Erlend Loe kitaplarından Doppler kitap alıntıları sizlerle…
Doppler Kitap Alıntıları
Erlend Loe kitaplarından Doppler kitap alıntıları sizlerle
Doppler Kitap Alıntıları
Dünya insanlara ait değil, insanlar Dünyaya ait.
Hepimizin düzeltmesi gereken şeyler var.
Yalnız doğar, yalnız ölürüz
Insan oturduğu dalın en ucuna gitmeye cesaret edebilmeli ve hatta bindiği dalı kesebilmeli.
”Kırsalda ne prestije, ne de şişirilmiş egolara rastlanır. ”
Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım. Yalnızlık yapının temeli. Yani taşıyıcı kolonun ta kendisi. İnsan başkalarıyla bir arada yaşayabilir, ancak bir arada demek, kural gereği yan yana olmak anlamına gelir.
Hayatım boyunca art niyetli, ön yargılı samimiyetsiz, fikirsiz, kaba göre şekil alan, insanları asla kaale almamışımdır. Doğru bildiğim bir şeyi yaparken; Kafama taktığım en son şey, o insanların ne düşündüğü. Ne düşünürlerse düşünsünler
İnsan bir kez başarılı olmaya görsün, çevresinden övgüler almaya devam etmek için elinden geleni ardına koymaz.
İyi günde, kötü günde, demiştik evlendiğimizde. Sorun, aynı günün, biri için iyi, diğeri içinse kötü olabilmesinde elbette.
Artık böyle. İnsanlar çevrelerine duvar örüp birbirlerinden korkar hale geldiler.
Konuşmayan birisi ile olmak harika.
Başka yerlerde hayatın daha iyi olduğuna inanıyorlar
Kafa karıştıran sinyaller konusunda insanların üstüne yoktur, kimse onları alt edemez; istersen bin yıl aran dur, insanların yolladığı sinyallerden daha kafa karıştırıcı bir şey bulamazsın.
İnsan oturduğu dalın en ucuna gitmeye cesaret edebilmeli ve hatta bindiği dalı kesebilmeli.
Hepimiz dünyadaydık. Sıramızı savdık, elimizden geleni yaptık ama yine de faydasız bir biçimde faydasız olduk. Bu bitince alıp başımıza gideceğiz.
Sorunun kendinde olduğunu itiraf etmek kolay iş değil. Özellikle de etrafında suçu üstüne almaya hazır başka insanlar varsa.
Sorunun kendinde olduğunu itiraf etmek kolay iş değil. Özellikle de etrafında suçu üstüne almaya hazır başka insanlar varsa.
Artık böyle. İnsanlar çevrelerine duvar örüp birbirlerinden korkar hale geldiler.
İnsan oturduğu dalın en ucuna gitmeye cesaret edebilmeli ve hatta bindiği dalı kesebilmeli.
Bana söz ver, ne yaparsan yap ama akıllı olmaktan uzak dur.
Doğru olanı yapmıyorsan, eşsiz olmak bir işe yaramıyor. Aslında, doğru ya da yanlış diye bir şey yok. Mesele, kim olduğun ve ne zaman olduğun
Çok acıklı. İnsan bir var bir yok. Bir gün var bir gün yok.
İnsanın olabileceği ve sahipleneceği her şey ile -birdenbire- olamayacağı ve sahiplenemeyeceği her şey, çünkü insan son bir kez bir şeyler olduğu ya da son bir kez bir şeyleri sahiplendiği için sevimsiz bir durum. Alternatiflerden biri her şeyi içeriyor, diğeri hiçbir şeyi.
İnsanın olabileceği ve sahipleneceği her şey ile -birdenbire- olamayacağı ve sahiplenemeyeceği her şey, çünkü insan son bir kez bir şeyler olduğu ya da son bir kez bir şeyleri sahiplendiği için sevimsiz bir durum. Alternatiflerden biri her şeyi içeriyor, diğeri hiçbir şeyi.
Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım. Yalnızlık yapının temeli. Yani taşıyıcı kolonun ta kendisi.
Televizyon içimizdeki bütün iğrençliklerin özü.
Dünya insanlara ait değil, insanlar dünyaya ait.
Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım. Yalnızlık yapının temeli.
Hem yaşıyor hem yaşamıyordu. Şimdi ise öldü.
Çok acıklı. İnsan bir var, bir yok. Bir gün var, bir gün yok.
Dünya belki de kurtarılabilir.
Zeka durdurulamaz. O kendi yolunu bulur. Suyun yolunu bulup istediği yere varması gibi.
Yalan, nadiren kullanılan muhteşem araç aslında. İnsanın söylediğiyle kast ettiği bambaşka.
Paranın her kapıyı açmasına alışmış; paranın kapıları kapattığını tecrübe edince, dünyanın, başa çıkamadığı bir şekilde ona karşı olduğunu sanıyor.
Çok kötü bir dünya. Sana kendini savunma fırsatı bile tanımadan iyi niyetini sorguluyorlar.
Çok acıklı.. İnsan bir var, bir yok. Bir gün var, bir gün yok. İnsanın olabileceği ve sahiplenebileceği her şey ile -birdenbire- olamayacağı ve sahiplenemeyeceği her şey, çünkü insan son bir kez bir şeyler olduğu ya da son bir kez bir şeyleri sahiplendiği için sevimsiz bir durum. Alternatiflerden biri her şeyi içeriyor, diğeri hiçbir şeyi.
Dünyada olan bitenin, ufak tefek işlere kafa patlatmamı gerektirmesine bozuluyordum. Düşüncelerimi toparlayamıyordum, toparlamak da istemiyordum.
Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım. Yalnızlık yapının temeli. Yani taşıyıcı kolonun ta kendisi. İnsan başkalarıyla bir arada yaşayabilir, ancak bir arada demek, kural gereği yan yana olmak anlamına gelir. Bu da iyi sayılır. İnsanlar yan yana yaşar, şanslarının yaver gittiği anlarda belki bir arada bile olabilirler. İnsan aynı arabada oturur, aynı yemeği yer, aynı Noel’i kutlar. Ama birlikte araba kullanmaktan, yemek yemekten ya da Noel’i kutlamaktan başka bir şey bu.
Benim için televizyon izlemek, insanları neden sevmediğim konusunda bir kaynak okumak gibi.
Dünya insanlara ait değil, insanlar dünyaya ait.
Kötü güçlere karşı insanlarla hayvanların işbirliği gibisi yok.
İnsanların, dostların ve ailenin arasında olmak Afrika için en belirgin özelliklerinden biri olarak görülürken, insanlardan, dostlardan ve aileden uzak durmak, benim en belirgin özelliğim.
En güzeli, karı bir ışığın önünde seyretmek, mesela sokak lambasının önünde.
Varlığını pek düşünmüyorsun ama yokluğunda bir şeylerin eksikliğini hissediyorsun.
İnsanların arasına karışmak başını belaya sokmak demek.
İyi günde, kötü günde, demiştik evlendiğimizde. Sorun, aynı günün, biri için iyi, diğeri içinse kötü olabilmesinde elbette.
Kafa karıştıran sinyaller konusunda insanların üstüne yoktur, kimse onları alt edemez; istersen bin yıl aran dur, insanların yolladığı sinyallerden daha kafa karıştırıcı bir şey bulamazsın.
İnsanlar çevrelerine duvar örüp birbirlerinden korkar hale geldiler.
Konuşmayan biriyle olmak harika 🙂
Hayat bana, doğruyu gizlersem başıma kötü şeyler geleceğini öğretti.
Yanılıyorsun,orman sakin ve dostanedir.Denizin sağı solu belli olmaz.Bir de dağın.Ama ormanın sağı solu bellidir ve başka her yerden daha az kafa karıştırır.Denize,doğaya ve insana hiçbir şekilde güvenilmezken,yaşamını ormanın ellerine hiç tereddütsüz bırakabilirsin çünkü orman dinler ve anlar.Orman yıkmaz,yeniden kurar ve her şeyin büyümesine izin verir.Orman her şeyi anlar,her şeyi kucaklar.
Sorunun kendinde olduğunu itiraf etmek kolay iş değil.
Kendi kendimeyken bile , akıllı olmamaya karar vermişken ile akıllıyım. Bu bir hastalık..
Bu çok kötü bir dünya. Sana kendini savunma fırsatı bile tanımadan iyi niyetini sorguluyorlar. Dostluk arayışın, sapık planlara yoruluyor. Böyle olamamalı.
İyi günde, kötü günde, demiştik evlendiğimizde. Sorun, aynı günün, biri için iyi, diğeri içinse kötü olabilmesinde elbette.
Artık böyle. İnsanlar çevrelerine duvar örüp birbirlerinden korkar hale geldiler.
Düşüncelerimi toparlayamıyordum, toparlamak da istemiyordum.
İnsan çok fazla bir şey.
Yeraltında yaşamaya itiliyoruz.
İnsan, toplumdan dışlanmış bir biçimde yaşamaya zorlanıyor
Aşağıda arabalar, otobüsler, gürültü patırtı ve kafa karıştıran sinyaller var. İnsanların en büyük özelliği bu aslında, diyorum. ‘Kafa karıştıran sinyaller konusunda insanların üstüne yoktur, kimse onları alt edemez; istersen bin yıl aran dur, insanların yolladığı sinyallerden daha kafa karıştırıcı bir şey bulamazsın.’
Artık böyle. İnsanlar artık çevrelerine duvar örüp birbirlerinden korkar hale geldiler.
Hayat bana, doğruyu gizlersem başıma kötü şeyler geleceğini öğretti
Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım. Yalnızlık yapının temeli. Yani taşıyıcı kolonun ta kendisi.
Ne ben dışarıya çıkabilirim ne de dünya içeriye girebilir.
Ayı ya da tilkiye buralarda pek rastlanmıyor. Yetkililer bunları doğuya sürdüler ki, oranın yerlileri gizliden soylarını tüketsin.
Orman hem veriyor hem alıyor. Ona gelenleri de kendine benzetiyor. Ben orman olmak üzereyim, ormanın ta kendisiyim.
Afrika ile aramdaki en büyük fark, benim insanlardan hiç hoşlanmam, Afrika’nınsa insanları çok sevmesidir.
”Bu çok, çok kötü bir dünya. Sana kendini savunma fırsatı bile tanımadan iyi niyetini sorguluyorlar. Dostluk arayışın, sapık planlara yoruluyor. Böyle olamamak. Ama böyle işte. ”
İnsan bir kez başarılı olmaya görsün, çevresinden övgüler almaya devam etmek için elinden geleni ardına koymaz.