Yunus Emre kitaplarından Divan kitap alıntıları sizlerle…
Divan Kitap Alıntıları
Aşkı olmayan gönül misali taşa benzer
Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter
Niçe yumuşak söylese sözü savaşa benzer
Aşkı var gönül yanar yumuşanır muma döner
Taş gönüller kararmış sarp katı kışa benzer

Uçmak dahi tuzak imiş mü’min cânların tutmağa
Yunus diye göründüm
Misafirdir vatanına, birgün sefer etse gerek,
İzinin tozuna, sürsem yüzümü
Hakk nasip eylese, görsem yüzünü
Ey sevdiğim gönül arzular seni
Fanidir aldanmayalım,
Bir iken ayrılmayalım,
Gel dosta gidelim gönül,
Gözlerinin bakışı can alır iki çerak
Aşkın zemzemesinden âşık boynu zincirli
Azadlık istemezler şöyle kaldılar tutsak
Bir dem gelür şâdî olur bir dem gelür giryân olur
2 Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmış gibi
Bir dem beşâretden togar hoş bâgıla bostân olur
3 Bir dem gelür söyleyemez bir sözi şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker dertlülere dermân olur
4 Bir dem çıkar ‘Arş üzere bir dem iner tahte’s-serâ
Bir dem sanasın katredür bir dem taşar ‘ummân olur
5 Bir dem cehâletde kalur hîç nesneyi bilmez olur
Bir dem talar hikmetlere Câlinûs u Lokmân olur
6 Bir dem dîv olur ya perî vîrâneler olur yiri
Bir dem uçar Belkîs’ıla sultân-ı ins ü cân olur
7 Bir dem görür olmış gedâ yalın tene geymiş ‘abâ
Bir dem ganî himmet ile Fagfûr u hem Hakân olur
8 Bir dem gelür ‘âsî olur Hak zihnini yavı kılur
Bir dem gelür kim yoldaşı hem zühd ü hem îmân olur
9 Bir dem günâhın fikr ider tos-togru Tamu’ya gider
Bir dem görür Hak rahmetin Uçmaklar’a Rıdvân olur
10 Bir dem varur mescidlere yüzin sürer anda yire
Bir dem varur deyre girer İncîl okur ruhbân olur
11 Bir dem gelür Mûsâ olur yüz bin münâcâtlar kılur
Bir dem girer kibr evine Firavn’ıla Hâmân olur
12 Bir dem gelür ‘Îsâ gibi ölmişleri diri kılur
Bir dem gelür güm-râhleyin yolında ser-gerdân olur
13 Bir dem döner Cebrâîl’e rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelür güm-râh olur miskîn Yûnus Hayrân olur
Bilenlere, selam olsun
Aşksız kişi hayvan olur hayvan öğüt alır değil
bir dem uslu ise her dem delidir
Değmelere verilmez, hürmetli nesnedir aşk.
Hem cefadır hem safa, Hamza’yı attı Kaf’a,
Aşk iledir Mustafa, devletli nesnedir aşk.
Dağa düşer kül eyler, gönüllere yol eyler,
Sultanları kul eyler, cüretli nesnedir aşk.
Kime ki aşk vurdu ok, gussa ile kaygı yok,
Feryat ile ahı çok, firkatlı nesnedir aşk.
Sırrı ayan ister isen gel aşktan oku bir sebak
Sen okudun ilmin yüzün ilme amel gerek güzin
Aç gönülden bâtın gözün aşık ma’şûk haline bak
Çürüyüp toprak olam ah nideyim ömrüm seni
Fanidir aldanmayalım,
Bir iken ayrılmayalım,
Gel dosta gidelim gönül,
Akan pınar ne misal gözden inen yaşlara
Cana tuzak kuralım şayed aşk ele gire
Aşkı nice olurlar soralım tutuşmuşlara
Sevelüm sevilelüm dünyâ kimseye kalmaz
Dost içün balı yağa pes niçün katmayalar?
Tanrı’nun buyrugın dutup beş vakt namaz kılsa gerek
Gövdemde kuvvetim sensin başım götürüp gitmeğe
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi.”
Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni.”
Misafirdir vatanına, birgün sefer etse gerek,
Allah’ın buyruğunu tutup, beş vakit namaz kılsa gerek,
Bu tevhidi inkar eden, öz canına düşmanimiş,
Gel bir kişi göster kim, şeytan yoluna girmez,
Gönül tolu zulmetdür, işlediği bid’atdür,
Bu niçesi ümmetdür, Kur’an yoluna girmez,
Ölen hayvan durur, aşıklar ölmez.
Marifet hakikat ondan içeri
(Şeriat ve tarikat mana yolcuları için yaşanması ve geçilmesi gereken iki merhaledir. Marifet /Hak bilgisi / ve onun ötesinde yaşanması gereken hakikat makamı/bilginin yaşanması demektir ve/daha sonra gelir.)
Gurbetde halim kim bile gel gör beni aşk neyledi
(Ben şehir şehir gezer, dilden dile dostumu sorar dururum. Bu gurbet ilinde halimi kim bilir ki? Gel beni bir gör, aşk ne hale koydu.)
Sen kendini bilmezsin ya niçe okumaktır
(İlim, /bilinmesi gereken gerçek bilgiyi, Hak ve hakikati bilmektir. Bilmek ise kendini/ nefsini/ bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu okudukların ne işe yarar ki?)
Pes kendözün bilmezsen bir hayvandan betersin
(İlim öğrenmekten maksat kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen bir hayvandan betersin.)
Dilimde ilm-i gönlüm de dünya sever
(Benim kadar günahkar bir kul arasan da bulamazsın. Öyle ki, Hakk’ın varlığını binbir delil ile isbat etmeye çalışan usul ilmiyle ilgili ne kadar bilgi varsa onları – sanki biliyormuşum gibi – dilime dolamışım; gönlümü dünyaya bağlamışım! Yer yüzünde böyle iki yüzlü bir günahkar daha var mıdır?)
Bi-çare Yunus ne bile ne kara okudu ne ak
(Yer ve gök aşk ile olmuş, aşk ile dopdoludur. Benim sözlerim de dilime aşktan gelir. Biçare Yunus/ bu kadar sözleri/ nereden bilsin, ne kara ne ak/kitap /okudu!)
Andan dahi geçdi arzum benim ahım didar için
(Ya Rabbi! Bu dünyada bize bir kız bir oğlan/ iki evlat/ ile iki de helal /eş/verdin. Ben bu arzulardan da vazgeçtim. Benim ahım/ inleyişim, zikrim/ cemalini görmek içindir.)
İki cihanda maksudum bana seni gerek seni
(Adıma Yunus derler. Gönlümdeki aşk ateşi gün geçtikçe artıyor. Ya Rabbi! İki alemde maksadım sensin. Bana sadece sen gereksin!)
O kişiye ver gönlünü, canında aşk eseri var
Hîç kimsene ola mı kim bu derdime dermân kıla
Cümle âlem gelir ise onsuz dermân olmayısar
Derdime kim dermân olur çün gönlümde ol sevile
Kabul et kend’ özüne gör hangisi layıktır
Ona ne yâd ne biliş ona n’ esrik ne humar
Gayrı surette ne kalır kim kılarsa züht ve taat