İçeriğe geç

Ferah Tut Yüreğini Kitap Alıntıları – Zahrad

Zahrad kitaplarından Ferah Tut Yüreğini kitap alıntıları sizlerle…

Ferah Tut Yüreğini Kitap Alıntıları

ENFLASYON
Bir yerde Alışılmadık biçimde
Benzer birbirine Para ve şiir
Çoğaldığı ölçüde Azalır
Kıymeti ikisinin de 18.12.1974
ILAÇ TADI

Şu son günlerimi – dedi -Şöyle ağız tadıyla Yaşayayım bari – Ne mümkün!
Doktor yeni ilaç verdi
Acı ilaç tadıyla
Yaşıyor şimdi

ARAYIŞ
Arayan bir hayvandır insan
Arayan – bulan – yeniden arayan
Hayat tükenir – arayış asla

Bulmayan bir hayvandır insan

AŞURE

Bir Noel Baba gelseydi
Hediyeler getirseydi
Verse verse bitmeseydi
Bir ağaç yükselseydi
Günden güne – karış karış –
Göğe yetişmeseydi
Hayat dediğimiz şey
Bir aşure olsaydı – ağızlara layık
Ye ye bitmeseydi

TOPRAK
Ben Movses’in oğlu
Terk etmiş dünyayı erkenden -Bir toprak yığını gösterip
işte baban dediler

Baba – benim babam – toprak
Ben Toprağın oğlu

GERi
Aşkın başladığı
O yere
Kadar gelmek
Ve gönüllü
Ve şarkısız
Geri dönmek
KUYU
Tersine dönmüş gezgin kuyularız biz
Her birimiz
Boyu kadar derin
GÖKSEL SÖZ

Yola çıkarız şairle
şarkı söylemeye

Kendi söyler
biz söylermiş gibi yaparız

SiVRiSiNEK HESABI

Evlendiğinde Gigo Düşündü – Odada ne kadar varsa sivrisinek!

Yarısı kendine gelse eğer

Yarısı da karısına gider – bölünür -Hayat müşterek!

Gel gör ki güzdü – sivrisinekler çoğaldı Gigo’yu aldı bir dert !

Boşa çıktı çabası
-Şimdi yine bir o kadar sivrisinek
Bir kadın da cabası!

iNSAN ETi

İki yanda binalar yükseldiğinde
sokak doğdu

Öyle devasa – öyle heybetliydi ki binalar sorduklarında

Sokak değilim – dedi – caddeyim ben

Ve artık her gün o kalburüstü – arabalı takımı

Zarafetleriyle okşarcasına onu – geçip gittiler

Taşıdı durdu bu zengin akıntıyı – bu zengin süsleri sokak

Derisinin üstünde mücevher gibi

Her şey – akışkan ışıltılı parlak – törensel

Sanki ihtişamı tanıdı sokak

Geldiler gittiler – izleri kayboldu o saat

Bir şey hiç çıkmadı aklından fakat

Günün birinde – geçtiğinde bir ademoğlu ürkek – yal’nayak

işte insan etini o gün tanıdı cadde

SiLUET
Düşün bir
kim bilir
O gözlerin içinde
Ne görüntüler var
.
– O halde doğrul
Bir yüz çiz bize
gülümsesin
Gel bana çünkü gelebilirsin
Bir fikir kadar çabucak
Aksilik gibi ansızın
gelebilirsin

Geldiğinde uzun boylu kalabilirsin
Yoksunluk gibi temelli
Hatıra gibi
Ebedi
Gel bana çünkü gelebilirsin

O çılgınlığı yaptığın için pişman olabilirsin günün birinde
O çılgınlığı yapmadığın için pişman olabilirsin günün birinde

Bir pişmanlıklar toplamıdır zaten hayat denen nesne

Sen denizsen – o da ay – ulaşılmaz –
Boşuna kolların açıp açıp beklersin
Yürüdüğünde
Cüret seni izler
Dikkatli ol önüne geçmeye yeltenmesin

Dönüşte
evin yolunu tuttuğunda
Öyle bir yap ki senden önce dalmasın içeri
– Sokakta kalırsın

Aşk yama tutmaz
Çılgın olmalı insan az buçuk
Gizli bir köşesi bulunmalı çılgınlığa
Başına buyruk
– yolu kendi yordamı kendi –
Bir köşe ki gizli herkesten-

Anahtarı kaybolmasın yeter ki

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Başımın belası
bir özel isim
vızıldar beynimin içinde
kovayım derim – gider gibi yapar
gelir yine
– Sadece cins isimleri sevdiğimi
bin defa söyledim kendisine
ikna olacağı yok
bela gibi
çöreklenir tepeme

Oysa ötede
ne cins isimler var
sıcacık
insanın bir bir tutup sevesi gelir

Gel gör ki
beynimin içinde bir özel isim gülümser biteviye

Bir adım öndeyiz biz doğadan
ya da öyle olduğunu sandığımız an
fark ederiz zaten
doğanın kendi iki adım öndedir bizden

öne geçelim diye koşarız yine
– yüzyıllar boyu koşmuşuz böyle –
oysa doğa dediğin – dingin – bozmaz istifini –
beklemiştir hep kendine yetişmemizi

sanmaya görün yetiştiğimizi
nihayet günü gelince
erir gideriz kendi içinde

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Arayan bir hayvandır insan
Arayan – bulan – yeniden arayan
Hayat tükenir – arayış asla
Bulmayan bir hayvandır insan
Hakikatin kesintisiz sığ çölünde
şüphe – ışıl ışıl çiçek
Nehir olmuş akmışız madem
Denizi gölü beslemekse niyet
Besleriz elbet

Ok olmuş fırlamışız madem
Uzayları delmekse niyet
Deleriz elbet

Küçük bir nokta kalmışız madem
Gün olur kaybolmak vacipse şayet
Kaybolmayız elbet

Yarın çok geç – ey sevgili
Yarın tabutu her bir bugünün
Bugün için bugündür gerçek
Ey sevgili – sevmek gerçek
Sayı yanında sayı – sayı içinde sayı –
Ve sayılar içinde kaybolmuş bir sayı
Olmamak çabası
Başka olmak ihtiyacı sizinkisi
– Benzerler arasında başka olmak –

Başka olmak ihtiyacı sizinkisi
Sizin bütün derdiniz kaybolmamak
Bütünün içinde
Herkes gibi
-Bütünün içinde kaybolmamak-

Başka olsanız da – hepsinden başka-
Hepsinden aynı oranda farklı olmak
Nihayet yeniden yeniden birbirine
Benzemek
Dehşeti sizinkisi
– Yeniden isimsiz bir sayı olmak

Ve bilmeli ki bir sıfırdır sadece Nihayet her sayının akıbeti

Küçücük bir kumbaradır bir şiir
Açınca – hayrete düşersin
Onca ihtişam ne zaman birikmiş?
Sınır noktasını geçtik
Orada da insanlar bu kadar deli
Farklı sanırdık – aldanmışız meğer
Sordular – siz de mi aynı tür delisiniz?
Farklı olduğumuzu sanmışlardı – aldanmışlar besbelli
Şöyle yazarım ya da
– kediyi yedi ışık –
– kalmadı odanın içinde kedi –

ve kederlere boğulur kedinin sahibi
..yolar saçını başını
öfkesi burnunda
..gider bütün lambaları söndürür
ve koyu karanlığın içinde
..bir ses çalınır kulağına
..- mırnav – ben buradayım

Kedinin yanına koşar adam
onu okşar – okşar – bağrına basar –
Düşünür ki kedi
..ne kadar mutlular
..sahibi ve kendisi
ve hem güvencede geleceği
hem artık
..rahatça kuyruğunu dikebilir –

– işte böyle de yazarım
ve çöp kutusuna atarım

Yazmaya koyulduğumda
önce ışık sözcüğü düşer aklıma
sonra kedi –
düşünürüm
.- nasıl bir ilişki var ikisi arasında? –
ve yazarım
.- kedi ışığı yedi –
.- oda kaldı karanlıkta –

Umuru değil kedinin
o görebilir karanlıkta
Fakat keyfi kaçmıştır sahibinin
Gider
bulur ekmek bıçağını
el yordamıyla
deşer karnını kedinin
ve aydınlanır oda

Ant içer kedi
.ışık yememeye bir daha
iş işten geçmiştir ama –

– işte böyle yazarım
Okurum son bir kez daha
ve çöp kutusuna atarım

* Yapmak mı yapmamak mı?
..- yapmamak için
..zaten hazır
.bütün bahaneler

Yapmamak – ve sonra
..yapmamış olmanın
..hazzını yaşamak

Yapmamak – şeylerin dingin konumuna
.düpedüz ihanet etmemek

Yapmak mı yapmamak mı?
.yapmamak – hiçbir çabayı
.kendi gevşek uyuşukluğundan
.kopartmamak

Yapmamak – barışık varoluşun
..o uyumlu
..iç ve dış akışına
..karışmamak

Yapmak mı yapmamak mı?
.yaşamak mı yaşamamak mı yoksa?
..yapmamış olmanın o güzelim hazzını

Su Duvardan Yukarı’dan / 2004

* Yapmak mı yapmamak mı?
..- yapmak için
..zaten hazır
.bütün veriler

Yapmak – ve sonra
..yapmış olmanın
..hazzını yaşamak

Yapmak – şeylerin ve bizlerin konumunu
..düpedüz dönüştürmek

Yapmak mı yapmamak mı?
.yapmak – bütün çabaları
.kendi uyuşukluğundan
.çekip çıkartmak

Yapmak – tembel varoluşun
..o başına buyruk
..iç ve dış akışına
..karışmak

Yapmak mı yapmamak mı?
.yaşamak mı yaşamamak mı yoksa?
.yapmış olmanın o güzelim hazzını

Su Duvardan Yukarı’dan / 2004

Ben sana gel demedim ki Aşk – lakin –
Madem geldin – gitme kal
Kardan
Tebeşirden
Buluttan çok
Sensin beyaz dediğimde Aklıma düşen
Gel bana çünkü gelebilirsin
Bir fikir kadar çabucak
Aksilik gibi ansızın
gelebilirsin
Geldiğinde uzun boylu kalabilirsin
Yoksunluk gibi temelli
Hatıra gibi
Ebedi
Gel bana çünkü gelebilirsin
Değil mi ki yanılmak
insana mahsus
Bilmem neden gözlerim böyle yaşlı
Herhangi bir fikri olmayanlar
asla yanılmaz
Mutluluğu
mutlak surette
ufukların ötesinde sananlar
yanılır
değil mi ki
avuçlarının içindedir
mutluluk
Sözden esirgememeli yüreğimizi
Gel gör ki
beynimin içinde bir özel isim
gülümser biteviye
Sisin nemi
tüylerinden damla damla dökülür
ve sen onların
senin için ağladığını sanırsın
Teselli
koyu bir sis yayar
bütün yaraların bütün acıların
örtmek için üstünü
Ben sana gel demedim ki Aşk – lakin –
Madem geldin – gitme kal
Hakikatin kesintisiz sığ çölünde
şüphe – ışıl ışıl çiçek
O boşluğun şarkısını söylerim ben –
söylerim neyi söylemek isteyip de
söyleyememişsem
Şarkımdan sonra kalan boşluktur yine
Tersine dönmüş gezgin kuyularız biz
Her birimiz
Boyu kadar derin
Kim dersiniz bu dünyanın sahibi
Biz değilsek eğer
Sahi – kim dersiniz bu dünyanın sahibi
Öyle bir ağlamak ki – ağlarım şimdi için için
Değil kendime – başkası için
Kollarım arasında yeniden kucaklamaya
Yüzleri – isimleri – isimleri – yüzleri
Yüzsüz isimleri
isimsiz yüzleri
Ve fısıldarım bir dua gibi
– Selam herkese
Çaldığımda kapını artık çok geçti
Düşün bir
kim bilir
O gözlerin dışında
Ne anlamlar var
Senden kim gelmeni istedi Aşk
Madem geldin – senden kim istedi
yanında karmaşa getir
Aşkın makbulü
mutluluk bahşeder insana
izi tozu çekilir
şenliği sürer hala
Ben sana gel demedim ki Aşk – lakin
Madem geldin – gitme kal
Aşkın başladığı
O yere
Kadar gelmek
Ve gönüllü
Ve şarkısız
Geri dönmek
Yarın çok geç – ey sevgili
Yarın tabutu her bir bugünün
Bugün için bugündür gerçek
Ey sevgili – sevmek gerçek
Unutmak gerçek
Ey sevgili
Başlangıcı bugün başlayan ölümün
Bu yolu kim açmış kim açmamış bilmemek
Hayatımızdan kim gitmiş kim gitmemiş bilmemek
Bizimle kim ağlamış kim ağlamamış bilmemek
Rengarenk geçmişimizin kala kala gölgesi kalmış sadece
Oysa şarkılarım ne söyler duymamışsınız nicedir
Oysa nicedir görmemişsiniz ne yapar ellerim
Ben şarkılarımı bu ellerle söylerdim
Aşkın şarkısını söylerdim ürkek sevdalılar için
Ve böyle mahzun murada ermemiş bütün aşklar için
Ve sevsin sevmesin hepsine dize dize
Biraz hayal biraz şevk verirdim..
Yola çıkarız şairle
şarkı söylemeye
Kendi söyler
biz söylermiş gibi yaparız..
Satır sona erdiğinde
Anlaşıldı ki sığmayacak sözcük
Bir çırpıda okuyun ki
Sezmesin sözcük
Sonsuza dek bölündüğünü..
GEÇ

Ne sana yazabildim
Ne de kendime
O sırmalı aşk şarkısını
Yanıp tutuşan arzusuyla gençliğin

Çaldığımda kapını artık çok geçti

evlendiğinde gigo
düşündü
-odada ne kadar varsa sivrisinek!
yarısı kendine gelse eğer
yarısı da karısına gider – bölünür
hayat müşterek!

gel gör ki güzdü – sivrisinekler çoğaldı
gigo’yu aldı bir dert!
boşa çıktı çabası-
şimdi yine
bir o kadar sivrisinek
bir kadın da cabası!

tersine dönmüş gezgin kuyularız biz
her birimiz
boyu kadar derin
Ben sizin en eski düşünüzüm
bir daha göremeyeceğiniz düşünüz
Ve hepimizin içindeki gizli infilâkım ben
bir daha hatırlayamayacağınız

Eski ölçülerinizi parçalayacaksınız
Çünkü sizin en büyük hayalinizden büyüğüm
Kozmonot pilotunuzum
Sınırsızlığınızın sınırıyım ben

Ben sonuncu elçinizim sizin
Siz kimsiniz ?

insan var çamurdur – hep çamur kalır insan var şavkını taşır hilesiz
iki mavi aldım varıp çarşıya
Biri deniz için
biri de göğe
Ben sana gel demedim ki Aşk – lakin – Madem geldin – gitme kal
Hayat dediğimiz şey
Bir aşure olsaydı – ağızlara layık –
Ye ye bitmeseydi
Her yeşil giyinen
Oksijen vermez lakin
Mutlaka yaprak olmak gerek evvela
Kim dersiniz bu dünyanın sahibi Biz değilsek eğer
Biz değilsek – sönmeyen aşklarımız değilse
isimsiz yüzler
Yüzsüz isimler
Akın akın içeri sızarlar göz kapaklarımdan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir