İçeriğe geç

Doğru Konuş Kitap Alıntıları – Ebru Sönmez

Ebru Sönmez kitaplarından Doğru Konuş kitap alıntıları sizlerle…

Doğru Konuş Kitap Alıntıları

Haydan gelen huya gider yanlış yazımdır. Hayy’dan gelen Hu’ya gider olmalıdır. Hayy, Hu Allah’ın isimlerindendir. Allah’tan gelen, Allah’a gider anlamındadır. Ancak bu söz günlük hayatımızda “kolay ve zahmetsiz elde edilen şeyler, elden kolaylikla çıkar anlamında mecazi bir anlam kazanarak yanlış olarak
akıllarda kalmıştır.
Ayrıyeten diye bir kelime yoktur, yerine kullanılması gereken ayrıca kelimesidir.
Ateş olsa cürmü kadar yer yakar hatalı bir söylemdir. Doğrusu; ateş olsa cirmi kadar yer yakar, olmalıdır. Cirmi, hacim demektir.
Abdala malum olurmuş. Abdal, gezgin derviş demektir. Aptala malum olurmuş yanlış bir söylemdir.
Afganlı, İngiltereli, Yunanlı, Lübnanlı gibi ifadeler yanlıştır.Türklü gibi bir kullanım olmadığı gibi millet isimlerine lı,li ekleri getirilmez. Afgan, Yunan, Lübnan, İngiliz olarak ifade edilir.
Alkış almak hatalı bir söylemdir. Doğrusu alkışlanmaktır.
Altı kaval üstü şişhane ifadesi yanlıştır. Doğrusu altı kaval üstü şeşhane olmalıdır.
Bardaktan boşalırcasına yağmak hatalı bir söylemdir. Doğrusu bardaktan boşanırcasına yağmak ifadesidir.
Beğeni almak hatalı bir söylemdir. Doğrusu beğenilmektir.
Bekleme yapmak hatalı bir söylemdir. Doğrusu beklemektir.
Bilhassa ve bilakis kelimeleri karıştırılır. Bilhassa özellikle, bilakis ise tam tersine anlamindadır
Şive ve ağız karıştırılan kelimelerdir. Ağız kelimesi içinde ses, şekil söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dilidir. Şive ise bir dilin konuşulduğu sınırlar içinde değişik kültür düzeylerine göre söyleniş özelliğidir. Örneğin; Ege şivesi değil, Ege ağzı demek gerekir. Azeri, Kıbrıs şivesi gibi.
Galatımeşhur, kelime ve deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu doğrusunun yerini alması halidir.Zaman icinde kelimelerde görülen değişiklikler asıl halinden sapmış olarak görüldüğünden galat söz olarak adlandırılır. Kısaca herkes tarafından hatalı olduğu hâlde benimsenip kullanılan kelimelerdir.
Merhametin/ şanında zorlamaya yer yoktur// mübarek yağmur gibi ol altındaki yere gök yüzünden dökülür// iki kat mübarektir / hem verene rahmettir/ hem alana rahmettir/ kudretlerin içinde en büyük kudrettir o//tahtındaki hakana tacından çok yaraşır// hükümdar tuğu geçici saltanatın remzidir//
W.Shakespeare
Yaşamak değil bizi bu telaş öldürecek,
Brakın Pariste ılık rüzgårlarla
taratmayı saçlarımızı,
sevgilimizle doyasıya sohbet bile edemedik biz.
Gözümüz saatte söyleştik hep,
koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık.
Hep yetişilecek bir yerler vardı,
aranacak adamlar, yapılacak işler.
Bir sonraki günün telaşı,
bir öncekinin terine bulaştı,
başkalarının hayatı bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi,
kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu,
veya yavuklu öpücüğü ile uyanma düşlerini,
ha babam erteledik,
20 li yaşlardan 30 lara kurduk saatin alarmını.
30 lardan 40 lara, sonra 50 lere
Öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
kuşlukta uyuma imkanı sunduğunda size,
artık uyku girmez oluyor gözlerinize.
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek
imkânına kavuştuğunuzda,
söyleşecek sevişecek kimse kalmıyor yanınızda
Özenle yarına sakladığınız
bir sarı lira gibi ömrünüz,
vakti gelip de sandıktan çıkarttığınızda,
birde bakıyorsunuz ki
tedavülden kalkmış
Insanoğlu, bir gün, virgül ü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleler basitleşince düşünceler de basitleşti.
Sonra ünlem işaretini kaybetti. Alçak bir sesle, ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu. Hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.
Bir süre sonra soru işareti ni kaybetti ve soru sormaz oldu.Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu: Ne evren ne dünya ne de kendi apartmanı umurundaydı.
Birkaç yıl sonra iki nokta işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde sadece tirnak işareti kalmışti. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu.
Düşünmeyi de unutunca son nokta’ya ulaşmıştı.
Alex Kanevsky
Teknoloji, modernizm gibi her yönden ileri olan bu sosyal çağda, bireylerin birbirleriyle yarıştığı ve her anlamda en iyisi olmaya çalıştığı bir dönemdeyiz. Mevcut yeteneklerimizi dışarı çıkarmaya çabalarken en kısa yoldan ve doğru sonuca ulaşmak için sorularımıza sürekli yanıt arıyoruz.
O halde ne duruyorsunuz? Ruhunuzu ortaya koymak, ana dilinizi daha doğru ve etkili kullanabilmek için harekete geçin. Kelimelerin büyüleyici gücüyle kendi gücünüzü birleştirin
”Konuşma dilimize ne kadar zenginlik kazandırırsak, düşüncelerimizi de o oranda zenginleştirmiş oluruz.
Konuşmamızın etkileyiciliği ve kalitesi iletişimde bulunduğumuz kişi ya da kişilerin anlamaya çalışma ve dinleme becerisinin neticesidir. Anlamaya çalışmayan ve dinlemeye istekli olmayan kişi yada kişilere doğru mesajı iletebilmekse kelimelerin büyüleyici gücünü doğru kullanmakla ilintilidir. -Alıntı
Dinleme zihinsel bir süreçtir. Karşımızdaki kişinin konuşmasındaki seslerden anlam çıkarma sürecidir. Bilinçli dinleme her zaman beraberinde anlayışı getirir. Bazen ikili ilişkilerimizde beni anlamıyorlar,diye yakındığımız olur. Bu, karşımızdaki kişinin bizi ne derece dinlediği ile de ilgili bir sonuçtur. – Alıntı
”Ne kadar bilgiye sahip olursak olalım, ne kadar güzel bir ses rengimiz olduğu söylenirse söylensin sesimizi doğru kullanmazsak iletişimimiz de gereken etkiyi sağlayamayız.-Alıntı
Hepimiz sınırlarımızı en yüksek seviyede zorlama yeteneğine sahibiz. Bu kitabı okumaya başladıysanız hâlâ bir amacınız var demektir. Planladığınız hedefe henüz adım atmadıysanız da geç kalmış değilsiniz. Etkili İletişim unsurlarına dair tüm temele sahip olduğunuzda zaten bu gücü kendinizde bulacaksınız. -Alıntı
“Bir milletin dili elinden alındığında özgürlüğü,tarihi,atalarından gelenden büyük mirası da elinden alınmış olur .
Ebru Sönmez
Öyle bir zaman olur ki,bir kelime bir orduyu batırır.
-Bediüzzaman Said Nursi
Geçmişteki olumsuzlukların geleceğinizden çalmasına izin vermeyin.
Şive ve ağız karıştırılan kelimelerdir. Ağız kelimesi içinde ses, şekil söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dilidir. Şive ise bir dilin konuşulduğu sınırlar içinde değişik kültür düzeylerine göre söyleniş özelliğidir. Örneğin; Ege şivesi değil, Ege ağzı demek gerekir. Azeri, Kıbrıs şivesi gibi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir