İçeriğe geç

Bütün Yort Savul’lar! Kitap Alıntıları – Ece Ayhan

Ece Ayhan kitaplarından Bütün Yort Savul’lar! kitap alıntıları sizlerle…

Bütün Yort Savul’lar! Kitap Alıntıları

Her ikindi, kendi cenaze alayının geçmesini bekler.
1. Uç Doğu. Anadolu’yu anlatacaktır öğretmen. Haritayı asar.
2. Bütün sınıf korkmuştur; göller, ırmaklar, dökülecekler!
Hafız! Sence çocuklar
Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!
Efendiler! Eşekler susabilirler
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?
Hangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir?
Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim
Çünkü her kambur biraz şair bir ailedendir
Giderler harçlıklarına eserse
Haliç vapurlarıyla Zap Suyu’na
Haramiler ki kırkın üstünde artık sayıları
Şiirimiz gül kurutur abiler
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür
Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız
Çocuklarla okulların çarpıştığı eylül.
Gizlerdi menekşe gözlerini bir kahkahayla.
Bir kent görünür sen güldükte kurulmuş.
Anadolu’da her yeni düşünce, geç, erken, vaktinin hoşgörüsüne göre konumu ne olursa olsun, ilk bir on yıl, çeyrek yüzyıl, her neyse işte o kadar, gâvurluktur. Ama siz merak etmeyin hiç, bekleyin, sonra hemen ulusallaşır, yabanlığı yabancılığı unutulur.
Ölümünden sonra da toplumsal köklersiz, birçok insan yüzyılı yaşayabilen tek yaratılış sanattır.
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
ulan git şimdi milli gelirden söz açma bana defol bas git yıkıl
biliyorsun işte bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor
arkadaş
Siz kendinizin kaçıncı peygamber olduğunu sanıyorsunuz
Gel biz gidelim buralardan yalınayak.
Çocukluğumu saklasaydım benim de ellerim olurdu.
Viski bize profesyonel bir orospu kadar pahalı geliyor.
Peygamberlik bir meslek oldu
Bir dahaki gelişte dünyaya, nehir yollarından döneceğiz.
Şiirimiz her işi yapar abiler
5. Nadaj’ın alınmayışını dört yüzyıl sonra İskele’de
duyduk; Sen insanoğlunu öperek mi ele verirsin? i de
6. Biz bir şairi şiir yazsın için ölümle korkuturuz dom!
Gülümseyişin geçmiş şehirlere
Evet, kimse artık onun peşinde değil. Peki ama gerçeklik nereye gidiyor? Aşk ve şiir nereye?
Ben bir zamanlar, müstahkem mevkisiydim şiirin, süslü!
Her ikindi, kendi cenaze alayının geçmesini bekler.
Nedense çelenkler ters tutulmuş.
biz de diyoruz ki:
Şiir, şiirde kalmaz efendiler! Kalmamıştır da!
Şiirin deniz kıyısındaki sesine bırakılmış ölümdür
Yanacak sarayların kestiği bir, yarım ay
Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler
Gizlerdi menekşe gözlerini bir kahkahayla
Bunca yakışıklılığı bilinmiyor ölümün. Aykırılığı da
Anlaşılmayacaksın. Ey kanatsızlık! Koyulaşır ve bir denizin denizinde ağlarken. Bekleyen bir çocuk.
Büyük uçurtmamı çalmışlar deliliğimden, mor gözlü çocuk ölüsü bir pazar, onu bulamıyorum.
Damarlarımdaki lağımlarda bir fare. İndiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir
Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır
Sonra korkunç gülümsemeler bitti
sonra hiç kimseyi göremedim
herkes beni arıyordu
bir ölü macar cambaz buldu beni buldu beni
sam yeli esiyordu denizden
Parşomen kağıtlar okunduğunda, kırıktırlar; şiirin ve kadavranın içi açılmamıştır, insan insanın hiç.
Ustasından geçmiyen bir deniz
Gittikçe uzaklaşıyor, okunmuyor.
Hafız! Sence çocuklar
Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!
İşte böylesi bir olumsuz yeri vardır şiirin toplumlarda. Sonuçlayarak diyebilirim ki, bir toplumda yeri olmayışı onun yeridir.
Tekin değildir şiir pek, iyi gözle bakılmaz ona, taş atar durup durduğu yerde çok dalgalara; çünkü şiir, bir yerde, gerçeğin de yedilmesidir; yani, ortaya konuşuyorum, şiir gerçeği yeder.
Hangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir?
Ey orta ikiden ölerek ayrılan çocuklar! aslında başlayan
Anlaşılmayacaksın. Ey kanatsızlık! Koyulaşır ve bir denizin denizinde ağlarken. Bekleyen bir çocuk. Yelkenli.
Hafız! Sence çocuklar
Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir