İçeriğe geç

Divan Şiirinden Seçmeler Kitap Alıntıları – Adnan Özyalçıner

Adnan Özyalçıner kitaplarından Divan Şiirinden Seçmeler kitap alıntıları sizlerle…

Divan Şiirinden Seçmeler Kitap Alıntıları

Makamın göğe çıksa da sen Allah’ın en aşağıda kulusun.
Makamın göğe çıksa da sen Allah’ın en aşağıda kulusun.
Bağ-ı dehrin hem hazanın hem bahârın görmüşüz 
Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz (Nâbî)

(Bu dünyanın hem sonbaharını hem ilkbaharını görmüşüz. Biz sevinçli de üzüntülü de zamanı görmüşüz.)

Baş eğmezüz edâniye dünyâ-yı dûn içün
Allahadur tevekülümüz, itimadımız (Bakî)

(Şu alçak dünya menfaati için aşağılık kimselere baş eğmeyiz. / Bu yolda sadece tevekkülümüz, güvenimiz Allah’adır.)

Bir demür tağı delüp boynına almak gibidür
Her kişi âşık olurdı eger âsân olsa. (Yahya Bey)

(Âşık olmak demir dağı delip boynuna almak gibidir; eğer bu iş kolay olsaydı herkes âşık olurdu.)

Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.( Muhibbî)

( Halkın gözünde devlet (iktidâr) gibi değerli bir şey yok. Halbuki şu dünyada bir nefes sıhhat gibi devlet (güç) olamaz. )

Cihân-ârâ cihân içindedür arayı bilmezler
O mâhîler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler

( Cihanın da içindedir Allah içinde olanlar onu bilmez tıpkı denizdeki balıkların denizin ne olduğunu bilmediği gibi)

Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola yetürmek sabâ beni (Fuzulî)

(Onun hasretinden beni o kadar zayıf olayım ki Sabah rüzgârı beni ona kavuşturabilsin.)

Değildim ben sana mâil, sen ettin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gâfil, seni görgeç utanmaz mı?

( Ben sana meyilli değildim sen aklımı aldın, beni kınayanlar seni görünce utanmayacaklar mı?)

Yoluna cânum revân itsem gerek cânâ didüm
Yüzüme bin hışım ile bakdı didi cânun mı var? ( Zatî)

(Ey sevgili! Yoluna canımı feda etsem dedim, yüzüme hışımla bakarak dedi senin hâlâ canın mı var?)

Dost bî-pervâ felek bîrahm Devran bîsükûn
Derd çok hemderd yok düşman kavî tali’zebun

Dost pervasız, felek merhametsiz, devran sükunsuz
Derd çok, derd arkadaşı yok, düşman kuvvetli talih aciz.

Prof. İsken der Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü’nde afet in görenin aşık olduğu sfenks benzeri bir söylence yaratığın adı olduğunu yazmıştır. Pala’ya göre bu yaratığın suda yaşayanı deniz kızına benzermiş ve afet-i ab denirmiş. Şair sevdiğini söylence yara tıklarına, belalara, ölülerin dirildiği kıyamet gününe benzetirken güzelliğin ve aşkın yıkıcılığını da söylüyor.)
Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz Biz neşatın da gamın da rüzgârın görmüşüz

Çok da mağrur olma kim meyhane-i ikbalde
Biz hezaran mest-i mağrurun humarın görmüşüz

(Dünya bahçesinin hem güzünü hem baharını gördük. Biz se vincin de üzüntünün de dönemlerini gördük. Çok da gururlanma iktidar meyhanesinde ki, biz binlerce gurur sarhoşunun (sarhoş luk sonrası) mahmurluk baş ağrısını gördük.)

Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su Kim bu denlu tutuşan odlâre kılmaz çare su

(Ey gözlerim, gönlümdeki ateşe gözyaşlarınızı saçmayın, bu kadar tutuşan ateşe su çare olamaz.)

Dalmışam yol bahre kim pâyânı yoh Batmışam yol gence kim husrani yoh Bulmuşam şol bedri kim noksâni yoh Girmişem ol şehre kim virânı yoh

(Oyle bir denize daldım ki dibi yok. Öyle bir hazineye battım ki kaybı yok. Hep dolunay biçiminde kalan o ayı buldum. Oyle bir şehre girdim ki hiçbir yıkık yeri yok.)

Gâh çıkarım gökyüzüne seyr ederim âlemi Gâh inerim yeryüzüne seyr eder âlem beni

(Kâh gökyüzüne çıkar alemi seyrederim, kâh yeryüzüne inerim âlem beni seyreder.)

..
Cihan imdi yüzünden yaz u yaydur
Bugün ışkun odundan issi alduk Bize kayu değil ger kar ü kaydur

(..evren senin yüzünden şimdi yaz ve bahardır. Bugün aşkın ateşiyle ısındık, hiç kaygımız yok ister kış olsun ister kar yağsın.)

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı demâdem de geçer
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil
(Dil: gönül)
Nef’i
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Fuzûlî
Beni feryâd edemeyecek kadar tâkatsiz bırakırsın da sonra ‘inlemesin’ dersin.
Gözümün yaşını alırsın (gözümde dökecek yaş bırakmazsın da) ağlamasın dersin
Biz gönül gibi tuhaf,acayip bir bilmecede gizliyiz.
Resm etmişem gözümde hayâlini guyyâ
Nakş-ı nigârı sâgar-ı mercâne yazmışem
AHMED PAŞA

[Sevgilinin hayâlini ağlamaktan kızaran gözlerime öyle resmetmişim ki sanki sevgilinin resmini mercan kadeh üzerine çizmişim.]

Ağyârı sürüp gönlüm evin halvet edindim
Tâ kim gele ol yâr ana mihmân ola bir gün
Bir hun o sevgili gelsin de misafir olsun diye, gönlümde ne kadar yabancı varsa hepsini çıkarıp bomboş bıraktım (gönlümü yalnız sevgili için hazırladım.)
1.Ölmüş tenime aşkı anın rûh değil mi
Gamzesi ile dil dahi mecrûh değil mi

2.Aşkıyla kavuştu gönlüm yoluna anın
Aşk ile kahılan kapu meftûh değil mi

3.Kirpiği ne kıldugunı sen sanma muammâ
Gönülde anın yâresi meşrûh değil mi

4.Bin yılda eğer Nûh yaşadı ise bin yaş
Ol yaş bana bir lahza-i memnûh değil mi

5.Ma’şûk ile âşık bir olur aşk odunuyla
Mâdih dâhi pes hem yine memdûh değil mi
(Kadı Burhaneddin)

Allah’a sığın şahs-ı halîmin gazabından,
Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pekdir.

Yakdı nice cânlar o nezâketle tebessüm,
Şîrin dahi kasd etmesi câna gülerekdir.

Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma?
Zer-dûz pâlân ursan eşek yine eşekdir.

Dünyanın öyle bir bahar mevsimine geldik ki, bülbül suskun, havuz boş, gül bahçesi harap.
~İzzet Molla (Keçecizade)~
Saçına gönül bağlayanlardan çözülme
~Enderunlu Vasıf ~
Bende yok sabru ü sükun
Sende vefadan zerre
İki yoktan ne çıkar
Fikredelim bir kerre
*Nabi*
Uğraştık ama gam ordusunu savamadık, önlem almak Tanrı’nın kararını hiç bozar mı?
Şeyhülislam Yahya
Ferhad’a yüz güzelliğinin zevki, Mecnun’a çölü dolaşma, herkes rahat yalnız başı belada olan benim.
Fuzuli *
Aşk ülkesinin Mısır’ında yetkili olacaksan, Yusuf Peygamber gibi zindana dayanman gerek.
Kalenderi dervişleri gibi dünyaya önem vermeyenlerden ol ki evlenmeme yemini etmiş dervişler seni beğensin. Canını esirge, dünyaya bağlanma ey gönül, Yusuf’u bela kuyusuna tutsak edenlerden olma kardeş. Dünyaya alıcı gözle bakma ki güneşin yüzüne doğru bakanın gözünden yaş akar.
*Necati*
Gerçi güçsüz ve zayıf bir karıncacık olarak görünürüm ama talihimi gör ki Süleyman Peygamberin tahtına erişmişim. Bir damlayım, bu güçsüzlükle okyanusa ulaşmışım.
*Şeyhi*
~Çarhname kasidesinden~

Bu dünyaya niçün pek yapışırsun
Seni andan koparur çarh-ı devran

Bu rızk içün nice teşviş çekersün
Uşandı rızk yeyü ağzında dendan

(Neden bu dünyaya bu kadar düşkünsün. Zamanın çarkı seni ondan koparacak. Rızkın için ne kadar sıkıntı çekiyorsun. Yemek yemekten ağzında dişin usanacak.)
Ahmet Fakih

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir