Bülent Akyürek kitaplarından Cinnetim Cennetimdir kitap alıntıları sizlerle…
Cinnetim Cennetimdir Kitap Alıntıları
Korkular hayatın ani frenleri gerekli siboplarıdır.
O an gördüm.. çünkü ağlamak çırılçıplak soyunmaktır hayatın karşısında
Dönen bizmişiz Polyanna Dünya değil.
Devrim, sakat gördüğümüz şeyleri ıslah etmek demekse hepimiz aynı doğruların yanlışlarıyız çekirge.
Varsayalım yokluk içinde varlığız varların var, varların var olmadığını varsayalım bir an.
İnsan yetiştiktikçe bilmediğinin farkına varır.
Sokakta öpüşen gençlere neden kızıyorsun bay namus bekçisi? Görmüyor musun bizim dört duvar arasında yapamadığımızı onlar sokakta yapıyorlar
Kadın tanrıyı bile unutturur insana
Nişan yüzüğü; duygularla değil yasalarla sevmesini öğretir.
Kahraman; iyi zamanlarda kötü kararlar aldıran kişidir.
Kendini tanımaktan korkuyorsun Çekirge!
( ) vitrinini güzelleştirmek için kadınları cephe almaya hakkının olmadığını satırı gelmişken hatırlatayım abicim
İnsani davranışları taş heykellere çeviren taş oyuncularız, üslûbun dışına çıkana sehpalar kurarız.Sonra biz, var ya biz ?
Şimdi içinde özlemlerle beslediğim gurbetimi büyütüyorum, yüreğim bu kasabanın dar sokaklarına sığmıyor, içimdeki gurbetlerle küçülüyorum..
Kemanlar suskun, şarkımız bitti artık
her makamda çalan plak gibisin.
her makamda çalan plak gibisin.
Kelimeler bitti. Susulacak ne çok şey vardı oysa.
Kendi saygınlığını kendisi yaratır insan..
Sen düşerdin kuruyemişle izlediğim rüyalarıma Belki dokunurdum, öpebilirdim yanaklarını, kendimi maden suyu olarak görmeseydim!
Hiçbirimizin okuduğu gazete birbirini tutmaz . Birinci masada devrim var , ikinci turan peşinde , üçüncünün kurtuluşu islamda , dördüncü nihilist , beşinci ateist
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
Onlarca kültür ve uygarlığı of demeden dizlerin de tıpışlayarak büyüten güzel Anadolu’muz tüm kurum ve kuruluşlarıyla iflas etmiştir .
Yarının dünsüzleri bugünü yaşadım demeyin .
Birbirinizin çirkin özelliklerini keşfedin çocuklar.
Dikilmiş saçları , ölü bakışları,orantısız kulakları,küpeli delikanlıları,sakallı kızları,arıyı,balı, nebatatı,iki kelimeyi Yanyana getiremeyeni,sosyeteyi ,avamı,abartanı , atanı ,ve birbirinizin hatasını sevin çocuklar
Dikilmiş saçları , ölü bakışları,orantısız kulakları,küpeli delikanlıları,sakallı kızları,arıyı,balı, nebatatı,iki kelimeyi Yanyana getiremeyeni,sosyeteyi ,avamı,abartanı , atanı ,ve birbirinizin hatasını sevin çocuklar
Yirminci yüzyıl’ın romantizm taşıyacak duyarlılığı kalmadı, ona tecavüz ettik .
Mehtabı kiralayacak kadar mutluluğum yok artık
Kabalığımı bağışla güzel Allahım, ama;
Ö l ü m ü z o r ö ğ r e n i y o r i n s a n
Ö l ü m ü z o r ö ğ r e n i y o r i n s a n
Sağlıklı üstün ırk yaratmak mı? Doğum öncesi sakat doğumları önlemek mi? İyi ama, tamamen sağlıklı, hastalıksız, standart insanlar duygularımızı öldürmez mi?
Düşünsene: Kör yok. Topal yok. Deli yok.
Dolayısıyla acıma duygumuz, vicdani duygumuz, Şükretme duygumuz yok Öyle tabi özürlü bir kardeşimizi görüp tanrımıza şükrediyoruz.
Düşünsene: Kör yok. Topal yok. Deli yok.
Dolayısıyla acıma duygumuz, vicdani duygumuz, Şükretme duygumuz yok Öyle tabi özürlü bir kardeşimizi görüp tanrımıza şükrediyoruz.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Alışkanlıklarımız markalaşmış.
Masaya vurup tavır koymanın vaktidir Bay Kazma! Kim ne düşünürse düşünsün mühim değil Hayata geliş amaçlarından biri ve belki de en önemlisi kişilik bulma savaşıdır
Belediye otobüsleri dahi ağzına kadar doluyken, hayat nasıl boş olur demeliydi.
Komik görünen şeyler hayatın gerçekleridir
Sadece aşk olsa dünden razıyım ama izahı zor bir durumdayım inan
Ben yalnızım, hem korkak;
Susuyoruz ağlayarak
Susuyoruz ağlayarak
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Çalmayan tüm şarkılar bizim olsun
Birileri yüklendi birilerine o biri içimizden biriydi
Yalnız annem ağlardı, ben yorgansız ağlayamazdım
Devrim; sakat gördüğümüz şeyleri ıslah etmek demekse, hepimiz aynı doğruların yanlışlarıyız Çekirge
Keşke bir arada yaşamasını hiç unutmasaydık Çekirge
Bireylerin güçlenerek ideal kanunlar yapacaklarına inanma minik devrimcim.
Yani benim güzel arkadaşım;
Telefonla arayan anneme (ayağımın birini kaldırarak) Çok şükür iyiyim. demesini öğrenmişim
Telefonla arayan anneme (ayağımın birini kaldırarak) Çok şükür iyiyim. demesini öğrenmişim
Biliyor musun yalnızlığımı özledim
Ölüm mü dedin? Korkma. İnsanı ayakta tutan tek gayedir o. Unutma!
Aşk ulaşamamaktır.
Korktuğum yegâne şey korkuydu!
Şehre döndüğümde çöpçülerin grevi son bulmuştu ressam abi. Bu şehre iki pislik fazlaymış.
Ne zaman kar yağsa beyaz ve kırmızı gelir aklıma Beyaz ve kırmızı! Kara boşalan soyluluk.
Senin de Tanrıların öldüğünde
benim mutlâğıma geri döneceksin.
benim mutlâğıma geri döneceksin.
Hani aynştayn’ın beyni yenilmezdi, hani Johnson’a yorulmazdı, Van gogh en iyi görendi, nerede Naim’in güçlü karsları,ruhsuz gazete kağıtları ne yapabilirdi ki baba? Boş duvarı gördün sen! inanmadın! Levent inandı sadece baba, Levent. Hemde geç saatlerde, hemde ailecek uyurken bir de Nietzche inanacaktı yaşasaydı baba. Birde Zerdüşt
Küçücüktük;
Ölünün de dirinin de arkasından konuşulmaz, ayıpları yüzüne söylenmezdi.
Büyüdük;
Dost acı söyler, dedi birileri.
Kelimeler bitti. Susulacak ne çok şey vardı oysa
Ölünün de dirinin de arkasından konuşulmaz, ayıpları yüzüne söylenmezdi.
Büyüdük;
Dost acı söyler, dedi birileri.
Kelimeler bitti. Susulacak ne çok şey vardı oysa
Sebep göster Polyanna! Mutlu olmam için sebep göster!
Ölüm mü dedin? Korkma. İnsanı ayakta tutan tek gayedir o. Unutma!
Sevmek mi sevilmek mi sorusunun yanıtı sevmektir, Karşılıksız sevgi diye kestirip atmayın çocuklar, hepinizin ilk ilkesi sevmek olursa sevilmeyen kişi kalır mı çocuklar düşünün?
Öznelere özne olarak değil, yüklendikleri yüklemlere bakıp aldanmayı meslek edinmişler. Bu yüzden beyinleri yıllardır deniz seviyesindeydi.
Birbirinizin çirkin güzelliklerini keşfedin çocuklar.
‘hava raporu gibi değişen kişiliğinle hiç bir yere varamazsın iki gözüm..Ve vitrinini güzelleştirmek için kadınları cephe almaya hakkının olmadığını satırı gelmişken hatırlatayım abicim’
b i t m e d e n t ü k e d i h e r ş e y
Neyse ki: Deli olmaya yetecek kadar zekiyim bugün..
Gitmişti işte. Gitmişti be!
Seni anlamıyor. Sevmiyor işte..
Ben yalnızım, hem korkak;
Susuyoruz ağlayarak..
Çalmayan tüm şarkılar bizim olsun
Güzel konuşmaya da mecbur değilsin, insanlar ezberlemeden de konuşabilir, dilinin sürçmelerine kızma..
Kendini tanımaktan korkuyorsun
-Korkma arkadaş.
Korkmuyorum.
Korkmuyorum.
Beni ihmal etmeyecektin.. Dayanamıyorum..
Biliyorum musun yalnızlığımı özledim
Keşke bir arada yaşamasını hiç unutmasaydık Çekirge..
Bir millet ki:
Kendi ozanını, kendi sanatçasını tanımadan Milli Takım’ın ilk on birini ezbere bilir..
Kendi ozanını, kendi sanatçasını tanımadan Milli Takım’ın ilk on birini ezbere bilir..
Aşkımın ne kadar büyük olduğunu bilmek istiyorsan telefon faturalarımı göndereyim, çünkü; samimiyetin ölçüsü telefon faturalarıyla doğru orantılıdır
-Moralim mi?
Hayır bozuk değil. Seninle konuşurken bozulacak moral kalmıyor ki adamda.
Hayır bozuk değil. Seninle konuşurken bozulacak moral kalmıyor ki adamda.
Liseli âşıklara benziyordun bay yazar ! Onlar da senin gibi, sevgilisine yazdıkları şeyleri bütün sınıflara bütün sınıflara, hatta büyük okula okutmaya bayılırlar.
Büyümek:
Üzüntü..
Üzüntü..
Acılarımla büyüdüm.
Gözyaşımla ıslattığım kaldırımlarda direnç gülleri fışkırırdı.