Henry James kitaplarından Bly Malikanesi kitap alıntıları sizlerle…
Bly Malikanesi Kitap Alıntıları
Bizler de yolunu yitirip başıboş dolaşan koskoca bir gemideki bir avuç yolcu gibiydik. İşin garibi şu ki, geminin dümeninde ben vardım!
Romanın gerçek konusu, bir yandan iyilikte meleklere yaklaşan, ama öte yandan şeytanın kötülüklerine tutsak olabilen insanoğlunun iyi ile kötü karışımından oluşan çelişkili doğasıdır
Sanırım her ilişkide sahte bir yan var.
Sanırım her ilişkide sahte bir yan var.
Flora’nın küçük yatağının başucundaki o günlerin modasına uygun perdenin gene çok önce benim örttüğüm gibi kapalı olduğuna dikkat edip, çocuğun rahatça uyuduğunu düşünmüştüm. Kısacası, okuduğum yazar beni ne denli derinden ilgilendirse de, bir sayfayı çevirirken birden kitabın büyüsünün bozulduğunu, başımı kaldırıp doğruca odanın kapısına dikkatle baktığımı anımsıyorum. Burada kaldığım ilk gece de evde anlatılmaz bir kıpırtı bulunduğu duygusuna kapıldığımı anımsayarak, bir an durup dinleyince, açık pencereden giren havanın çekili duran perdeyi yavaşça kımıldattığını gördüm. Sonra, orada bulunan birinin hayranlıkla izleyeceği bir kararlılıkla kitabımı bırakıp ayağa kalktım, elime bir mum alıp odadan çıktım, mum ışığının pek az aydınlattığı koridorda kapıyı dışardan kapayarak kilitledim.
Bu gezintiler sırasında aklıma gelen ve kesinlikle dikkate değer olan düşüncelerden biri de, biriyle tanışmanın büyüleyici hikâyeler kadar çekici olabileceği fikriydi
Evet, çok uzaklara gittim.
Uyumuyordun öyleyse?
Pek değil! Ben yattığım yerde düşünürüm hep.
Pek değil! Ben yattığım yerde düşünürüm hep.
Kendim gibilerle birlikte olmak istiyorum ben.
Senin gibisini bulmak zor.
Senin gibisini bulmak zor.
Kendi sözcüklerimi bir bir seçerek konuşmak zorundaydım.
Nefret etmek işten bile değildi.
Güzellikleri İyilikleri Uslukları
Bunların hepsi oyun, numara, düzmece.
Bunların hepsi oyun, numara, düzmece.
Sen benim yerimde olsan kaçırırdın aklını!
Aslında biz birlikte kopmuştuk bu dünyadan.
Benden başka kimsesi yoktu.
Yüreklilik diyorum
Kızgındım!
Çektiği acının bıraktığı izleri bulurdum.
Dünyada neyin önemi vardı ki?
Bölük pörçük yalnız kalışlarımda kendime hep bu soruyu soruyordum.
Bölük pörçük yalnız kalışlarımda kendime hep bu soruyu soruyordum.
Kimi günler kaçınılmaz bir görevi savsaklayarak odama kapanıp saatlerce, dakikalarca düşündüğüm oldu.
Sizin bir şey söylemeniz gerekmez. Ben söylerim.
En başta, kendi küçük, kapanık yaşamımın bana hiç öğretmediği bir şeyi öğrendim; eğlenmeyi, dahası eğlendirmeyi, yarını düşünmeden yaşamayı öğrendim. Bir anlamda ilk kez, alabildiğine geniş bir alanda, açık havayı, özgürlüğü, yaz günlerinin müziğini, doğanın gizlerini tanıyordum.
Bayan Grose, “ Tanrım her şeyi nasıl da değiştiriyorsunuz,” diye haykırdı.
“Değiştirmiyorum. Yorumluyorum o kadar.
“Değiştirmiyorum. Yorumluyorum o kadar.
Bekledim, hep bekledim ; aradan geçen günler duyduğun derin acıyı da biraz hafifletti.
Gerçekten de bu olay çok beklenmedik bir biçimde geliştiği için o zamana dek geçirdiğim sarsıntıların en büyüğüne neden oldu.
Bir türlü konuya girmek istemediğimi görüyorum ama artık gözümü kapayıp kendimi bırakmam gerekiyor.
Karşı köşede, ancak daha kısa bir süre, durdu ; dönüp giderken bile bakışları hala üzerimde çakılıydı.. Arkasını döndü. Başka bir şey bilmiyorum.
Bu sıralarda o kadar çok şey oldu ki, anımsadıklarımı biraz açık seçik bir hale getirebilmek için nasıl büyük bir beceri gerekeceğini düşünüyordum. Geriye baktığımda en şaştığım şey, kabullendiğim durum oluyor.
En başta, kendi küçük, kapanık yaşamımın bana hiç öğretmediği bir şeyi öğrendim,; eğlenmeyi, dahası eğlendirmeyi, yarını düşünmeden yaşamayı öğrendim.
Ben heryerde az çok mutluydumdur Ama mutluluk her şey değil ki!
Onun zihninde düşlerin kanat çırpışları yerlerini sürekli bir ocak başı mahmurluğuna bırakmıştı
Benim de erkek kardeşlerim olduğundan, küçük kızların küçük oğlanları taparcasına sevmesine alışıktım; beni asıl şaşırtan, yeryüzünde, kendinden küçük, zayıf cinsten ve daha az akıllı birine karşı böylesine ince bir düşüncelilikle davranabilen küçük bir erkek çocuğun bulunmasıydı.
Okurken başımı üstüne koyup uyuyakaldığım ve düş görmeye başladığım bir masal kitabından başka bir şey değil miydi yoksa bu ev?
Yalnız ben güzel şeyler duymak istiyorum demedim ki, sesini duymak istiyorum o kadar.
Ne kadar çok sarsılsam da bir o kadar derine çakılıp kaldım orada
Bana vereceği acıya katlanamazdı
Ama mutluluk her şey değil ki !
Onu buraya koydum. diyerek kalbine hafifçe vurdu. Ve hiç kaybetmedim, dedi.
Elimden geleni yaptım, ama yitirdim seni.
Geriye baktığımda en şaştığım şey, kabullendiğim durumlar oluyor.
Çevremde ki her şeye sanki ölümün eli değmişti.
Ben her yerde az çok mutluyumdur.
Ama mutluluk her şey değil ki !
Ama mutluluk her şey değil ki !
Geriye baktığımda en şaştığım şey, kabullendiğim durumlar oluyor.
Hiçbir şeyi koruyamacaksak aklımıza mukayyet olacaktık.
Çevremdeki her şeye sanki ölümün eli değmiş.
“.. dinlerken harcadığı zihinsel çabanın çıkardığı gıcırtılar ”
“Onun zihninde düşlerin kanat çırpışları yerlerini sürekli bir ocakbaşı mahmurluğuna bırakmıştı.”
.
Orada mutlak bir sessizlik içinde oturduk; yine de benimle olmayı istedi, hissettim.
Orada mutlak bir sessizlik içinde oturduk; yine de benimle olmayı istedi, hissettim.
.
.
Elbette büyünün etkisindeydim ve işin harika yanı, o zamanlar bile olduğumu mükemmel bir şekilde biliyordum.
Elbette büyünün etkisindeydim ve işin harika yanı, o zamanlar bile olduğumu mükemmel bir şekilde biliyordum.
Ama kendimi buna teslim ettim; herhangi bir acının panzehiriydi ve birden fazla sancım vardı.
.
“Her diplomatça davranışın biraz çocukça bir yanı vardır sanıyorum.”
“Her gün yaşanan bir güzellik nasıl çekici olmazdı?”
O sıralarda büyük bir sevgi ve acıma dalgasının sırtında, yükseklerde dolaşıyordum
Her şeyi yitirebilirdik ama, ne yapıp, aklımızı başımızda tutmalıydık; yaşadığımız tüm dehşet verici olaylardan en az kuşku götüreni, düşündükçe aklımızı kaçırtacak gibi olsa bile.
Güveniyor musunuz ?
Hiçbir şeye güvenmiyorum
Hiçbir şeye güvenmiyorum
Ben her yerde aç çok mutluyumdur.
Ama mutluluk her şey değil ki!
Ama mutluluk her şey değil ki!
Kitaplarda rastladığımız, sevdiğimiz gerçek şövalyeler kazandıkları üstünlüğü hiçbir zaman karşısındakinin yüzüne vurmazlar.
Bu saatlerde sık sık aklıma gelen, şimdi burada belirtmekten kaçınmadığım bir düşünce de, bu gezintilerden birinde, masallardaki gibi ansızın birine rastlamanın çok hoş olacağıydı.
Geriye baktığımda en şaştığım şey, kabullendiğim durumlar oluyor.
Aslında biz hep birlikte kopmuştuk bu dünyadan; karşılaştığımız tehlike bizi birleştirmişti.
• O sadece bu küçük, korkutucu ve kirli okul dünyası için çok iyi ve adildi. •
Değişim, aslında, bir canavarın aniden ortaya çıkıvermesine benziyordu.
Bu denli masumiyetin üstüne kara leke çalmak imkânsızdı.
• Değişim, aslında, bir canavarın aniden ortaya çıkıvermesine benziyordu. •
• Her şey sessizlik içinde gelişiyordu. İçinde bir şeyin toplandığı ya da sindiği sessizlik. •
Ben yeni bir yaşam istiyorum.
Hayat hep inişli çıkışlıdır!
güveniyor musunuz?
Hiçbir şeye güvenmiyorum.
Hiçbir şeye güvenmiyorum.