İçeriğe geç

Endülüs Kitap Alıntıları – Mehmet Özdemir

Mehmet Özdemir kitaplarından Endülüs kitap alıntıları sizlerle…

Endülüs Kitap Alıntıları

Hollandalı ünlü şarkiyatçı R.Dozy, Avrupa’da din adamları dışında, devletin en üst mertebelerinde oturanların bile okuma yazma bilmedikleri bir dönemde Endülüslüler’in çocuklarının okuma yazma öğrendikleri sonucuna ulaşır.
İsa’ya inanan Rumlar’ın kralı Konstantinos’tan büyük meziyetlerin sahibi, soyu asil, Endülüs Arapları’nin hükümdarı III. Abdurrahman’a
İki buçuk asır gibi uzun bir süreçte olağanüstü gayretlerle kurulan bir devletin çökmesi için yirmi yıl gibi kısa bir süre yeterli oldu Endülüs ipi kopmuş tespih taneleri gibi dağıldı
Bir şey Kemal’e erdiğinde eksilmeye başlar
Lekke vadisi savaşının belki de en önemli yanı, belli idealler etrafında sıkıca kenetlenen küçük bir topluluğun, şeklen bir arada bulunan fakat niyetleri müşterek bir amaca odaklanamayan büyük bir topluluk karşısında başarıya daha yakın olduğu gerçeğini gözler önüne sermiş olmasıydı
Dedesinin döneminde yaşanan acı hadiselerin yakın şahidi olmasının kazandırdığı tecrübeyle, devletin yıkıma uğramasının veya istikrar içinde zirvelere tırmanmasının baştaki idareciyle çok yakından alakalı olduğunu biliyordu. Bu nedenle olayların gerisinde değil önünde olmanın, bir başka ifadeyle hadiselerin peşinden sürüklenme yerine onları kendi çizdiği strateji istikametinde yönlendirmenin gereğine inanıyordu.
Onlara göre eğitim, kişiyi beceri, meslek ve makam sahibi yapmanın ötesinde, hayatı anlamlandırmanın önündeki en büyük engel olan cehaletten kurtarıp aklını kullanan, nefsini kontrol altına tutabilen, iyi huylarla bezenmiş, ilim ile amel eden, ibadete düşkün, kendisi ve çevresiyle uyumlu faziletli bir kimse haline getirme faaliyetinin adıdır.
Bir kişinin, eğer bir Morisko ise kendisine sunulan domuz etini yememesi, cuma günü temizlik yapması veya evini kitlemesi, çocuğuna Müslüman ismi vermesi, yanılarak ağzından Allah veya Muhammed isimlerini kaçırması, Ramazan ayında kendisine sunulan bir yemeği yememesi, Arapça konuşması, şarkı söylemesi, evinin yatak odasında haç bulundurmaması vs. davranışları, engizisyon mahkemesine sevkedilmesi için yeterliydi.
Lekke vadisi savaşının belki de en önemli yanı, belli idealler etrafında sıkıca kenetlenen küçük bir topluluğun, şeklen bir arada bulunan fakat niyetleri müşterek bir amaca odaklanamayan büyük bir topluluk karşısında başarıya daha yakın olduğu gerçeğini gözler önüne sermiş olmasıydı.
Endülüs’te halifelik döneminde Kurtuba’da bir şarkıcı ölse, çalgı aletleri İşbiliye’de satılır; buna mukabil İşbiliye’de bir alim ölse, kitapları Kurtuba’da müşteri bulur. sözü darbımesel haline gelmişti.
Endülüs’te kitabı sevmek veya ona değer vermek, sırf alimlere has bir keyfiyet değildi. Genelde toplumun tüm kesimlerinde kitabın büyük bir yeri ve önemi vardı. Hatta eşraftan bazı kimselerin, kendilerine kaba ve kültürsüz denilmesin diye, kullanmasalar bile evlerinin bir köşesinde bir kitaplık kurmaları adet haline gelmişti.
Endülüs medeniyeti için, herhalde kitap medeniyeti nitelemesini yapmak yanlış olmaz.
İlimle iştigal eden bir Endülüslü nezdinde kitap, mücevherden daha çok korumaya layık bir nesne idi.
Endülüs’te aşağı yukarı herkes okuma yazma biliyordu. Buna mukabil Hristiyan Avrupa’da din adamları dışında çok az kimsenin okuyup yazmadan nasibi vardı.
Lekke vadisi savaşının belki de en önemli yanı,belli idealler etrafında sıkıca kenetlenen küçük bir topluluğun,şeklen bir arada bulunan fakat niyetleri müşterek bir amaca odaklanmayan büyük bir topluluk karşısında başarıya daha yakın olduğu gerçeğini gözler önüne sermiş olmasıydı.
Başka toplumlarda kişilere prestij kazandıran şey soy iken, İslam dünyasında ve onun bir parçası olarak Endülüs şehirlerinde seçkinlere prestij sağlayan unsur ilimdi.
Bütün bu tasarruflar Halife Hişam’a, Resmen dünyaya sahip olduğum halde gerçekte ondan hiçbir şeyin elimde olmaması ne kadar garip bir durumdur. dedirtecektir.
Ülkemizde Arap harflerinden Latin harflerine geçişin sebepleri izah edilirken, Latin harflerinin yazımını daha kolay olduğu, önemli bir gerekçe olarak sıklıkla dile getirilir. Ne var ki aynı zamanda bir Latince uzmanı olan İspanyol Julian Ribera’ya göre tam aksi bir durum söz konusudur. Yani Arap harfleriyle yazı yazmak Latin harfleri ile yazı yazmaktan çok daha kolaydır. Çünkü Arap harfleri daha kıvrak, elin fazla iniş çıkış yapmadan ve kırılmadan hareketine daha uygundur. Sözgelimi Muhammed kelimesini Latin harfleri ile bir defa yazana kadar geçen süre içinde Arap harfleri ile tam dört defa yazmak mümkündür. Ribera’ya göre Arap alfabesinin bu özelliği, Arapça’nın yazı dili olarak kullanımını kolaylaştırmış ve daha çok kitap yazılmasına, dolayısıyla daha yüksek bir kültür düzeyinin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Ortaçağ boyunca müslümanların, dünya nüfusunun okuma yazma oranı en yüksek, dolayısıyla da en kültürlü kesimini teşkil ettiği, bugün hemen herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Bu neticede Kur’ân-ı Kerim’i okuyup anlamanın, hem bir vecîbe hem de büyük bir sevap olarak telâkki edilmesinin büyük rolü vardı.
İbn Lebbûn’un nazarında kitap, uğrunda dünyadan el etek çekilecek ve bütün bir ömrü kendisiyle birlikte geçirecek kadar önemli ve değerli bir dosttu.
İnsanlar çekilip gittiler. Şimdi yalnızlık sevgilim; kitabım ise sohbet ortağım ve arkadaşım. Hem de ne arkadaş! Ona öyle itimat ediyorum ki ne bana yorgunluk, bıkkınlık verir, ne itimadımı sarsar ne de aramızda bir kötülük meydana gelir
Endülüs evleri dışarıdan bakıldığında son derece sade bir görünüm arz etmekteydi.Bu sebeple dışarıdan bakarak evin sahibinin sosyal ve ekonomik durumunu, zengin veya fakir olduğunu anlamak oldukça zordu.
Topraklarının merkezi İstanbul olan mevlâya selam. O,ne güzel bir şehirdir.
Nitekim ilerleyen yıllarda Endülüs müslümanları üzerindeki hristiyan baskısı arttıkça, Osmanlı’dan beklentileri de artacak, hatta halk arasında dolaşan söylenti ve menkıbelerde Osmanlı, günün birinde gelip İspanya’yı fethederek Endülüslü’yü özgürlüğe kavuşturacak birkurtarıcı ya dönüşecektir.
Bir şey kemale erdiğinde eksilmeye başlar
Oysa ben kaybolduğum yolda bana yol gösterecek değil bnimle kaybolacak birilerini arıyordum
Daha zor olana azıcık sabrederseniz, daha lezzetli olandan uzun süre istifade edersiniz.

Tarık bin Ziyad

İbn Lebbûn’un nazarında kitap, uğrunda dünyadan el etek çekilecek ve bütün bir ömrü kendisiyle birlikte geçirecek kadar önemli ve değerli bir dosttu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir