C. S. Lewis kitaplarından Büyücünün Yeğeni kitap alıntıları sizlerle…
Büyücünün Yeğeni Kitap Alıntıları
İşittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar nasıl bir İnsan olduğunuzla da bağlıdır.
Ey Ademoğulları, size iyilik yapacak şeylere karşı nasıl da kendinizi kapatıyorsunuz!
“Oh, anlıyorum” dedi Polly. “Ve o elmayı başka amaçla kopardığından onun işine yaramayacak. Yani onun hep genç kalmasını sağlamayacak?”
“Ne yazık ki” dedi Aslan başını sallayarak “sağlayacak. Her şey daima doğası gereği çalışır. Onun gönlünün arzusu yerine geldi; tükenmek bilmeyen bir güce sahip oldu. Bir tanrıça gibi sonsuz günleri var. Fakat şeytani bir kalbin varsa günlerinin uzunluğu yalnızca ıstırabın uzunluğu demektir ve o bunu şimdiden öğrenmeye başladı. Herkes istediğini elde eder; fakat bu her zaman hoşlarına gitmez.”
Olduğundan daha da aptal olmaya çalışmanın sonucu, genellikle bunda başarılı olmaktır.
“Eğer vardığında korkudan etrafa bir göz bile atmayacaksan, seni başka dünyalara götüren sihirli bir yüzük bulmanın hiçbir anlamı yok ki.”
“İyi o zaman. Gideceğim. Fakat önce sana söylemek istediğim bir şey var. Bugüne kadar büyüye inanmazdım. Şimdi gerçek olduğunu görüyorum. Eğer bu doğruysa, sanırım tüm eski peri masalları az ya da çok doğrudur. Ve sen basitçe, masallardaki gibi kötü, zalim bir büyücüsün. Eh, ben bu türden insanların, sonunda yaptıklarının bedelini ödemedikleri bir hikâye okumadım ve bahse girerim ki sen de ödeyeceksin. O zaman hak yerini bulmuş olacak.”
“……Ben deneyi yapan büyük usta, bilgin ve büyücüyüm. Elbette, üzerinde deney yapabileceğim şeylere ihtiyacım var. Allah bilir, kullanmadan önce kobaylardan da izin almam gerektiğini söyleyeceksin az sonra. Fedakârlık yapmadan hiçbir bilgeliğe ulaşılamaz. Ancak kendimin gitmesi fikri gülünç. Bu, generale sıradan bir asker gibi savaşmasını söylemeye benzer. Varsay ki, ben öldürüldüm, bütün hayatımı verdiğim çalışmalar ne olacak?”
“Ve – şey – hani olmayacak bir şeyi çok istediğinizde neler hissettiğinizi bilirsiniz ve neredeyse bu beklentiye karşı mücadele edersiniz, çünkü birçok kez hayal kırıklığına uğramışsınızdır.”
İşittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır.
.
Bazıları sevmekle yiyip bitirmenin aynı şey olduğunu söylüyor.
Fakat şeytani bir kalbin varsa günlerinin uzunluğu yalnızca ızdırabın uzunluğu demektir.
Uyu dedi uyu ve birkaç saatliğine kendine ettiğin bütün eziyetlerden kurtul
Ey Ademoğulları, size iyilik yapacak şeylere karşı nasıl da kendinizi kapatıyorsunuz!
Ey Ademoğulları, size iyilik yapacak şeylere karşı nasıl da kendinizi
kapatıyorsunuz!
“Narnia, Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol.
Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol.”
Bizimkisi, oğlum, ulu ve yalnızlıkla dolu bir
kader.
Herkes istediğini elde eder; fakat bu her zaman hoşlarına gitmez.
Ve – şey – hani olmayacak bir şeyi çok istediğinizde neler hissettiğinizi bilirsiniz ve neredeyse bu beklentiye karşı mücadele edersiniz, çünkü birçok kez hayal kırıklığına uğramışsınızdır. Digory, böyle hissediyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Bir şey kötü gitmeye başlarsa, bir süre için her şeyin daha da kötüye gittiğini görürsünüz; fakat o şey yeniden iyi gitmeye başladığında genellikle her şey çok daha iyi olur.”
“Oh, anlıyorum” dedi Polly. “Ve o elmayı başka amaçla kopardığından onun işine yaramayacak. Yani onun hep genç kalmasını sağlamayacak?”
“Ne yazık ki” dedi Aslan başını sallayarak “sağlayacak. Her şey daima doğası gereği çalışır. Onun gönlünün arzusu yerine geldi; tükenmek bilmeyen bir güce sahip oldu. Bir tanrıça gibi sonsuz günleri var. Fakat şeytani bir kalbin varsa günlerinin uzunluğu yalnızca ıstırabın uzunluğu demektir ve o bunu şimdiden öğrenmeye başladı. Herkes istediğini elde eder; fakat bu her zaman hoşlarına gitmez.”
“Ey Ademoğulları, size iyilik yapacak şeylere karşı nasıl da kendinizi kapatıyorsunuz!”
“Hayır teşekkürler” dedi Digory, “tanıdığım herkesin ölümünden sonra sonsuza kadar yaşamaktan hoşlanıp hoşlanmayacağımı pek bilmiyorum. Sıradan biri gibi yaşayıp, ölüp, cennete gitmeyi tercih ederim.”
” Bugüne kadar büyüye inanmazdım. Şimdi gerçek olduğunu görüyorum. Eğer bu doğruysa, sanırım tüm eski peri masalları az ya da çok doğrudur. Ve sen basitçe, masallardaki gibi kötü, zalim bir büyücüsün. Eh, ben bu tür insanların, sonunda yaptıklarını ödemedikleri bir hikaye okumadım ve bahse girerim ki sen de ödeyeceksin. O zaman hak yerini bulmuş olacak. ”
“Yaratıklar, gülün ve korkmayın. Artık dilsiz ve akılsız olmadığınıza göre sürekli ciddi olmanıza gerek yok. Çünkü adalet gibi, şakalar da ifade yoluyla gelir.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Yaratıklar, sizlere hayat veriyorum.” dedi Aslan güçlü ve mutlu bir sesle. “Bu Narnia ülkesini sonsuza kadar size veriyorum. Size ormanları, meyveleri ve nehirleri veriyorum. Yıldızları ve kendimi veriyorum. Seçmediğim, Konuşmayan Hayvanlar da sizindir. Onlara iyi davranın ve bağrınıza basın ama onların yolundan gitmeyin ki Konuşan Hayvan olmanız bir gün sona ermesin. Çünkü siz onların soyundan geldiniz ve onlara dönebilirsiniz. Bunu yapmayın.”
“Büyücülük daima soyluların kanında değil midir? Sıradan insanların büyücü olduğunu kim duymuş ki?”
“Senin sıradan bir çocuk olduğunu unutmuştum. Devlet işlerinden ne anlarsın sen? Sen ya da sıradan insanlar için yanlış olan şeylerin benim gibi büyük bir Kraliçe için yanlış olmadığını öğrenmelisin çocuk. Dünyanın ağırlığı bizim omuzlarımızda. Biz tüm kurallardan bağımsız olmalıyız. Bizimkisi ulu ve yalnızlıkla dolu bir kader.”
“Senin tüm bildiğin bu” dedi Digory. “Bu senin bir kız olmandan kaynaklanıyor. Kızlar bir şey öğrenmek yerine, bir şeyler yapanlar hakkında dedikodu edip saçmalarlar.”
“Eğer vardığında korkudan etrafa bir göz bile atmayacaksan, seni başka dünyalara götüren sihirli bir yüzük bulmanın hiçbir anlamı yok ki.”
“Peki öyleyse. Nasıl istersen. Aşağıya in ve yemeğini ye. Bırak küçük kızı vahşi hayvanlar yesin, boğulsun, ya da Öbür Dünya’da açlıktan ölsün, ya da sonsuza kadar orada kaybolsun; eğer tercihin buysa. Benim için fark etmez. Belki çay saatinden önce Bayan Plummer’a gidip, bir yüzük takmaktan korktuğun için kızını bir daha asla göremeyeceğini açıklasan iyi edersin.”
“Tanrım” dedi Digory, “suratına bir yumruk yapıştıracak kadar büyük olsaydım keşke!”
“İyi o zaman. Gideceğim. Fakat önce sana söylemek istediğim bir şey var. Bugüne kadar büyüye inanmazdım. Şimdi gerçek olduğunu görüyorum. Eğer bu doğruysa, sanırım tüm eski peri masalları az ya da çok doğrudur. Ve sen basitçe, masallardaki gibi kötü, zalim bir büyücüsün. Eh, ben bu türden insanların, sonunda yaptıklarının bedelini ödemedikleri bir hikâye okumadım ve bahse girerim ki sen de ödeyeceksin. O zaman hak yerini bulmuş olacak.”
“Umarım” dedi Andrew Dayı, şimdi yüksek ve güçlü bir sesle, sanki yeğenine iyi bir nasihat ve de hatırı sayılır bir bahşiş veren mükemmel bir dayı gibi, “umarım, Digory, sen korkağın biri değilsindir. Ailemizden birinin, tehlikedeki bir – ah – bayanın yardımına gidecek kadar onur ve cesaret sahibi olmaması beni üzer.”
“Of, kapa çeneni!” dedi Digory. “Sen birazcık onurlu olsaydın, kendin giderdin. Fakat biliyorum ki gitmeyeceksin. Tamam. Anladığım kadarıyla benim gitmem gerekiyor. Fakat sen bir canavarsın. Sanırım tüm bunları planlamıştın, Polly bir şey bilmeden gidecekti ve onun arkasından da ben gidecektim.”
“……Ben deneyi yapan büyük usta, bilgin ve büyücüyüm. Elbette, üzerinde deney yapabileceğim şeylere ihtiyacım var. Allah bilir, kullanmadan önce kobaylardan da izin almam gerektiğini söyleyeceksin az sonra. Fedakârlık yapmadan hiçbir bilgeliğe ulaşılamaz. Ancak kendimin gitmesi fikri gülünç. Bu, generale sıradan bir asker gibi savaşmasını söylemeye benzer. Varsay ki, ben öldürüldüm, bütün hayatımı verdiğim çalışmalar ne olacak?”
Bir şey kötü gitmeye başlarsa, bir süre için her şeyin daha da kötüye gittiğini görürsünüz; fakat o şey yeniden iyi gitmeye başladığında genellikle her şey çok daha iyi olur
Fedakarlık yapmadan hiçbir bilgeliğe ulaşılamaz!
Herkes istediğini elde eder; fakat bu her zaman hoşlarına gitmez.”
“Narnia, Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol. Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol.”
“İstediğini elde edebilmek için her şeyi yapabileceğini düşünüyor.”
Bizimkisi, oğlum, ulu ve yalnızlıkla dolu bir kader.”
Çünkü işittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır.
“Ve sen basitçe, masallardaki gibi kötü, zalim bir büyücüsün. Eh, ben bu türden insanların, sonunda yaptıklarının bedelini ödemedikleri bir hikâye okumadım ve bahse girerim ki sen de ödeyeceksin. O zaman hak yerini bulmuş olacak.”
Bir şey kötü gitmeye başlarsa, bir süre için her şeyin daha da kötüye gittiğini görürsünüz; fakat o şey yeniden iyi gitmeye başladığında genellikle her şey çok daha iyi olur.
işittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır.
Her yerinde bir şeyin yetiştiği ve yaşam fışkıran bir dünya keşfettim .Kolomb , herkes Kolomb hakkında konuşur .Amerika bunun yanında nedir ki ?
zaman geçirmek için yapabileceğimiz en iyi şey bir ilahi söylemektir .
Şurası , büyükdedemin yedi yüz soyluyu ziyafete davet edip , kadehlerindekini bile bitirmeden öldürttüğü eski ziyafet salonuydu .
Gidiyorum . Buradan bıktım .
Fedakârlık yapmadan hiç bir bilgeliğe ulaşılamaz .
bir zamanlar Atlantis , sarayları , tapınakları ve eğitimli insanlarıyla harika bir şehirdi .
Şeytani bir kalbin varsa günlerinin uzunluğu yalnızca ıstırabın uzunluğu demektir.
Ey Ademoğulları, size iyilik yapacak şeylere karşı nasıl da kendinizi kapatıyorsunuz!
İşittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır.
Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol. Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol.
.
Geri dönüp başlangıcı değiştiremezsin ama olduğun yerden başlayıp sonu değiştirebilirsin.
Olduğundan daha da aptal olmaya çalışmanın sonucu, genellikle bunda başarılı olmaktır.
Yaratıklar, gülün ve korkmayın. Artık dilsiz ve akılsız olmadığınıza göre sürekli ciddi olmanıza gerek yok. Çünkü adalet gibi, şakalar da ifade yoluyla gelir.
ruhumda dal budak salmış, yakamı bir türlü bırakmayan evrensel bir soru neye yarar ?
“Fakat şeytani bir kalbin varsa günlerinin uzunluğu yalnızca ıstırabın uzunluğu demektir.”
“Narnia, Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol. Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol ”
Ey Ademoğulları, size iyilik yapacak şeylere karşı nasıl da kendinizi kapatıyorsunuz!
This is a story about something that happened long ago when your grandfather was a child. It is a very important story because it shows how all the comings and goings between our own world and the land of Narnia first began.
Çünkü işittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır.
Narnia, Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol. Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol.
Uyandık. Seviyoruz. Düşünüyoruz. Konuşuyoruz. Biliyoruz.
İnsan günah işlemediyse korkacak hiçbir şey yoktur.
Çünkü işittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır.
Narnia, Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol. Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol.
“Bugüne kadar büyüye inanmazdım. Şimdi gerçek olduğunu görüyorum. Eğer bu doğruysa, sanırım tüm eski peri masalları az yada çok doğrudur. Ve sen basitçe, masallardaki gibi kötü, zalim bir büyücüsün. Eh, ben bu türden insanların, sonunda yaptıklarının bedelini ödemedikleri bir hikaye okumadım ve bahse girerim ki sen de ödeyeceksin.”
O korkunç şeytani gözlerini bana çevirdi ve Zafer dedi. Evet, zafer dedim, Ama senin değil.
Az sonra güneşin altında yaşayan tek canlı bendim.
Bir şey kötü gitmeye başlarsa, bir süre için her şeyin daha da kötüye gittiğini görürsünüz; fakat o şey yeniden iyi gitmeye başladığında genellikle her şey çok daha iyi olur.
Sanırım – sanırım her şey iyi olacak.
Narnia, Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol. Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol.
Ey Ademoğulları, size iyilik yapacak şeylere karşı nasıl da kendinizi kapatıyorsunuz!