İçeriğe geç

City of Heavenly Fire Kitap Alıntıları – Cassandra Clare

Cassandra Clare kitaplarından City of Heavenly Fire kitap alıntıları sizlerle…

City of Heavenly Fire Kitap Alıntıları

Hiçbir şey hissetmemektense sevip korkmak daha iyidir. Yoksa taşlaşırız.
Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.
Bazen birlikte olmak istediğin kişiyi çok genç seçersin ve değişirsin ve onlar seninle birlikte değişmezler.
bir kez geleceğe dair endişelenmeye başladın mı geçmişe takmaya başlarsın.
Karadır rengi gece avlarının,
Beyazdır rengi ölüm ve matemin.
Altın sarısı gelinliği içinde bir gelin,
Kırmızı büyüyü tersine çevirmek için.
Beyaz ipek yanarken cesetlerimiz,
Mavi sancaklar dönerken kayıplarımız.
Alevlerdir Nefilimler’in doğumu,
Ve arındırırlar günahlarımızı.
Gridir aktarılmamış bilgi,
Kemiktir yaşlanmayan kişi.
Safran rengi ışıklar zafer alaylarına,
Yeşil kırık kalplerimizi onarmaya.
Gümüştür iblis kuleleri,
Ve bronz çağırır kötü güçleri.
“Cehenneme giden yolun hep iyi niyet taşlarıyla döşeli olduğunu duymuştum,” dedi Simon.
“Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.”
“Özgürlüğün bir armağan değil, doğuştan hakkın olduğunu unutma.”
“Hayaletler anılardır ve onları içimizde taşırız çünkü sevdiklerimiz dünyayı terk etmezler.”
“İnsan vücudunda trilyonlarca hücre var. Ve vücudumdaki her hücre seni seviyor. Bazı hücreler ölüyor, yerine yenileri geliyor ve yeni hücrelerim seni eskilerinden daha fazla seviyor. İşte bu yüzden seni her gün bir öncekinden daha fazla seviyorum. Bu bilimsel bir gerçek. Ve öldüğüm zaman vücudumu yaktıklarında havaya karışan küllerden ibaret olacağım ve toprağın, ağaçların, yıldızların bir parçası. O havayı soluyan, o toprakta büyüyen çiçekleri gören ya da o yıldızlara bakan herkes seni hatırlayacak ve sevecek çünkü seni o kadar çok seviyorum.”
“Ölümden daha beter şeyler de vardır.”
“Bizi biz yapan irademizin özgürlüğüdür: Seçme özgürlüğüne sahibiz. Ve karşı durup savaşmayı seçiyoruz.”
“Arzuların büyük bir gücü vardır. Özellikle de kalbimizin en derininde yatan arzuların.”
“Zira yeni olan şey hemen hemen hep geçiciydi. Ve geçici olan insanın kalbini kırardı.”
“Silahlar kırılıp tamir edildiği zaman, tamir gördükleri yerler daha güçlü olabilir. Belki kalpler de aynıdır.”

“Umarım haklısındır.”

“Her sevgi değerlidir. Hayatta her şeyi bu yüzden yaparız.”
“Ancak seçim yapma şansı elinden alınmış birine özgür irade denen bir şey olduğunu nasıl açıklayabilirdiniz ki?”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Kahramanlar her zaman kazanan kişiler olmak zorunda değildirler. Bazen kaybedenlerdir de. Ama savaşmaya devam ederler, geri dönerler. Pes etmezler. Onları kahraman yapan da budur işte.”
Kapı açıldı ve tuğla elinden fırladı. Kapı eşiğindeki figür başını eğdi. Tuğla duvara çarpınca Luke doğrulup merakla ona baktı. Umarım evlendiğimiz zaman her gün eve geldiğimde beni bu şekilde karşılamazsın, dedi.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Aklın her neyde ise, bunu yapma! dedi Catarina. Kötü bir fikir.
Neden böyle diyorsun?
Çünkü elinde ki tek tür onlar, dedi. Seni uzun zamandır tanıyorum ve bu konuda kesinlikle eminim. Eğer bir kez daha korsan olmayı düşünüyorsan, bu kötü bir fikir.
Hatalarımı tekrarlamam, dedi Magnus, gücenik.
Haklısın. Yeni ve daha beter hatalar yaparsın. Dedi Catarina ona.
Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.
Yüreğimizdeki arzular bize karşı kullanılabilecek silahlardır.
Bazen bir şeyleri yeniden kazanmak için her şeyini kaybetmen gerekir ve kaybetmenin verdiği acı ne kadar büyükse yeniden kazanmak da bir o kadar tatlıdır.
İnsan vücudunda trilyonlarca hücre var, dedi. Ve vücudumdaki her hücre seni seviyor. Bazı hücreler ölüyor, yerine yenileri geliyor ve yeni hücrelerim seni eskilerinden daha fazla seviyor. İşte bu yüzden seni her gün bir öncekinden daha fazla seviyorum. Bu bilimsel bir gerçek. Ve öldüğüm zaman vücudumu yaktıklarında havaya karışan küllerden ibaret olacağım ve toprağın, ağaçların, yıldızların bir parçası. O havayı soluyan, o toprakta büyüyen çiçekleri gören ya da o yıldızlara bakan herkes seni hatırlayacak ve sevecek çünkü seni o kadar çok seviyorum.
Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.
Sesinde vahşi bir ton vardı: çok genç yaşta çok fazla şey kaybetmiş birinin çaresizliği.
Bizim elimizdedir sevmek ya da sevmemek , ya batarız ya çıkar.
Özgürlüğün bir armağan değil, doğuştan hakkın olduğunu unutma.
Magnus omuz silkti. “Bazen iş seçim yapmaya gelir,” dedi. “Birini kurtarmak ve tüm dünyayı kurtarmak arasında bir seçim yapmaya. Buna şahit oldum ve beni seven kişinin beni seçmesini isteyecek kadar bencilim.Oysa Nefilimler her zaman dünyayı seçecekler.”

“Geri dönmelisin.Dünyaya geri dönmek zorundasın.”
“Ben dünyayı istemiyorum. Seni istiyorum.”
“Bazen umut devam etmemizi sağlayan tek şeydir,kurabiyem.”
“Çünkü bazen değişim iyiye doğru götürse de küçük bir ölüm gibi gelirdi.”
“Kırık kalplerin okları keskindir.”
Bazen, dedi Robert, birlikte olmak istediğin kişiyi çok genç seçersin ve değişirsin ve onlar seninle birlikte değişmezler.
.
Zamanın silmediği anılar vardır.Sonsuza kadar, kayıpları unutulmaz kılar, sadece katlanılabilir kılar.

“Heteroseksüellerin tüm gay erkeklerin kendilerinden hoşlandığını düşünmesinden nefret ediyorum.Sen nasıl her kızdan hoşlanmıyorsan ben de her erkekten hoşlanmıyorum.”
Hayaletler anılardır ve onları içimizde taşırız çünkü sevdiklerimiz dünyayı terk etmezler.
Babam heteroseksüel olmadığım için benden nefret etme kararı alırsa bu acıya değmez, değil mi?

Bana bakma, dedi Jace. Üvey babam seri katildi. Ve hala ne düşündüğünü kafama takıyorum. Bizler buna programlanmışız.

Silahlar kırılıp tamir edildiği zaman, tamir gördükleri yerler daha güçlü olabilir, dedi Jace. Belki kalpler de aynıdır.
Elini Jace’in yanağına koydu. Bunu birlikte halledecektik, hatırladın mı? Beni bunun dışında bırakmak yok. Kahramanca somurtmak yok.

Önümüzdeki olimpiyatlarda Idris için somurturum diye düşünüyordum. dedi Jace.

Alec’le çiftler somurtmasında yarışabilirsiniz, dedi Clary gülümseyerek. Altın madalyayı kaparsınız.

Kahramanlar her zaman kazanan kişiler olmak zorunda değildirler, dedi. Bazen kaybedenlerdir de. Ama savaşmaya devam ederler, geri dönerler. Pes etmezler. Onları kahraman yapan da budur işte.
Piyano çalmayı seven birine ne hediye ederdin?

Bir piyano.

Simon.

Sana bir şey oldu diye öyle endişelendim ki-

Sephora’da mı? dedi Clary.

“Özgürlüğün bir armağan değil, doğuştan hakkın olduğunu unutma.”
Ave atque vale in perpetuum, frater. Sonsuza dek yaşa ve elveda kardeşim.
sebastian lay a few feet away from her, on his back. there was a great blackened hole across the front of his chest. he turned his head toward her, his face taut and white with pain, and her heart contracted.

his eyes were green.

the sky turned a red the color of blood, and the cry went on, fading now, a gasping exhalation of sorrow as if the universe were weeping.
lilith, jonathan whispered. she weeps for her dead children, the children of her blood. she weeps for them and for me.
ave atque vale, she said, speaking the lines of the ancient poem. ave atque vale in perpetuum, frater. hail and farewell, my brother.
“freely we serve because we freely love, as in our will to love or not; in this we stand or fall.”
Kahramanlar her zaman kazanan kişiler olmak zorunda değildirler. Bazen kaybedenlerdir de. Ama savaşmaya devam ederler, geri dönerler. Pes etmezler. Onları kahraman yapanda budur işte.
Hayaletler anılardır ve onları içimizde taşırız çünkü sevdiklerimiz dünyayı terk etmezler.
ÖZGÜRCE HİZMET EDERİZ ÇÜNKÜ ÖZGÜRCE SEVERİZ, BİZİM ELİMİZDEDİR SEVMEK YA DA SEVMEMEK, YA BATARIZ YA ÇIKAR.
Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. Içimizde bize sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.
İnsan vücudunda trilyonlarca hücre var, dedi. Ve vücudumdaki her hücre seni seviyor. Bazı hücreler ölüyor, yerine yenileri geliyor ve yeni hücrelerim seni eskilerinden daha fazla seviyor. İşte bu yüzden seni her gün bir öncekinden daha fazla seviyorum. Bu bilimsel bir gerçek. Öldüğüm zaman vücudumu yaktıklarında havaya karışan küllerden ibaret olacağım ve toprağın, ağaçların, yıldızların bir parçası. O havayı soluyan, o toprakta büyüyen çiçekleri gören ya da o yıldızlara bakan herkes seni hatırlayacak ve sevecek çünkü seni o kadar çok seviyorum.
İnsanları anlamıyor olabilir ama kötülüğü, ihaneti, bencilliği anlıyor ve bu zihni ve kalbi olan herkes için geçerli bir şey.
“silahlar kırılıp tamir edildiği zaman,tamir gördükleri yerler daha güçlü olabilir,” dedi Jace.”Belki kalpler de aynıdır.”
Düştüğün zaman olan budur. Bir zamanlar ne kadar zekiysen o kadar kötü olursun. Uzun bir düşüştür bu..
Acı çektiğimizde hayatta kalırız.
Dünya sihirlerle doludur.
Kalbinin çok fazla şey kapsadığını ve bir noktada paramparça olacağını hissettin mi hiç?
Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.
Başkalarının kim olduğuna karar vermelerine izin verme.
Kahramanlar her zaman kazanan kişiler olmak zorunda değildirler. Bazen kaybedenlerdir de. Ama savaşmaya devam ederler, geri dönerler. Pes etmezler. Onları kahraman yapan da budur işte.
Özgürce hizmet ederiz çünkü özgürce severiz, bizim elimizdedir sevmek ya da sevmemek, ya batarız ya çıkar.
Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.
Özgürce hizmet ederiz
Çünkü özgürce severiz, tıpkı irademiz gibi
Sevmek ya da sevmemek, ya batarız ya çıkar.
Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.
Kırık kalplerin okları keskindir.
Herkes bedel öder,
Burada kişisel felsefeye dair bir sorunumuz olduğunu düşünmeye başlıyorum.
Bazen umut devam etmemizi sağlayan tek şeydir.
Sonsuzluk kaybı unutturmaz,sadece daha katlanılır kılar.
“ÖZGÜRCE HİZMET EDERİZ
ÇÜNKÜ ÖZGÜRCE SEVERİZ, BİZİM ELİMİZDEDİR
SEVMEK YA DA SEVMEMEK, YA BATARIZ YA ÇIKAR. “

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir