İçeriğe geç

Düşünceler Kitap Alıntıları – Oswald Spengler

Oswald Spengler kitaplarından Düşünceler kitap alıntıları sizlerle…

Düşünceler Kitap Alıntıları

Yaşamın ortasında ölüyüz.
Bedeni ve ruhu birbirinden ayıran kimsede, ikisi de yoktur.
Hayat, eylem ve acıdır. Bir insan ne kadar bilgiliyse, duygusal acısı da o kadar derindir.
Diğerlerine ne kadar az ihtiyacınız olursa, o kadar güçlü olursunuz.
Hedef bir sondur Gerçekten yaratıcı olan her insan, bir işin tamamlanmasını takip eden boşluğu bilir ve korkar.
Toplum, insanların eşitsizliğine dayanır. Bu doğal bir gerçektir. Güçlü, zayıf, yönetilen ve uygun olmayan, yaratıcı ve vasıfsız, şerefli, tembel, hırslı ve sessiz doğalar vardır. Her birinin bütünün düzenine göre yeri vardır. Bir kültür ne kadar önemliyse, asil bir hayvanın veya bitkinin bedenine ne kadar benziyorsa, yapı elemanlarının farklılıkları o kadar büyük olur, farklılıkları, zıtlıkları değil çünkü bunlar sadece mantıksal olarak kültürün içine taşınır.
Bilemeyeceğimiz şeyler hakkında çok fazla şey biliyoruz!
Bilgi, bilinmeyeni arttırır.
mülkiyet tüm yaşamın bir özelliğidir. bir meşe, bir yere kök salıyorsa, kök salmanın asıl olayı toprağa, burada başka bir ağacın büyüyemeyeceğini iddia etmesidir. bu, mülkün bir simgesidir.
Sıradan insan hayattan, uzun ömür, sağlık, eğlence, konfor, özellikle de mutluluktan başka bir şey istemez. Eğer buna dikkat edilmezse dünya tarihine bakılmalıdır çünkü dünya tarihi bunlara benzer hiçbir şey içermez. Acının büyüklüğü onun yarattığı en iyi şeydir.
Diğerlerine ne kadar az ihtiyacınız olursa, o kadar güçlü olursunuz.
Eğer tek ve ebediyen doğru bir din olsaydı, din tarihi imkânsız bir tasavvur olurdu.
Gerçekten inanan bir ruh, sosyal olan her şeyin ötesine bakar. Bu dünyanın işleri ona o kadar önemsiz görünür ki onların gelişimine hiç ehemmiyet vermez…

Gerçek bir dinin derinliği, içinde yaşadığı bireyin kişiliğine bağlıdır…

Herkes bir toplumun, bir dinin, bir sınıfın, bir zamanın, bir kültürün içine doğar ama bununla birlikte zaten her şeye karar verilmiştir.
Dünya siyaseti, zihinsel olarak eşit olmayan ülkeleri yok eder.
Diğerlerine ne kadar az ihtiyacınız olursa, o kadar güçlü olursunuz.
Her şey küçülür, akıl harekete geçtiğinde.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kader; onu kabul edene yol verir, reddedeni ezer geçer.
Toplum insanların eşitsizliğine dayanır, bu doğal bir gerçektir. Yönetmek için doğanlar ile hizmet etmek için doğanlar arasında doğal bir mertebe farkı vardır…
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Zekası düşük olan liderler, şaşmaz bir güvenliğe sahip olma eğilimindedirler…
Yasa kelimeleri tanımlar, hayat ise onları yorumlar…
Genç kuşak, elde edilebilecek en yüksek güç kadar değerlidir. Bu Napolyon’un her askerinin, sırt çantasında ki Mareşal asasının sırrıydı…
Bilgi, bilinmeyeni artırır…
Sonsuz gerçek diye bir kavram yoktur. Her felsefe; gerçeğin, sadece gerçeğin yaşandığı zamanların bir ifadesidir…
Ebedi mücadelenin tek bir sonu vardır; Ölüm! Bireylerin ölümü, halkların ölümü, bir kültürün ölümü…
Coşkuya sadece bir insan gereklidir ancak vazgeçişe bir adam…
Ducunt volentem fata, nolentem trahunt

Kader, onu kabul edene yol verir, reddedeni ezer geçer.

Bir halkın karakteri, kaderlerinin sonucudur. Tarihsel olarak karakteri oluşturan şey, başarılardan çok acılardır…
Gereksiz yakınlık nefret yaratır.
Bir insan ne kadar bilgiliyse, duygusal acı da o kadar derindir.
İnanç, görünmez olana inanmaktır. Bilgi, görünür olana inanmaktır.
Büyük acılar çekmeye layık olmayan insanlar vardır
Sadece acı çekerken yükselir insan mertebesi; kaderin darbeleri altında, sefalet içinde, planların ve umutların harabelerinde.
Tutkular bağımlılık yapar. Korkaklık kör eder.
Bir birliğin cesareti, liderliğe duyulan güvene bağlıdır.
Acı, insanın en büyük hayırsever öğretmenidir.
“Erkek Tarih yazar, kadın Tarihin ta kendisidir.”
Kibarın karşıtı fakir değil, bayağıdır.
Her eylem ısteğe bürünmüş bir kaderdir.
Bir insan ne kadar bilgiliyse, duygusal acisi da o kadar derindir.
İnsanın başına büyük bir talihsizlik geldiğinde içinde ne kadar güçlünün ve iyinin olduğu ortaya çıkar.
Büyük acılar çekmeye layık olmayan insanlar vardır.
Mizah affeder, hiciv horgörür, şaka sadece entelektüel bir oyundur.
“Adam Tarih Yazar, Kadın Tarihin Kendisidir”
Diğerlerine ne kadar az ihtiyacınız olursa o kadar güçlü olursunuz
Herkesin bir ruhu var ancak kişilik asıl önemli olan
Her şey küçülür, akıl harekete geçtiğinde.
İnsanın başına büyük bir talihsizlik geldiğinde içinde ne kadar güçlünün ve iyinin olduğu ortaya çıkar.
Kader onu kabul edene yol verir. Reddedeni ezer geçer
İktisat politikası, güçlü siyasetin önemli bir parçası olabilir ama onun yerine geçemez.
Genç kuşak, elde edilebilecek en yüksek güç kadar değerlidir.
Bir halkın bir nüfustan farkı, onu ondan ayıran ve içinde tekrar yükselmesine izin veren şey biz’in iç deneyimidir.
Bilim çürütülebilir bir şeydir. Farklı olsaydı, bilimsel bir etkinlik olmazdı.
Bir düşünürün görevleri: İnsanın hayatta nasıl davranması gerektiğini, çevremizdeki dünyayı yorumlamak ve ifade etmek.
Filoloji, arkeoloji, prehistorya, etnografya, psikoloji, tarih yazımının öncüleridir. Bunlar hep birlikte bilinmelidir ki hiç kimse, onlardan biriyle insan olaylarının doğasına dokunabileceğini düşünmemelidir.
Her zamanın, her ülkenin, her yaşayan kalabalığın kendi tarihî ufku vardır ve yetenekli tarih düşünürü, zamanının gerektirdiği tarihî tabloyu gerçekten tasarlayıp yansıtabilmesiyle kendini gösterir.
Tarihin anlamsızlığına şikâyet ve hayatın acımasızlığı, bir şeylerden değil, onlar hakkındaki hasta düşüncelerden kaynaklanır.
Kahramanlık sadece fiziksel düşmanlara karşı değil, aynı zamanda zihinsel durumlara karşı da vardır.
Tutkular bağımlılık yapar.
Gereksiz yakınlık nefret yaratır.
Birlik hissi ile sürü hissi, birbirinden farklı iki şeydir. Biri ben’i feda eder, diğeri eksiklikten başka bir ben’e bağlanır.
Hayat, eylem ve acıdır. Bir insan ne kadar bilgiliyse, duygusal acısı da o kadar derindir.
Sadece kelimelerle değil, eylemlerle de soru sorulabilir.
Bedeni ve ruhu birbirinden ayıran kişide, ikisi de yoktur.
Kim toprağı kazar ve sürerse, doğayı yağmalamak değil, değiştirmek ister. Dikmek, bir şey almak değil, üretmektir. Ama böylelikle kendin bir bitki olursun, yani bir çiftçi. Yetiştirdiğin toprakta kök salmış olursun.
Günyüzüne doğan her insanın bir gün tadacağı ölüme, suç ve ceza, var olmanın bir kefaret olması, aydınlatılmış dünyanın ötesinde yeni bir yaşamın varoluşu ve bütün korkulara son verecek kurtuluş fikirleri bağlanır. İnsanların hayvanlardan farklı bir dünya görüşüne sahip olması, ölüm bilgisindendir.
Büyük acılar çekmeye layık olmayan insanlar vardır.
O önemli insan, varlığının kendi fikrine kurban olacak şekilde yaşar. Kişinin kendi hayatına verdiği anlam, kendisine olan saygısının bir kanıtıdır.
Diğerlerine ne kadar az ihtiyacınız olursa, o kadar güçlü olursunuz.
Büyük acılar çekmeye layık olmayan insanlar vardır.
Korkaklık kör eder.
Bedeni ve ruhu birbirinden ayıran kimsede, ikisi de yoktur.
Delikanlı her şeyi bilir. Yetişkin her şeyden şüphe eder. Yaşlı adam ise hiçbir şey bilmediğinin farkındadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir