Emil Michel Cioran’ın en güzel kitaplarından bir tanesi olan Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine kitap alıntıları sizlerle…
Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine Kitap Alıntıları
Anlamadan bakmak, cennet budur işte. Cehennemde insanın anladığı fazla anladığı yer olacaktır.
Acılarımızı birine ancak acı çektirmek için itiraf ederiz, onlara katlansın diye.
Ne zaman inançlı birine rastlasam, ruhunun hangi kusuru, hangi çatlağı ona bu inançları kazandırdı diye sorarım.
Ölüm düşüncesi öyle kolaylaştırıyor ki her şeyi, ölmenin dışında!
Doğmuş olmamı bağışlayamıyorum.
İnsan yeryüzünün kanseridir.
Kendimizi herkesten üstün tutmamız boşunadır.
Sonuna kadar acı çekmek lazım, ta ki acıya inanmaktan vazgeçinceye kadar.
Tek bir şey önem taşıyor: kaybeden olmayı öğrenmek.
“Şu dünyada bir şey yapacak adam tipi var mı bende?”
Ne yaptığımı soracak patavatsızlara vereceğim yanıt bu işte!
Ne yaptığımı soracak patavatsızlara vereceğim yanıt bu işte!
“Sabahtan akşama kadar ne yapıyorsunuz?”
“Kendime katlanıyorum.”
“Kendime katlanıyorum.”
Artık yaşamayan ve içimi yakan dostları düşünüyorum. Oysa pek de acınacak durumda değiller. Zira onlar; ölüm sorunundan başlayarak, tüm sorunları çözüp gittiler.
Dünyadan tiksinmek tek başına yetseydi, azizliğimi ilan etmekten nasıl kaçınırdım bilmiyorum.
Ölürken ne kadar yitireceksek, doğarken yitirdik o kadarını. Her şeyi.
Cehennem de insanın anladığı, fazla anladığı yer olacaktır.
Her dostluk görünmez bir dramdir, bir dizi ince yaradır.
Her ne kadar insandan nefret etsem de, aynı kolaylıkla “insan denen varlıktan nefret ediyorum” diyemezdim. Bu varlık sözcüğünde her şeye rağmen bir nebze doluluk, gizem ve sürükleyicilik, yani insan kavramına yabancı nitelikler olduğu için…
Her şeye rağmen ayakta kalmayı başarıyorsak, nedeni zaaflarımızın çok değişik, çok çelişkili olmaları ve birbirlerini geçersiz kılmalarıdır.
Kendimizi başkalarının gözünden görebilseydik derhal ortadan kaybolurduk.
Kimseye açmaya cesaret edemeyeceğimiz konuları dile getirmek için kitap yazmak zorunda kalırız.
Sadece gizlediğimiz şey gerçek ve derindir.
Hiçbir şeye ilgim kalmamış, özgürlük duygusunu denemek zorundaydım.
Bazen yamyam olmak istiyorum, şu ya da bu kişiyi yutma zevkinden dolayı değil de sırf kusmak için.
Bilinç, ete batan bir kıymıktan çok, vücutta bir hançerdir!