İçeriğe geç

Gölgede Yanmak Kitap Alıntıları – Erkmen Özbıçakçı

Erkmen Özbıçakçı kitaplarından Gölgede Yanmak kitap alıntıları sizlerle…

Gölgede Yanmak Kitap Alıntıları

Yalnız olamayan, hiçbir şey olamaz bu hayatta.
“Selahattin oflamadı. Haşa. İsyan etmedi, sabretti. İnat etmedi, şükretti. Hem neye inat, kime isyan edecekti? İnat sermaye, isyan muhatap ister. Sermayesi sabrıydı. Muhatabı kendiydi Selahattin’in.”
Sanırım âşık oldum Irmak’a. Âşık olmak o kadar korkutucu değil. Kimse âşık olmamış henüz etrafımda. S. 123
Hayatta kalmak için ilk ve en önemli dersimi alıyorum babamdan, güce karşı hareketsiz ve edilgen ol! S. 122
“Sabahtan beri seni arıyoruz. Babam öldürecek seni, yürü!”

Ölüm lafı o kadar korkunç değil. Kimse ölmemiş henüz etrafımda. S. 121

Hayat işte. En büyük acının tohumuna gündelik telaşeyi yerleştirir. Mümkün değildir hakikatli, kendine dürüst insan için o acıyı kutsamak, ömür boyu çelik bir disiplinle o acının içinde yaşamak. S. 102
“Asker adama burjuva dertlerden bahsedilmez, demişsin, haklısın.” S. 70
Paçalarınızda çamur, sırtınızda kamuflaj, açlık, soğuk Öfke çoktan kine döndü. S. 64
Herkes askerliğin sabretmeyi öğrettiğini söyler. Ama sen, görmezden gelmek, diye adlandırıyorsun. S. 70
Hogır’ın ilk vaazında yalnızlıkla ilgili söylediklerini düşünüyorsun arada. Yalnız kalmamak için yapabileceklerini. Yapamayışını. Kibri, aczi. Seçimini. Kitaplar korunaklı bir hücre. Okurken yalnızsın ve değilsin. S. 57
Yere batasıca Kurban Bayramlarından birinde bağırsakların dumanı tüter, kellede dil, kuyrukta bok kurumamışken daha. Babamın tek parmağıma astığı kara poşet. Her adımda uzak uzak salınan poşette koç kellesi, ayakları. Tökezleyip yüzüstü kapaklanışım. Suratıma sıçrayan. Kan. Pirinç tokmağa bulaşan. Kan. Kel delinin kafa derisinin altındaki şişkin yeşil damarlarda kımıldayan. Kan. Hızarın bahçesindeki çimlerde kara kara parlayan. Kan. Suça, yalnızlığa, gresyağına, kana bu kadar az bulaşmış olmasaydım keşke. Eksik adamım ben. Bir uyusam, uyuyabilsem, uyanacağım. KOĞUŞ KALK! S. 56
Hogır Kürt. İzmirliyim diyor. Memleketçilik askeriyede altın kural. S. 53
“Unutmayın, özgürlükten yoksunken sınanmamış bir yalnız kalma iradesi hakiki bir sınavdan geçmiş sayılmaz.” S. 50
“Yalnız olamayan, hiçbir şey olamaz bu hayatta. İşte burası, bu koşullar sizin için en iyi sınav.” S. 49
Neyse, zaman geçsin de. Bir buna güveniyorum. Zaman elbet geçecek. S. 38
Müdavim dediğin bir şey bekler. Sabrı kadar saygı görür. Doğru yerde susmasıyla Sessizliğiyle Hiç kimsenin acısı başkasının eşiğiyle ölçülmez. S. 38
Şimdi değilse hiçbir zaman. S. 34
Rüya ile gerçek böylesine iç içe geçmişken, yaşamın gerçekten yontulmuş sopaları her uyanışta sonsuz bir falaka. S. 20
Biliyorum bu hissi. Elimdeki fırsatı kaçırmanın, denk gelemeyişin tanıdık sıkıntısı, çöreklendi yine göğsüme. S. 16
Sanırım âşık oldum Irmak’a. Âşık olmak o kadar korkutucu değil. Kimse âşık olmamış henüz etrafımda. S. 123

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir