İçeriğe geç

Ev Sahibesi Kitap Alıntıları – Fyodor Dostoyevski

Fyodor Dostoyevski kitaplarından Ev Sahibesi Kitap Alıntıları sizlerle.

Ev Sahibesi Kitap Alıntıları

Sanki gözlerim seni ısıtıyor. Hani sevdiğin birine baktığında olur ya…’
“Eh, demek birkaç dakikalık mutluluk koca bir ömre yetmiyor.”
Düşünce insanın kalbini sızlatır. Düşünce, acıdan, üzüntüden gelir, üzüntü doğurur. Mutluluk istersen, düşüncesiz yaşayacaksın.
Doğrusu biraz aptal olan ve belki de bu aptallığı yüzünden sevdiğimiz birinin birdenbire akıllanması pek de hoşa gidecek bir şey değildir."
İnsanların, kendilerine zarar vermesine rağmen, can çıkmadıkça çıkmayan huyları vardır.
Dış görünüşün bazen ne kadar aldatıcı olduğunu, çiçeklerin arasında bazen bir yılanın saklandığını acı deneyimlerle öğrendiğim için…
Kalın kafalının tekisiniz! Dikili tek bir ağacınız bile yok. Dünyadaki tek insan siz misiniz? Dünyanın sırf sizin için döndüğünü mü sanıyorsunuz? Kendinizi Napolyon mu sanıyorsunuz? Nesiniz siz? Kimsiniz?
İnsan, evet ben insanım, sen ise okumuş aptalın tekisin.
Kendisine öğüt verenleri sevmezdi, sonradan görmelere yüz vermezdi ve herhangi biri onunla dalga geçmeye ya da sonradan görmenin biri ona öğüt vermeye kalkarsa onu yerin dibine sokup meseleyi kapatırdı.
Geçmişte yaşananlar içilmiş içki gibidir!
Mutluluğu geçmişte aramanın ne anlamı var? Kaftan eskimişse, çıkar at.
“Yaşamın rengi, parıltısı, girdabı, gürültüsü karşısında, yatağından yeni kalkmış ve etrafındaki insanların donuk hareketlerinin çeşitliliğini ilk defa görmüş bir hasta gibi yorulmaya başladı.”
“Bu tutku, uykularını bile zehirleyerek yavaş yavaş gençliğini tüketmiş, havasız odasında sağlıklı besin ve temiz hava olmasına izin vermemiş, tutkusunun esiri olan Ordınov bunu fark etmek istememişti. Gençti ve başka bir isteği yoktu. Bu tutkusu onu dışarıdaki yaşam karşısında bir çocuk kadar aciz duruma düşürmüş ve insanlar arasında ihtiyaç duyduğunda bile, yer bulamayacak duruma getirmişti. Bilim kullanmasını bilenler için bir kazanç kapısıdır. Ordınov’ un bilim tutkusu ise kendine doğrulttuğu silahtı.”
Yeter artık, başkasının derdi için gözyaşı dökmeyi bırak! Yalnız kalacağın, ihtiyaç duyduğunda yanında kimseler olmayacağı günler için sakla!..
Kalbi, kesilmeyen taşkın bir özleyiş içinde duracak gibi oluyordu. Neyi özlediğini, onu çağıranın, acı verenin, içini tutuşturarak kanını kavuranın kim olduğunu da bilmiyor, hatırlamıyordu.
Ama kadınlar kurnazdır, inatçıdır, azimlidir! İstediklerini elde etmek için her şeyi yaparlar!
Kalbi ruhunun bilinçsiz arzuları ya da sabırsız çalkantıları arasında geçen uzun, uykusuz gecelerin yorucu, boğucu, başa çıkılamaz sessizliği sonucunda artık parçalanmış ya da dağılmış mıydı ?
“Mutluluğu geçmişte aramanın bir yararı yok.”
