İmam Maverdi kitaplarından Edebü’d-Dünya Ve’d-Din kitap alıntıları sizlerle…
Edebü’d-Dünya Ve’d-Din Kitap Alıntıları
2- Kalbini müzakereden uzak tutma ki kısır kalmasın! Tabiatını müzakereden soyutlama ki hasta olmasın! Beşar b. Bürd şöyle demiştir:
Kalp körlülüğünün şifâsı soru sormaktır uzunca
Kalp körlülüğün devamı cehâlette kalmaktır sessizce
Sıkıntıya düştüğünde soru sor kendin
Çünkü sen akılla araştırasın diye akıl sahibi olarak nida edildin
İbn Mesud (r.a) şöyle demiştir:
“İlmin mânâsıyla meşgul olun! Mânâsından uzaklaşıp rivâyete dalmayın. Çünkü bazı insanlar lafızların rivâyetinde kamil olurken onu anlamada câhil olurlar. Bazı insanlar ise bunun tam tersi olurlar.
Hasan-i Basri bir gün bir hadis okudu. Orada bulunanlardan biri: ‘Ey Ebû Said! Kimden rivayet ettin?’ dedi. Hasan-i Basri: ‘Ne yapacaksın? Hadis sana tesir etti ve senin aleyhine de hüccet oldu. Bu kâfi’ dedi.
Sevmediğiniz şeylere sabretmedikçe sevdiğiniz şeylere kavuşamazsınız; arzularınızı terk etmedikçe muradınıza erişemezsiniz.
İlmi kitaplara kaydediniz.
Eliniz kullan ki unuttuğun zaman ona müracaat edesin.
112-115
Şimdi söyle! Bu iki beyitin ihtiva ettiği sorunun zorluğuna karşı koyup da anlamada güçlük çekerek şairin ‘Babasını, karisini ve amcasını geride bırakan bir ölüyü kastettiğini anlarsan, bu sana hangi ilmi kazandırır ve senden hangi cehâleti giderir? Bunu anlasan bile önceki bilmediğin şeylerde hangi
değişiklik oldu? Soruyu soran kişi bu soruyu ters çevirse ve önceki söylediğini sona, sondakini de öne alsa bu kadar zihnini yorduktan sonra yine önceki gibi cevap vermekten âciz kalacağın kesindir!
Kimin yüzü inceyse (çok utanıyorsa) onun ilmide ince (az) olur.
Halil b. Ahmed şöyle demiştir:
Cehalet, ilimde utanma ile kibirli olma arasında otlayıp durur.
اَفَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُ
Hevâ-hevesini ilâhlaştıranı gördün mü? (Câsiye, 23)
Eğer biz ilmi, sonuna ulaşacağız diye talep etseydik, yanlış bir iş yapmış olurduk.
Ancak biz ilmi, her gün cehaletimizi biraz eksiltmek ve ilmimizi
de biraz arttırmak için talep ediyoruz.
❁᭄ꦿ ❁
“Eğer rızıklar akıl seviyesine göre taksim edilmiş olsaydı, o zaman hayvanlar yaşayamazdı.
“İnsanların (kötü) ahlâklarına rağmen onların içine karışın (irtibat kurun)! (Şeriata) Aykırı işlerinde onlara muhalif davranın!
Bu nedenledir ki bazı belağatçılar şöyle demişlerdir: “Nice kez câhil görünüyormuş gibi yapmakla kendimi korudum! Nice kez de ahmak gibi görünerek halimliğimi korudum!
Bu tabakadaki (ilimden nefret eden câhil) insanların islah olma ve kurtulma ümidi yoktur. Çünkü bir kimsenin ilmin kusur, ilmi terk etmenin zînet, cehâletin fazilet, ilmin mal kazanmaya engel bir unsur olduğunu düşünmesi o kişinin düştüğü dalaletin çok şiddetli olduğunu, doğru yola ulaşmalarının zor bir ihtimal olduğunu gösterir. Bu tip insanlar Hz. Ali’nin naklettiği şu beşinci sinif insan tipi olur:
Ya âlim ol, ya öğrenci ol; ya dinleyici ol, ya da ilmi seven ol! Sakın beşincisi olma helak olursun!
Hz. Ali’ye isnat edilen bu sözleri Halid el-Hazza, Abdurrahman b. Ebî Bekre’den; o da Peygamber’den (s.a.v) nakletmiştir. Bu hadisin senedi böyledir. Durumu böyle olan kimsenin düşüncesinden dönmesini beklemek fayda sağlamayacağı gibi, onun islah olacağı hususunda da umut yoktur.
Büzürcemihr’e: ‘Siz neden câhilleri kınamıyorsunuz?’ diye sorulduğunda o: ‘Biz körleri görmekle, sağırları da işitmekle mükellef tutmayız’ demiştir.
İlimden bu şekilde nefret eden taife ilim ehline düşmanca davranır; akıldan da akıl sahiplerinden de nefret eder. Bu taife akıllı kişilerin mahrum; ahmakların ise bahtiyar olduklarına inanır. Bu taifenin akıl ve ilme karşı olan bu tutumu onların dalalette olduklarına kâfidir. Bu taifede hayır ve fazîlet adına ne olabilir ki?
“Muhakkak ki melekler ilim talebesinin gayret ve talebinden razı oldukları için onları kanatlarıyla kuşatırlar.22
Şair şöyle demiştir:
Gözünde büyütme işleri
Hüsrandır korkağın âkıbeti
#8212;
Peygamberlerin alimlere iki derece; alimlerin de şehitlere bir derece üstünlükleri vardır.
sf 79
#8212;
Hikmet şerefli kişinin şerefini artırır; köleyi hükümdar meclisine oturtur.
sf 80
Her şeyin bir boş vakti vardır. İşte bu boş vaktini ilme harcayan kişi kurtuluşa ermiştir.
sf 84
Salih alimlerden olun! Eğer salih alimlerden olamazsanız böyle alimlerin sohbetinde bulunun! Sizi hidayete kavuşturacak, dalaletten uzaklaştıracak ilmi dinleyin!
“Hayır âdet; şer ise inat ve tekebbürdür. Allah bir kimse için hayır dilerse onu dinde fakih kılar (dinî ilimlere vâkıf) kılar.11
Başka bir hadiste de Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Ümmetimin en hayırlıları âlimleridir; âlimlerin en hayırlıları ise fakihleridir.
Bu ilmi (benden sonra) her nesilden âdil ve güve-
nilir kimseler taşısın ve onu radikalcilerin tahrifinden,
bâtılcıların iddialarından ve câhillerin tevillerinden12
korusunlar. 13
Peygamber’in (s.a.v) başka bir hadisi de şöyledir:
Benim halifelerimi bana getirin.” Sahabî: ‘O halîfeler kimlerdir?’ diye sorduğunda Peygamber (s.a.v): Benim sünnetimi ihya edip bunu Allah’ın kullarına öğretenlerdir. buyurdu.
Hümeyd’in Enes’ten (r.a) rivâyetine göre Allah Rasûlü
(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Dinî ilimleri öğrenmek her Müslümana farzdır. Dik-
katli olun! Öğrenin veya öğretin. Fıkıh ilmini de öğrenin ve câhil olarak ölmeyin.
Dini ilimleri öğrenmek kadar Allah’a yapılan başka bir faziletli ibadet yoktur. Emin olun ki bir fakih, şeytana bin abidden daha sert ve şiddetli gelir. Her şeyin bir direği vardır. Dinin direği de fıkıh ilmidir.
İlmin fazileti ibadetin faziletinden daha hayırlıdır.
“Ey hane halkı! Bana dişi yormayan, bedeni hasta etmeyen bir şey tasadduk edin!” dedi. Ev halkı ona bir miktar para ve yemek verdi. Bunun üzerine o adam: ‘Benim sizin sohbetinize olan ihtiyacım, yemeğe olan ihtiyacımdan daha fazladır. Ben hidâyetin peşindeyim, paranın değil’ dedi.Âlim kişi bunun üzerine bu kişiyi içeri aldı ve tüm sıkıntılarını çözdü. Sonra o talebe evden sevinçli bir vaziyette çıkarak şöyle dedi: “Şüpheyi gideren ilim, zengin eden maldan daha hayırlıdır?
Bir şeye olan sevgin seni sağır ve kör eder.
(ancak siz kendi nefsinizi fitneye uğrattınız) denirken kastedilen şehvettir;
(tuzak kurdunuz) denirken kastedilen Nasıl olsa tevbe eder affolur telkinidir
(şüpheye düştünüz) denirken kastedilen Allah’ın emri konusunda şüpheye düşmenizdir
(kuruntularınız sizi aldattı) denirken kastedilen Uzun emelleriniz ve hayırlı işleri ertelemenizdir
(Allah’ın emri geldi) denirken kastedilen ölümdür
(Aldatıcı, sizi Allah’a karşı aldattı) denirken kastedilen şeytandır
Allah’ın mahlukat içinde en sevmediği kimse ahmaktır. Çünkü onu değerli şeyden (akıldan) mahrum bırakmıştır.
Akıllı kişi Allah’ın emir ve yasağını düşünen kimsedir. Hatta Şâfiî ashâbı der ki: Malının üçte birini akıllı insanlara vasiyet eden kişinin vasiyeti yerine getirilirken, o mal zâhitlere verilir. Çünkü onlar akla itaat ederek uzun ömürlü olma düşüncesine kapılmamışlardır. Lokman b. Ebî Amr, Ebu’d Derda’dan rivâyetle (r.a) Rasûlullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
‘Ey Uveymir! Aklını geliştir ki Rabbine daha çok yakın
olasın! Ben de: ‘Anam-babam sana feda olsun ya Rasûlallah! Aklımı nasıl geliştireyim’ dedim. Rasûlullah da (s.a.v): Allah’ın haram kıldığı şeylerden kaçın ve Allah’ın farz kıldığı şeyleri de yerine getir ki hakiki akıl sahibi olasın! Sonra da nâfile olan güzel ameller işle ki dünyada aklın artsın ve Rabbine daha yakın olasın ve Onunla izzet bulasın! 24
Vallahi Ömer kimseyi kandırmayacak kadar fazîletli, kimseye kanmayacak kadar da akıllıydı.” Ömer (r.a) ise şöyle demiştir:
Ben hilekâr değilim ve beni bir hilekâr da aldatamaz
Bir kimsenin en hayırlı vasfı aklı olmazsa, onun helakinin sebebi ancak budur.
Ey insanlar! Sizin bir nihayetiniz var, nihayet inize doğru gidin. Birtakım nirengi noktalarınız var, umutlara doğru gidin. (Yani Cenâb-ı Allah sizi bir noktada görmek istiyor ama siz o noktaya çok uzak merhalelerdesiniz. O tarafa doğru yönelin.) Mü’min iki korku arasındadır:
Dünyada geçen zaman ki Allah o mü’mine geçen zaman içinde ne yaptı? Mü’min onu bilmiyor. Bir de gelecek zaman ki Allah orada ne hüküm verecek, onu da bilmiyor. Kul kendi canından yine kendi canı için azık hazırlasın. Ölmeden önce hayattan azık hazırlasın. Şüphe yok ki dünya size hizmet için yaratıldı, sizde ahirete hazırlanmak için yaratıldınız. Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki ölümden sonra artık dünyaya dönüş yoktur. Dünyadan sonra da Cennet veya cehennemden başka bir yurt yoktur.
Dayanabilirlerse onların yeri ateştir. Allah’ın rızasını kazanmak için yeni bir fırsat istesele de kendilerini bu fırsat verilmeyecektir.'( fussilet 41 /24)
Bir kısmı hiçbir art niyet düşünmeksizin içinden geldiği gibi hayır yapan, bir kısmı başkalarına uyarak hayır işleyen, bir kısmı hayır yapmamayı güzel görerek vazgeçen, bir kısmı da haram görerek terk edendir. Birincisi kerîm (soylu ,asil), ikincisi hakîm(Hikmet sahibi ,Bilge), üçüncüsü redî (alçak ,adi )ve dördüncüsü ise şaki (bedbaht)kişidir.
İlim yapmak isteyen kimsenin kendisini yalan vaatlerle oyalamaması ve devam eden meşgaleler bitecek de daha sonra ilme egileceğim diye ümide kaptırmaması gerekir. Çünkü her vaktin bir meşgalesi ve her zamanın bir mazereti vardır.
Hz Muhammed sav
“Bir kimseye güvenmeden önce onu denemeyen; ünsiyet kurmadan ona güvenen kişi neticede pişmanlık duyar.”
“Çocuk yapışkandır (kalbe yapışır).”
“Mü’min, seven ve sevilen kişidir. Sevmeyen ve sevilmeyen kişide hayır yoktur. İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanlardır.”
İnsan unutur geçmişi, büyük şeyler de olsa Takılır hâlihazırdakine, küçük şeyler de olsa
Sana da bulaşır alçak kimselerin fiilleri
“On kişinin başında yönetici olan adam, kıyâmet gününde elleri boynuna bağlı olarak gelir. Sonra ameli sâlih ise onu kurtarır; sâlih değilse onu azâba götürür.”
Hiçbir sıhhat vermez fayda
Din ve ahlâk sağlıklı olmayınca
“Kişinin ırzını ve onurunu korumak için çalışması dünyaya rağbet etmesi demek değildir.”
“Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki sizi âhirete ulaştırsın.”
“Emel uzun olunca kalp kararır; samimi niyet ise günahları azaltır.”
“Doğan her güneş size bir nasihat verir.”
“Dünyalığını azalt ki hür olasın! Günahlarını azalt ki ölüm sana kolay gelsin! Çocuk sahibi olmak için soyu sopu temiz olan kadını seç! Çünkü soy damarı hilekârdır (Çocuğu kendisine çektirir).
“Dünyayı talep etmen mecburiyet oranında olsun! Dünyaya bakışın ibret için olsun! Âhiret için çalışman ise süratli olsun!”
“Bize verilenlerin şerrinden kurtulabilsek, bize verilmeyenlerin zararı olmaz.”
‘ Asıl mülk fakirliktir. Fakirlik konusunda ne insanların birbiriyle çekişmesi var, ne de hesaba çekilme vardır.’
“Âdemoğlu şu üç şeyden sorguya çekilmedikçe bir yere kıpırdayamaz:
1- Gençliğini nerede harcadığı,
2- Ömrünü nerede tükettiği,
3- Malını nereden kazanıp nereye harcadığı.”
“Dünyaya meyledip tadını yudumlayan, âhirette dünyanın acılığını yudumlayacaktır.”
“Bir kişi kendisine sorulan soruya bilmediği halde fetva verirse hem kendisi sapmış olur hem de başkasını saptırmış olur.”
“Düz yoldan gitmek, zikzaklı yoldan gitmekten daha kolaydır; zorluğu terk etmek, zorluğu yüklenmekten daha iyidir.”
“Bir süreliğine ilim için zillete katlanmayan ebediyen cehâletin zilletinde kalır.”
İranlı bazı bilgeler şöyle demişlerdir:
“Küçükken sevdiğin yere oturduysan büyüdüğünde sevmediğin yerde oturmak zorunda kalırsın.”
Kötülük yaparsam mazur görmeyin beni Kötülük yaptığı halde mazur görülendir insanların en şerlisi
“Câhilin nimeti arttıkça çirkinliği de artar.”
“Eğer rızıklar akıl seviyesine göre taksim edilmiş olsaydı, o zaman hayvanlar yaşayamazdı.”
“Şehvetin size galip gelmesinden sakının! Çünkü o dünyada yüz karalığı, âhirette ise vehâmettir.”
“Cennet zorluklarla, cehennem de şehvetlerle kuşatılmıştır.”
“Sizin için iki şeyden korkarım. Birincisi nefse uymak; ikincisi ise uzun emeldir. Nefis insanı haktan döndürür; uzun emelli olmak da âhireti unutturur.”
“Ahmak, toprak kap (çanak) gibidir. Ne yama kabul eder ne de tamir.”
“Kifâyet edecek kadar az (olan şey), azdıran çoktan daha hayırlıdır.”
“Aklın fazlası bedene zarardır.”
Bazı hikmet ehli şöyle demiştir:
”Sana doğru yolu gösteren akıl senin için kâfidir.”
Yahya bin Halid