Jack London kitaplarından Denizin Çağrısı kitap alıntıları sizlerle…
Denizin Çağrısı Kitap Alıntıları
Beş çocuğu ile dolmuşa binen´ tek kişilik ücret ödeyen kadına sinirlenen dolmuş şöförü kadar kızgınım sana..
Bazen vedalar sevgisizlikten değil çaresizliktendir
Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para.
Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş bir yaşamı güzelleştiremez, onaramaz, yeşertemez para.
Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş bir yaşamı güzelleştiremez, onaramaz, yeşertemez para.
Nereye gidebilirim? Ne yapabilirim? Dünyada bana el uzatacak tek bir kul oğlu yok ki! Hiçbir zaman da olmadı.
Kendi başına yaşayabileceğini gösterecekti ona yakında.
Böyle aşağılık işleri yapmamaya hak kazandığına inanıyordu.
Aklıma gelişini seveyim ,Ne güzelde darma duman ediyorsun beni
Yalnız okula gidenler, okuyanlar mı adam oluyordu sanki !
Dürüstlüğe, haklılığa olan sevgisi incinmişti.
Yüzünde bir bıkkınlık, gözlerinde üzüntü vardı.
Yaptığı iyiliğin karşılığını bekleyen adama, adam demem ben.
Dünyada bir şeyler yapmak, bir şey olmak için yapılacak tek şey okumaktır yavrum
Zaten kızlar neye yarardı ?
Zırıl zırıl ağlamaktan, her şeye burnunu sokmaktan, önüne gelene analık taslamaktan başka ne işleri vardı ?
Ne akılsız şeylerdi şu kızlar !
Zırıl zırıl ağlamaktan, her şeye burnunu sokmaktan, önüne gelene analık taslamaktan başka ne işleri vardı ?
Ne akılsız şeylerdi şu kızlar !
Bessie biraz daha bastırdı ağabeyinin elini yanağına ve Joe,
Ne yumuşak yanakları var, pamuk gibi, diye düşündü. Bir kurtulabilseydi onun elinden Off!
Ne aptalca, ne gülünesi bir durumdu bu!
Ne var ki, kardeşini küstürmek istemiyordu ve bildiği kadarıyla kızlar hemencecik incinir, küsüverirlerdi.
Ne yumuşak yanakları var, pamuk gibi, diye düşündü. Bir kurtulabilseydi onun elinden Off!
Ne aptalca, ne gülünesi bir durumdu bu!
Ne var ki, kardeşini küstürmek istemiyordu ve bildiği kadarıyla kızlar hemencecik incinir, küsüverirlerdi.
Yalanlar biriktirdik gülüşlerimizde ..
İnandığım doğrular değişmedi, inandığım insanlar değişti sadece.
Hiç sevmemiş gibi elimizi bırakıp gidenleri dilimizden düşürmedik ya bize de yazıklar olsun.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Oysa ömür dediğin ne ki;
bir yanı eksik kalmış bir yol hikayesi…
bir yanı eksik kalmış bir yol hikayesi…
“Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para. Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş bir yaşamı güzelleştiremez, onaramaz, yaşatamaz para.”
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
“Ağlamamak için kendini güç tutuyordu Joe. Ne tatlı, ne anlayışlı davranıyordu babası. Sanki hiçbir şey olmamış, hiçbir değişiklik yokmuş gibi karşılamaştı onu. Bir tatilden dönüyordu sanki. Ya da büyük bir adamdı da iş gezisinden dönüyordu.
“Yaptığı iyiliğin karşılığını bekleyen adama, adam demem ben.
Tam açlıktan canım çıkıyordu ki, tutuklandım.”
“Aa! Tutuklandın mı?
Neden?”
“Hiç, yaşamaktan herhalde.
“Aa! Tutuklandın mı?
Neden?”
“Hiç, yaşamaktan herhalde.
Sen hiç açlık duydun mu?
Hani ölecekmiş gibi bir açlık? Yalnız değişik bir açlık bu.
Bendeki o açlık bir çeşit yalnızlık duygusu.
Hani ölecekmiş gibi bir açlık? Yalnız değişik bir açlık bu.
Bendeki o açlık bir çeşit yalnızlık duygusu.
“Dünyada bir şeyler yapmak, bir şey olmak için yapılacak tek şey okumaktır yavrum,” dedi.
“Ne bileyim hiç böyle şeyler bilmedim. Tanımadım ama hep özledim nasılsa. İnsan bilmediği şeyi nasıl özler diyeceksin ama şurada, yüreğimde ya da içimde bir yerlerde duydum hep o özlemi.
Güven güveni, güç gücü doğururdu.
Bu hayatı seviyormusun?
Şey hem seviyorum hem sevmiyorum Deniz,özgürlük güzel ama hırsızlık yapmayı sevmiyorum.
Şey hem seviyorum hem sevmiyorum Deniz,özgürlük güzel ama hırsızlık yapmayı sevmiyorum.
Benim evim yokki!
Kişi kendi öz yeteneklerinin farkında olmalı.
Neden bu insanlar içten değildi, dürüst değildi?
Bazı adamlar vardır kendi çıraklık zamanında çektiği zahmeti unuturlarda çaylağın biri bir yanlış yaparda hemen küplere binerler. Ben hiç öyle yapmam
Özgürlüğün gerekliliğine inancım sonsuz. En yüce ruhlar özgürlük içinde yeşermiştir.
Daha kanatların yok. Uçmayı öğrenmedin daha. Kişiliğin tam oluşmuş değil. İsteklerin, özlemlerin kesinlik kazanmış değil henüz.
Derslerimi çalışmak için elimden geleni yapıyorum. Gerçekten, içtenlikle istiyorum ders çalışmak. Ama nasılsa neden bilmem çalışamıyorum. Belki de okuma yeteneğim yok. Okumak için yaratılmamışım belki. Ne bileyim Dünyayı dolaşmak istiyorum ben Gerçek hayatı yaşamak istiyorum. Askerî okul istemiyorum Denize açılayım daha iyi ya da ne bileyim bir şeyler yapabileceğim, bir şeyler alabileceğim bir yerlere gitmek istiyorum
Hoşuma giden tek bir şey vardı, o da kitaplar Ah, bilsen öyle çok okudum ki! Şaşarsın ha! Ama salt bu yetmiyor ki insana, özgürlük istiyordum
İnsan bilmediği şeyi nasıl özler diyeceksin ama şurada, yüreğimde ya da içimde bir yerlerde duydum hep o özlemi. Bunu söylerken, elini yüreğine koydu. Sen hiç açlık duydun mu? Hani ölecekmiş gibi bir açlık? İşte, ben hep duydum böyle büyük bir açlık. Yalnız, değişik bir açlık bu ve ben ne olduğunu bilmiyordum İşte o vakit anladım ki, bendeki o açlık bir çeşit yalnızlık duygusu. Benim derdim yalnızlık
“Yaşamı seviyor musun?”
“Eh, seviyorum, bir yandan da sevmiyorum. Temiz hava, deniz kokusu, şu, bu, özgürlük hepsi iyi güzel
“Eh, seviyorum, bir yandan da sevmiyorum. Temiz hava, deniz kokusu, şu, bu, özgürlük hepsi iyi güzel
Canım biz de denizci şakası yaptıktır nasıl diyorsunuz, insan sevdiğini yerden yere vururdur
Neden bu insanlar içten değildi, dürüst değildi?
“Acemilikte olur böyle şeyler. Yalnız bazıları kendi çıraklıklarında yaptığı yanlışları unutur, yeniyetmeler küçücük bir kusur işlese parlayıverir. Ben onlardan değilim.
Yavaş yavaş anlıyordu her şeyi. Yanlış bir iş yaptıysa, cehaleti yüzündendi bu. Ve geçmişte yaptığı yanlışlardan duyduğu utanç, gelecekte yaşayacağı olayların korkusundan büyük değildi.
dünyanın bir oyun bahçesi olmadığını, çocukların büyük yanlışlar yapma eğiliminde olduğunu ama evlerinden daha iyi bir yeri bulamayacaklarının er geç kafalarına dank edeceğini söylemişti. Eh, kendisi de biliyordu dünyanın hep güllük gülistanlık olmadığını! Ama ayrıca çocukların da bazı haklarının bulunduğunu biliyordu.
Özgürlüğün gerekliliğine inancım sonsuz. En yüce ruhlar özgürlük içinde yeşermiştir.
Dürüstlüğe, haklılığa olan sevgisi incinmişti.
Özgürlüğün gerekliliğime inancım sonsuz. En yüce ruhlar özgürlük içinde yeşermiştir.
Öyle şey olur mu?Yaptığı iyiliğin karşılığını bekleyen adama,adam demem ben.” s.138
Ve geçmişte yaptığı yanlışlardan duyduğu utanç, gelecekte yaşayacağı olayların korkusundan büyük değildi.”s.80
Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para. Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş, bir yaşamı güzelleştiremez, onaramaz, yeşertemez para.
Hoşuma giden tek bir şey vardı, o da kitaplar
En yüce ruhlar özgürlük içinde yeşermiştir.
Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para. Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş bir yaşamı güzelleştirmez, onaramaz, yeşertemez para.
Acemilikte olur böyle şeyler. Yalnız bazıları kendi çıraklıklarında yaptığı yanlışları unutur, yeniyetmeler küçücük bir kusur işlese parlayıverir.
Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para.
Öyle şey olur mu? Yaptığın iyiliğin karşılığını bekleyen adama , adam demem ben.
Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para. Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş bir yaşamı güzelleştiremez, onaramaz, yeşertemez para.
“Bu dünyada, altından ya da altının satın alacağı şeyleri simgeleyen kağıtlardan daha değerli şeyler var. Sen kendini düşündün mü? Önemli olan budur. Yaşamın sana verdiği en iyi olanakları, çıkıp şurada bir milyon dolara değişir misin şimdi?”
Yaptığı iyiliğin karşılığını bekleyen adama, adam demem ben.
“Hoşuma giden tek bir şey vardı, o da kitaplar… Ah, bilsen öyle çok okudum ki! Şaşarsın ha! Ama salt bu yetmiyor ki insana, özgürlük istiyordum, gün ışığı istiyordum, tuzlu suyu özlüyordum.”
“… ama hep özledim nasılsa. İnsan bilmediği şeyi nasıl özler diyeceksin… ama şurada, yüreğimde ya da içimde bir yerlerde duydum hep o özlemi.”
Dünyada bir şeyler yapmak, bir şey olmak için yapılacak tek şey okumaktır yavrum.
Daha kanatların yok. Uçmayı öğrenmedin daha. Kişiliğin tam oluşmuş değil. İsteklerin, özlemlerin kesinlik kazanmış değil henüz.
Dünyayı dolaşmak istiyorum ben… Gerçek hayatı yaşamak istiyorum.
Belki de düşünmek bile acı veriyordu ona.
Çevresine bakındı, göğüs geçirdi. Neden bu insanlar içten değildi, dürüst değildi? Şimdi, bütün bu güzel şeyleri bırakıp gitmek zorunda kalacaktı. Kendisine karşı dürüst olmak için kaçması gerektiğini biliyordu.
Yaşamın sana verdiği en iyi olanakları, çıkıp şurada bir milyon dolara değişir misin şimdi?”
Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para. Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş bir yaşamı güzelleştiremez, onaramaz, yeşertemez para.
İnsan bilmediği şeyi nasıl özler diyeceksin ama şurada, yüreğimde ya da içimde bir yerlerde duydum hep o özlemi.
İşte o vakit anladım ki, bendeki o açlık bir çeşit yalnızlık duygusu. Benim derdim yalnızlık
Joe yaralı bir noktaya dokunduğunu anladı, arkadaşını üzmemek için soruyu değiştirmeye çalıştı.
Öyleyse daha önceleri yaşadığın evini anlat.
Dünyada hiçbir vakit yuva yüzü görmemiş, tepesinde bir damı olmamış insanlar bulunabileceğini ve dostunun gönlünü almak yerine, yarasını büsbütün deştiğini bilmiyordu Joe.
Öyleyse daha önceleri yaşadığın evini anlat.
Dünyada hiçbir vakit yuva yüzü görmemiş, tepesinde bir damı olmamış insanlar bulunabileceğini ve dostunun gönlünü almak yerine, yarasını büsbütün deştiğini bilmiyordu Joe.
Artık gerçekleri görmemezlik edemezdi. Olgular meydandaydı. Yavaş yavaş anlıyordu her şeyi. Yanlış bir iş yaptıysa, cehaleti yüzündendi bu. Ve geçmişte yaptığı yanlışlardan duyduğu utanç, gelecekte yaşayacağı olayların korkusundan büyük değildi.
Dünyadaki bütün paralar bir araya gelse satın alamaz insan yaşamını. Boşuna harcanmış, ziyan edilmiş bir yaşamın yerini de tutamaz hiçbir para. Kısır kalmış, kırılmış, çirkinleşmiş bir yaşamı güzelleştiremez, onaramaz, yeşertemez para.
Hoşuma giden tek bir şey vardı, o da kitaplar
Aa! Tutuklandın mı? Neden?
Hiç, yaşamaktan herhalde.
Hiç, yaşamaktan herhalde.
Kişi kendi öz yeteneklerinin bilincinde olmalıydı.