Serdar Kılıç kitaplarından Doğaya Dönüş kitap alıntıları sizlerle…
Doğaya Dönüş Kitap Alıntıları
Ne güzel duaları vardı eskilerin;
”Allah’ım bana verdiğini komşularıma da ver, bende olur da onda olmazsa yediğim boğazıma dizilir. Sen devletimize, milletimize zeval verme. ”
Bu ne güzel bir duadır değil mi? adamı yerden alır, göğe götürür. İnsanlarımız böyle olursa yıkılır mı hiç devlet?
”Allah’ım bana verdiğini komşularıma da ver, bende olur da onda olmazsa yediğim boğazıma dizilir. Sen devletimize, milletimize zeval verme. ”
Bu ne güzel bir duadır değil mi? adamı yerden alır, göğe götürür. İnsanlarımız böyle olursa yıkılır mı hiç devlet?
Doğa içimdeki iyiliği besliyor. Bu da bütün hastalıkların kaynağı olan bozuk psikolojinin panzehiri..
Dedem günlerce avının izinden giderdi. Adil savaşırdı. Bu adanmışlık, av, insan ve doğa üçgeninde çok önemlidir. Dedem hayvanı avladıktan sonra diz çöker şükrederdi. ”Senin hızına, ihtişamına, gücüne hayranım, en küçük parçana kadar seni kullanacağıma söz veriyorum ” derdi. Oysa bugün bazı avcılar sadece hayvanın önünde fotoğraf çektirmek için avcılık yapıyorlar.
Unutulmamalı ki ateş bir hayatta kalma şeklidir. Yani hayatta kalmanın ilk şartı ateş yakabilmektir. Ateşinizi yakabiliyorsanız hayatınız kurtulmuştur.
Geçmişle şimdiki zaman arasındaki bağ güzelse, yaşam da güzeldir.
Bir ağacın altında oturmak ve kuşların şarkısını, böceklerin, arıların sesini dinlemek, onları izlemek, bedenimin dokunduğu, burnumun kokladığı her şeyi hissetmek, doğadan yayılan her şeyin farkında olmak olağanüstü bir deneyim. İnanın bu deneyimi hiçbir şeye değişmek istemezsiniz. Parayla satın alınamayacak şeylerden biri de doğadaki bu eşsiz deneyimdir.
Yaşam kalitesini ölçerken hayatımızdaki şeylerin bize ne getirdiğine değil ne götürdüğüne bakmalı.
İyiliğin ve kötülüğün de insanın içinde olduğunu düşünüyorum, hangisini beslersen onun büyüyeceğini biliyorum. Doğa içimdeki iyiliği besliyor.
İnsan ne öğreniyorsa yaşadıklarından öğreniyor, yaşadıklarıyla kavruluyor.
İşler her zaman sevgiyle kolaylaşır. Gönül vererek yapılan şeylerin üstesinden muhakkak gelinir.
Son yıllarda insanoğlunun doğaya ne kadar zarar verdiği konusunda çok konuşuluyor değil mi? Aslında doğanın bize ne kadar faydalı olduğu hakkında konuşsak belki çok daha yararlı olacak.
El değmemiş bir doğa için geç kalmadan, yeniden ona dönük yaşamanın yollarını bulmalıyız.
Evren benim okulum, doğa da en iyi öğretmenimdir.
Milyonlarca yıl önce yaşamış T-Rex maketlerini çocuklarımıza gösteriyoruz.Fakat ne civardaki ormanlar ya da bitkiler hakkında ne de her gün tepemizde uçuşup duran kuşlar hakkında bir şey biliyoruz.Yanı başımızdaki doğayı öğrenmek için yok olup gitmesini mi bekleyeceğiz?
Çam ağaçlarının sis altındaki görüntüsünü izlemeye doyamam. Hele bir de rüzgar esince kulağıma dolan sesler, beni alıp çok uzaklara götürür.
‘Öğrendiklerimizi sistematik bilgiler halinde kavramak yerine doğru zamanda edinilmiş uygulamalı deneyimlerin daha önemli olduğunu ve bu bilgilere en çok doğada ulaşabileceğimizi düşünüyorum.’
Evren benim okulum, doğa da benim en iyi öğretmenimdir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Düşünsenize şehirde ihtiyacımız olan her şeyi kolayca elde edebilecek koşullar altındayız ama mutlu değiliz. Ne diyetisyenlerden, ne psikologlardan, ne de hastanelerden kurtulabiliyoruz bir türlü.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite nin en iyi ilaçlarından biri yabanıl doğada bir derede balık tutmaya çalışmaktır. Şehirde kendini işe vermekte zorlanan bir çocuğu böylesi bir ortamda balık yakalamak için saatlerce beklerken gözlemleyebilirsiniz.
Senede bir kez bile olsa içinizdeki doğayı beslemek için bir kampa gidin. Koşulsuzca, sorgusuzca ve koşarak gidin lütfen!
Hayatında kaç kez dolunay doğal bir ortamda görme şansı bulabilirim ki? onun bu kadar parlak ve çekici olduğunu bir kere gördükten, beni böyle derin esrime anılarımı götürebildiğini bildikten sonra kimse içeride tutamaz beni.
Okullarda da bedensel hareketliliğin olduğu, doğaya dokunan öğrenme yöntemleri uygulanabilse, eminim çocuklarda okula can atarak giderlerdi ve öğrendikleri her şeyi yaşamları boyunca seve seve kullanırlardı.
ağaçtan olsun istedim evim, çünkü ona kapımın eşiği, çocuğumun beşiği, unumun eleği, ninemin değneği, arabamın oku, tekerinin topu, kağıdımın hamuru, mezarımın tabutu diyen toprak insanlarını hatırlıyorum. Ben de beşikten mezara kadar hep doğaya sığındığımızı şükranla ifade etmek istiyorum.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Kışın kısa günlerini yaşasam da günler bana inanılmaz uzun geliyor. Belki de içimde beslediğim çocuk sayesinde böyle hissediyorum. Bilmiyorum ama bence insanın ömrü dağlarda daha dolu ve daha uzun.
Yabanıl doğada basit bir kural vardır.
Yaşamak için öldürürsün , öldürürsen yersin.
Doğadaki her şeyin bir anlamı vardır.
Evren benim okulum , doğa da en iyi öğretmenimdir.
Yaşamak için öldürürsün , öldürürsen yersin.
Doğadaki her şeyin bir anlamı vardır.
Evren benim okulum , doğa da en iyi öğretmenimdir.
Yaratan bizlerle, bilge kişiler, müzik, sanat ve kitaplar aracılığıyla da temas kurar. Ama hiçbir yerde doğada olduğu kadar incelikli, güçlü ayrıntılarla, zarafet ve coşkuyla bağlantı kurmaz
Evren benim okulum ; doğa ise en iyi öğretmenim.
Son yıllarda insanoğlunun doğaya ne kadar zarar verdiği konusunda çok konuşuluyor değil mi?Aslında doğanın bize ne kadar faydalı olduğu hakkında konuşsak çok daha yararlı olacaktır.
Bir araştırmada gençlerin günde ortalama 7 saatlerini elektronik sistemlere bağlı geçirdikleri anlatılıyordu. Bu haftada yaklaşık 50 saat eder ki neredeyse bir yetişkinin haftalık çalışma süresinden fazla..
Çocukların kapalı mekanlarda yaşamaları bazı tehlikelerden korunmalarını sağlarken, fiziksel ve psikolojik sağlıklarıyla, toplum kavramları ve algıları, özgüvenleri, gerçek tehlikeyi ve güzelliği sezme yetileriyle ilgili riskleri artırıyor.
Göklerin üzerindeki yaratanı görmenin yüreğimdeki çocuğun sesini duyabilmek olduğunu henüz çok küçükken hissetmiştim.
Öğrenim teorisine göre insan,dinleyerek veya okuyarak öğrendiklerinin ancak %10’unu,yapılışını izleyerek %30’unu aklında tutabiliyor.
Yaratan bizlerle,bilge kişiler,müzik,sanat ve kitaplar aracılığıyla da temas kurar.Ama hiçbir yerde doğada olduğu kadar incelikli,güçlü ayrıntılarla ,zarafet ve coşkuyla bağlantı kurmaz.
Milyonlarca yıl önce yaşamış T-Rex maketlerini çocuklarımıza gösteriyoruz.Fakat ne civardaki ormanlar ya da bitkiler hakkında ne de her gün tepemizde uçuşup duran kuşlar hakkında bir şey biliyoruz.Yanı başımızdaki doğayı öğrenmek için yok olup gitmesini mi bekleyeceğiz?
Evren benim okulum ; doğa ise en iyi öğretmenim.