L. M. Montgomery kitaplarından Emily -2- kitap alıntıları sizlerle…
Emily -2- Kitap Alıntıları
Her gizli kabahat, bir şekilde cezasını bulur. Ya da onu işleyen kişinin vicdanını huzursuz ederek itiraf etmeye zorlar.
İnsanın başına gelen olumsuz şeylerin arkasında kaderin adaleti vardır. Bazen yaptığımız gizli hataların cezasını, tamamen farklı bir nedenden ötürü acı çekerek öderiz. Böylece adalet yerini bulmuş olur.
İnsanın başına gelen olumsuz şeylerin arkasında kaderin adaleti vardır. Bazen yaptığımız gizli hataların cezasını, tamamen farklı bir nedenden ötürü acı çekerek öderiz. Böylece adalet yerini bulmuş olur.
Ben asla âşık olmamaya karar verdim. Çünkü aşk insanın hayatında çok fazla sorun meydana getiriyor.
Bilgeliğe giden yol, hiçbir zaman kolay olmadı.
Birinden nefret etmek insanı çok yoruyor.
Pek çok neşeli şey, hanımefendilere yakışmıyor maalesef (!)
İnsanoğlunun yaradılışı itibariyle, başkasına ait olan şeyler gözüne hep daha cazip görülür.
Sen yanımda olunca, yıldızlar daha parlak, hercai menekşeler daha mor gibi geliyor bana
Hayatın başarı sahnesinde onur konuğu olmayabilirim belki ama en azından oradakilerin arasında olacağım.
Kuşkucu ve zor inanan insanlar çok şey kaybediyorlar.
Yüz tane incir çekirdeğini doldurmayacak şey birleştiğinde kırık bir bacaktan daha çok yakar insanın canını.
Hiçbir şey tam anlamıyla hayal ettiğimiz gibi olmaz.
Dünyada onun sesinden daha hoş bir müzik yoktu.
Sevmiyor,nefret etmiyor,korkmuyor,ümit etmiyor.Sürekli geçmişte yaşıyor ve sadece tek bir hisse sahip gurura.
Birini bu kadar çok sevmek iyi bir şey değil.Tanrı kıskanır..
İnsanların kaderlerinde olduğu için yaşanır.
Kuşkucu ve zor inanan insanlar çok şey kaybediyorlar.
Her deneyim hayatı zenginleştirir ve bir deneyim ne kadar derinse getirdiği zenginlik de o kadar büyük olur.
Bu gece sanki bir anda büyümüş gibi hissediyorum kendimi, dün bana yollar öncede kalmış gibi geliyor. Bu yaşananlar; günlüğümde muhteşem bir bölüm oluşturacak. Hepsini yazacağım
Birilerini memnun etmek için gerçek olmayan tek bir kelime bile yazamam.
Yapılması gereken insanın kendi doğrularına göre yaşaması.
Kendimi kirlenmiş hissediyorum..
Ruth Teyze bunların hiçbirini bilmiyor ama Emily’ nin çalışmaları reddedilince öfke krizlerine giriyordu.
Ben buna küstahlık derim, dedi. Bir daha o editöre tek bir kelime bile gönderme. Unutma, sen bir Murray’ sın!
Ben buna küstahlık derim, dedi. Bir daha o editöre tek bir kelime bile gönderme. Unutma, sen bir Murray’ sın!
Ruth Teyzenin bir sonraki mantıksız sorusu, Atalarına da mı saygın yok? oldu. Eğer kendi kanlarından birinin sahneye çıkıp bir oyunda rol aldığını duysalar, mezarlarında ters dönerler!
Emily, Ruth Teyzenin sözlerine yüzünde Murray bakışıyla karşılık verdi ve ekledi: Bu onlar için harika bir egzersiz olur. Bu gece sahneye çıkacak ve rolümü yapacağım Ruth Teyze.
Emily, Ruth Teyzenin sözlerine yüzünde Murray bakışıyla karşılık verdi ve ekledi: Bu onlar için harika bir egzersiz olur. Bu gece sahneye çıkacak ve rolümü yapacağım Ruth Teyze.
Zaten hiçbir öykü, yazarının içine sinmez,
Korkuyu yüreğinden söküp at. Korkmak, zayıflığı itiraf etmektir. Korktuğun sey senden güçlüdür ya da sen öyle olduğunu düşünürsün. Öyle olmasa ondan korkmazdın. Emelson’ ı hatırlıyor musun? Her zaman yapmaktan korktuğun şeyi yap.
Beyefendi olunmaz, dedi İlse sevimsiz bir sesle. Beyefendi doğulur. Biliyorsun, beyefendilik öğrenilen bir şey değildir.
Binlerce atası olan biri asla özgür olamaz.
Her şey sonunda aynı noktaya varıyor, başkalarının doğruları doğrultusunda yaşamaya çalışmanın hiçbir faydası yok. Yapılması gereken insanın kendi doğrularına göre yaşaması.
Aslında hepimizin ruhunda bir açlık var. Hepimiz hayatın gıdasından bir parçayla bu açlığı doyurmaya çalışıyoruz.
“Ah, toplumsal doğrulara uymak zorunda kalmaktan nefret ediyorum. Ve dediğin gibi… Uymamak ve sonuçlarını boş vermek istiyorum.”
Her deneyim hayatı zenginleştirir ve bir deneyim ne kadar derinse getirdiği zenginlik de o kadar büyük olur.
Tam yakalar gibi olduğumda parmaklarımın arasından kaçan şey o işte.
“Hatalarım, beni günahlarımdan daha çok endişelendiriyor.”
“Bir şeylerin peşinden koşmadığımızda, bazen bizim peşimizden koşan bir şeyleri yakalarız.”
Dünyada yaşamış ve iki dizeyi bir araya getirebilen herkes mutlaka baharda bir şiir yazmıştır.
“Hayatın başarı sahnesinde onur konuğu olmayabilirim belki ama en azından oradakilerin arasında olacağım.”
Emily: “İleride karşına çıkacak on erkekten dokuzu sana âşık olacak.”
Ilse: “Ama benim istediğim her zaman onuncu olacak.”
Ilse: “Ama benim istediğim her zaman onuncu olacak.”
“Başkalarına merhamet edenlere ne mutlu! Çünkü onlar merhamet bulacaklar.”
“Kuşkucu ve zor inanan insanlar çok şey kaybediyorlar.”
“Hepimiz hayatı, bir yanılsama perdesinin arkasından görürüz, en gözü açık olanlarımız bile.”
“Hiçbir şey tam anlamıyla hayal ettiğimiz gibi olmaz.”
“Tek çözümün kesip atmak olduğu kangren olmuş yaralar vardır.”
Gerçekten Dean’in dediği gibi kimse özgür değil. Sadece zaman zaman, kısa süreliğine özgür olduğunu hissedebiliyor insan. Ancak şimşek geldiğinde, saman yığınının üzerinde geçirdiğim gecede olduğu gibi nadir anlarda, ruhum daracık alanından kurtulup sonsuzluğa süzülebiliyor. Geri kalan zamanlarda bir şeylerin – geleneklerin, görgü kurallarının, tutkuların- akrabalık bağlarının kölesiyim.
İleride karşına çıkacak on erkekten dokuzu sana aşık olacak.
Ama benim istediğim her zaman onuncu olacak. diye ısrar etti Ilse kasvetli bir sesle.
Ama benim istediğim her zaman onuncu olacak. diye ısrar etti Ilse kasvetli bir sesle.
“Düşünüyorum da galiba insan davranışlarının iyi mi yoksa kötü mü olduğundan asla emin olamıyor.”
Her şey o kadar güzel ki Göz bakmaya, kulak dinlemeye doymuyor
Ve böylece sürüp gidiyor imaları.
Neyse ki Ruth teyzeye ruhuma dokunmasına izin verecek kadar değer vermiyorum.
Neyse ki Ruth teyzeye ruhuma dokunmasına izin verecek kadar değer vermiyorum.
Bir şeylerin peşinden koşmadığımızda, bazen bizim peşimizden koşan bir şeyleri yakalarız.
“Korkuyu yüreğinden söküp at.Korkmak, zayıflığı itiraf etmektir.Korktuğun şey senden güçlüdür ya da sen öyle olduğunu düşünürsün.”
“Korkuyu yüreğinden söküp at. Korkmak, zayıflığı itiraf etmektir. Korktuğun şey senden güçlüdür ya da sen öyle olduğunu düşünürsün. Öyle olmasa ondan korkmazdın. Emerson’ı hatırlıyor musun? Her zaman yapmaktan korktuğun şeyi yap.”
Kan her zaman sudan daha yoğundur. Dışarıdan gelen bir saldırıya karşı aile birleşir.
Zirveye ulaştığımda hiç kıpırdamadan durdum ve akşamın güzelliğinin büyülü notalar gibi içime dolmasına izin verdim.
Kadın olmak zor iş canlarım ve karşılığında hiçbir şey beklemeden sevmek.
Hayatı sürekli çekinerek yaşamak, ya biri görüyorsa diye korkup istediğim adımı atamamaktan neftret ediyorum. Kendi gemimin dümenine geçip kendime ait dünyada yol almak istiyorum ben.
“Kendimi ağaçlar altında bir orman perisi gibi hissediyorum. Ağaçlar sevmekle kalmıyor, adeta onlara tapıyorum.
Ayrıca ağaçlar, çoğu insanın aksine, zaman ilerledikçe insanda sevgi uyandırmayı başarıyorlar. İlk bakışta onlar hakkında ne hissederseniz hissedin, zaman içinde onları daha çok sevmeye başlıyorsunuz ve yıllardır tanıdığınızda, her mevsim büründükleri farklı şekilleri gördüğünüzde onlara karşı olan sevginiz çok daha fazla büyüyor.”
Ayrıca ağaçlar, çoğu insanın aksine, zaman ilerledikçe insanda sevgi uyandırmayı başarıyorlar. İlk bakışta onlar hakkında ne hissederseniz hissedin, zaman içinde onları daha çok sevmeye başlıyorsunuz ve yıllardır tanıdığınızda, her mevsim büründükleri farklı şekilleri gördüğünüzde onlara karşı olan sevginiz çok daha fazla büyüyor.”
Gürül gürül yanan bir ateşin etrafında dans etmek gibisi yoktur hayatta. Ateş sonunda küle dönüşse ne olur ki?
Her şey sonunda aynı noktaya varıyor, başkalarının doğruları doğrultusunda yaşamaya çalışmanın hiçbir faydası yok. Yapılması gereken insanın kendi doğrularına göre yaşaması.
“Gürül gürül yanan bir ateşin etrafında dans etmek gibisi yoktur hayatta. Ateş sonunda küle dönüşse ne olur ki?”
Dünyada onun sesinden daha hoş bir müzik sesi yoktu. O yanımdayken bütün güzel hayallerim gerçeğe dönüşebilirmiş gibi geliyordu.
Kimse özgür değildir. Bu durumda belki de aşk en iyi efendidir Nefretten, korkudan, zorunluluktan, hırstan veya gururdan daha iyi efendidir aşk.
Hayatı sürekli çekinerek yaşamak, ya biri görüyorsa diye korkup istediğim adımı atamamaktan nefret ediyorum. Kendi gemimin dümenine geçip kendime ait dünyada yol almak istiyorum ben.
Cesaretimizi kıran her şeye, şüphelere zaman zaman inancımızı kaybetmemize karşın hayali sesleri -orası her neredeyse- içsel verdiği mutluluk şehrine varana dek takip etmeliyiz.
Her şey sonunda aynı noktaya varıyor, başkalarının doğruları doğrultusunda yaşamaya çalışmanın hiçbir faydası yok. Yapılması gereken insanın kendi doğrularına göre yaşaması.
Her deneyim hayatı zenginleştirir ve bir deneyim ne kadar derinse getirdiği zenginlik de o kadar büyük olur.
Bay Carpenter korkunun berbat bir şey olduğunu, dünyadaki her yanlış ve nefret dolu hareketin temelinde korkunun yattığını söylüyor ‘At onu,’ diyor.
“Korkuyu yüreğinden söküp at. Korkmak, zayıflığı itiraf etmektir. Korktuğun şey senden güçlüdür ya da sen öyle olduğunu düşünürsün.”
“Korkuyu yüreğinden söküp at. Korkmak, zayıflığı itiraf etmektir. Korktuğun şey senden güçlüdür ya da sen öyle olduğunu düşünürsün.”