Bilindiği gibi insanların onları kırılışa ugrattığı halde vazgeçmedikleri huyları vardır
Bütün dünyayı dolaşsan, tüm gökyüzünü gözlesen böyle kalpten gelen bir sevgi bulamazsın…
Kimdi bu kadın?
Kimin için dua ediyordu?
Hangi ümitsiz tutku yüreğini sıkıştırıyordu?
Bu tutku neden onu bu kadar yaralıyor, üzüyor ve sıcak, ümitsiz gözyaşları dökmesine neden oluyordu?
Bilindiği gibi insanların, kendilerine zarar vermesine rağmen, can çıkmadıkça çıkmayan huyları vardır.
Zayıf insan tek başına yaşayamaz! Ona her şeyi ver, sana geri getirir. Özgürlük ver, paket yapar geri getirir. Özgürlük, akılsız yüreğe göre değildir!
İnsanlar çeşit çeşit ve kalp kimi, niçin ister bilinmez?
Hüznünü ne kadar mutluluk karşılığında satın aldın?
Mutluluğu geçmişte aramanın ne anlamı var? Kaftan eskimişse, çıkar at!
Peşinden ağır düşünceleri sürükleyerek yaşamanın ne anlamı var, böyle ağır düşünceler sadece yüreğinin sızlamasına yarar. Böyle düşünceler keder getirir, acı verir; mutlu olmak istiyorsan böyle şeyleri düşünmeyeceksin!
-bela insanı bulur hem de kapıyı çalmadan, hırsız gibi sinsi sinsi gelir!
Doğruları söylemeyi severim ve en azından içimdeki bu duygunun körelmemiş olmasıyla gurur duyarım.
Kaçmak istiyordu, ama tüm evrende saklanabileceği tek bir yer dahi yoktu.
Sanki gözlerim seni ısıtıyor. Hani sevdiğin birine baktığında olur ya…Ben seni ilk sözlerini işittiğim anda kalbime aldım.
Yangın var! Neresi yanıyor?
-Kalbim yanıyor.
Göğsümde sanki bir semaver kaynıyor.
İnsan ne kadar aptal!
Yani hassas bir yüreğim vardır demek istiyorum.
Anavatan beyler, hepimizin anası, biz onun yavrularıyız ve bu yüzden onu emip sömürürüz!..
Liberal olmayayım da ne yapayım!
Bu gördüklerimden sonra.
Şu zavallı kalbim, ensesinden yakalanmış küçük bir kedi yavrusu gibi çarpıyordu.
Dünyadaki en dürüst, en asil insandı, ama küçük bir zayıflığı vardı: Yakınlarını etkilemek için iyi niyetle ve fazla umursamadan pek de hoş olmayan bir şeyi yapmaya hazırdı.
Gönüllü soytarılara kimse acımaz.
Kalbi yerinden çıkmış gibi ağrıyordu ve ruhunun derinlikleri bitmez tükenmez yaşlarla doluydu.
Kaçmak istiyordu, ama tüm evrende saklanabileceği tek bir yer dahi yoktu.
Ben seni ilk sözlerini işittiğim anda kalbime aldım…
artık kalemi bırakıyorum… yapılacak bir yığın işim var.
Çiçeklerin arasında bazen bir yılanın saklandığını acı deneyimlerle öğrendiğim için boşboğaz bir züppe gibi davranmaktan kaçınırım.
Felaketler de geldi mi üst üste geliyor.
Gözüm açıldı artık.
Tüm acı gerçekleri dile getirmekten beni alıkoyan ne, bilmiyorum.
Suçluyum, suçluyum, bin defa suçluyum, ama temize çıkmak için sabırsızlanıyorum.
Karşıma neyin çıkacağını bilmediğim bir yolda ilerliyorum.
Burnumu her şeye sokmam.
Başkalarının kötü duruma düşmesine sevinen arkadaşınıza biraz daha düşünceli olmasını söyleyebilir misiniz?
Başıma buyruk yaşıyorum, kalbimi de bazı vefasızların yaptığı gibi satmadım, ama bedavaya vermeye hazırım!
