İçeriğe geç

Catullus Kitap Alıntıları – Catullus

Catullus kitaplarından Catullus kitap alıntıları sizlerle…

Catullus Kitap Alıntıları

Ah, zalim kader!
Gidiyor şimdi
Karanlık bir yoldan
Kimsenin geri döndüğü
Görülmediği yere.
Her şey mahvolup gitti
Değer bilmez bir yüreğe
Emanet edilen
Öyleyse neden
Kendini daha çok
Kahrediyorsun?
Artık istemiyorum sevgime
Karşılık vermesini.
Kederimden sana armağan yollamam,
Seni hiç göremeyeceğim
Bir daha, ama kuşkusuz
Hep seveceğim seni,
Dağıtıp geçiyor
Havadaki rüzgarlar
Bütün boş sözleri
Yine de gözlerimi örtmeyecek ölüm,
Can çıkmayacak yorgun bedenimden.
Bana uzun bir ömürden
Daha tatlı gelen biricik oğlum.
Zavallı, ah zavallı kalbim,
Bir daha bir daha yakınmalısın!
Hangi suret kalmış ki ben
Bürünmemiş olayım?
İnanıyor musun kötü konuşmuş olabileceğime
İki gözümden değerli hayatım, sevgilime? Konuşamadım, konuşsaydım sevebilir miydim mahvolurcasına:
sen Tappo’yla birlikte her şeyi canavarlaştırıyorsun
Quintia çoğu için güzeldir, bana göre hoş, uzun boylu ve dürüsttür.
Bunları tek tek itiraf ediyorum,
güzel olduğu hariç: çünkü zarafetten eser yok
böyle iri bir gövdede tuz tanesi kadar. Lesbia güzeldir, en güzel her şeye sahip olduğundan
çalmıştır bütün kadınlardan her tür çekiciliği
Nefret ediyorum ve seviyorum.
Neden diye sorarsan bilmiyorum,
böyle geçiyor içimden ve kahroluyorum
Gel gör ki saf bir kızın tertemiz dudağının Şimdi senin iğrenç tükürüğünle birleşmesi bana acı veriyor.
Cezasız kalmayacaksın ama: çünkü seni bütün yüzyıllar tanıyacak
yıllanmış dedikodular senin kim olduğunu anlatacak
Zordur birdenbire uzun bir aşktan kurtulmak;
zordur, gerçek bu, ama ne yapıp yapıp bunu başarmalısın:
tek kurtuluşun bu, üstesinden gelmelisin; mümkün olsa da olmasa da yapacağın bu
Her şey mahvolup gitti değer bilmez bir yüreğe emanet edilen
Öyleyse neden kendini daha çok kahrediyorsun?
Neden yüreğini pek tutmayıp kendini geri çekmiyorsun gönülsüz tanrılara karşı Zavallı olmaktan vazgeçmiyorsun?
Yeter bana, yalnız bana veriyorsa
daha parlak bir taşla işaretlediği günü
Dağıtıp geçiyor havadaki rüzgarlar bütün boş sözleri
Zavallı, ah zavallı kalbim, bir daha, bir daha yakınmalısın!
Hangi suret kalmış ki ben bürünmemiş olayım?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gözbebeklerim sana yöneltmek istiyor bakışlarını
Dermansız kalınca ağır bir uyku çöker gözlerine
dingin bir sessizlik içinde kaybolur ruhlarının taşkın çılgınlığı
İzleyin Frigya’daki ki Cybele’nin evini,
Frigya’daki korularını tanrıçanın,
ziller çalar orada, defler yankılanır, sarmaşıklar dolanmış başlarını sallar hızlıca orada ile Maenadlar orada, derin inleyişlerle kutlarlar,orada, kutsal ayinlerini orada, dolanıp duruyor tanrıçanın gezgin alayı bir an önce oraya gitmek yakışır bize hızlı danslarla
Çitlerle çevrili bahçelerde gözden uzak doğan bir çiçek gibi,
sürüden habersiz, hiçbir sabanın altında parçalanmamış,
Esintiler okşar seni, güneş güçlendirir, yağmur büyütür
Boşuna düşünüp taşınmıyorlar: hatırlanmaya değer şeyleri var onların;
bunda şaşacak ne var, bütün yürekleriyle çabalıyorlar
Aklımızı başka, kulaklarımızı başka yere verdik
O yüzden haklı olarak yenileceğiz: Zafer özeni sever
O halde ,şimdi, en azından çevirin aklınızı başka yöne!
Artık söylemeye başlayacaklar;
artık yanıt vermenin zamanı
Aş kapıyı eşiğini tüm uğurunla
altından ayaklarınla
ve gir cilalı kapıdan içeri!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Rica ediyorum, canın sıkılmayacaksa eğer göster, nerede karanlık sığınağın!
Gitme gidenin ardından, düşürme kendini
Batabilir güneşler, yeniden doğabilir:
Bir sönmeyegörsün kısa ışığı hayatımızın Kala kala uyunacak sonsuz bir gece kalır
ne bir kaçış yolu var, ne umut: her şey suskun,
her yer ıssız, ölüm kokuyor her şey.
yine de gözlerimi örtmeyecek ölüm,
can çıkmayacak yorgun bedenimden
yıpratıyor da ne oluyor, suskun kalbinde seni arıyorsa?
sana kendimi ve aşkımı teslim ediyorum
senin yanında insanın dili bile sürçemiyor.
ah, zalim kader! ah, zavallı serçecik!
senin yüzünden hep, şişmiş gözleri
sevgilimin, ağlamaktan kan çanağı.
tatlı tatlı gülümserken sen, böyle bir şey zavallı benim
bütün duygularımı alıp götürüyor: anladım ki
Lesbia, seni gördüğüm an ben de hiçbir şey kalmıyor
Hatasız kul olmaz, gelgelelim
göremeyiz heybenin sırtımızdaki gözünü.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Etiketler:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir