Bell Hooks kitaplarından Feminism is for Everybody kitap alıntıları sizlerle…
Feminism is for Everybody Kitap Alıntıları
….Öyleyse feminist politikayı seçmek, aşkı tercih etmektir.
Tahakkümün olduğu yerde aşk var olamaz. Feminist düşünce ve pratik, birliktelikte ve ebeveynlikte karşılıklı olgunlaşmanın ve kendini gerçekleştirmenin önemini vurgular.
Feminist düşünceye ergenlik çağımda katılmamın nedeni, babamın evdeki herkes üzerinde kurduğu tahakküme doğrudan bir tepkiydi. Babam, bir asker, sporcu, papaz yardımcısı, aileyi geçindiren kişi ve bir zampara olarak, ataerkil saltanatın vücut bulmuş haliydi. Annemin kederine tanık oldum ve isyan ettim.
Homofobiyle mücadele daima feminist hareketin bir boyutu olacaktır. Zira heteroseksüel kadınların lezbiyen kadınlara saygısızca davrandığı ve onları ikincil konuma ittiği koşullarda, daimi bir kız kardeşlik düşünülemez.
İki kadının cinsel anlamda birbirleriyle ne yaptığını asla anlayamayacak, başka bir kadını cinsel anlamda hiçbir zaman arzulamayacak ancak bir kadının lezbiyen ya da biseksüel olmayı seçme hakkını savunacak birçok kadın vardır.
Kadının cinsel özgürlüğü, güvenilir ve sağlıklı doğum kontrolü gerektirir. Bu olmadan kadınlar cinsel faaliyetin sonuçları üzerinde tam denetim sahibi olamazlar. Fakat kadının cinsel özgürlüğü aynı zamanda kişinin bedenini tanımasını ve cinsel bütünlüğün anlamını kavramasını da gerektirir.
Feminist gündem heteroseksüelliğe ilk odaklandığında, en çok tartışılan konulardan biri de Ön sevişmenin yokluğuydu. Heteroseksüel kadınlar, erkeklerin cinsel baskısından ve kadınların hazzını önemsememelerinden yorulmuştu.
Feminizmin cinsel hazza odaklanışı, kadınlara erkeklerin cinsel davranışını eleştirecekleri ve buna meydan okuyacakları bir dil sundu
Feminizmin cinsel hazza odaklanışı, kadınlara erkeklerin cinsel davranışını eleştirecekleri ve buna meydan okuyacakları bir dil sundu
İlk zamanlarda pek çok feminist kadın, erkeklerin değişebileceği hususunda kötümserdi. Kimi heteroseksüel kadın, cinsiyetçi erkeklerle kuracakları eşitsiz ilişkiler için çabalamaktansa cinsel ilişki kurmamayı ya da lezbiyenizmi seçmeyi tercih ettiler.
Kadının cinsel özgürlüğü, güvenilir ve sağlıklı doğum kontrolü gerektirir. Bu olmadan kadınlar cinsel faaliyetin sonuçları üzerinde tam denetim sahibi olamazlar. Fakat kadının cinsel özgürlüğü aynı zamanda kişinin bedenini tanımasını ve cinsel bütünlüğün anlamını kavramasını da gerektirir.
Feminist gündem heteroseksüelliğe ilk odaklandığında, en çok tartışılan konulardan biri de Ön sevişmenin yokluğuydu. Heteroseksüel kadınlar, erkeklerin cinsel baskısından ve kadınların hazzını önemsememelerinden yorulmuştu.
Feminizmin cinsel hazza odaklanışı, kadınlara erkeklerin cinsel davranışını eleştirecekleri ve buna meydan okuyacakları bir dil sundu.
Feminizmin cinsel hazza odaklanışı, kadınlara erkeklerin cinsel davranışını eleştirecekleri ve buna meydan okuyacakları bir dil sundu.
İlk zamanlarda pek çok feminist kadın, erkeklerin değişebileceği hususunda kötümserdi. Kimi heteroseksüel kadın, cinsiyetçi erkeklerle kuracakları eşitsiz ilişkiler için çabalamaktansa cinsel ilişki kurmamayı ya da lezbiyenizmi seçmeyi tercih ettiler.
Kadınları bakire ya da sadık birer sevgili ya da eş olmadıkları için mahkûm eden, ama
erkeklerin cinsel anlamda arzuladıkları her şeyi yapmalarına izin veren ve davranışlarını görmezden gelen bu çifte standarda karşı çıktı. Cinsel özgürleşme hareketi, evliliğin feminist eleştirisini, özellikle de sağlıklı ve düşük maliyetli doğum kontrolü talebini
güçlendirdi.
erkeklerin cinsel anlamda arzuladıkları her şeyi yapmalarına izin veren ve davranışlarını görmezden gelen bu çifte standarda karşı çıktı. Cinsel özgürleşme hareketi, evliliğin feminist eleştirisini, özellikle de sağlıklı ve düşük maliyetli doğum kontrolü talebini
güçlendirdi.
Feminist hareket aileden yanadır. Çocukların erkekler yahut kadınlar tarafından ataerkil bir çerçevede tahakküm altına alınmasının sona erdirilmesi, aileyi çocukların sağlıklı ve özgür olabilecekleri, sevgiyi tanıyabilecekleri bir yer haline getirmenin tek yoludur.
Feminist hareket, istismar eden kadınları, istismar eden erkekler kadar acımasızca eleştirmelidir. Çocuklara yönelik şiddet, cinsel tacizin ötesinde pek çok şekilde gerçekleşir; en sık rastlanan, sözlü ve psikolojik taciz eylemleridir.
Hiç kimse, çocuklarını istismar eden annelere dikkat çekmeyi gerçekten istemez.
Hepimiz, ataerkil düşünceyi, güçlü olanın güçsüz olanı yönetmeye hakkı olduğunu ve onu yönetmek için her yolu kullanabileceğini söyleyen bir tahakküm etiğini benimseyecek şekilde toplumsallaştık. Bu yüzden erkek tahakkümünü vurgulamak, feminist düşünürler de dahil olmak üzere kadınlar açısından, kadınların çocukları taciz ettiğini görmezden gelmeyi kolaylaştırmaktadır.
Kadınlar ve erkekler, şiddetin toplumsal kontrol mekanizması olarak kullanılmasının bütün tezahürlerine karşı çıkmalıdır: savaş, kadına yönelik erkek şiddeti, ırkçı şiddet vs.
Kadına yönelik erkek şiddetini sona erdirmek yönündeki feminist çabalar, bütün şiddet biçimlerini sona erdirmeye yönelik bir hareket oluşturacak şekilde genişlemelidir.
Kadına yönelik erkek şiddetini sona erdirmek yönündeki feminist çabalar, bütün şiddet biçimlerini sona erdirmeye yönelik bir hareket oluşturacak şekilde genişlemelidir.
Ev içindeki ataerkil şiddet, daha güçlü olan bireyin diğer bireyleri, zor kullanmanın çeşitli biçimleriyle kontrol etmesinin kabul edilebilir bir şey olduğuna duyulan inanca dayanır. Ev içi şiddetin bu genişletilmiş tanımı, kadına yönelik erkek şiddetini, hemcinsler arasındaki şiddeti ve çocuklara yönelik yetişkin şiddetini içerir.
Feminist düşünürler geçmişte ne kadar yanılgı içerisinde olurlarsa olsunlar, değişim iradesi, mücadele ve özgürleşme bağlamını yaratma arzusu, yanlış inanç ve varsayımları sürdürme ihtiyacından daha güçlüdür.
Feminist hareket, kadınları aslında öyle olmadığı halde cinsel doyuma ulaşmış gibi yapmamaları hususunda uyararak, erkeklerin cinsel eksikliklerini görünür kılma tehdidini ortaya çıkardı. 🙂
Feministler, meydan okuyarak yalnızca bekaret damgasını bir kenara atmadılar aynı zamanda kadınların cinsel mutluluğunu erkeklerinkiyle eşit bir yere koydular.
Ev işinin tümünü yapan, bir yandan da uzun saatler boyunca çalıştıkları işlerde çok az ücret alan çalışan bu kadınların birçoğu, şayet olanakları olsaydı evde oturma hakkını özgürlük sayardı.
Bugün, filmlerde, televiz yonda ve reklamlarda rastladığımız hastalık derecesinde zayıf, adeta açlıktan ölmek üzereymiş gibi görünen boyalı sarı saçlı kadın imgeleri, norm haline geldi.
Kürtaj karşıtı hareket, kökten anti-feminist bir harekettir. Bir kadının, bireysel olarak kürtaj yaptırmama hakkı vardır. Ancak, feminist harekete bağlılık, tercih yanlısı olmak, kürtaj yaptırma ihtiyacı duyan bir kadının bunu yaptırma ya da yaptırmamayı seçme hakkını savunmak anla mına gelir.
Başka bir kadını cinsel anlamda hiçbir zaman arzulamayacak ancak bir kadının lezbiyen ya da biseksüel olmayı seçme hakkını savunacak birçok kadın vardır.
Erkek çocuklar, davranışları “erkekliğe” dair cinsiyetçi mefhumlara uymadığında sıklıkla taciz edilirler. Bu çocuklar, gerek cinsiyetçi yetişkinler gerekse diğer çocuklar tarafından sıklıkla utandırılır… 🙁
Kadınları mümkün olar her türlü araçla yönetme hakkına sahip olduklarını söyleyen cinsiyetçi düşünceyi unutmadıkları sürece, kadına yönelik erkek şiddeti norm olmaya devam edecektir.
Hâlâ çoğu zaman tek mağdur kadınmış gibi bir tablo çizmeyi seçiyorlar. Çocuklara yönelik pek çok vahşi saldırının kadınlar tarafından gerçekleştirildiği olgusu eşit derecede vurgulanmıyor… 🙁
Ataerki onları (erkekleri) iyileştirmeyecektir. Eğer öyle olsaydı, şimdi hepsinin iyi durumda olması gerekirdi…
Anoreksiya hastalığı fazlasıyla yaygınlaştı. Kitaplara ve filmlere konu olmaya başladı. Ama kıymetlerinin, güzelliklerinin, asli değerlerinin ince olup olmamalarına göre belirlendiğine inanan kadınları hiçbir uyarı vazgeçiremiyor. 🙁
En gencinden en yaşlısına bu kadınlar, ince olmak uğruna hâlâ kendilerini aç bırakıyorlar. İşte bu, trajik bir durumdur 🙁
Yaklaşın, şunu göreceksiniz: Feminizm herkes içindir.
Feminizm cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir.
gittiğim her yerde, kim olduğumu, ne yaptığımı merak eden insanlara yazar, feminist teorisyen ve kültür eleştirmeni olduğumu söylüyorum gururla. filmler ve popüler kültür hakkında yazdığımı, aracın içindeki mesajı tahlil ettiğimi anlatıyorum. birçok kişi bunları heyecan verici buluyor ve daha fazlasını öğrenmek istiyor. neticede herkes sinemaya gidiyor, televizyon seyrediyor, dergilere göz atıyor; herkesin, algıladığı mesaja, baktığı görüntülere dair birtakım fikirleri var. karşılaştığım bunca farklı insanın, kültür eleştirmeni olarak yaptıklarımı ve yazı yazma arzumun nereden kaynaklandığını anlaması hiç de zor olmuyor; ne de olsa insanların
birçoğu bir şeyler yazmak istiyor ve yazıyor da. ne var ki sıra feminist teoriye gelince sorular bitiveriyor. bunun yerine, feminizmin^ şerri ve kötü feministler hakkında duymadığım şey kalmıyor: onların!’ erkeklerden nasıl da nefret ettiğini, onların doğaya ve de tanrı’ya nasıl karşı çıkmak istediğini, onların topunun lezbiyen olduğunu, onların bütün işleri ele geçirerek karşılarında hiçbir şansı olmayan beyaz erkeklere dünyayı nasıl da zehir ettiğini duyuyorum genellikle.
birçoğu bir şeyler yazmak istiyor ve yazıyor da. ne var ki sıra feminist teoriye gelince sorular bitiveriyor. bunun yerine, feminizmin^ şerri ve kötü feministler hakkında duymadığım şey kalmıyor: onların!’ erkeklerden nasıl da nefret ettiğini, onların doğaya ve de tanrı’ya nasıl karşı çıkmak istediğini, onların topunun lezbiyen olduğunu, onların bütün işleri ele geçirerek karşılarında hiçbir şansı olmayan beyaz erkeklere dünyayı nasıl da zehir ettiğini duyuyorum genellikle.
bkz. dokunduğumuz kitapların bizi sarsması dileğiyle.
bkz. aynı’nın aynısı’nın eşeysiz üremesi.
Ben, feminist düşünceye, ataerkil aile yaşamım esnasında erkek tahakkümüyle mücadele ederek yakınlaşmıştım.
Ataerkil düşünce bizleri, kendisini erkeklerden aşağı gören, ataerkinin gözüne girmek için birbiriyle kıyasıya rekabet eden, kıskançlık, korku ve nefret besleyerek birbirini hor gören kadınlar olarak toplumsallaştırdı. Cinsiyetçi düşünce bize, birbirimizi merhametsizce yargılayıp acımasızca cezalandırmayı öğretti. Feminist düşünce ise biz kadınların kendimize duyduğumuz nefreti kafamızdan söküp atmamıza yardımcı oldu. Bilincimizi ataerkil düşüncenin boyunduruğundan kurtarmamızı sağladı.
Feminist hareket, mücadele içinde erkeklerle müttefik olmazsa yol alamaz
Feminizmin cinsiyetçi baskıyı bitirmeye yönelik bir hareket olduğunu söyleyen basit ama güçlü mesajını paylaşabiliriz. Buradan başlayalım. Hareketi yeniden
başlatalım.
başlatalım.
Feminist hareket başından beri kutuplaşmıştı. Reformist düşünürler toplumsal cinsiyet eşitliğini vurgulamayı tercih etmişlerdi. Fakat devrimci düşünürlerin istediği, kadınları mevcut sistem içerisinde daha fazla hakka kavuşturacak birtakım değişimler yaratmaktan ibaret değildi. Bizler o sistemi dönüştürmek, ataerki ve cinsiyetçiliğe bir son vermek istiyorduk.
Çoğunun gözünde feminizm, erkekler gibi olmak iste yen bir avuç öfkeli kadın anlamına geliyor. Feminizmin haklarla, kadınların eşit haklar elde etmesiyle ilgili olduğunu düşünmüyorlar bile
Feminist hareket kadın dostluğunun oluşması için ortam yarattı. Dostluğumuzu erkeklere karşı oluşturmadık, kadınlar olarak kendi çıkarlarımızı korumak için oluşturduk.
Çoğu insan, feminizmin yaşamlarımızı nasıl olumlu yönde değiştirdiğinin farkında değil. Feminist hareketi yaşatan güç, feminist düşünce ve pratiğin paylaşımıdır. Feminist bilgi herkes içindir.
Bir grup olarak ataerkinin sefasını en çok sürenler, erkeklerin kadınlardan üstün olduğu ve bize hükmetmeleri gerektiğini varsayımının faydasını en çok görenler, erkekler olmuştur ve bu bugün de böyledir.
Feminizm cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir.
Bugün milyonlarca kadının çalışmasına ve birçok ailede evi geçindiren tek kişinin kadın olmasına rağmen, ulusun imgelemine egemen olan ev içi yaşam tasavvuru, hâlâ el değmemiş erkek egemen bir mantık içeriyor.
Artık cinsiyetçi gelenek tarafından makyaj yapmaya zorlanmayan kadınlar olarak aynaya bakıyorduk ve kendimizle olduğumuz gibi yüzleşmeye alışmıştık.
Ataerkil erkekliğin, erkekleri, hastalıklı bir şekilde narsist, çocuksu olmaya ve sadece erkek olarak doğdukları için kazandıkları imtiyazlara (bunlar göreli de olsa) psikolojik olarak bağımlı kalmaya yüreklendirdiğini biliyoruz. Pek çok erkek, anlamlı bir çekirdek kimlik yapılandıramadıkları için, bu imtiyazların ellerinden alınmasının hayatlarını tehdit ettiğini hisseder.
Sevgi dolu ebeveynler kendine güveni sağlam, sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirmeye daha yatkındır; ebeveynlerin bekâr ya da evli olması, eşcinsel olması yahut olmaması, hane reisinin kadın yahut erkek olması bir şey değiştirmez.
Kadınlar ve erkekler toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda önemli adımlar attılar. Özgürlüğe yönelik bu adımlar, daha da ileri gitmemiz için bize güç vermeli. Geçmişten cesurca ders alıp feminist ilkelerin gerek kamusal gerek özel hayatlarımızı her yönüyle sarmaladığı bir gelecek için çalışmalıyız. Feminist politikanın amacı, her kim isek özgürce o olabilmemiz, adalete sevgi beslediğimiz yaşamlar sürebilmemiz, barış içinde yaşayabilmemiz için tahakkümü sona erdirmektir. Feminizm herkes içindir.
İnsanlar nasıllarsa öyle olma hakkına sahipler
Tahakküm var olduğu müddetçe sevgi eksiktir.
erkekler seks isterken kadınların seksten korktuğu bir dünya düşünmek bile beni ürkütüyor.
kadınlar erkek tahakkümü karşısında seçim yapabilme özgürlüğüne ve kendilerini tümüyle gerçekleştirebilme hakkına sahip olacaksa ekonomik anlamda kendine yeterliliğe ihtiyaçları vardır.
Bir kadın, ekonomik olarak kendine yeterli konuma geldiğinde ve özgürleşmeyi seçtiğinde, erkek tahakkümünün norm sayıldığı bir ilişkiyi sürdürmeme ihtimalinin daha yüksek olduğunu biliyoruz.
değerimizin sadece dış görünüşümüze, özellikle de erkeklere iyi görünüp görünmediğimize bağlı olduğuna inanıyorduk.
Artık cinsiyetçi gelenek tarafından makyaj yapmaya zorlanmayan kadınlar olarak aynaya bakıyorduk ve kendimizle olduğumuz gibi yüzleşmeye alışmıştık.
Eğer biz kadınlar bedenlerimizle ilgili seçim yapma hakkına sahip olmazsak, yaşamımızın diğer alanlarında da haklarımızdan feragat etme riski doğar.
Kürtaj meselesi, kitle medyasının ilgisini çekti; çünkü Hıristiyanlığın köktenci düşünce biçimine gerçekten de meydan okudu. Bir kadının varlık nedeninin çocuk yetiştirmek olduğu düşüncesine doğrudan karşı çıkılıyordu.
Yenilenmiş feminist hareket, bir kez daha bayrağı yukarılara kaldırıp kız kardeşlik güçlüdür. diye haykırmalı.
Biz kadınların ataerkiyi değiştirebilmemiz için Önce kendimizde bir değişimden başlamamız gerekliydi; bilincimizi yükseltmemiz gerekiyordu.
feminist doğulmaz, feminist olunur.
Kadınlar birbirleriyle savaşıp rekabet ettiği sürece, kız kardeşlik güçlü olamazdı.
Yaklaşın. Feminizmin yaşamınıza, hepimizin yaşamına nasıl dokunup bu yaşamları nasıl değiştirebileceğini görün. Yaklaşın ve feminist hareketin derdinin ne olduğunu kendi gözlerinizle görün. Yaklaşın, şunu göreceksiniz: Feminizm herkes içindir.
erkekler feminizm hakkında ne kadar çok şey öğrenirlerse o kadar korkmazlar feminizmden; çünkü feminist hareket, erkekler için de ataerkinin köleliğinden kurtuluş umudunu barındırır.
feminizm cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir.
Çoğunun gözünde feminizm, erkekler gibi olmak isteyen bir avuç öfkeli kadın anlamına geliyor. Feminizmin haklarla, kadınların eşit haklar elde etmesiyle ilgili olduğunu düşünmüyorlar bile.
Feminist hareket, mücadele içinde erkeklerle müttefik olmazsa yol alamaz. Kültürel benliğimize kazınmış olan, feminizmin erkek düşmanlığı olduğu görüşünü değiştirmek için çok çaba sarf etmemiz gerekiyor. Feminizm, cinsiyetçilik karşıtlığıdır. Erkek olmanın ayrıcalığından sıyrılmış, feminist politikaya kucak açmış bir erkek, mücadelemizde degerli bir yoldaşımızdır ve hiç bir şekilde feminist mücadele acısından tehtit değildir. Buna karşın, feminist hareket içine sızan ve cinsiyetçi düşünce yahut davranıştan vazgeçemeyen bir kadın ciddi bir tehdittir