-Amma çok kitabın var, kitaplar insanı bozarmış derler, kitap okumayı seviyor musun?
-Evet.
Birdenbire tüm yaşamını yalnız geçirdiğini,ne kimsenin onu sevdiği ne de onun kimseyi sevebildiği aklına geldi.
Sizi incitmiş olabilirim, peki ama siz neden tanrıtanımaz bir günahkar gibi davrandınız?
Dünyadaki tek insan siz misiniz?
Dünyanın sırf sızın için döndüğünü mü sanıyorsunuz?
Sen aptalın tekisin! Burnun düşecek ve sen onu ekmekle yiyip fark etmeyeceksin.
İnsanın içinden gelen inanç geleceğin temelidir.
Peki ama ben neden canımı kaybetmiş gibi hissediyorum?
Neden kalbim sızlıyor?
Cennetin neresinden benim göğume süzüldün?
Sanki bir düşteyim.
Kimsin sen, kimsin canım?
Kalbime nasıl girdin?
Söylediklerini unuttum bile, aklım çalışmıyor, kalbim sızlıyor göğsümde, tanrıçam benim!..
Seni hep böyle seveceğim ve kalbin son derece temiz, son derece aydınlık olduğu için seveceğim.
Hastalanırsan yine bakarım sana. Ama yine de hasta olma.
Ben seni, ilk sözlerini işittiğim anda kalbime aldım.
Bana öyle bakıyorsun ki…
Sanki gözlerim seni ısıtıyor. Hani sevdiğin birine baktığında olur ya…
Burada kal, yanımdan ayrılma, lütfen elini ver…
Gözlerim kamaşıyor, sanki güneşe bakıyorum.
Dünyanın sırf sizin için döndüğünü mü sanıyorsunuz?
Mevkiler vardır ki oralara geldin mi ortadan kalkarlar.
Evet ben insanım, sen ise okumuş aptalın tekisin.
Burnun düşecek ve sen onu ekmekle yiyip fark etmeyeceksin…
Yanıp kül olacaksın, ama başının yandığını fark etmeyeceksin.
Aptallar sayıklar, sarhoşlar sayıklar, köpekler sayıklar, akıllı insanlar mantıklı konuşur.
Kibar insanların arasında nasıl konuşmanız gerektiğini bilmelisiniz.
Para beyefendi! Paranız yoksa karnınız doymaz beyefendi.
Bak çocuğum, sen daha başkasına öğüt verecek kadar akıllanmadın.
Kendisine öğüt verenleri sevmezdi, sonradan görmelere yüz vermezdi.
Geçimsiz, sessiz, boş konuşmalara katlanamayan bir adamdı.
Kendi çağının hüzünlü havasını uzun süre önce terk etmiş bir insan.
Kalbimi de bazı vefasızların yaptığı gibi satmadım, ama bedavaya vermeye hazırım! :))
Doğrusu biraz aptal olan ve belki de bu aptallığı yüzünden sevdiğimiz birinin birdenbire akıllanması pek de hoşa gidecek bir şey değildir.
İnsanın içinden gelen inanç geleceğin temelidir.
Zayıf insan tek başına yaşayamaz! Ona her şeyi ver, hepsini sana geri getirir.
Kadın doğası çok derin değildir, gördün mü anlarsın, ama kadınlar kurnazdır, inatçıdır, azimlidir!
Peki, ama ben neden… Ben neden canımı kaybetmiş gibi hissediyorum? Neden kalbim sızlıyor?
Beyninizi kitaplarla doldurmuşsunuz.
Bu yaşama dayanmak kolay mı?
Sizin beni rahatsız etmeniz mümkün mü…
Hiçbir güç güzelliğe karşı koyamaz; demirden bir kalp bile orta yerinden çatlayıverir!
İnsanın kederi ağır olur! Talihsizlik zayıf yüreklere uğramaz!
Kız kısmına akıl vermek bir işe yaramaz, gerçeği duysa da bilmezden, görmezden gelir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir