiniz görün.
Bazen fırtınanın göbeğinde olmak, en güvenli yerde olmak demekti.
Ama çıtayı yükseltmek, ümidin gerçekleşmesini riske atmak demekti.
İnsan doğru şeyleri yaptığından kesin olarak nasıl emin olabilirdi?
Engeller insana ilham verir.
Gözlerinizi açın ve sonsuza kadar kapanmadan önce,görebildiğiniz kadar çok şey görün.
tüm korkularının temelinde yatan buydu işte Durdurma gücünüzün olmadığı bir ışık üzerinize tutuluyor ve birileri bir mermiyi hedefine gönderiyor.
Bir kutunun içinde hapsolmuş durumdayız ve bu kutu bir volkanın ağzında duruyor.
Arınma sadece en kızgın ateşlerle mümkün olabilir, diye fısıldardı radyo. Tanrı’nın seçilmişleri de yükselmek için en zorlu sınavlardan geçmek zorundadır.
Ama kendimi kaptırdığım bu düşlerden artık sıyrılmam gerektiğini düşünüyorum.
İlginç zamanlarda yaşıyoruz, diyordu radyo. Şikayet etmiyoruz. Ayaklarımızı güçlü bir şekilde toprağımıza basacağız ve hiçbir hücum bizi yıldıramayacak.
Sonra, kızının saçlarını kulaklarının arkasından kurtarıp ve onu kaldırp başının üstünde hoplatırdı. Onun bir ‘émerveillement’ olduğunu, bir milyon yıl bile olsa, onu asla bırakmayacağını söylerdi.

émerveillement: İnsanı hayretler içinde bırakan şey.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir