İçeriğe geç

Bilinçli Bebek Kitap Alıntıları – Aletha J. Solter

Aletha J. Solter kitaplarından Bilinçli Bebek kitap alıntıları sizlerle…

Bilinçli Bebek Kitap Alıntıları

Anne ve babalar çok sevgi göstermenin ve kucağa almanın, bebeklerin daha fazlasını istemelerine neden olmasından korkarlar. Bebeklerinin ana babalarına bir dakika huzur vermeyen talepkâr canavarlar haline gelmesinden endişe ederler. Mantik tamamen terstir. Bebekler yalnızca ihtiyaçları olduğu kadarını isterler. İhtiyaçları karşılaştığında tatmin olurlar.
Bebeklerde ağlamanın iki temel işlevini ayırmak önemlidir. Birinci işlevi; beslenmek, kucağa alınmak, bez değişikliği, pozisyon değiştirme ya da ikinci bir battaniye gibi o anda ilgi gerektiren ihtiyaç ve rahatsızlıkları iletmektir. İkinci işlevi ise stres boşaltma mekanizmasıdır.
Çocuklar cinsiyetçi bir şekilde yetiştirilmezlerse muhtemelen daha az saldırgan, daha duyarlı ve kibar erkekler olurlar.
Kendi yaralarımızı iyileştirme sürecinde, çocukluğunuzu hatırlamak ilk adımıdır.
Amaç, çocuğunuzla sevgi dolu bir ilişki kurmak olmalıdır, süper bebek yaratmak değil.
Artık çocukların ne hissettiklerini umursamayacak lüksümüz yok.
Çatışmaları çözmek için çocuklara şiddete alternatif yöntemler öğretmeliyiz.
Ayrıca çocuklarımızı bastırılmış öfke ve korkudan uzak yetiştirmeliyiz, çünkü genellikle şiddetin kökünde bu duygular yer alır.
İnsan bebeği doğduğunda değil hamile kaldığında anne olur.
Hiçbir çocuk sarılmak için fazla büyük değildir.
Unutmamanız gereken en önemli şey, bebeğinizin arada sırada aglamaya ihtiyacı olacağı ve bunu belirteceğidir.
Hiçbir çocuk sarılmak için fazla büyük değildir.
Başarı ve başarısızlıklar üzerinde fazla durmak gereksizdir.
Şımarıkça davranan bebeklerin yeterince kucağa alınmayanlar olduğunu göstermiştir.
Bebeğinize ne derseniz deyin, hangi şarkıyı söylerseniz söyleyin, önemli olan sizin sesinizi duymasıdır.
Müzikte gizli ritimler, bebeklerin matematik öğrenmesi için gerekli bazı bilişsel becerileri kazanmalarına da yardımcı olabilir.
Amaç, çocuğunuzla sevgi dolu bir ilişki kurmak olmalıdır, “süper bebek” yaratmak değil.
Yapılan bazı dahiyane deneyler, yeni doğmuş bebeklerin, annelerinin doğumdan önce kendilerine okuduğu hikayeleri tanıyabildiklerini göstermiştir.
Bebeklerin ihtiyaçları karşılanır ve incitilmezlerse bebekler zeki ve sevecen olurlar, şiddet kullanmazlar.
Ancak, kendi ihtiyaçlarınızdan bebeğinize içerleyecek ya da ona karşı öfke duyacak kadar fedakarlık etmemek önemlidir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Başlangıçtaki birkaç yıllık özenli ana babalık ileriki yıllarda ortaya çıkabilecek sorunları önlemede çok etkili olabilir.
Çocuğunuzun özdenetime başlayacağına ve sağlığını koruyacak kadar yiyeceğine güvenin. Yemeği, iktidar savaşı alanına dönüştürmenin anlamı yoktur, çünkü bu savaşı kaybedersiniz. Çocuğunuza zorla yediremezsiniz
Sizin işiniz, çocuğunuzun yaralanmasını önleyecek makul bir koruma sağlamak ama travmatik ya da stresli bir deneyim yaşadığında da iyileşmesine fırsat tanımaktır.
Ama daha önce de belirtildiği gibi bebeklerin ağlamalarınon iki nedeni vardır: Bir ihtiyaçlarını iletmek ve stresin neden olduğu gerilimi boşaltmak.
Bebeğin kendini rahatlatmak için yaptığı herhangi bir şey duygularını boşaltmasını engelliyorsa, kontrol kalıbıdır.
Bebekler, ağlamaya ihtiyaç duyduklarında, kendilerini yeterince güvende hissediyorlarsa hemen ağlarlar.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Kontrol kalıpları, aktif öğrenmeyi, keşfetmeyi ve içten ilişkiyi engelleyen hafif bir çözünmeye (psikolojik uyuşukluğa) yol açabilir.
Erken bir travmanın iyileşmesi için hiçbir zaman geç değildir. Ama acı veren duyguları küçük yaşta boşaltmamıza izin verilmiş olsaydı, hayatlarımız daha keyifli olurdu ve daha az terapiye ihtiyaç duyardı.
Dokunulmak, bebeğin kendi varlığının gerçekliğine ilişkin algısının gelişimi için temel ihtiyaçtır.
Normal olarak bebekler acı veren olaylardan hemen sonra ağlayarak kendilerini iyileştirirler ama yeterince ağlayamadılarsa daha sonra bu tür korkular ortaya çıkabilir.
Stress tepkimizin bedenimizi kaçmak ya da savaşmak için hazırlaması , hayatta kalma sansımızı artırırdı.

Bugun hala kollarımıza ve bacaklarımıza kan hücum etmesine , kalp atışımızın hızlanmasına neden olup şeker ve yağ stoklarımızı harekete geçiren ilkel bir stres tapkimiz vardır .

Sorun , modern hayatta stres ve hayal kırıklığı doyuran durumların çoğunun , yasamımızı tehdit eden durumlar olmaması nedediyle kacmak ya da dövüşmek zorunda kalmamamızdır .

Çocuğunuz , daha küçükken isteklerinize karşı cıkarak sevginizi kaybetmeyeceğini öğrenirse, ileride de arkadaşlarını kaybetme korkusu duymadan , yaşıtlarına hayır deme gücü olacaktır .
Korkan bebek, ne oldugunu anlamak ve korkusunu yenmek çabasıyla aynı davranışı tekrarlama isteği duyabilir . Bebekler travma etkilerini iyileştirebilmek için , travmayı en azından sembolik olarak yeniden yaşamaları gerektiğini içgüdüsel olarak bilirler.
Acı, korku, kaçınma dögüsü oldukça ilkel hayvan türlerinde gözlenebilen , çok temel bir mekanizmadır . Bu mekanizma olmasaydı bizim türümüz de çağlar boyunca hayatta kalamazdı.
Kimse çocugunun büyüdüğünde düşüncesiz ve bencil bir insan olmasını istemez ama mahrumiyetler ve hayal kırıklıkları onun fedakar bir insan olmasına katkıda bulunmaz.
Bebekler herzaman ihtiyaçlarını en iyi karşılayacak şekilde davranırlar . Bu ihtiyaçlar , yiyecek, ilgi , başkalarıyla anlamlı bağ kurmak ve yeni bilgi ve beceriler edinmektir.
Bebeklerin hüsran belirtileri göstermeleri yapmaya calıştıkları şeyi basarmak için nasıl güdülenmiş olduklarının göstergesidir .

Anlamlı öğrenme, boyle zamanlarda gerçekleşeceği için bu yüksek güdülenimden yararlanmamak yazık olur .

Kendi anne babanız, size sürekli hatalarınızı gösterdilerse , muhtemelen siz de sıklıkla, farkına bile varmadan kendinizi bebeginizin hatalarını düzeltirken bulursunuz .
Bir insan yavrusunun keşfetme ve öğrenme sürecini izleme fırsatından daha eğlenceli ne olabilir ? Aslında gerçek “hayat” biraz da bir çocuğun zekasının gelişimidir.
Bebeklere bir şey öğretmeye ve öduüllendirmeye gerek yoktur . Yalnızca çok çesitli deneyimler yaşamalarına, çeşitli nesnelere erişebilmelerine ve oynamalarına olanak verilmelidir.

Bebekler , kendi kendilerine özgür bir ortamda oynadıkları oyunlarla , ilerde öğrenecekleri her şeyin yapı taşı olan pratik zekanın temelini oluştururlar.

Bunlardan ilki bebeğinizin dikkatini çevresindeki nesne ve olaylara çekmektir .

İkincisi ise ; bebeğinizin etkinlikleri ve o sırada ilgilendiği şeylerle ilgili yorumda bulunmaktır .

Çocukların , yetişkinler öğretmeden hiçbir şey öğrenemeyecekleri düşüncesi doğru değildir.

İstenmeden öğretme çabası , bebeklerin kendi yöntemleriyle düşünme , keşfetme ve denemelerine fırsat vermediği ya da bebekleri hazır olmadıkları kavramlarla tanıştırdığı için doğal öğrenme sürecine zarar verebilir .

Bu ana babalar , bebeklerinin etkinliklerini yönlendirmemiş ama bebekleri için her zaman hazır olmuş ve bebekleri onlarla ilişki kurmak ya da başka bir şey istediğinde kısa sürede uygun bir biçimde yanıt vermişler .
Ağlama ihtiyacı varsa bebeğinizi kucağınıza alın , onunla sevgiyle ilgilenerek aglamasına izin verin.
Birisiyle “birlikte uyumak” terimi , o kişiyle cinsel ilişkide bulunmayı ifade ediyor . Belki de bu terim , karşılanmamış evrensel bir çocukluk ihtiyacını; gece ana babanın yanında uyumaya ve onların sarılmasına duyulan ihtiyacı yansıtır.
Erken bir travmanın iyileşmesi için hiçbir zaman geç değildir . Ama acı veren duyguları küçük yaşta boşaltmamıza izin verilmiş olsaydı , hayatlarımız daha keyifli olurdu ve daha az terapiye ihtiyaç duyardık.
Biz yetişkinler , tamamen masum ve tehlikesiz durumlara aşırı tepki verme eğilimindeyiz, çünkü bu durumlar geçmişimizdeki acı verici olayları hatırlatır . Aslında yetişkin olarak bizi rahatsız eden birçok şeyin izi , bizi geçmiş travmalarımıza götürebilir.
Hiçbir çocuk sarılmak için fazla büyük değildir.
İnsanlar, yalnızca iyileşmemiş travmalardan dolayı acı çekiyorlarsa incitici ve aptalca davranışlarda bulunurlar.
Bebekler iyi ve kötü davranış potansiyeli ile doğar, nasıl davranacakları kendilerine nasıl davranıldığı ile ilgilidir.
Bebekler her zaman kendilerine sunulan oyuncak seçeneklerinden o sırada entellektüel gelişimlerini en çok besleyecek olanla oynarlar.
Amaç, çocuğunuzla sevgi dolu bir ilişki kurmak olmalıdır, “ süper bebek” yaratmak değil.
İnsanlar, yalnızca iyileşmemiş travmalardan dolayı acı çekiyorlarsa incitici ve aptalca davranışlarda bulunurlar.
Artık çocukların ne hissettiğini umursamayacak lüksümüz yok.
*Kendi yolunda ve hızında büyümesi için çocuğunuza güvenin. Ne kadar az iterseniz o kadar çabuk yapacak ve kendisini o kadar iyi hissedecektir.
~Çocuğunuzu oyuncaklarını paylaşmaya zorlamanız, onun daha sahiplenici ve dirençli olmasına neden olabilir. Yapabileceğiniz en iyi şey sahipleniciliğine saygı duymak ama diğer çocuğun ne hissettiğini öğrenmesini de sağlamaktır.
~Bebekler o kadar kırılgandırlar ki, en iyi ebeveynlikte bile duyusal acı ve stress yaşarlar. Bu atresi azaltmak için düzenli olarak ağlamaya ihtiyaçları bardır.
~Bebeklerin şiddet kullanmasına, ana babalarının onları dövmesi ya da diğer çocukların onlara vurması neden olabilir ama bunlar olmadan da şiddet içeren davranışlar ortaya çıkabilir.
Acı veren duygularının birikmesine yalnızca korku hayal kırıklığı ya da üzüntülerin bir araya gelmesi neden olmuştu.
~Bebeğiniz emeklemeye başlayana kadar, ağladığında hemen kucağınıza almak çok doğru bir davranıştı. Ama emeklemeye ya da yürümeye başladıktan sonra kötü bir şekilde yaralanmadıkça ağladığında kucağınıza almak için telaş etmenize gerek yoktur. Aynı odadaysanız sizi görebilir, duyabilir ve fiziksel temasa ihtiyacı varsa yanınıza gelebilir.
~Çok önemli olmayan konularda (örn. Hangi gömleği giyeceği) – çocuğunuza “hayır” deme fırsatı tanıyın ve memnuniyetle geri çekilin.
10 aylık bir bebek dergileri yırtarsa,
-Otoriter baba, bebeğe vurur ve dergileri elinden alır.
-Müsamahakar baba, bebeğin dergileri parçalamasına izin verir.
-Demokratik baba, bebeğe yırtması için eski bir dergi verir.
~Bebeğinizdeki işbirliği eğilimini geliştirmek istiyorsanız, doğduğu andan itibaren size verdiği sinyallere anında ve uygun yanıtlar vermeli, davranışlarının olabildiğince çok yönünü kabul etmeli ve gerçekten müdahalecilikten, kontrol etmekten ya da isteklerinizi dayatmaktan kaçınmalısınız. Böyle davranırsanız, bebeğiniz emekleme aşamasına geldiğinde itaat eğitimine gerek kalmayacaktır. Bebeğiniz sevginize güveniyorsa, isteklerinize uymayı kendisi isteyecektir.
**Çocuğunuzu yalnızca oyuncaklarını kaldırması koşuluyla özel bir armağan ödüllendirirseniz, gerçekten oyuncaklarını kaldırmayı öğrenebilir. Ama düzenliliğe önem vermeyi öğrenemeyebilir.
~Ödülün yokluğu, cezaya eşdeğer olduğu için ödül kullanımı aslında ceza kullanımına benzer. Bu nedenle “iyi” davranışları için sıklıkla ödüllendirilen bebekler de sık cezalandırılan bebekler gibi güvensiz ve kaygılı olabilirler.
~Bebeğiniz deneyler ya da keşifler yaparken canını acıtırsa, ona ilgi göstererek ağlamasına izin vermek önemlidir. Canının acımasından kaynaklanan duygularını boşalttıktan sonra me olduğunu anlamaya be bu deneyimden bir şeyler öğrenmeye hazır hale gelir.
*Fazla ceza, bebeğin öğrenme ve keşfetme arzusundaki azalmaya sonuçlanabilir. Ceza kullanımıyla düşük zeka düzeyi ve okul başarısı arasındaki ilişkinin nedeni bu olabilir.
~Her türlü ceza duygusalacıya yol açar, dayak ise ayrıca fiziksel acıya da yol açar. Bir ebeveyn ceza vererek bebeğine acı çektirirse, bebeğinin güven duygusu zedelenebilir. Bebeklerin ne yaparlarsa yapsınlar koşulsuz ve derin bir sevgiyle sevildiklerini bilmeye ihtiyaçları vardır.
!.. Bebeğinizin gece ağlamalarını hiçbir zaman umutsamamak ilerideki yıllardaki ebeveynlik işinnizi zorlaştırabilir. İlerideki yıllarda çocuğunuzun uyku ve yatağa işeme sorunlarıyla, korkularıyla, kabuslarıyla ya da aşırı güçlü ayrılık anksiyetesiyle uğraşmanız gerekebilir.
Neye ihtiyacı olduğunu anlamazsanız ve yanlış şeyler yapsanız bile onu duymazdan gelmenizden iyidir.
~*Ağlayan bir bebeği duymazdan gelmek, güvensizlik, güçsüzlük ya da endişe duygularına yol açabileceği için zararlı olabilir. Bebeklerin hem uykuya daldıkları sırada hem de gece uyandıklarında yakınlığa ihtiyaçları vardır. Bebeğiniz sizi göremez, duyamaz, kokunuzu alamaz ve hissedemezse yakınında olduğunuzu bilmesi mümkün değildir. Yalnız başına ağlamaya bırakılmak onun için çok korkutucudur.
~Travmatik bir doğum, bebeğin geceleri sık uyanıp ağlamasına neden olabilir.
Gece uyanmalarının olası nedenleri:
•Açlık (Daha çok 6 aydan küçük bebeklerde)
•Hastalık, ağrı, rahatsızlık
•Fiziksel yakınlık isteği
•Kabus ya da korku
•Kucakta ağlayarak stres atma ihtiyacı
~Ağlayan bebeğinize ilgi göstermemeniz, onun size karşı güvenini sarsabilir. Canı sıkkın olduğunda, sizi yanında bulacağına emin olmaması gerektiğini öğrenecektir. Ayrıca bu uygulama çaresizlik, güçsüzlük ve korku gibi duyguların gelişmesine neden olabilir.
~Karanlık ve sakin bir odada uykuya dalmanın, aydınlık ve gürültülü bir odada uykuya dalmaktan daha kolay olacağı açıktır.
Bebeğinizi yatırmadan önce, uykusu olduğunu gösteren işaretler olup olmadığına dikkat ederseniz süreç çok daha kolay olacaktır. Gözlerinin kağanmaya başlaması, gözlerini ovuşturması, yere uzanması, ya da size yapışmasınuykusu geldiğini göstergesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir