Hasan Tahsin Feyizli kitaplarından Feyzü’l Furkan Tefsirli Kur’an-ı Kerim Meali kitap alıntıları sizlerle…
Feyzü’l Furkan Tefsirli Kur’an-ı Kerim Meali Kitap Alıntıları
kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler.
Allah’a kulluk edin ve O’ndan korkun, bu sizin için daha hayırlıdır.
O halde güzel bir sabır ile sabret.
Allah kime hidâyet ederse, o hidâyete erendir.
Öyle ise beni anın, ben de sizi anayım.
Vekil olarak Rabbin yeter.
Ve inananların göğüslerine şifa verir.
45. (Ey müslümanlar!) Sabır ve namazla (Allah’tan) yardım isteyin. Şüphesiz bu (şekilde yardım istemek Allah’a) gönülden saygı duyanlardan başkasına zor ve ağır gelir.
Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
17. İşte, nankörlük ettiklerinden dolayı onları bu şekilde cezalandırdık. Biz hiç, nankör olandan başkasını cezalandırır mıyız?!
6. Kendilerine ilim verilen (gerçek bilgin) ler, sana Rabbinden indirilen (Kur’an’) ın, hakikatin ta kendisi olduğunu ve (onun) mutlak galip ve hamde layık (Allah’) ın yoluna hidayet ettiğini görürler.
35. Şüphesiz ki Müslüman olan (Allah’ın emirlerine teslim olan) erkeklerle, müslüman kadınlar; iman eden erkeklerle iman eden kadınlar; itaat (ve ibadet) e devam eden erkeklerle itaat (ve ibadet) e devam eden kadınlar; doğru erkeklerle, doğru kadınlar; sabreden erkeklerle sabreden kadınlar; alçak gönüllü (ve saygılı) erkeklerle alçak gönüllü (ve saygılı) kadınlar; sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkeklerle, oruç tutan kadınlar; mahrem yerlerini (haramdan) koruyan /hayalı erkeklerle mahrem yerlerini (ve görünümlerini haramdan) koruyan /iffetli kadınlar; Allah’ı çok anan erkeklerle (Allah’ı çok) anan kadınlar (var ya, işte) Allah, onlar için mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
21. Andolsun ki Allah’ı(n rızasını) ve ahiret gününü(n saadetini umanlar ve Allah’ın Resûlü’nde, sizin için, pek güzel bir örnek vardır.
3. Allah’a güvenip dayan. Vekil olarak Allah yeter.
Burada dağların geçip gitmesinde, dünyanın döndüğüne işaret vardır. Şimdi dünya ile birlikte dönüp giden dağlar, Sûr’a üfürüldüğü gün parçalanıp ufalanacak ve yerlerinden kaybolup gideceklerdir. Diğer taraftan Levha tektoniği alanında çalışmalarla varılan bilimsel netice kısaca şöyledir: Yer kabuğu mağma’nın üzerinde olup üzerindeki dağlar ve diğer şeyler hareket halindedir. Bu hareket ortalama yılda 1-2 cm olup bu da insanın hissedebileceği bir hız değildir. Fakat jeolojik olarak mühimdir. İşte hareketsiz zannedilen dağların bu yönden de bulutlar gibi hareket ettiğini bilim ispat etmiştir.
64. Bu dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu (oradaki hayat) ise elbette (asıl yaşanacak) ebedî hayat odur ; keşke bunu bilselerdi.
57. Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.
3. Andolsun ki biz, onlardan öncekileri de (sıkıntılarla) imtihan ettik. Allah elbette (iman yönüyle) doğru olanları da bilir, yalancıları da bilir.
77. Allah’ın sana verdiği (güç, kuvvet, mal, evlat, ilim gibi her türlü) şeyde ahiret yurdunu da ara. Dünyadan (helalinden olarak) nasibini de unutma! Allah’ın sana iyilik ettiği gibi sen de iyilik et. (Emirlerine muhalefet ederek) yeryüzünde bozgunculuk (yapmayı) isteme! Çünkü Allah bozguncuları sevmez.
76. Karun, Musa’nın kavminden (amcasının oğlu) idi. Ama onlara karşı azgınlık etti. Biz ona öyle hazineler verdik ki anahtarları(nı bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Kavmi ona demişti ki: Şımarma! Çünkü Allah (böbürlenip) şımaranları sevmez.
60. Oysa size verilen her şey, dünya hayatının (geçici) istifadesi ve ziynetidir. Allah’ın yanında olan ise daha hayırlı ve daha devamlıdır. Akıl erdiremiyor musunuz?
50. Eğer sana cevap vermezlerse (ki cevap vermezler), bil ki onlar, sadece heveslerine uyuyorlar. Allah’tan (gelen bir delil veya vahye dayalı) bir yol gösterici olmadan, kendi arzusuna (veya işine gelenlere) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
Dinde kaynağını vahiyden almayan bütün yol göstericilik ve deliller, kesinliği ve kalıcılığı olmayan batıl arzuların mahsülüdür.
80. Şüphesiz sen (kalpleri) ölmüşlere duyuramazsın. Arkasını dönmüş kaçarlarken o sağırlara da davetini işittiremezsin.
79. (Resûlüm!) O halde Allah’a güvenip dayan. Çünkü sen apaçık bir gerçek üzeresin.
4. Ahirete inanmayanlar var ya, onlara kendilerinin (kötü) işlerini süslü gösterdik. Bu yüzden onlar ‘şaşkınlık ve kalp körlüğü’ içinde bocalarlar.
İnanmadıkları için dünyaperest, maddeperest olurlar.
221. Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?
222. Onlar, her günahkar, iftiracı (düzenbaz) üzerine iner.
223. Bunlar (şeytanın vesveselerine) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar.
149. Dağlardan da zevkle/şımararak (gösterişli) birtakım evler yontup oyuyorsunuz.
Ayet-i kerimedeki farihin lafzı, maharetle anlamına da gelmektedir.
78. O (Rab) ki beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.
79. Bana yediren, bana içiren O’dur.
80. Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.
74. Ve onlar ki: Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve nesillerimizden gözler(imizin) nuru (olacak iyi insanlar) lütfet ve bizi (fenalıktan) sakınanlara rehber yap. derler.
Bu dua temiz toplum olmanın, dünya ve ahirette huzur bulmanın bir anahtarıdır.
67. (Rahman’ın o has kulları) ki harcadıkları zaman israf etmezler, cimrilik de yapmazlar, (harcamaları hususunda) bu (ikisi) arasında bir denge tuttururlar.
Peygamberimiz (sas.) ; Cömerdin yemeği deva, cimrinin yemeği ise hastalıktır. buyurmuştur.
63. Rahman’ın (has) kulları o kimselerdir ki yeryüzünde mütevazı bir şekilde yürürler ve cahiller kendilerine laf atarsa (tartışmayıp) : Selametle (hoşça kal). de(yip gider) ler.
23. (Dünyada hayır namına) yaptıkları her bir işi ele alacağız ve onu dağılmış toz zerresi yapacağız. (Çünkü iman olmaksızın hiçbir işin değeri yoktur.)
24. O gün cennet ehlinin kalacakları yer çok iyi ve dinlenecekleri yer çok güzeldir.
25. O gün gök, beyaz bulutlarla (veya beyaz bulutlar halinde) parçalanacak ve melekler (amel defteriyle) indirildikçe indirilecek.
14. Bugün, yok olmayı bir kez değil, birçok (defa) dileyin (çünkü durmadan diriltilip yakılacaksınız).
Ahirette dirildikten sonra ne yeniden dünyaya dönüş ne de ölüp kurtulma vardır. Reenkarnasyon da mümkün değildir.
35. Allah, göklerin, yerin (her şeyin) nuru(nu, aydınlığını veren) dir. O’nun nurunun misali bir hücre içindeki (kuvvetli) bir lamba gibidir. O lamba bir cam içindedir. O cam sanki inciden bir yıldızdır ki güneşin doğduğu yere de battığı yere de nispeti olmayan mübarek bir ağaçtan, zeytinden yakılır.
Tur-i Sina’da o zeytin ağacından Hz. Musa’ya gözüken ışık, İlahi nurun ışığıdır. Bu nur, Allah’ın dilediği yerde ve kalpte parlar.
Onun (zeytinin parlak) yağı, kendisine bir ateş değmese bile neredeyse ışık verir. (Bu da) nur üzerine nurdur (ışığı pırıl pırıl aydınlıktır). Allah dilediği (layık gördüğü) kimseyi nuruna kavuşturur.
Hidayetine eriştirir, Kur’an’a uymaya muvaffak kılar ve aydınlığa çıkarır.
Allah insanlar için misaller verir. Allah her şeyi bilendir.
27. Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere (ve odalara girerken) tanışsanız da izin almadan ve sahiplerine (seslenip) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır. Herhalde bunu düşünüp anlarsınız.
14. Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın lütfu ve rahmeti üzerinize olmasaydı içine daldığınız dedikodu yüzünden size kesinlikle büyük bir azap dokunurdu.
1. (Bu,) indirdiğimiz ve (hükümlerinin tatbikini) farz kıldığımız bir suredir. Düşünüp öğüt alasınız diye içinde apaçık ayetler indirdik.
78. Sizin için (duymayı sağlayan) kulakları, (görmeyi sağlayan) gözleri ve (düşünmeyi sağlayan) gönülleri yaratan O’ dur. (Halbuki siz) ne kadar az şükrediyorsunuz!
43. Hiçbir ümmet ecelini ne öne alabilir ne de (onu) erteleyebilir.
30. Doğrusu bu (Nuh kıssası) nda nice ibretler vardır. Biz (İnsanları) elbette imtihan etmekteyiz.
8. Onlar (o mü’ minler) ki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.
1. Mü’ minler muhakkak felah bulmuş (umduklarına ermişler) dir.
32. Bu böyledir. Kim Allah’ın (dininin) alametlerine (hükümlerine) saygı gösterirse gerçekten bu, kalplerin takvasından (Allah’a saygısından ve karşı gelmekten sakınmasından) dır.
27. (Resûlüm!) İnsanlar içinde haccı ilan et;gerek yaya gerekse uzak yoldan (hızlı yol alan) zayıf /arık develer üzerinde sana gelsinler.
Rivayete göre, İbrahim (as.), Ebu Kubeys dağına çıkarak insanları haccetmeye davet etmiştir. Hasan—Basri’nin rivayetine göre bu hitap Hz. Peygamber’edir. Beydavi de bunu nakletmiştir. Hz. Peygamber, Veda haccında ayetin gereği olan haccı duyurmuştur.
8-9. (Buna rağmen) insanlardan kimi, ne bir yol göstereni ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın bilgisizce (insanları) Allah yolundan saptırmak için kibirle yanını bükerek/kasılıp böbürlenerek Allah hakkında tartışır!
Oysa Allah’ın varlığı hakkında tartışan ateistler, görünmeyen akıllarının varlığını kabul eymeleriyle çelişkiye düştüklerini bilmezler.
Onun için dünyada bir rezillik vardır. Kıyamet günü de ona (cehennemin) can yakıcı azabını tattıracağız.
1. Ey insanlar! Rabbinizin emrine uygun yaşayın. Gerçekten (kıyamet) saati(ni) n sarsıntısı çok büyük (dehşetli) bir şeydir.
37. İnsan (öyle acelecidir ki sanki) aceleden yaratıldı. (Bekleyin, acele etmeyin) size ayetlerimi (azabımı) göstereceğim. Benden (azabın) acele olmasını istemeyin.
35. Her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz.
Hanginiz şükürde, sabırda ve salih amelde bulunacak veya isyan edecek diye.
(Sonunda) ancak bize döndürüleceksiniz.
34. (Resûlüm!) Biz, senden önce hiçbir insana, (dünyada) ebedî hayat vermedik. Şimdi sen ölürsen onlar ebedî mi kalacaklar?
1. İnsanların hesab(a çekilme zaman)I yaklaştı. Hal böyle iken onlar, hala gaflet içinde yüz çevirmektedirler.
59. Kendilerinden sonra arkalarından öyle (kötü) bir nesil geldi ki namazı bıraktılar ve şehvetlerine uydular.
23-24. İnşallah (Allah dilerse/Allah izin verirse) demeksizin, asla, hiçbir şey için : Ben yarın bunu mutlaka yaparım. deme.
Kureyş müşriklerinden bir grup, peygamberliğini öğrenmek için Resûlullah’a ruh, Ashabı Kehf ve Zülkarneyn hakkında sualler sormuşlardı. O da konu ruha gelince, Yarın cevap veririm. demişti, İnşallah dememişti. İşte bir ifade hatasından dolayı 15 gün vahiy kesilmiş, Efendimiz(sas.) hakkında; Onu Rabbi unuttu. demişlerdi. Sonra bu ayetler ve bu surenin 9_25,83-98 arası ayetleri ile Duha suresi indi.
Unuttuğun zaman da (yine inşallah diyerek) Rabbini an ve: Umarım ki Rabbim beni, bundan daha isabetli (bir) doğruya ulaştırır. de.
Kim de mü’min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.