Stephen King kitaplarından Dolores Claiborne kitap alıntıları sizlerle…
Dolores Claiborne Kitap Alıntıları
Her yaptığımı sevgi içi yaptım… Normal bir annenin evlatlarına duyduğu sevgi için. Bu dünyadaki en güçlü ve en öldürücü sevgidir. Çocukları için korkan bir annenin cadılığından daha güçlü bir cadı olamaz.
Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir, derler ve bunun doğru olduğunu biliyorum.
”Bir korkağın en çok korktuğu an,korkak olduğunun anlaşılmaya başladığını düşündüğü andır.
Evliliğin iki yüzü olduğunu söylerken bunu kast etmiştim, içi ve dışı. Ada halkı beni ve Joe’yu bizim yaşımızdaki diğer çiftler gibi görüyordu: çok mutlu değil, çok mutsuz değil, çoğunlukla bir arabayı çeken iki at gibi Artık eskiden olduğu gibi birbirlerini fark etmiyor, fark ettiklerinde de eskisi gibi geçinemiyorlar ama ikisine de yan yana koşum takılmış, birbirlerini ısırmadan veya serserice dolaşmadan ya da kamçıyı hak edecek bir şey yapmadan yollarında gidiyorlar
Bir adamın ara sıra karısını dövmesinin evliliğin bir parçası olduğunu sandığım için dayandım. Güzel bir parça değildi bu ama tuvalet temizlemek de evliliğin güzel bir parçası değildir, ancak çoğu kadın gelinliği ve duvağı tavan arasına kaldırır kaldırmaz bundan nasibini alır. Babam da arada sırada annemi döverdi ve sanırım bunun normal olduğunu bu yüzden düşünmüştüm, katlanılması gereken bir şeydi bu. Babamı çok severdim ve annemle babam da birbirlerini çok severlerdi ama annem damarına bastı mı babam ellerini kullanmaktan kaçınmazdı
Ona kendisini sevdiğimi ve ölüm bizi ayırana kadar da seveceğimi söylediğimde, karnımda altı haftalık bir kız bebek vardı. Bu da akıllıca olan kısmıydı Üzücü ama doğru. Gerisi aptalca nedenlerdi ve hayatımda öğrendiğim bir şey de aptalca nedenlerin aptal evliliklere sebep olmasıdır.
Annemle kavga etmekten yorulmuştum
Babamın durmadan beni azarlamasından bıkmıştım
Bütün arkadaşlarım evleniyor kendi evlerine kavuşuyorlardı ve ben de onlar gibi büyümek istedim küçük aptal bir kız olmaktan bıkmıştım.
Joe istediğini söyledi ve ben de ona inandım.
Annemle kavga etmekten yorulmuştum
Babamın durmadan beni azarlamasından bıkmıştım
Bütün arkadaşlarım evleniyor kendi evlerine kavuşuyorlardı ve ben de onlar gibi büyümek istedim küçük aptal bir kız olmaktan bıkmıştım.
Joe istediğini söyledi ve ben de ona inandım.
Yaşlı Neeley Robichaud’un kafayı çektiğinde dediği gibi, benimde artık umrumda değil.
Evlerin, içinde yaşayan insanlardan aldıkları kendi hayatları vardır.
Bazen her şeye rağmen yaşayabilmek için burnu havada bir cadı olmak gerekir. Bazen bir kadının cadılıktan başka tutunacağı bir şey kalmayabilir.
Sanki büyülü bir ormandaymışsın da, arkana baktığında geldiğin yolun kaybolduğunu görüyormuşsun gibi.
Bazen hayat o kadar komiktir ki gülmek kaçınılmaz olur.
Ama korkuyordu ve bunu gayet iyi anlıyordum. Buna rağmen, son ana kadar tacından vazgeçmeyen bir kraliçe gibi, ürkütücü, korkunç bir gücü vardı.
Her daim dürüst bir adam oldun. Ancak bu başını döndürmesin, sen de her erkek gibi giysilerini yıkayan, burnunu silen ve yanlış yola girdiğinde seni düzelten bir kadının elinde büyüdün.
Beni bir kez kandırırsan sana ayıp, iki kez kandırırsan bana ayıp.
Sonunda dünyanın cadıları geride kalıyor Toz yumaklarına gelince: boş ver gitsinler!
Onlar ölmüştü. Öyle ama belki de tam ölmemişlerdi. Maine kıyısında bir adadaki sıska, çirkin bir kâhya onların sağ olduğuna inandığı sürece ölmemişlerdi.
O kız ın başı dertte Güneş tutulmasının olduğu gün gördüğüm ve beni görmüş olan kızın. Artık büyüdü, neredeyse Selena kadar oldu ama çok büyük bir dert var başında.
O da dizlerinin üstüne çökmüş yatağın altına bakıyordu ve, ne kadar mutsuz, diye düşündüm, o da aynı kokuyu duyuyor. Bozuk paralar gibi olan kokuyu. Ancak o koku kuyudan gelmiyordu, babasıyla ilgili bir şeydi.
Sen cehennemin ne olduğunu bilmiyorsun, dedim, ama eğer onu rahat bırakmaya söz vermezsen, öğrenmeni sağlayacağım.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Ayağa kalkmaya çalıştı. Bir elimle yeniden ittim onu. Sallanan koltuktan kalkmaya çalışan birini geri itmek çok kolaymış, şaşırdım buna. Tabii üç dakika önce neredeyse kafasını odunla kırmak üzere olmamın da etkisi vardır bunda.
Bunun onu güldüreceğini düşünmüştüm ama gülmedi. Onun yerine başını eğdi, güverteye bakıyordu ve çok alçak sesle bir şey söyledi. Rüzgâr ve makinelerin sesinden söylediklerini pek iyi duyamadım.
Ne dedin, canım?
Bir daha söyledi ve bu kez daha yüksek sesle konuşmamasına rağmen, ne dediğini duydum. Birden her şeyi anladım. O andan itibaren, Joe St. George’un günleri sayılıydı artık.
Ne dedin, canım?
Bir daha söyledi ve bu kez daha yüksek sesle konuşmamasına rağmen, ne dediğini duydum. Birden her şeyi anladım. O andan itibaren, Joe St. George’un günleri sayılıydı artık.
Joe istediğini söyledi ve ben de ona inandım.
Beni sevdiğini söyledi ve ben de ona da inandım Kendisi için aynı şeyleri hissedip hissetmediğimi sorduğunda, nezaketen evet dedim.
Beni sevdiğini söyledi ve ben de ona da inandım Kendisi için aynı şeyleri hissedip hissetmediğimi sorduğunda, nezaketen evet dedim.
Bir kadın ne ister?
Sigmund Freud
S-A-Y-G-I, bunun benim için ne anlama geldiğini öğrenin.
Aretha Franklin
Sigmund Freud
S-A-Y-G-I, bunun benim için ne anlama geldiğini öğrenin.
Aretha Franklin
Kocalar her gün ölür Dolores. Bazen metreslerinin evinden dönerken frenleri tutmaz. Bir kaza Dolores, mutsuz bir kadının en iyi dostu olabilir.
İnsanların bir şeye bakıp da neden olduğu konusunda nasıl yanlış sonuçlara vardıkları çok komiktir aslında.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Yaşam kimi zaman öyle komiktir ki, gülmekten başka hiçbir şey yapamazsın.
“Başka tutunacak şeyi olmadığında bir kadın ancak cadı olabilir.”
“ Biri benim elbiseme bakmışsa, neden gidip kendisine gözlerini kapatmasını söylemedin, Joe?”
“ O günlerde halatlarını koparmış bir tekne gibiydi, ama yüzdüğü deniz sadece zamandı.”
Bazen her şeye rağmen yaşayabilmek için burnu havada bir cadı olmak gerekir.
Bu dünyanın en güçlü ve de en öldürücü sevgisidir. Çocukları için korkan bir anneden daha dehşetli bir şey olamaz dünyada.
Sonunda parlak renklerin yaşamdan çekilip gittiğine hiç dikkat etmiş misinizdir? En sonda her şey çok yıkanmış bir elbise gibi gri bir renk alır.
Dünya kimi zaman ne zavallı bir okuldur, değil mi?
Kocalar her gün ölür Dolores. Bazen metreslerinin evinden dönerken frenleri tutmaz. Bir kaza Dolores, mutsuz bir kadının en iyi dostu olabilir.
Bazen her şeye rağmen yaşayabilmek için burnu havada bir cadı olmak gerekir.
İşler ne kadar kötü giderse gitsin, insan her zaman şükredecek bir şey bulabilir.
“Neden her şey eskisi gibi kalmadı?”
“Hiçbir şey eskisi gibi kalmaz tatlım, bazen her şey bozulur ve düzeltilmeleri gerekir.”
“Hiçbir şey eskisi gibi kalmaz tatlım, bazen her şey bozulur ve düzeltilmeleri gerekir.”
Aslında, iyi olabilmek için bazen acımasız olmak gerekebilir. Bir doktorun ağlayacağını ve anlamayacağını bildiği halde bir çocuğa iğne yapması gibi.
Size sadece kendinizi kırık bir kalbe hazırlamanın bir yolu olmadığını bulduğumu söyleyebilirim.
Bazen hayat o kadar komiktir ki gülmek kaçınılmaz olur.
O bir korkaktı. Bu çok tehlikeliydi, çünkü sanırım bir korkak, ne olduğunun anlaşılmasındansa ölmeyi tercih eder.
Ben aşkı arıyordum galiba ama daha 1945’te ben on sekiz, Joe on dokuz yaşındayken bile ortaklıkta pek az aşk vardı.
Bu dünyada ya da öbür dünyada insanların istediklerinde en kötüyü düşünmelerine engel olabilecek hiçbir güç yoktur.
”Bir kaza, ” dedi bir öğretmenin berrak sesiyle, ” mutsuz bir kadının en iyi dostudur. ”
Masum olmanın zor yanı gerçeğe takılıp kalmanızdır.
Bir kez aldatırsan beni, sen utan; iki kez aldatırsan ben utanmalıyım.
Belkiler vardı sadece ve belkiler hayatın bir parçasıdır, değil mi?
Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir, derler.
Sonunda o parlak renkler her zaman insanın hayatından çıkıyor, hiç fark ettiniz mi bunu? Sonunda her şey çok kez yıkanmış bir giysi gibi griye dönüyor.
Dünya acımasız bir öğretmen, değil mi?
Bu dünyada ya da öbür dünyada insanların istediklerinde en kötüyü düşünmelerine engel olabilicek hiçbir güç yoktur.
Ama zenginler böyledir işte, seni tekmeyle öldüremezlerse, sevgiyle öperek öldürürler.
Bir kez aldatırsan beni, sen utan; iki kez aldatırsan ben utanmalıyım.
Güneş battıktan sonra düşündüğün her şeyi, sabah çoğunlukla yeniden düşünmek zorunda kalırsın.
Kimi zaman sağ kalabilmek için merhametsiz bir cadı olman gerekir, dedi
Kimi zaman bir kadının tek tutunacağı şey budur.
Kimi zaman bir kadının tek tutunacağı şey budur.
Cehennem yolu iyi niyetle kaplıdır.
bir korkağın ölümden bile daha çok korktuğu şey korkak olduğunun anlaşılmasıdır.
Çocukları için korkan bir anneden daha dehşetli bir şey olamaz dünyada
İnsan duygularını engelleyemez ve bence Tanrı bunu bilir.
İnsanların istediklerinde en kötüyü düşünmelerine engel olabilecek hiçbir güç yoktur.
Sonunda parlak renklerin yaşamdan çekilip gittiğine hiç dikkat etmiş misinizdir ? En sonda her şey çok yıkanmış bir elbise gibi gri bir renk alır.
Dünya kimi zaman ne zavallı okuldur, değil mi?
insanları canları isteyince en kötüyü düşünmekten alıkoyacak hiçbir güç olamaz
Dikkatli ol, çok dikkatli ol. Bugün her tarafta kuyular var ve bu herif hepsinin yerlerini iyi biliyor.
Çocukları için korkan bir anneden daha dehşetli bir şey olamaz dünyada
Kimi zaman sağ kalabilmek için merhametsiz bir cadı olman gerekir.
Kimi zaman bir kadının tek tutunacağı şey budur.
Kimi zaman bir kadının tek tutunacağı şey budur.
Çünkü cesaretin yoksa Dolores Claiborne, sen aptal bir kocakarıdan başka bir şey değilsindir.
Yaşam kimi zaman öyle komiktir ki , gülmekten başka bir şey yapamazsın.
Benim gibi ağzı bozuk bir kocakarının aşka inanmadığını düşünebilirsiniz , ama gerçek , benim hemen hemen inandığım tek şeyin aşk olduğudur.
Dünya kimi zaman ne zavallı bir okuldur , değil mi?
Hey Tanrım ! Bazı erkekler ne kadar da budala oluyorlar.
ama bokun biri bile olsa bir insanı öldürdüğün için adama madalya vermezlerdi.